Ak Parti listesinin şifreleri 2

AK PARTİ ADAY LİSTESİNİN ŞİFRELERİ -2-

Adem İnsanoğlu'nun analizi:

Seçim süreci hızla yaklaşırken, partilerdeki hummalı çalışmalarda hız kesmeden devam ediyor. Her parti gücü ve parası nispetinde seçim çalışmalarını yürütüyor. Bağımsız adaylarda aynı şekilde paraları nispetinde çalışma yapmaya devam ediyorlar. Sokaklar partilerin itina ile hazırladıkları müziklerle çınlıyor. Araçlardaki ses sistemleri çok iyi olmadığı için bazen kulakları tırmalayan sesler duymak mümkün. Hepsinin yanında bir konu var ki; beni fazlasıyla rahatsız ediyor. Ezan okunurken müziğe ara veren partiler namaz kılınırken aynı hassasiyeti göstermiyorlar. Namazda bazen kendinizi kaybedip ritim tutma ihtimaliniz var. Partilerden acizane isteğim, ezan başlarken kesilen müzik sesinin namaz bitinceye kadar susturulması. Valilik veya Büyükşehir Belediyesi de bu konuya bir çözüm getirirlerse çok makbule geçer. Bu temennimi ilettikten sonra Ak Parti listesinin geçen yazıdan eksik şifrelerini çözmeye devam edelim.

Mutualist Yaklaşım Nereye Kadar?

Biyolojik bir kavram alan mutualizm; "farklı türlerden iki canlının karşılıklı yardımlaşması her iki tarafa da yarar sağlamasına dayalı olan bir ortak yaşam biçimi" olarak tanımlanır. Mutualizm ile ilgili en basit ve en önemli örnek; timsahların dişleri arasında kalan etleri yiyen serçe kuşlarıdır. Serçeler ve timsahlar normalde bir arada yaşamaları mümkün olmayan iki canlıdır. Fakat bu tür bir yaşamda hem timsahların hem de serçelerin yararına olan bir durum söz konusudur. Bu sebeple bir arada yaşayabilir ve bundan her iki tarafta fayda sağlar.

Bu yazıda mutualizmden kastettiğim şey, iki farklı canlı olmasa da dünya görüşü birbirinden farklı iki gurubun gelecekteki çıkarları uğruna işbirliği yapmasıdır. Bana göre bu da bir mutualist yaşamdır. Buna yine tarihi bir yerden örnek verelim. 1999 yılı seçimlerinden önce 28 Şubatın baş aktörü DYP idi. Partinin Malatya ikinci sıra adayı Öznur Çalık idi. 28 Şubatın en mağdur ettiği STK temsilcileri o günler; "siyaset küfürdür" diyorlardı. Bugün her ikisinin bir araya gelerek Malatya'nın geleceğini ipotek altına almış olmaları, onların aynı dünya görüşüne sahip olmalarından değil, mutualist olarak olaya bakmalarından kaynaklanıyor. Burada kastettiğim kişiler yada adaylar değildir. Kastettiğim taraflardan birisi Melike Öznur Çalık, diğeri "siyaset küfürdür" anlayışından siyasetin en içine kadar giren marjinal bir guruptur. Yoksa adayların menfaatleri için bir araya gelen insanlar olduklarını söylemek ahmaklık olur. Şimdi asıl soru şu; bu mutualist yaklaşım nereye ve ne zamana kadar sürecek? Her genel seçim öncesi kendisine yeni bir düşman bulan Ak Parti, bundan sonraki seçimde kimi kendisine düşman seçecek, sorusunun cevabı aslında bizim sorumuzunda cevabıdır. Görünen o ki; bir sonraki seçimde yeni düşman bellidir. Zannımca bir sonraki seçimde bu mutualist yaklaşım son bulacaktır. Bir önceki seçimi düşünün; kimler vardı, ne görevdeydiler, şimdi neredeler? Buradan hareketle bir sonraki seçimin kaybedenini tahmin etmek zor değil.

Sıradan Bir Eczacı İken Melike Olmak!

1999 yılı seçimlerinden önce sıradan bir eczacı olan Öznur Çalık'ın bugünkü konumuna gelişi kitap olacak, siyaset derslerine girecek bir konu. 99 seçimlerinden önce genç adayın keşfettiği çok önemli bir nokta vardı; siyasetteki kadın eksikliği. Bir köy odasında oturmuş, yaşlı ve gençlerden oluşan 40-50 kişi hayal edin, ortalarında oturan genç bir bayan. Haliyle bütün dikkatler O'nun üzerinde olur. İşte Öznur Çalık'ın, "Malatya siyasetine bir bayan eli değmeli" düşüncesinin ta o zamanlar şekillendiğini düşünüyorum. Biraz soyadının etkisi, biraz siyasi dehası, birazda bayan olması O'nun yolunu açtı. Kimbilir belki Türk siyaset tarihinin en önemli karakterlerinden birisi olan Süleyman Demirel'den eğitim de almıştır. Şimdi Malatya'nın kaderi bu bayanın ellerinde. Belki seçimden sonra bakan da olabilir. Bir sonraki seçimde Büyükşehir Belediye Başkanı olması kesin gibi. Bu uğurda her şeyi yapacağa benziyor. Yakında başını örterse şaşırmayacağım. Malatya sokaklarında en büyük tepkinin Sayın Çalık'a yöneltildiğini belirtmekte fayda var. Bize göre Malatya'nın geleceği ile bu kadar oynamaması gerekiyordu. Muhtemelen seçim sonucunda olası bir hezimetin faturası da kendisine çıkarılacak.

Malatya'nın Bilinmeyen Adayları

Malatya Vali Yardımcıları, Kaymakamlar ve daire amirlerinin de bulunduğu bir toplantıya katılmıştım. İş adamlarından birisi bir kaymakama müthiş bir tepki vermişti. İş adamı haklıydı. Tepkisi çok hoşuma gitmişti. Malatya'nın geleceği ile alakalı çok güzel bir proje konuşuluyordu ve bir kaymakam ısrarla karşı çıkıyordu. Yaklaşık beş yıl önce yaşanan bu olayda tepkiyi veren kişinin kim olduğunu yeni öğrendim. Malatya'nın dördüncü sıra adayı Nurettin Yaşar. O gün dışında kendisinin sesini hiç duymadım. Ama aklımda hep olumlu bir imaj bıraktı. Malatyalı İş adamları Derneği (MİAD) tarafından düzenlenen ve bakanların katıldığı toplantıları düzenleyen kişinin kendisi olduğunu öğrendim. Nurettin Yaşar'ın işi gereği Malatya'ya çok fazla eğileceğini düşünmüyorum. Daha çok İstanbul'a ağırlık vereceğini düşünüyorum. Nurettin Yaşar'ın Malatya'dan aday olması bize bir başka önemli şeyi öğretti; Ak Parti nezdinde Malatyalıların pekte bir kıymetinin olmadığını. Eğer öyle olmasaydı İstanbuldaki 88 aday içerisinde bir tane Malatyalı, seçilebilecek bir sıradan aday yapılırdı. Zannımca Ak Partiye göre "Malatya çantada keklik" olarak görülüyor. İstanbulda en fazla vatandaşı bulunan illerin başında gelen Malatya'ya bir kontenjan dahi verilmemesi;

Malatyalıların ülke siyasetinde geldikleri nokta açısından önemli bir ipucu niteliğinde. MİAD, MASTÖB, MADEF vs. ne kadar etkili olduklarını görmüş oluyoruz.

