Adil Öksüz, Andırın’da mı?

“Çok gezen mi bilir, çok okuyan mı?” sorusunun cevabı aslında, “Her ikisini de yapan” olmalıdır.

Mart 2009'da yolum bir şekilde Andırın'a düşmüştü. Orada çalışan bir arkadaşı ziyarete gitmiştim. Öve öve bitirememişti bana Andırın'ı. Doğal güzelliklerinin yanı sıra tarihi dokusu da oldukça önemliydi ilçenin. Bilmeyenler için belirteyim, Kahramanmaraş'ın güzel bir ilçesidir Andırın. 220 ila 2250 metre aralığında değişen rakımı bulunan bu ilçenin tarım ve hayvancılık önemli gelir kaynaklarıymış. Andırın, tam bir Anadolu bozkır diyarıdır. Çok güzel, gözlerden uzak dinlenilebilecek hatta ve hatta medeniyetten uzak kalıp kimseyle görüşmeden inzivaya çekilebilecek o bölgelere  çok yakın bir ilçedir.  Arkadaşımla bir balıkçıda oturuyoruz, biraz dertleşme birazda sohbet amacıyla başladık  konuşmaya.

İşlerin nasıl gittiğini soruyorum.

Biraz sitemkar başlıyor anlatmaya: “İşler iyi de şirket müdürü zorluyor biraz.  Adam maaşları ödemiyor. Bugün birde sivil polis geldi Maraş' tan”

“Neden?”diye soruyorum.

“ Neden olsun, adam  iş yerinin bilgisayarlarından sanal kumar oynamış.”

“İyi de bundan sana ne?” diye sorularıma devam ediyorum.

“Şöyle söyleyeyim”diye başlıyor! “Bu adam evlidir. Malum, biz eğitim sektöründeyiz. Şirket müdürü olan bu zat, tüm personeli önce ‘Zaman Gazetesi ile Sızıntı Dergisi'ne abone yaptı. Öyle isteğe falan bakmadı.Maaştan kesiyor abone ücretini. Yetmedi her Perşembe akşamı iş yerinin altında evi olması sebebiyle, biz işyerinden çıktıktan sonra toplantı yapıyorlarmış. Tabi bununla kalmıyor, beyefendinin abileri geliyor, gidiyor. Sürekli “Fetullah Hoca Efendi (!) böyle buyurdu-şöyle buyurdu” diye etrafımızda dört dönüyorlar. Karısı hamileydi. Doğum yaptı. 10 gün çocuğa isim konulmadı bil bakalım neden? İsim Amerika'dan gelecekmiş! Hoca Efendi denilen zat, ismi rüyasında nihayet görünce bebeğin ismi verildi (A.S.B) ilginçlik bitmiyor. Bu adam sağa sola borç takıp işçilerinin maaşını ödemezken habire bağış yapıyor. Asıl önemli konu ise ağabeyi Başbakanlık Müfettişiymiş. Kendisine kimse bir şey yapamazmış. Zaten nasıl yapılacak ki?Adam resmi adını bile kullanmıyor. Kendine bir ad bulmuş. Bölgedeki herkes o isimle tanıyor kendisini.  Geçen gün evdeyken kapım çaldı, karısı abla dediği bir kadınla geldi. Abla dediysem yaşı benden küçüktü. Bir ara yalnız kaldık. Anlatmaya başladı, üniversitenin meslek yüksekokulundaymış. Andırın' da yurt olmadığı için buraya gelen öğrenciler mecburen Fetullahçıların evlerinde kalmak zorundaymış. Abla denilen kadın anlatmaya devam ederken biraz da şikayetçi, o zamanın parası 500 TL maaş alıyormuş.  Sormadan edemedim “Yazık değil mi bu paraya çalışılır mı? Lisans mezunusun.”diyorum.Kafasını önüne eğiyor cevap vermiyor. Neden evlenmediğini soruyorum ve öğreniyorum ki  evlilik izni henüz verilmemiş kendisine.

Bugünde sayın şirket müdürümüzün Tokmaklı bölgesinde toplantısı varmış ağabeyleriyle. Yarın ise Kadirli' de toplantısı olacakmış. Bu arada Andırın bölgesinde yaşayanların  genelde, Kahramanmaraş'tan çok Tokmaklı ve Kadirli'yle ekonomik ve sosyal  ilişkileri daha yoğundur. “Ulaşım o bölge üzerinden daha kolaydır” diyerek devam ediyor.

Arkadaşımla kaldığım süre içerisinde  biraz daha çevreyi inceliyorum. Andırın, şirin bir ilçedir. Dağlık bir arazisi var. Tarih 25 Mart 2009... Arkadaşımın Maraş'tan gelmesini bekliyorum. Birden her taraf hareketleniyor. Her kesin gözü televizyonda. Bir de ne duyuyorum. Sayın Muhsin Yazıcıoğlu'nun Helikopteri  Çağlayan Cerit'ten yükseldikten sonra Göksun bölgesinde düşmüş. İnsanlar onu arıyor.
Nihayet akşam oluyor, gözümüz haberlerde.

“Enkaza ulaşılamıyor” diyor haberler. Arkadaşın yüzü asık.

“Hayırdır”diye soruyorum.

“Bu tuhaf işte” diyor. Devam ediyor

“Obada yaşayan köylüler bile dumanı görmüş” diyor!

Daha bir sürü gizemli olay.

Neden anlattım bu hikayeyi?

Şimdiki zamana geliyoruz, FETÖ'nün en önemli adamı Adil Öksüz, nereli?Andırın Hacı Veli Uşağı Köyü nüfusuna kayıtlı. 

Darbe gecesi, hava kuvvetler imamı olarak adlandırılan Adil Öksüz'ün, Akıncılar Hava Üssü'nde yakalandığını ve serbest bırakıldığını hemen hemen her gece televizyonlardan izliyoruz. İzliyoruz da o günden sonra sanki yer yarıldı içine girdi. Hiç bir yerde izine rastlanılmaması biraz tuhaf değil mi sizce?

Kimi “Gürcistan üzerinden çıkış yaptı” diyor, kimi Yunanistan'a, kimisi de farklı teoriler üzerinden Adil Öksüz ismine ulaşmaya çalıştı.

Ama herhangi bir sonuç yok.

Aslında bütün bunlar yine FETÖ'cülerin şu bilindik taktiklerinden biri diyebiliriz. Kafa bulandırıcı, şüphe içinde bırakan ve muamma bir sonuçla halkımızın ilgisi sürekli başka yerlere çekiliyor. Peki onu doğduğu yerde aramak hiç kimsenin aklına gelmedi mi? Darbeyi organize edip yöneten böyle önemli bir ismin kendi memleketinde  saklanabileceğini neden hesaba katmadık?

Yani Andırın'da…

Andırın demişken; Maraş'la hiç bir alakası olmayan yüksek rakımlı bir yerden bahsediyoruz. Adana Kadirli ile Tokmaklı ile daha çok irtibatlı. Yöre halkı, resmi işleri hariç diğer bütün ihtiyaçlarını buralardan temin eder. Üstelik yukarıda anlattığımız gibi FETÖ'nün teröristleri buraya yoğunlaşmış durumda. Güçlü bağlantıları bulunuyor. Ayrıca Andırın'a giden bilir, oba köyleri bulunur oralarda. Kış mevsiminde hiç kimsenin uğramayacağı yerlerdir bu dağ köyleri. Ayrıca Andırın'ın diğer en önemli bir özelliği buranın halkı kat-i surette birbirini satmaz. Adil Öksüz, bu bölgede oldukça ünlü birisini hele asla gözden çıkarmazlar. Adil Öksüz istediği kadar bu bölgede kalabilir, saklanabilir ve lojistik destek alabilir.

Sanki “Gizli bir güç onu Türkiye'den alıp başka bir ülkeye attı” gibi bir şablon sunuluyor bizlere. Belkide burnumuzun dibinde. Yanıbaşımızda. Fakat biz düşünemiyoruz.

2009 yılında yanından geçtiğim bir köy!  Sonra kendime soruyorum  Andırın tesadüflerin ilçesi  sadece merakımdan haritaya bakıyorum.  

Adil Öksüz orada, o dağ köylerinin birinde, bir mahzende saklanıyor. Ama biz onu ABD'de, Yunanistan'da ya da Rusya'da arayaduralım.

Timur İnce