© Malatya Time

Az siyaset, çok samimiyet lazım

Rakiplerinin de “Adam gibi adam” diye andıkları Ömer Faruk Öz, Malatya Time’a konuştu

Malatya'nın son 2 döneminde milletvekilliği görevini yapan Ömer Faruk Öz'le ülkemizde yaşanan terör olaylarını, önümüzdeki seçim takvimini, Ak Parti'nin kongresini ve Malatya özelindeki konuları konuşma fırsatı bulduk.

MALATYA TİME / VİTRİN 44
RÖPORTAJ: MURAT ÇETİN

Ülkemiz son birkaç gün içinde onlarca şehit verdi. Gelen şehit haberleriyle yüreğimiz yandı. Bu haberlerin çeşitli analizleri, çeşitli yorumları ve ardından gelen terörü telin gösterileri sırasında çıkan olaylar her düşünceli vatandaş gibi bizim de endişeler yaşamamıza sebep oldu. Malatya'nın son 2 döneminde milletvekilliği görevini yapan Ömer Faruk Öz'le ülkemizde yaşanan terör olaylarını, önümüzdeki seçim takvimini, Ak Parti'nin kongresini ve Malatya özelindeki konuları konuşma fırsatı bulduk. Yaptığımız ön hazırlık sonrası Ömer Faruk Öz'le nezih bir mekânda bir araya geldik. Yılların siyasetçisi Ömer Faruk Öz, bizi gayet sıcak ve samimi bir şekilde karşıladı.

Yaptığımız kısa sohbetin ardından sorularımızı yöneltmeye başladık. İlk sorumuz ülkemizi derin acılara boğan terör saldırıları ve şehit cenazeleri üzerine oldu. “Sayın vekilim, bu terör olaylarının artışı herkesin olduğu gibi sizin de dikkatinizi çekmiştir. Yılların vermiş olduğu siyasi tecrübenizle terörün neden tırmandığını bize aktarabilir misiniz?” şeklindeki sorumuza Ömer Faruk Öz, büyük bir ciddiyet ve hüzünle cevap verdi. İşte Öz'ün ilk sorumuza verdiği cevap: “Bildiğiniz gibi Ak Parti, geçtiğimiz 13 yılın tek parti iktidarıdır. Ak Parti hükümetlerinin icraatları sebebiyle ülkemiz artık eski Türkiye değildir. Ülkemiz kendi sorunlarını birer birer çözerken, çevresindeki ülkelerin de sorunlarının çözümü noktasında hayli yol kat etmiştir. Kendi sorunlarımızı kimseye muhtaç olmadan çözüyoruz artık. Ülkemizin menfaatleri doğrultusunda hem komşularımızla hem de dünyayla daha çok ilgileniyoruz. Kendi kendine yetebilen bir Türkiye, emperyalist güçleri rahatsız ediyor. Bu rahatsızlıkları sebebiyle ülkemizi yine eski güçsüz durumuna düşürmenin planlarını yapıyorlar. Bu planların gereği olarak da ülkemizin içinde bulunan taşeronlarını kullanarak, bizi 13 yıl geriye götürmeye çalışıyorlar. Dışarıdan bir yerden düğmeye basıldığı açık bir şekilde belli.” Diyerek cevap verdi.

SİYASİ MESELELER, ÜLKE MESELELERİNİN ÖNÜNE GEÇMEMELİ

Ömer Faruk Öz'ün bu analizi bütün olayların kısa özetiydi.  Bu tespite katıldığımızı belirterek ikinci sorumuzu yönelttik. “Ülkemizin bu sıkıntılı günleri atlatabilmesi için nelerin yapılması gerekiyor?” şeklindeki sorumuza Ömer Faruk Öz, “Akl-ı selime ihtiyaç var.” diyerek cevap vermeye başladı. Öz cevabının devamında, “Bu süreçte herkesin söylemlerine dikkat etmesi gerekiyor. Emperyalist şer güçlerin en büyük isteği ülkemizde bir iç savaş çıkarmaktır. İçimizdeki taşeron terör örgütleri de dışarıdaki işbirlikçileriyle büyük gayret içine girmiştir. Bu toprakların insanları yüzlerce yıldır bir arada yaşamayı bilmiştir. Türküyle, Kürdüyle, Zazası ve Çerkeziyle milletimiz bir arada yaşama kültürünü geliştirmiş ve bugünlere gelmiştir. Hatta Alevisiyle, Sünnisiyle, Rumu ve Ermenisiyle bir arada yaşamıştır. Siyasi meseleler ülke meselelerinin önüne geçmemelidir. Siyasi rekabet adına bu ülkenin kaybetmesine kimse fırsat vermemelidir. Hangi siyasi veya dini görüşe sahip olursa olsun herkesin önceliği ülkemiz olmalıdır. Ülkemizin ve milletimizin bütünlüğünü bozmak isteyen provokatörlere uymamak gerekir. Seçimlere demokratik bir ortamda gidilmesi için birlik ve beraberlik içinde hareket etmemiz gerekiyor. Emperyalist dış güçler bu ülkenin seçime gitmemesini istiyor. Bunların gazına gelen bazı siyasi partilerimiz de sıkıyönetim ilan edilmesini istiyor. Sıkı yönetim günleri artık gerilerde kaldı. Seçim döneminde ülkemizi kaosa sürüklemek ve milleti ümitsizliğe düşürmek isteyenlere prim vermeden yolumuza devam etmeliyiz.” ifadelerini kullandı.

YAPTIKLARIMIZI ANLATAMADIK

Bu reçetenin ardından terör örgütlerini yaptığı tahribatı nasıl çözebileceğimizle ilgili sorularımızı sormak istedik. “Doğu ve Güneydoğu'daki rahatsızlığın sebebi nedir?” şeklindeki sorumuza Ömer Faruk Öz, “Ülkemizi ekonomik ve sosyal açıdan ileri götürürken bir şeyi eksik yaptığımızı gördük. Maalesef en büyük eksikliğimiz neyi, niçin, niye ve ne zaman yaptığımızı anlatma noktasında başarılı olamadığımızı söyleyebilirim. Ak Parti hükümetleriyle son 13 yılda Doğu ve Güneydoğu'da yaşayan hatta Türkiye'nin başka illerinde yaşayan Kürt kardeşlerimize haklarını alabilmeleri konusunda çaba sarf ettik. Bu zamana kadar bu hakların savunucusu olduk. Analarının ak sütü kadar helal olan haklarını almalarını sağladık. Bu haklar Ak Parti'nin bir lütfu olarak da görmedik. Bu hakların verilmesi gecikmiş bir adaleti yerine getirmekti. Ak Parti'nin hem parti programında hem de hükümet programlarında bu hakların iadesi vardı. Biz bu hakların mücadelesini verirken, Meclis'te ne HDP ne de BDP vardı. Şimdi yanlarına PKK terör örgütünü de alarak çıkıp “Biz Kürtlerin haklarını söke söke aldık” diye açıklamalarda bulunuyorlar. “PKK çatıştı, HDP uğraştı da bu hakları aldı” algısı oluşturuyorlar. Maalesef Ak Parti hükümetlerinin yaptığı bu iyileştirmeleri anlatmayı başaramadık. Kürt kardeşlerimize ve o bölgede sözü geçen kardeşlerimize konuyu anlatma konusunda eksiklik yaşadık. Ne yazık ki o bölgede sözü geçen siyasi parti ve terör örgütü tarafından “Kürtlerin haklarını biz söke söke aldık” gibi bir algı oluşturdular. Milli Birlik Kardeşlik ve Demokratik Açılım projesini hayata geçirdiğimiz zaman “PKK terör örgütü ülkeyi terk etsin ve silah bıraksın” demiştik. Ancak onlar silahı bırakmak yerine şehirlere girdiler. Maalesef bu durum böyledir. Maalesef muhalefet bunu farklı açılardan gösterdi. Türkiye Cumhuriyeti'nden kimse söke söke hiçbir şey alamaz. Bu süreci doğru anlatamadığımızı düşünüyorum. Kürt kardeşlerimizin, kimlerin sorunlarıyla ilgilendiğini kimlerinde onları istismar ettiğini iyi görmesini sağlamalıyız.” ifadeleriyle cevap verdi.