Taha Özhan ile ilgili sokakta konuşulan konu; dürüst, temiz ve layık bir kişi olduğu yönünde. Fakat Onunda halkın sorunlarıyla ilgilenebileceği pek düşünülmüyor. Kanımca kendisinden talepte bulunan kişiler, babasını aracı yapacaklar. Sorun sıkıntı çözme noktasında çok başarılı olacağına ihtimal vermiyorum. Zira daha çok dış politikaya eğileceğini ve başbakan tarafından verilecek diğer görevlerle ilgileneceğini düşünüyorum. Kendisinin yazılarını yakından takip ediyorum. Sanırım açılım sürecini ya çok iyi bilmiyor yada siyasi konumu gereği bazı şeyleri yanlış yazmak zorunda kalıyor.

Ömer Faruk Öz ve Mevlüt Aslanoğlu'nun Yokluğu Çok Aranacak!

Merhum Mevlüt Aslanoğlu ve Ömer Faruk Öz mecliste Malatya için en çok çırpınan iki vekil olarak göze çarpıyordu. Malatyalıların derdiyle dertlenen, sorunlarını çözmeye çalışan ve kapılarına gelen insanları memnun etmeden geri göndermek istemeyen iki nadide insan. Birisi rahmetlik oldu, diğeri tekrar aday gösterilmedi. Bu iki kişinin yokluğunu Malatyalılar olarak fazlasıyla hissedeceğimizi düşünüyorum. İkisinin yokluğunda en az iki halk adamını meclise göndermek gerekiyor. Aklıma bu durumda iki isim geliyor. Birisi Hulusi Porgalı diğeri Arif Yıldız. Her ikisinin de halk adamı olacağını düşünüyorum. Malatyalıların sorun ve sıkıntılarıyla gerektiği ölçüde ilgileneceklerini tahmin ediyorum. Malatya sokaklarında da bu iki isim oldukça fazla zikrediliyor. Fakat ikisinin de daha fazla çalışmaları gerekiyor. Özellikle MHP'nin seçimlere daha sıkı asılması gerekiyor. Tek başına Arif Yıldız'ın yapacağı çalışmalar yetersiz kalır. MHP'de ismi ön plana çıkan başka kişilerinde seçimlerde aktif çalışmaları ve destek olmaları şart. CHP'de de yeteri kadar çalışmanın yapılmadığını belirtmeliyim. İşi tek başına Hulusi Porgalının sırtına yıkmışlar gibi bir görüntü var. Özellikle birinci sıra adayı Veli Ağbabayı gören/duyan yok. Sadece reklam panolarında ismini görüyoruz. Ağbaba'nın gelip aktif olarak çalışması gerekli, aksi takdirde işleri zor.

Aidiyet Hissi Kürt Oylarını Nereye Kaydırır?

Malatya'da her ne kadar Ak Parti içerisinde Kürt kökenlilerin çoğunluğu söz konusu ise de Kürtler Ak Parti için bir aidiyet hissetmiyorlar. Mesela kürt adaylarının hiç birinin kürtçe demeç verdiğine şahit olamazsınız. Toplum içerisinde kürtçe konuşmaktan imtina ederler. Kürtçe sorulan soruya türkçe cevap verirler. Aslında Ak Partiyi Doğu/Güneydoğuda birinci parti yapan sebep; kürt kökenli bakan ve genel başkan yardımcılarının kürtçe verdikleri demeçler, gittikleri yerlerde insanlar ile kürtçe konuşmaları ve kürt kimliklerini gizlememeleridir. Malatya'da bunun tam tersi bir durum hakim. Bu sebeple bu seçimde kürt oylarının bölüneceğini düşünüyorum. Daha önceleri kürt oylarının neredeyse tamamı Ak Partiye giderken, bundan sonra bölünecektir. Ak Partiye gönül veren birçok kürt aydın, düşünür, stk parti içerisinde yer bulamamaktan dert yanıyor. Parti yöneticileri tarafından sadece oy zamanları hatırlandıklarını düşünüyorlar. Geçen yıl seçimlerde Ali Ekinci'nin aldığı oy, Ak Partide bir değişiklik yapmamış gibi görünüyor. Zannımca liste belirleyenler, "o yerel seçimdi, bu genel seçim. Bu sefer aynısı olmaz" diye düşünmüş olmalılar. Peki kürt oyları nereye kayacak? HDP'ye azımsanmayacak bir kaymanın olacağını düşünüyorum. Bağımsız aday Ali Yalçın ve Saadet Partisinin de bu pastadan pay alacağına ihtimal veriyorum. Ama asıl büyük kayma oy kullanmama şeklinde ortaya çıkacaktır.

Bağımsız Adayların Durumu

İki bağımsız adayın süreçte ön plana çıktığıni görüyoruz. Birisi Münir Doğan Ölmeztoprak diğeri Ali Yalçın. Her ikisi de Ak Partiden koparacakları oylarla iddialı olduklarını düşünüyorlar. Münir Ölmeztoprak'ın iyi destek bulduğunu söyleyebiliriz. Fakat aynı durum Ali Yalçın için söz konusu değil. Ali Yalçın için tek destek açıklaması, Battalgazi Gençlik Hareketinden geldi ama o açıklamada sadece sosyal medyada yer aldı. Aslında Ali Yalçın, Ak Partinin mevcut listesi karşısında çok şanslı olması gereken bir kişi. Fakat Ali Yalçın'ın geçmişinde insanlara faydalı olan bir davranışı bulunmamakta. Görev yaptığı yerlerde kimseye bir faydası olmamış. Sürekli sıradan vatandaşlarla arasına set koyan bir kişi. Seçim çalışması için bir kuruş harcadığını düşünmüyorum. Bundan sonrada harcayacağını zannetmiyorum. Halbuki para olmadan bu işin olmayacağı gün gibi ortada. Ali Yalçının bir başka olumsuz yanı; kendilerine M akademi diyen gurubun içerisinde yer alması. Daha önce onlarla ilgili iki yazı kaleme almıştık. Savcı katilleri için "onlara terörist demeyin" diyen gezi imamı İhsan Eliaçık ile görüşmelerini ballandıra ballandıra anlattıklarını yazmaya gerek yok. İşte o görüşmede yer alan kişilerin birisi de Ali Yalçın. Gerçi Ali Yalçın'ın M Akademi tarafından bir nevi aforoz edildiğini öğrendim. Ali Yalçının Ak Partiye karşı aday olduğunu düşündüklerinden ve Ak Partide halen menfaatleri olduklarından dolayı Ali Yalçın'ı aforoz ettiklerini düşünüyoruz. Son toplantılarında Ali Yalçın'ı göremedik. Ali Yalçın "bağımsızlık gerekçeleri" başlıklı toplantısına katılanların sayısı bir elin parmakları kadardı. Bu sebeple Ali Yalçının işi çok zor görünüyor.

İki Kötü İhtimal

Seçim sonrasına dair konuşulan iki kötü ihtimalden de söz etmek lazım. Birisi HDP'siz bir mecliste Türkiyenin Suriye'ye dönüp/dönmeyeceği, diğeri olası bir koalisyon hükümetinin Türkiyeyi nereye götüreceği? HDP'siz bir meclisin Türkiyenin yararına olacağına ihtimal vermiyorum. Böyle bir durumda barış sürecinin nihayetlendirileceğine inanıyorum. Bu da Türkiye için 90'lı yıllara dönmek anlamına gelir. Bunun böyle olması için yoğun çaba sarf edenlerin varlığını görmek zor değil. Diğer kötü ihtimal Ak Partinin 276 sayısının altında vekil çıkarması ihtimali. Her ne kadar listeye kendi adamları dışında kimseyi koydurmayanlar, seçimi şimdiden kazanmışçasına "Malatya'da 6-0 olacak" diye tempo tutturuyorlarsa da koalisyonlu bir hükümet çok ciddi bir konu olarak karşımıza çıkıyor. Bunu Reisi Cumhur bile dile getirmeye başladı. Hükümete yakın Yeni Şafak Gazetesi bile 280-290 vekilden söz ediyor.

Türkiye'de sonuç bizi nereye götürür, cevap vermek için henüz daha erken! Ama Malatya'da hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı kesin!

Selametle...

Adem İnsanoğlu