dore okulları
Malatya
20 Nisan, 2024, Cumartesi
  • DOLAR
    32.50
  • EURO
    34.78
  • ALTIN
    2499.5
  • BIST
    9693.46
  • BTC
    64269.367$

SEÇİMİN VERDİĞİ MESAJLAR…


SEÇİMİN VERDİĞİ MESAJLAR…
ADEM İNSANOĞLU YAZDI... -SESLİ MAKALE-
Narin



16 Nisan tarihinde gerçekleştirdiğimiz, Cumhuriyet tarihinin en önemli seçimlerden birisi olan, 18 maddelik Anayasa değişikliği referandumunun üzerinden 1 hafta geçti. YSK tarafından resmi sonuçlar açıklanmadı fakat sonucun % 51,4 ile “evet” yönünde olduğu kesin. Önümüzdeki günlerde bu sonuç resmi olarak açıklanacak ve Resmi Gazetede yayımlandıktan sonra yeni bir Türkiye'ye merhaba diyeceğiz. Değiştirilmesi gereken birçok uyum yasası var ve süreç içerisinde tekrar bu konulara değinmeye çalışacağım. % 51,4 ile “evet” yönünde sonuçlanmış olan seçim; -her ne hikmetse- “evetçileri” üzerken, “hayırcılarda” büyük bir sevince yol açtı. Seçim sonuçlarından etkilenen “hayır” cephesinin başındaki Kemal Kılıçdaroğlu, mecliste parmak sallamaya bile başladı. Bugünkü yazımda beklenenin altında çıkan “evet” oylarını yorumlamaya çalışacağım.

 

En Büyük Mesaj!

Görüştüğüm herkes ve okuduğum her yazar; en büyük mesajın Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan'a verildiği konusunda hemfikir. Aslında birçok kişi sonucun “evet” olmasıyla birlikte, karşılaşılan bütün sıkıntıların Recep Tayyip Erdoğan'ın boynuna bırakıldığını ifade ediyor. Şimdi yükte vebalde Reis'in sırtında duruyor. Tabi sadece bunu söyleyip kenara çekilmek kolaycılığa kaçar ve asil insanlara yakışmaz. % 65'in üzerinde bir kitleyi temsil eden “evet” blokunun aldığı % 51,4'lük oy oranı, üzerinde iyice araştırılması gereken bir konu olarak karşımızda duruyor. Bu konuda en büyük mesaj Ak Partiye verildi. Millet bu saatten sonra, Ak Parti içerisinde bir değişim ve dönüşüm istiyor.

Bütün organizmalarda bir yaşam eğrisi bulunmaktadır. Organizma önce doğar, sonra büyür, sonra gelişir, en zirveyi gördükten sonra geriler ve zamanla yok olur. Zirveden sonra gerileme ve yok olmayı önlemenin yolu değişimdir. Değişim ve yenileşme yaptığınız sürece zirvede kalabilme veya yaşamınızı devam ettirebilme imkânı yakalarsınız. Değişim ve yenileşme olmadığı sürece gerileme evresine girmeniz ve zamanla yok olmanız içten bile değildir. İşte kurumsal bir organizma olan Ak Parti içinde zirve 1 Kasım seçimleriydi. Ak Parti bütün seçimler içerisinde en yüksek oy oranını o seçimde yakaladı. Tabi Cumhurbaşkanlığı ve referandumları saymazsak. Gelinen süreçte Ak Parti için bir kırılma noktasının eşiğindeyiz. Zirve sonrası gerileme yaşayan bütün organizmalar gibi, Ak Parti'nin de hızlı bir gerileme sürecine girdiğinin en önemli göstergesi bu seçim oldu. Artık ya değişim ve yenileşme yapılmalı ya da parti gerileyerek kaderine terkedilmelidir. Önümüzdeki günlerde bu değişimin yaşanacağına kesin gözüyle bakılıyor. Zira Reis'in partiye dönmesi ve genel başkan olmasını müteakip, partide büyük bir yenileşme hareketi başlatacağını umuyor ve diliyoruz. Aksi halde Ak Parti kendi kendini bitirir. İşte seçimde verilen en önemli mesaj; Ak Parti'nin değişmesi yönündeki mesajdı. Bir sonraki seçimlerde millet Cumhurbaşkanı için Reis'e büyük destek verecektir fakat Ak Parti'nin bu gidişle alacağı oy, % 30'larda ya olur ya olmaz!

 

Ak Partide Nasıl Bir Değişim Olmalı?

Parti kadrolarında FETÖ ile iltisakı olan her kimse -en tepeden en aşağıya- kadar partideki görevinden uzaklaştırılmalıdır. Her ne şekilde FETÖ ile irtibatı olursa olsun. Basında öyle konulara şahit oluyoruz ki; sanki Ak Parti içerisinde FETÖ ile irtibatlı üst düzey yetkili sadece Bülent Arınç'mış gibi bir hava estiriliyor. Hâlbuki Bülent Arınç'ın 50 katı daha fazla FETÖ ile irtibatlı kişiler var bu partide. FETÖ lideri Fetula'nın sağ kolu diye tabir edilen kişiler bu partide görev yaptılar. Bakanlığının bütün birimlerini bu örgüte tahsis eden ve halen Ak Parti Büyükşehir Belediye Başkanlığı yapan var. Başkanı olduğu belediyelerin bütün imkânlarını örgütün emrine verenler var. Bakanlığın sunduğu bütün sosyal imkânları bu örgütün derneklerine aktarılmasına göz yuman ve halen üst düzey parti yöneticisi olanlar var. Fetula'nın hediye ettiği tespihi sallayıp toplum içerisinde abes bir görüntü sergileyen ve “ölünce mezarıma bu tespihi koyun” diyen ve hala üst düzey parti yöneticisi olan var. Örgüt üyelerinin devlet içerisinde yükselmesi için kendilerine referans olan bir sürü üst düzey parti yöneticisi, il ve ilçe başkanı var. Saymakla bitmez bu liste… İşte Ak Parti'nin kendi içerisindeki değişim, dönüşüm ve yenileşme sürecinde bu kişileri partideki görevlerinden uzaklaştırması gerekiyor. İşlemiş oldukları cürmün büyüklüğüne göre de gerekli cezaları almaları için adalet mekanizmasını bir an önce devreye koyması gerekiyor. Aksi takdirde millet nezdindeki itibarını -bir daha kazanmamak üzere- kaybeder. Yanlış anlaşılma olmasın, burada Cumhurbaşkanından bahsetmiyorum, mesele Ak Parti ve Ak Partiden bahsediyorum. Yukarıda sayılanlara ek olarak; millete hizmet etmeyen, hizmet üretmeyen, yolsuzluk ve usulsüzlük yapan, çalıp-çırpan, adil davranmayan ne kadar Ak Partili varsa, onlarda aynı şekilde partiden uzaklaştırılmalıdır. Sadece FETÖ değil, herhangi bir örgüt ile en ufak bağı olan herkese bir şekilde kapı gösterilmelidir.

 

Ak Partide Değişim Olmazsa Ne Olur?

Aslında yukarıda yazdım, Ak Partide değişim olmazsa partinin millet nezdindeki itibarı biter ve bu da partinin sonu olur. 15 yıllık emekle ve nice badireler atlatılarak bu hale gelmiş bir partinin kaderine terkedilmesi doğru olmaz. Aslında başkanlık sisteminde partinin güçlenmesi pekte aranan bir şey değildir. Fakat bizim ülkemiz gibi; savaşların tam ortasında yer alan bir ülkede güçlü hükümete meclisten verilecek güçlü bir destek her zaman önemlidir. İnsanların bazıları şimdiden; “başkanlıkta veririm, seçimde Ak Partiye vermem” demeye başladı bile. Şimdiden bu sözün telaffuz edilmesi oldukça manidar. Milletin şimdiden Ak Partiyi silmesi, parti yöneticilerinin üzerinde önemle durmaları gereken çok önemli bir konu. “Reis için ölürüm, ölümüne Ak Partiliyim fakat yine bu adamlara yola çıksa asla oy vermem” diyen oldukça fazla sayıda insan var. Üstelik bu kişilerin çoğu eğitim ve kültür seviyeleri yüksek kişiler. Bu sebeple parti içerisinde değişim ve yenileşme, ilk ve en elzem konu. Aksi halde Anavatan Partisi sonu ile aynı son bekliyor Ak Partiyi.

 

MHP'li Seçmen Oy Vermedi mi?

Basit hesaplama ile seçim sonucunu değerlendiren herkesin düştüğü yanılgı, MHP'li seçmenin oy vermediği yönünde oldu. Hâlbuki MHP seçmenin tanıyan herkes bilir ki, bu insanlarda kendi Başbuğlarına veya Reislerine sınırsız itaat vardır. MHP seçmenin % 30'u bırakın oy vermeyi, Genel Başkan “ölün” derse ölecek kişilerden oluşuyor. Durum böyle olunca eline iki tablo alıp “MHP hiç oy vermedi” diyenler; ya başka bir amaca hizmet ediyorlar ya cahiller ya da kendileri oy vermedikleri için öyle konuşuyorlar. Seçim sonucundan direkt MHP'yi suçlayanların çoğu, “evet” demeyen kişilerden oluşuyor. Çoğunluğu İran biatlı olan bu kişiler, “hayır” çıkmayınca “biz verdik” diyebilmek için MHP'yi suçladılar. Dikkat edin en fazla “MHP vermedi” diyenler, eskinin İran'cılarıdır. “Siyaset küfürdür” diyen bu cihetin “evet” dediğine inanmıyorum. Zira seçimden önce seçime müdahil olmayan İran, seçimden sonra ilk açıklama yapan ülkeydi. İran'ın “Seçim sonuçlarına saygılıyız” açıklamasından, “biz hayır çıksın istiyorduk fakat evet çıktı, bizde saygı duyuyoruz” sonucu çıkar. MHP seçmeninin % 40 yakını “evet” yönünde oy verdi ve bunun sonuca etkisi % 5 civarındaydı. Aslında bu rakam daha yüksek olabilirdi fakat seçime birkaç gün kala yapılan “eyalet” açıklamaları MHP oylarını epey düşürdü. Fakat yine de “evet” yönünde oy vermeyenler Ak Parti'li seçmenlerdi. Sonucun bu kadar düşük çıkmasındaki en büyük sebeplerden birisi, Ak Parti içerisindeki gizli “hayırcılardır”.

 

FETÖ'nün Seçime Etkisi!

Referandumdan önceki son üç seçimde de Ak Parti ve Recep Tayyip Erdoğan aleyhine çalışan FETÖ'nün seçime direkt etkisi sıfırdır. Bu konuyu bir başka yazıda uzun uzun yazmayı düşünüyorum. FETÖ seçime direkt etki etmese de FETÖ ile mücadele seçim sonuçlarında direk etki yaptı. Birçok insan birçok kişinin mağdur edildiği düşüncesiyle ya sandığa gitmedi ya gidince geçersiz oy verdi ya da “hayır” yönünde oy verdi. Yine birçok insan “bu yapının siyasi ayağına neden dokunulmuyor” şeklinde bir sitem ile sandığa gitmedi veya “hayır” yönünde oy kullandı. Her ne kadar “hayır” cephesi, devletin bütün imkânlarıyla “evete” çalışıyorlar diye bir sitemde bulunsa da devlet ricalinin bir kısmı yaşattığı mağduriyetler ile “hayıra” çalışmış oldu. Şimdi herkes dört gözle mağduriyetlerin giderilmesini ve mağduriyet yaşatanlardan hesap sorulmasını bekliyor. Yeni süreçte Recep Tayyip Erdoğan'ın önündeki en önemli konulardan birisi bu mağduriyetler.

 

Anayasa Sivil, Sivil Toplum Kayıp!

Sivil olmasıyla övündüğümüz 18 maddelik anayasaya, her ne hikmetse STK'lar yeterli desteği vermediler. Memur-sen konfederasyonunu saymazsak, hiçbir sivil toplum kuruluşunun yeni anayasaya propaganda desteği verdiğine şahit olmadık. Memur-sen en büyük desteği veren STK olarak diğerlerine göre çok önde yer aldı. Aslında sivil anayasaya sivil toplumun çok daha fazla destek vermesi bekleniyordu. Televizyon programlarında fikir beyan eden, basın toplantısıyla “evet” vereceğini söyleyen, gazetelere “evet diyeceğiz” şeklinde beyanat veren STK temsilcileri oldukça fazlaydı. Benim destek vermediler diyerek kastettiğim şey, “evet” çıkması yönünde propaganda çalışması yapmamalarıydı. Yoksa TV programlarına katılıp “biz evet diyoruz” demeyi kastetmiyorum. Benim kastım bizzat kapı kapı dolaşarak “evet deyin” şeklinde bir çalışmanın yapılmaması. Olur-olmaz her konuda basının karşısına çıkan “Güzide STK'larımızdan” salt bir açıklama yaparak değil, meydana inerek ve adeta birer partili gibi çalışma yapmalarını beklerdik fakat maalesef böyle bir çalışma göremedik.

 

Malatya'da Kim Ne Yaptı?

Her ne kadar iki tabloya bakıp seçim yorumu yapmak doğru değildir diye bir görüşe sahip olsam da kimin ne yaptığı konusunda fikir vermesi açısından tablolar oldukça önemli. Malatya'da en yüksek oy Kale ilçesinde fakat bu oylar bir önceki seçimde Ak Partiye verilen oyların bile altında. Şimdi bu başarı mı yoksa başarısızlık mı, kararı millet versin. Konuya o gözle baktığımız zaman geçen seçime göre Ak Parti ve MHP oylarının toplamını aşan tek yer, Pütürge. Bunun sebebi tabii ki Pütürge İlçe yönetiminin çalışması ile alakalı. Aslında herkese örnek olarak gösterilecek bir çalışma. Temelinde samimiyetin yattığı, insanlara sıcak davranmaktan öte bir çalışma değil. Ekstradan ilçeye getirilen devlet ricali ve yapılan mitinglerde bunun tuzu biberi. Ama asıl çalışma İlçe Yönetiminin samimi olan davranışlarıydı. Diğer bütün ilçelerde Cumhurbaşkanlığı seçimine göre oy kaybı var. Aslına bakarsanız son birkaç haftaya kadar il ve ilçe yönetimlerinin çalıştığına hiç kimse şahit olmadı. Tam aksine belediyelerin yaptığı hatalar yüzünden seçimde neredeyse hezimet bir sonuç çıkacaktı. Allah'tan son birkaç hafta Bakanımız Bülent Tüfenkçi olaya el attı da oylar arttırıldı. Bülent Tüfenkçi'nin seçim çalışması öncesinde; yaptırdığımız mini anketler, yüz yüze mülakatlar ve görüşmelerde sonucun % 50 dolayında olacağı görünüyordu. Fakat son haftalarda Sayın Bakan meydana inince sonuç epey değişti. Bakanın sahaya inmesiyle birlikte diğer partili yöneticiler -kerhende olsa- meydana indiler. Bunların meydana inişi faydalı mı oldu zararlı mı, o konu tartışılabilir elbet. Metropol bir ilçemizin Belediye Başkanı seçim çalışması sırasında milletle tartıştı, hakaret etti. Aynı başkan “Tayyip Bey iyi bir lider” diyerek dudak bükerken, “evet” için mi “hayır” için mi çalıştı anlamadık. Doğanşehirli bir arkadaşımız, “bizim ilçe başkanı bırakın evet için çalışmayı, kendisi bile evet diyeceğini hiç söylemedi” dedi. Kurumlarda ve evlerde partililere hiç kimse denk gelmedi. Mahalle toplantılarına parti çalışanları katıldı ama halk katılmadı. Kadınlar kendi aralarında “kısır günü” düzenlediler ve bunu seçim çalışması olarak medyada yaydılar. Doğrusunu söylemek gerekirse, partilerin çalışmasını görmek mümkün olmadı. Bir parti seçimi olmayan bu seçimde partilileri görmek zor oldu tabi! Sadece Ak Parti değil, partneri MHP hiç yoktu. Yeni İl Başkanı seçimden önce bir kere dahi “evet” yönünde bir açıklama/çalışma yapmadı. İşte bu şartlar altında % 50 civarında bir oyu % 69'a çıkaran tek şey Sayın Tüfenkçi'nin samimi çalışmasından başka bir şey değildi. Şimdilerde Malatya'dan ayrılmayıp, seçim galibiyetini kendisine mal etmeye çalışanlar, hiç çalışmasalardı daha iyi olurdu.

 

Malatya Sonuçları Sürpriz mi?

Son haftaya kadar en koyu “evet” savunucusu bile Malatya için % 60'dan fazla bir rakam telaffuz etmedi. Fakat son hafta % 70'leri duyduk. Bu durum sonucun son hafta değiştiğinin apaçık göstergesiydi. MHP'nin hiç çalışmadığı, belediyelerin hizmetlerinin beğenilmediği, insanların aşırı dertli olduğu Malatya'da % 69'luk sonuç, birilerine sürpriz olsa da bize göre sürpriz değil. Eğer son haftalarda Sayın Tüfenkçi meydana inmeseydi, asıl o zaman sürpriz bir sonuç çıkardı.

 

 

Selametle

Adem İnsanoğlu

elsan

Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!


  • 0
    SEVDİM
  • 0
    ALKIŞ
  • 0
    KOMİK
  • 0
    İNANILMAZ
  • 0
    ÜZGÜN
  • 0
    KIZGIN

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Başka haber bulunmuyor!