 

“ÜLKEMİZİN MALATYA GİBİ OLMASINI İSTİYORUZ” DEMİŞTİM

Ömer Faruk Öz'ün bu açıklamaları ve Türkiye'de ortaya çıkarılmak istenen kaosun farkında bir birey olarak sözlerine katılıyoruz. Bu sözlerin üzerine yeni bir görüşü aktarıp soruyu sorduk: “Malatya, Türkiye'nin küçük bir modeli gibi. Hemen hemen her görüş ve dini inançtan insanı barındırıyor. Türkü, Kürdü ve Ermenisi birarada yaşıyor. Alevisi, Sünnisi ve Hristiyan'ı herhangi bir kötü durum içinde olmuyor. Size göre bu, bütün Türkiye için örnek olarak gösterilebilir mi?”

Ömer Faruk Öz sorumuzu, “Biz 2009 yılında Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi Demokratik Açılım'ı başlattığımızda, muhalefet “Niye bunu yapıyorsunuz?”demişti.  Ben de İnşallah bizim gayretimiz ve temennimiz ülkemizi ileriye taşımak içindir. Türkiyemiz Malatya gibi olsun diyordum. Hep beraber, dostça ve kardeşçe yaşamayı beceriyoruz. Malatya'da yaşayan bütün kesimlerin fitneye müsaade etmemelerinden kaynaklanıyor. Aramıza tefrikayı soktular mı arkası geliyor. Ben 8 sene milletvekilliği yaptım. Milletvekilliğim sırasında hep ona dikkat ettim. Malatya'da bir kesimin mutlu olacağı bir tablo ortaya çıkarırsak bütün Malatya mutlu olmaz. Ben Malatya'nın tamamını mutlu etmeye özen gösterdim. Bu vesileyle, bütün Malatyalılara bu fitne ateşini Malatya'ya sokmadıkları için teşekkür ediyorum.” şeklinde cevapladı.

ÜLKEMİZİN SIKINTILI DURUMA DÜŞMESİNDE MUHALEFETİN ETKİSİ VAR

“Sayın vekilim, 8 yıl boyunca Meclis'te siyaset yapmış tecrübeli bir isim olarak muhalefeti nasıl görüyorsunuz? Mesela Ak Parti koalisyon istediğinde “Yok” denildi.“Azınlık hükümeti kuralım” dediğinde de “Yok” denildi. “Seçime gidelim dediğinde de aynı cevabı aldı. Bu durumu nasıl okumalıyız.” şeklindeki sorumuz Ömer Faruk Öz tarafından gayet net bir şekilde cevaplandı.

İşte Ömer Faruk Öz'ün cevabı: “Burada elmayla armudu birbirine karıştırmamak gerekiyor. MHP ile bir koalisyon görüşmesi yapılmak istenilince MHP önüne çok farklı şeyler koydu. “Şu şu şartları yerine getirirseniz biz sizinle görüşürüz”dediler. Mesele Türkiye'nin yönetilmesidir. Hatta ben MHP tabanının da, MHP yönetiminin bu şekilde davranmasından hoşnut olmadığını tahmin ediyorum. Bu ülkenin bazı sıkıntılı dönemlerinde, Sayın Devlet Bahçeli milletten ve devletten yana olumlu tutum takınmıştır. Ama koalisyon sürecinde Devlet Bahçeli'nin tutumuna çok şaşırdım. 7 Haziran seçimlerinden sonra bazı duruşları takdire şayandı. Bakın şimdi Anayasa'daki şart sebebiyle HDP'den 2 milletvekilini bakan yapmak zorunda kaldık. MHP'yle koalisyon kurulsaydı veya azınlık hükümetiyle seçime gidilseydi daha iyi olmaz mıydı? Anayasal gereklilik sebebiyle hükümete almak zorunda kaldığımız bir HDP'li milletvekili çıkıyor sözde Ermeni Soykırımını gündeme getirme cesaretinde bulunuyor. Keşke Milliyetçi Hareket Partisi bu konuda daha önceki milli meselelerde gösterdiği hassasiyeti burada da göstermiş olsaydı. Mesela CHP'yle kurulacak bir koalisyonda anayasa değişikliğini bile yapabilirdik. Bu ülkenin yıllardır bekleyen konuları maalesef yine yapılamadı. Her iki parti de hükümet meseleleriyle alakası olmayan konuları pazarlık konusu yapmaya çalıştı.”

OY KAYBININ SEBEPLERİNİN İYİ ANALİZ EDİLMESİ LAZIM

Önceki dönem vekilimizle sohbetimiz devam ediyor, bizim de sorularımız arka arkaya geliyordu. Ömer Faruk Öz'e 12 Eylül'deki Ak Parti Kongresi'ni hatırlatarak yeni sorumuzu yönelttik. “Malum olduğu üzere 7 Haziran seçimlerinde Ak Parti'de oy kaybı yaşanmıştı. Tabanda ve genel merkezde oy kaybının sebepleri sıralanırken farklı sebepler gösterildi. Genel Merkez, oy kaybını Paralel Yapı ve PKK Terör örgütüyle mücadeleyle açıklarken, özellikle Malatya'da taban aday seçimindeki yanlış tercihlerin etkisi olduğunu söylüyor. Ehliyet ve liyakate dikkat edilmediği de eleştirilerin arasında. Sizce 12 Eylül'deki kongre sonrası herhangi bir değişiklik yaşanır mı?”

Ömer Faruk Öz, bu sorumuza, “Hem genel merkezin hem de sizin bahsettiğiniz gibi tabandan gelen yorumların hepsine saygı duyuyorum. Ortada bir gerçek var, maalesef oy kaybı yaşanmıştır. Bu oy kaybı sebebiyle de son birkaç ay içinde sıkıntılı bir süreç yaşanmıştır.” diyerek cevap vermeye başladı.

Öz, cevabının devamında “Bu ülkenin Ak Parti iktidarına ihtiyacı vardır. İktidar olmak da seçimden geçmektedir. Seçim de milletin gönlüne girmekten geçmektedir. Demokrasi de zaten budur. Millet iradesinin yönetime gelmesi demektir. Millet iradesinin de yansıdığı yer parlamentodur. Parlamenterlerin kamuoyundaki karşılığı mutlaka önemli bir etki oluşturmaktadır. Ak Parti'ye oy kazandıracak insanlardan istifade etmek lazım. Bu seçimde Ak Parti'nin tekrar güçlü bir şekilde iktidara gelmesi gerekiyor. Benim bu listede olup olmamam hiç de önemli değildir. Malatya halkı ve partim bana 2 dönem milletvekili olma fırsatı vermiştir. Namusumla şerefimle alnım açık olarak milletime hizmet ettiğime inanıyorum. Memleketime hizmet etme noktasında benim gibi yüzlerce binlerce kardeşim vardır. Ak Parti'ye oy getirmek ve Ak Parti'nin misyonuna uygun bir şekilde davranması gerekmektedir. Tabii Ak Parti, Malatya'da önemli bir potansiyele sahiptir. Son seçime kadar Partimiz kurulduğu günden beri Malatya'da oylarını artırmıştır. Son seçimde ise yüzde 69'lardan yüzde 58'lere gelmiştir. Bunun gerekçeleri nelerdir? Bu neden kaynaklandı? Yüzde 100 adaylardan da kaynaklandığını söyleyemeyiz. Ama bunu iyi analiz etmek gerekiyor. Bazı illerde yüzde 0.02 gibi düşüşler yaşanırken, Malatya'da  11  puan gibi bir azalma neden oluyor? Bunu iyi analiz etmek gerekiyor. Bireyselleştirmeden analiz etmek gerekiyor. MHP  ilk defa 50 bini devirdi,  HDP ise 35 Bine yakın oy aldı. Bunlar Ak Parti'ye oy veren seçmendi. Eski Anavatan Partisi Milletvekilimiz bağımsız aday olarak 12 bin civarında oy aldı. Bunların büyük bir kısmı Ak Parti'den bir kısmı da MHP'den oraya gitti. Niye böyle olduğunu sorgulamak gerekiyor? Bu sorgulama birilerinin gitmesi veya gelmesi için yapılmamalı. Parti içinde siyaset dayatmayla veya intikam için yapılmaz. Uzlaşmayla yapılır. “Ben olayım. Benim yakın çevrem olsun, küçük olsun”mantalitesi bizim davamıza ihanettir. Bu dava milli bir davadır. Bu ülkenin geleceğinin davasıdır. Bununla ilgili olarak uzlaşmak gerekir. 7 Haziran'da aday yapılmadım. Geldim Malatya'ya gazetelere televizyonlara çıkıp “Ak Parti iktidarına ihtiyaç vardır. Her açıdan istikrarın devam etmesi gerekiyor” diye açıklamalar yaptım. Partim için çalışmaya devam ettim. Ayrıca ülkemizin 15 farklı iline giderek çalışmalara iştirak ettim. Yurt dışına çıkıp partimi anlattım. 15 gün orada çalışmalarımı yaptım. Benim için önemli olan partim ve davamdır. Benim partim beni iki dönem milletvekili yaptı bu dönem yapmadı diye davaya küsmedim. Küsülmez de. Memnuniyetle gidip çalışmalara katıldım. Benim için önemli olan kendim değil, partim ve davamdır. Partiminde burada halk nezdinde karşılığı olan kişilere dikkat etmesi gerekiyor. Ak Parti'ye katkı sağlayacak kardeşlerimiz gösterilsin, biz yine partimizin başarısı için çalışalım. Bu mücadeleyi kişiselleştirmemek gerekiyor. İntikam almak için yapılmaması gerekiyor.” ifadeleriyle cevapladı.

SİYASET, ÜLKEMİZE HİZMET ETME ARACIDIR

Ömer Faruk Öz'ün bu cevabının ardından, aday adaylığıyla ve parti çalışmalarına bakışıyla ilgili bir soru yönelttik. 24. Dönem vekili Öz, bu sorumuza da şu şekilde cevap verdi: Benim kişisel olarak uzlaşamadığım insan aday gösterilse ve partime katkı sağlayacak bir insansa onunla da çalışmaya razı olmak zorundayım. Mesele benim huzurlu olmam değil, ilimin ve ülkemin huzurlu olmasıdır. Halkın nezdinde karşılığı olan, insanımızın gönlünde yer edinen kişilerin aday gösterilmesi gerekiyor. Parti içindeki çalışmaları kindarlıkla yapmayalım. Ben siyaseti millete hizmet olarak görenlerdenim. Bildiklerini doğru söylemek zorundadır. İndi İlahi'de herkes doğru söylemekten sorumludur.”Ey iman edenler! Allah için hakkı ayakta tutan, adaletle şahitlik eden kimseler olun. Bir topluluğa duyduğunuz kin, sizi âdil davranmamaya itmesin. Adaletli olun; bu, Allah korkusuna daha çok yakışan (bir davranış) tır. