dore okulları
Malatya
19 Nisan, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.58
  • EURO
    34.75
  • ALTIN
    2492.8
  • BIST
    9524.59
  • BTC
    63434$

Ak Parti nereye?


Ak Parti nereye?
Adem İnsanoğlu son derece çarpıcı bir yazı kaleme aldı
Narin

ADEM İNSANOĞLU YAZDI

Seçim tarihi yaklaştıkça, acayip olaylara tanık oluyoruz. İnsanlar bir gün önce söylediklerini bir gün sonra yalanlıyorlar. Cumhuriyet tarihinin en önemli demokratik hamlesi olan "açılım süreci" milliyetçi oylara kurban gidecek gibi bir durum var. Seçim sürecinde sürekli vurgu yaptığım gibi; en rahat parti MHP ve en kilit parti HDP. Her şey HDP'nin % 10'luk seçim barajını aşıp aşmamasına göre şekillenecek. Görünen o ki; HDP barajı aşacak! Bu durumda ülkemizi bir koalisyon hükümetinin beklediğini tahmin etmek zor değil. Koalisyon için üç ihtimal var. AKP-MHP, AKP-HDP ve CHP-MHP-HDP koalisyonu. Kulislerde çok ciddi şekilde AKP ve MHP'nin koalisyon konusunda anlaştıkları konuşuluyor. Bunu doğrulayacak çok ciddi olaylara şahit oluyoruz. Demokrasi tarihimizin en önemli projelerinden birisi olan "kürt açılımı" bu sebeple bitirildi bitirilecek bir aşamaya gelmiş durumda.

Belirlemiş olduğu adaylarda isabet tutturamayan Ak Parti iki önemli slogan ile seçim sürecini devam ettiriyor. Sloganlarda birisi "onlar konuşur, ak parti yapar" diğer slogan ise "ikinci yarı başlıyor" sloganı. Özellikle ikinci yarıdan kastın ne olduğunu bilen yok. Ak partiye destek veren insanların çoğu; ak partinin dindar bir parti olduğundan bahsediyor. Hatta bazılarına göre "din eşittir ak parti" olmuş durumda. Bir kısım ise Ak Partinin hizmet ettiğini bu hizmetlerin devam etmesi yani istikrar için Ak Partiye oy vereceklerini söylüyorlar. İkinci gurubun görüşüne saygı duymak lazım fakat birinci gurup tam anlamıyla büyük bir hezeyanın içerisinde.

Benim Dinim İslam Ak Parti Değil!

Ak Partiye gönül veren insanların çoğunun partiye din gözüyle baktığını belirtmiştik. Sanki Ak Parti giderse dinleri son bulacak gibi bir inançları var. Halbuki partiyi din olarak görmek bile tek başına dinden çıkmaya sebep. Böyle düşünenler içerisinde her meslekten kişi bulmak mümkün. Özellikle imamlar bu konuda oldukça çok söz ediyorlar. Bize göre Ak Partinin dine katkısı o kadar da fazla değil. Ak Partinin kurucusu ve lideri olan Reis-i Cumhur; "partimiz laik bir partidir, biz din veya dindarlık partisi değiliz" diyor. Buna rağmen insanlar o partiye din partisi gözüyle bakıyorlar. Böyle düşünen insanların iyi birer dindar olduklarına veya samimi müslümanlar olduklarına inanmıyorum. Eğer samimi müslüman olsalardı; rahmetli Erbakan Hoca'nın yolundan giderlerdi. Erbakan Hoca her fırsatta" bizim işimiz oy değil tebliğ, bizim amacımız iktidar olmak değil cihaddır" dediği halde bu insanlar O'nun arkasından gitmediler. O sebeple bu insanların samimi müslüman olduklarını söylemek zor. Bu tür insanlarla karşılaştığım zaman onlara sadece; "benim dinim islam, ak parti değil" diyorum.

Ak Partinin iktidarı sürecinde din için bazı kolaylaştırıcı kararlar aldığı inkar edilmez bir gerçek. Kuran kurslarının açılması, siyer ve kuran-ı kerim dersleri gibi. Fakat aynı ak parti müslümanları dünyevileştirmeyi de ihmal etmedi. Ak Parti ile birlikte müslümanlar tevazu sahibi olmayı terk ettiler, artık sırça köşklerde ve saraylarda lüks bir yaşam sürüyorlar. Cemaatler siyasetin tuzağına çekilmiş durumda. Kuruluş amaçları insan yetiştirmek olan dini cemaatler; kurumlara adam yerleştirmek, zenginleşmek, dünyalık elde etmek vs. gibi işlerle uğraşmaya başladı. Bir gün oturup birileri ile fotoğraf çektiriyorlar, bir gün sonra -nerden baskı geldiyse- "biz şer ittifakları ile işbirliği yapmayız" diyorlar. Bütün bunlar siyasi pastadan pay elde etmek için yapılan işler. Bu tür olaylara şahit oldukça, "siyasetin şerrinden Allah'a sığınan zat" geliyor aklıma. Maalesef bütün bunların müsebbibi Ak Parti.

