dore okulları
Malatya
24 Nisan, 2024, Çarşamba
  • DOLAR
    32.58
  • EURO
    34.85
  • ALTIN
    2430.1
  • BIST
    9645.02
  • BTC
    66297$

Kuyruk acısı mı?


Kuyruk acısı mı?
Narin

Geçtiğimiz yıllarda televizyon ekranlarında bir program yayınlanıyordu. Programın formatı ise insan haysiyetine kesinlikle uymayan teşhirciliği ve teşhir edileni seyretmeyi doğalmış gibi göstermek üzerineydi. Kadınlı erkekli birkaç insan büyükçe bir eve dolduruluyor, onların yaşamları hatta en mahrem görüntüleri eve yerleştirilen kameralar vasıtasıyla izleyenlerin evlerine servis ediliyordu. Bu program büyük tepki toplamış, tartışmaları günler hatta aylarca devam etmişti. Acizane fikrimizde mahremiyete saygı gösterilmesi ve röntgenciliğin yayılmasını önlemek yönündedir. Teknolojinin bugünkü geldiği noktada da mahremiyetin bitmek üzere olduğunu görüyoruz. Ülkeler birbirlerini, devleti yönetenleryönettiklerini, fertler de çalışma ve yaşam alanlarını gözetlemeye başladı. Birilerini ya da kurumları gözetlemeye de kimi zaman ülke menfaatleri icabı, kimi zaman da şirket veya kurum menfaati icabı kılıfı uydurulmaktadır.

BELGESİZ HABER YAPMADIK

Bu girişten sonra sizlere Malatyamızla ilgili bir hadiseyi anlatmak isteriz. Malatya İnönü Üniversitesi'nin güzide öğretim üyelerinden Prof. Dr. Süleyman Rüştü Çaylı'nın attığı her adımın takip edildiğini öğrendik. Daha önce Malatya İnönü Üniversitesi'ndeki olaylarla ilgili bazı haberler yapmış, bunlarla ilgili cevaplar beklerken mahkeme koridorlarını aşındırmaya başladığımızı belirtmiştik. Yaptığımız yayınlar sonrası aldığımız mahkeme tebligatlarına icabetle bazılarından da beraat ettiğimizi belirtmek isteriz. Bir iki davamız henüz sonuçlanmış değil. İnşallah onlardan da beraat edeceğiz. Belgesiz ve bilgisiz haber yapmadığımız için bu yöndeki görüşümüz tamdır.

PROF. DR. SÜLEYMAN ÇAYLI'DAN SAVUNMA İSTENDİ

Konumuza tekrar dönecek olursak, elimize geçen belgelere göre sayın Süleyman Rüştü Çaylı'nın üniversite yönetimine savunma vermesi isteniyordu. Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ünsal Özgen'in imzasıyla, Çaylı'ya gönderilen yazıda mesai saatlerine uymamak sebebiylesavunma isteniyor. Hatta bu savunma isteği bir sonraki yazı ile yineleniyor. Ardından da eğer savunma yapmazsa gerekliyaptırımların işleme konulacağı belirtiliyor.

ÇAYLI: İDDİALARLA HAREKET EDEMEZSİNİZ

Bu yazıların ardından elimize geçen bir başka belgede de Prof. Dr. Süleyman Çaylı'nın savunmayla ilgili çekincelerini ve usul hakkındaki itirazlarını görüyoruz. Çaylı, cevabi yazıda verilen bilgilerin tamamen soyut bazı iddialar olduğunu, bunların somut delillerle desteklenmesi gerektiğini aktararak, eğer varsa bu delilleri de yazıya eklemelerini talep ediyor.Çaylı'nın cevabi yazısının son kısmında ise kendisine reva görülen hareketin diğer öğretim üyelerine yapılmadığı yönünde oluyor. Bütün bunların kendisinin muayenehane açma isteğiyle bağlantılı olduğunu belirtiyor.

Sayın Süleyman Çaylı'ya bu konuda yanılma ihtimalinin büyük olduğunu belirtmek isteriz. Çünkü, geçtiğimiz günlerde yaşanan istifaların ardından elimize geçen bu belgeler de gösteriyor ki; üniversite yönetiminde bulunan bazı isimlerin kendilerine muhalefet eden öğretim üyelerine dünyayı dar etmeyi görev kabul ettiklerini düşünüyoruz. Göz Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Selim Doğanay ve Prof. Dr. Nihat Ekici gibi sahalarında tanınan ve takdir gören isimlerin istifalarıyla birlikte bu olayı da değerlendirdiğimiz zaman aklımıza başka bir ihtimal gelmiyor.

Elimizdeki bu belgelere ilave olarak yaptığımız araştırma sonrası bazı iddialara da ulaştık. Bu iddialara göre, bazı öğretim üyeleri çeşitli yollarla takip ediliyordu. Bunların iddia olduğunu tekrar belirtmek isteriz.

İBRETLİK BİR HİKAYE

Sözün burasında küçük ama bir çoğumuzun bildiğihikayeyi anlatmak isteriz: Adamın biri evinin yakınlarındakibir yılanla arkadaşlık kurmuş. Bu arkadaşlıkla birlikte adam hergün yılana bir tas süt verirmiş. Yılan da bu süte karşılık adama bir altın lira verirmiş. Bu alışveriş yıllarca devam etmiş. Hergün bir tas süte, bir altın lira. Zamanla adam yaşlanmış. Artık ahıra gidip süt sağamaz hale gelmiş. Yılanla yaptığı anlaşmayı oğluna anlatarak eklemiş: Bundan sonra bu görevimi sen yürüt. Yalnız aza tamah etmesini bil, çoğa tamah etme!" demiş.

Uzunca bir zaman bu anlaşmayı devam ettirmiş oğul. Ancak bir zaman sonra “Niye her gün bir altın alayım?Bunların hepsini bir kerede almak varken uğraşamam böyle her gün. Demek ki yılanın bir hazinesi var. Bu yılanı öldürüp, geldiği yerdeki bütün altınları alayım” diye düşünmüş. Bu düşüncesini uygulamaya koyarak yılanı beklemeye başlamış. Yılan gelince de elindeki baltayı yılana doğru sallamış. Ancak yılanın sadece kuyruğunu kesebilmiş. Yılan ise ani bir hareketle hasmına saldırıp zehrini akıtmış onun vücuduna. Oğlan oracıkta can verirken yılan da ortalıktan kaybolmuş. Aradan uzunca bir zaman geçince oğlunun acısını yüreğine gömen adam gelmiş yılanın yuvasının yanına. Eğilmiş ve yılana seslenmiş: "Olan olduGel tekrar barışalım. Yeniden eski günlerdeki gibi dost olalım." Demiş.

Yılan delikten başını çıkarıp; Sende evlat acısı, bende de bu kuyruk acısı olduğu sürece mümkün değil seninle dost olmamız” diyerek ortadan kaybolmuş.

Bu hikayenin ardından, son zamanlarda üniversitedekiolayların rektörlük seçimi ile ilgisinin olup olmadığını da merak eder olduk. Malum son seçimde 89 oyla üçüncü sıradaki aday, Prof. Dr. Süleyman Çaylı'ydı.

elsan

Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!


  • 0
    SEVDİM
  • 0
    ALKIŞ
  • 0
    KOMİK
  • 0
    İNANILMAZ
  • 0
    ÜZGÜN
  • 0
    KIZGIN

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Başka haber bulunmuyor!