dore okulları
Malatya
19 Nisan, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.57
  • EURO
    34.75
  • ALTIN
    2491.6
  • BIST
    9524.59
  • BTC
    63411.15$

TÜRKİYE ABD'Yİ NASIL YENDİ


TÜRKİYE ABD'Yİ NASIL YENDİ
Dünyayı dizayn etmeye çalışan süper güçler; ki bunun en başında ABD geliyor, dünyanın kaderini değiştirecek önemli fasiküller icra ettiklerine dair ellerinde ki bulgular dışa vurdu.
Narin

Gülen, Apo gibi estörmanlar ile bir ülkenin geleceğini tehdit eden iki objeyi illeri sürmesiyle netlik kazandı. Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Türkiye sahnesinde ön plana çıkması ile değişen bu fasiküllerin bertaraf edildiğinin en önemli kanıtı Gülen'in deşifre olmasıyla başlayan süreçtir. 40 yıla aşkın saklanmayı büyük bir başarıyla sürdüren gülen Erdoğanın hamleleri sayesinde daha fazla saklanmayı başaramadı ve gerçek yüzünü göstermek zorunda kaldı. 15 temmuz darbesi gülenin kılıfından çıkıp saldırıya geçtiği tarih kabul edebiliriz. Bu yüzden 15 temmuz'u Türkiye tarihine önemli bir not şeklinde düşmek gerekmektedir.

Kapitalizmin inşası, devam etmesi ve ayakta kalması insan tüketimine dayanır. Savaş en başlıca lokomotiftir. Silah ticaretinin prim yaptığı bir uygulamadır kapital düzen. Zaten PKK üzerinden 50 yıla varan bir süreçte silah ticareti ile insan tüketimi ülkemiz coğrafyasında aralıksız sürdürüldü. Gülen ise farklı bir strateji biçimiydi. Daha çok ülke geleceğini etkilemek gücüyle donatılan eğitimli insanları yetiştiren kurumsal bir sistem olarak hazırlandı. Devlet mekanizmasının yönlendirici kademesinde pilot olabilecek vasıflar yüklenmiş insanlardı her biri. Bir yandan savaş, psikolojik savaş, suikast, balistik saldırı yöntemi diğer yandan beyin takımı dediğimiz okumuş kitlenin devleti içten ele geçirmek mantığının kurgulanmasının arkasında hep ABD vardı.

Gülen ve Apo...

Farklı kulvarlarda düşünmek en büyük yanlış sayılabileceği gibi, ikisinin aynı koşullarda harekete geçirildiğini, ikisinin arkasında ABD'nin varlığıyla güç kazandığı, amaçlarının Türkiyeyi bölmek-yönetmek olduğu, aynı yıllarda kurularak farklı kapılardan Türkiye içine yerleştirildiği CIA güdümlü birer savaş aygıtı olduğu şekilde ayrı değerlendirmek en büyük talihsizlik olur. Yarım asır önce ikisi programlandı ve kapitalizmin envanterinde "devlet karşıtı" unsurlar olarak ülkemize servis edildi.

Dönüp geriye bakabilirsiniz. Yaklaşık 50 yıldır Gülen ve Apo'nun Türkiye sahnesinde varlığı görülecektir. ABD bu iki objesini canlı tutması adına önemli paralar harcadı. Dolayısıyla ülkemizin bütün enerjisini, doğal ve endüstriyel kaynaklarını, siyasi programını bu iki figüran üzerinden yönlendirebileceğini hedef aldı. Biri silahlı, diğeri sosyolojik açıdan güçlendirilmiş, talimat doğrultusunda uzaktan kumanda ile hareket etme özelliği bulunan iki sistem Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yüksek devlet çıkışları ile boşa çıkarıldı. Birinin Diyarbakır Sur'da sokak savaşına girişmesi sonrasında paramparça edilmesiyle gördük. Diğeri ise 15 temmuzda halk iradesine yapmış olduğu darbe sonucunda bir gecede teslim oldu, militanlarının çoğu vuruldu yada yakalandı kısacası 24 saatte gücü eridi gitti. Geriye kalmış kalıntıları temizleniyor bu günlerde. Sızdıkları kademelerden son sürat kazınarak foseptik çukurlara atılıyor.

Pensilvanya ve İmralı bu aşamada altı çizilmesi gereken iki adresin ortak özelliği bulunuyor. ABD Apo'yu şartlı teslim ettiği 1999 yıllında İmralı'ya, Gülen'i de Pensilvanya'ya yerleştirdi. Plan çok basitti aslında fakat biz göremedik. Tüm Türkiye gündemi Apo'ya odaklanmış bir şekilde formatlanmıştı, PKK'nın doğuda ki vur-kaç saldırıları hatırlatılırken geri tarafta Gülen sessiz sedasız bir şekilde güçlendiriliyordu. Tüm Türkiye'nin "PKK" dediği dönemde Gülen kimsenin hesap edemeyeceği şekilde güçlü bir sistem haline getirildi.

Nihayet harekete geçme vakti gelmişti. Son olarak Recep Tayyip Erdoğan'a hükümete ortak olma refleksini ortaya koyarak; Meclis'te 174 vekil istemesi süratle devlet temsiliyetinin ortağı olabilme hamlesi Erdoğan'ın barikatına takılınca doğal olarak kılıçlarda çekilmiş oldu. Gezi, 17-25 Aralık darbesi, Mit krizi, Mit tırları davası sıraya girdi. Ve en son 15 temmuz ile ölümcül darbe vurulmak istendi hükümetin kalbine. Böylece ABD 50 yıl sürede planladığı Türkiye'yi ele geçirme amacına ulaşması "an" meselesiydi.

Parametreler tutmayınca ABD Suriyede güçlendirdiği PKK çakması Pyd'yi devreye geçirdi. Fırat kalkanı ile hızlıca cevabın verilmesi dengeleri bir daha alt üst etti. Bu gün Türk Ordu'su "Dabık'a" giriyor. Yarın Musul operasyonuna da dahil olacak. Fakat Batı ve ABD'de ise oyun bitmiyor. Sizde cesaret, sabır, azim bizde oyun dercesine şansını zorladıkları bir dönemi yaşıyoruz.

Görünen o ki, ABD her yerde kaybediyor. Irak'ta kaybettiği gibi. Ortadoğu Suriye projesi de Rusların sahneye inmesiyle iflas etmiştir. Orda da kaybetti. 50 yıl boyunca besleyip büyüttüğü PKK/Gülen terörizm faliyetlerinde de kaybetti. Darbe ve terör Türkiye gündeminde devam etse bile ABD'nin bu faliyetlerin arkasında ki güç/destekçi olduğu ortaya çıkmıştır. Piyonları kaybettiğine göre ABD'de kaybetti. Hem soğuk, hem sıcak savaş meydanında ABD'yi yendik. Faturası Ortadoğu'ya kesilse de Suriye'de Kremlin ile birlikte bir adım öndeyiz. Artık Rus'larla iyi bir diyalog içinde bulunduğumuz yeni bir döneme girdik, Batı'nın işine gelmiyor Rus'larla iyi olmamız. Rus mig'i bu yüzden düşürülmüştü. Kötü ilişkiler ameliyat edilerek derhal tamir edildi. İşte ABD'nin asıl canını yakan burası.

FETÖ ve PKK henüz tam olarak etkisizleştirilemedi belki ama varlık gerekçeleri, misyonları, statüsel konumları devlet ve millet nezdinde artık tamamıyla bitmiştir. Bu saatten sonra ABD'nin de söyleyecek sözü kalmamıştır.

TİMUR İNCE

elsan

Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!


  • 0
    SEVDİM
  • 0
    ALKIŞ
  • 0
    KOMİK
  • 0
    İNANILMAZ
  • 0
    ÜZGÜN
  • 0
    KIZGIN

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Başka haber bulunmuyor!