İslamda Başörtüsü Yoktur!

Ak Partiye oy verecek olanların en fazla ortaya attıkları konulardan birisi de başörtüsünün okullarda ve kamuda serbest bırakılması. Aslında gelen baskılara dayanamayan Ak Parti iktidarının uzun bir sürecinden sonra böyle bir uygulamanın başlamasına sebep olmuştu. 28 Şubat sürecinde yasaklanan şey ile Ak Partinin serbest ettiği şey arasında çok büyük bir fark olduğunu düşünüyorum.28 Şubat, başörtüsünü değil tesettürü hedef almıştı.Ak Parti ise islamda hiçbir yeri olmayan başörtüsünü serbest bıraktı. İkisi birbirinden çok farklı şeyler. Fıkıhçı olmadığım için fazla yorum yapmak istemiyorum. Fakat islam dininin emrettiği şeyin; tesettür olduğunu iyi biliyorum. İnsanlar başlarına bir metrekare bez parçası dolayarak , cenneti satın aldıklarını düşünüyorlar ama bilmeliler ki; cennet o kadar ucuz değil. O kadar aşırıya kaçmışız ki; artık başörtüsü defileleri düzenliyoruz. Tesettür giyim denilen dükkanlardan eşimize çocuğumuza giydirecek elbise bulmakta zorlanıyoruz. Özellikle toplumda öne çıkan, tv programlarından dini sohbetler yapan, cemaate imamlık yapan kişilerin birçoğunun çocukları ve eşleri bu konuda başı çekmektedirler. Aslında yaşadığımız şey, tamda 28 şubatçıların istediği şey. Önemli olan zihinlerdeki, kafalardaki tesettür kavramını yok etmekti. Şimdi onu başarmış oldular. Kadınlarımız için artık başörtüsü bir aksesuar olmuş durumda ve çoğu kız çocuğu neden o bez parçalarını kafalarına doladıklarından bihaberler. İslamın emrettiğinin tam tersine bugün cazibe aracı olarak kullanılıyor başörtüsü. Bunun en büyük müsebbibi ise yine Ak Parti!

 

Milliyetçilik İn Açılım Out!

Ak Parti gelen anket sonuçlarına bakarak, milliyetçi oyların çoğunlukta bulunduğu bölgelerde aşırı oy kaybını görmüş olacak ki; bugünlerde açılım sürecini bitirme noktasına getirdi. Ak Partide yeni trend milliyetçilik. "Tek vatan, tek millet, tek bayrak" söylemi çok popüler olarak kullanılıyor. Hepsini anladık ta "tek millet" kısmını anlamakta zorlanıyoruz. Reis-i Cumhur kameralar karşısında "kürt sorunu yoktur" diyor. Peki sormak gerekmez mi; bu açılım süreci neyin nesi? Bizim adaylardan Taha Özhan; "kürt meselesi Ak Partinin meselesidir" diyor. Reisi cumhur "öyle bir mesele yok" diyor. Anladığım kadarıyla Ak Partide büyük bir değişim söz konusu. Seçim beyannamesinde açılım süreci yer almayınca; "baskıya giderken sayfalar kaybolmuş" diye bir bahane buldular. Ak Parti yakında MHP ile aynı söylemlerde bulunursa şaşırmam. Zaten seçim sonrasında ikisinin koalisyon kuracaklarına dair ciddi söylemler mevcut. Bu aralar parti üst yönetiminde mükemmel görüş ayrılıkları olduğunu söylemek zor değil. Partide çok başlı bir yönetim hakim. Bir tarafta Recep Tayyip Erdoğan, bir tarafta Ahmet Davutoğlu ve bir tarafta partinin kurucuları olan kişiler. Her biri ayrı bir baş çekiyor. İnşallah sonları Anap gibi olmaz.

 

Ak Partililerin Kimyası Bozulmuş!

Diğer partilerin çalışmaları ve seçim vaatleri Ak Partinin kimyasını iyice bozmuş durumda. Özellikle Malatya'da bu durum çok daha fazla ön plana çıkıyor. Mahalle toplantılarına kimsenin katılmaması Ak Partili adayları bazen saldırgan yapabiliyor. Yanlarında götürdükleri bindirme kıtalarla, mahalle toplantıları yapan Ak Parti adayları bazen saçmalamaktan geri kalmıyorlar. Mesela Mustafa Şahin; bağımsız adaylarla ile ilgili konuşurken; "iki buçuk tane bağımsız aday var" diyor. Yani üç tane bağımsız aday demiyor. O kadar kızgın, öfkeli ve şaşırmış bir şekilde söylüyor ki bu sözleri, ne dediğini kendisi bile bilmiyor. Ak Partililere naçizane önerimiz; daha yumuşak bir lisan ile, daha ağırbaşlı bir duruş ile millete gitmeleri. Aksi takdirde çok daha kötü sonuçlarla karşılaşabilirler. CHP ikinci sıra adayı Hulusi Porgalı tek başına, mahalle toplantılarında bütün Ak Partinin topladığı kişilerin iki katını toplayabiliyor. Sokakta en çok Ak Partinin araçlarına denk geliyoruz. En fazla onların sesi çıkıyor. Yüz binlerce liralık lüks araçlarla geziyorlar ama halk ile bağları kopuk. Halka tepeden bakan bir anlayışları var. 6-0 sarhoşluğuna kendilerini fazla kaptırmışlar. Ya da seçim sonucunda yaşayacakları hezimeti şimdiden görmüş olmalılar ki; kimyaları bu denli bozulmuş.

 

Seçim Vaatlerine Nasıl Bakmalı!

Bugüne kadar seçim vaatlerine hep "seçim öncesi oy toplamaya yönelik mavralar" gözüyle bakardım. Fakat bu seçimde bazı vaatler çok güzel. Kim iktidar olursa olsun, değerlendirilebilecek vaatler var. Mesela aylık 10 metreküp su ile 180 kilowatt elektriğin ücretsiz verilmesi gibi. Seçim boyunca aklıma en fazla yatan iki vaat. Mazotun litre fiyatı ile ilgili söylenenlerde yapılması zor şeyler değil. Zira aynı mazot ultra zenginlere 1,50 TL'den zaten satılıyor. Milli Gelirin 800 milyar TL olduğu söyleniyor. Bu gelirin ne kadarlık kısmı çiftçiye, ne kadarı asgari ücretliye, ne kadarı diğer ücretli çalışana, ne kadarı işsizlere aktarılıyor? Bunların hesabının iyi yapılması gerekir. Gelirin tabana yayılması halinde bu tür vaatleri yerine getirmek çok zor olmasa gerek. Ak Parti iktidarında zengin sayısının çok büyük hızla arttığını belirtmek isterim. O sebeple bu vaatlere çok uzak duruyorlar. Hatta bu vaatler ile ilgili bazen ne söyleyeceklerini bilmiyorlar. Halbuki bu çok zor bir durum değil. Cumhurbaşkanı bile bazen bu tür vaatler ile ilgili yorum yapıyor. Bize göre bu durum doğru bir davranış değil. Ya da ülkemiz henüz buna hazır değil.

"Kaçınma Kaçınma" Çatışması Sandığa Nasıl Yansır?

Psikolojik bir kavram olan kaçınma-kaçınma çatışması Doğan Cüceloğlu'na göre; "iki ya da daha fazla olumsuz seçenek arasından birini seçme durumunda ortaya çıkan hal" olarak tanımlanır. Bu seçim öncesi Ak Partiye gönül veren birçok kişinin bu durumda olduğunu belirtmeliyim. "Ak Partinin bu listesine oy vermem fakat diğer partilere de oy vermem" diyen seçmenlerin sayısı oldukça fazla. Yani seçmen hem Ak Partiye oy vermek istemiyor hem de diğer partilere. Bu durumda en mantıklı yol olarak sandığa gitmemeyi tercih edeceklerini düşünüyorum. Halbuki MHP ile Ak Parti arasında fark yok. Üstelik MHP birinci sırasındaki Arif Yıldız, Ak Partinin seçilebilecek adaylarının hepsinden daha milliyetçi ve maneviyatçı görünüyor. Yine bağımsız adayların da Ak Partili adaylardan aşağı kalır yanı olduğunu düşünmüyorum. Bana kalırsa seçmenin sandığa gitmesi ve uygun gördüğü partiye/adaya oy vermesi en mantıklısı. Kaçınma/kaçınma çatışmasının, oy kullanmama şeklinde sandığa yansıyacağını düşünüyorum. Bu durum sayısal olarak çok büyük bir oranda karşımıza çıkarsa şaşırmam.

Selametle...

Adem İnsanoğlu

elsan

Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!


  • 0
    SEVDİM
  • 0
    ALKIŞ
  • 0
    KOMİK
  • 0
    İNANILMAZ
  • 0
    ÜZGÜN
  • 0
    KIZGIN

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Başka haber bulunmuyor!