© Malatya Time

Atilla KANTARCI / Öğretmenin vurduğu yerden gül biter!

Atilla KANTARCI yazdı.

Hadememiz Abdullah efendinin, elinde uzun uzun sallayarak dling, dling, dling diye ses çıkaran zilini duyunca, çığlıklar atarak, birbirimizi ezercesine sınıflara koşuşturduğumuz, gürültü yaptığımız için, merdiven başında elinde kızılcık sopasıyla bekleyen “vurduğu yerden güllerin bittiği” öğretmenleri ve “eti senin kemiği bizim” diye öğretmenimize teslim edildiğimiz günleri  hatırladım. Daha sonraları geçtiğimiz orta okul ve liselerdeki o elektrikli, mekanik zil sesi bana o ilk okuldaki zilin verdiği hazzı bir türlü veremedi.  Adam boyu kar yağdığı günlerde bile  vali amcaların..! okulları tatil etmeyi düşünmedikleri, okul servisi diye bir şeyin ne olduğunun bilinmediği, kürünen karların oluşturduğu kardan tünellerin arasında okula gittiğimiz günleri unutmamız mümkün mü? Soğuk ve karlı kış günlerinde su çeken ayakkabılarımızın ıslattığı çoraplarımızı, sınıfın ortasına kurulmuş devasa sobanın etrafında, çoraplarımızı sobaya dokundurarak kurutmaya çalıştığımız, bu arada çoğu naylon olan çorapları yaktığımız ve sınıfa tarifi imkansız kokuların yayıldığı o ilk okul günlerini unutmamız mümkün mü? Şimdiki çocukların bunlar ne ola ki acep? Diye sorduğu, giriş gelişme ve sonuç bölümlerinden oluştuğu belirtilen “mektup” diye bir şeyi..! yazmanın öğretildiği ve hızlı haberleşmenin tek aracı olan “telgraf” çekmenin öğretildiği günleri unutmamız mümkün mü?
         

...

YAZININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN LÜTFEN BURAYA > TIKLAYINIZ. 

 

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER