RANTIN GETİRİSİ TARAFSIZ HABERCİLİĞİ YOK EDİYOR

Teknolojik standartların tavan yaptığı her olanağın yanı başımızda olduğu bir dünyada bilgi havuzunda bilgisizlikle savaşan bireyler olarak gerçekten bir şeyleri somut delillerle öğrenmeyi, hayata dair olayları en yalın haliyle bize ulaşmasını ihtiyaç duyduğumuz bu asırda nesnel, tarafsız bilginin acizliğinden yakınmaktayız.

Saptırılmadan olabildiğince tarafsız yayım ve basım yapan bir medyadan bahsedebilmek neredeyse olanaksız.

Kendi farkını ortaya koyacaklar diye gündemdeki bir olayı herbiri farklı anlatıyor. Haberi süslü bir detay ögesine dönüştürüyorlar. Geriye ne nesnellik kalıyor ne de tarafsız yayın.

Bu konuda genel geçer bir kanı var ki o da şöyle; gazete, dergi, televizyon ve radyo dörtlüsünde bir yanlılık taraf tutma mevcut. Hemen hemen çoğunun bir siyasi parti veya daha despot gruplara bağlılığı var. Bu yüzden yayınlar tutulan tarafların korku kanatları altında topluma bilgi vermeyi amaçlıyorlar.

Medya Holdinglerinin her alana yayılmış medya araçları var. Bu yolla hem yayın yoluyla hem basım yoluyla verdikleri haberleri destekleyerek bizi saf dışı bırakıp olanları sorgusuz kabullenmemiz bekleniyor. Örneğin gündemde şok etkisi yaratan bir olay olur çevredeki insanlardan gelen duyumlar farklı farklıdır. Çünkü takip edilen haber aracı farklıdır.

Belirli tv kanalları dışında diğerleri olayları fazlasıyla abartarak bize ulaştırıyorlar.

Malum bir tv kanalı var. Sosyal medyadada çokça alay konusu olur kendisi. Onca askerimiz şehit olur o vur patlasın çal oynasın eğlence programına ara vermez. Doğal afet olur yine gıkı çıkmaz. Sorumsuzluğun bu kadarı işte, haber saati gelmeden ne olursa olsun yayını kesmez ki haber saati geldi mi de verdikleri haberi aşırı saptırıp sunuyor bize.

Bizim haber alma ihtiyacımızı karşılamak değil ki bunların amacı. Asıl amaç haberide reyting malzemesine eklemişler har vurup harman savuruyorlar.

Bu yazıyı yazma başlayacağım zaman konuyla ilgili yaptığım araştırmada karşıma şöyle bir şey çıktı: Türkiye'de çokça izlenilen bir tv kanalının haber saatinde ki anchorman sunucusuyla istediği hedef kitleyi yakalayamayınca bu konuda daha ileri seviyedeki birini transfer ettiğini duydum. Sırf reyting sıralamasında geri kalıyorlar diye birinin emeğine son verip başkasına bütün fırsatları sunuyorlar

Ve ayrıca büyük tv kanallarının haber içinde büyük bir rekabetle reyting sırasında birinciliği almak için objektifliği bir tarafa atıp kıyısıya yatıştıkları aşikar.

Bu durum sadece tv kuruluşları için geçerli değil, ki birçok gazete ve dergide bundan farksız değil. İçeriği boş birden fazla haberi gazete okurken görmemiz kaçınılmaz. Manşetten bir başlık veriyorlar çok etkileyici, merak edip girişiyoruz okumaya, sonrasında içeriği bomboş bir yazıya vakit ayırdımıza mı yanalım yoksa haber alma özgürlüğümüzü kelime oyunlarıyla donattıklarına mı?

Hep ufkumuz yeniye dönük eskiye, eskinin hatırına dönüp bakmıyoruz. Radyo ve televizyon yayınlarının, gazate ve dergi basımlarının ilk yıllarana dönüp bakınca, olabildiğince nesnel bilgi aktarmaya çalıştıkları ortada. Mesala 1895 yılındaki ilk film bile hep belgesel niteliğindeydi.

Anlıyoruz ki ellerindeki olanaklar çoğaldıkça haber gibi bir öğede insanların zihnindeki kurguya maruz kalıp, gerçeği bir yana bırakıp değişik yönlerden sunuluyor bize. Bir rekabet bir doyumsuz zevk için izleyici, dinleyici, okuyucu üçgeninde kalan bizlere yalandan taraflı bilgiler sunuluyor. Ve nasıl ki kısıtlı olanaklarda olabildiğince doğru bilgiler objektiflere yansıyorsa günümüz haberciliğinde gelinen bu rekabet ne diye?

Selma KARAKAŞ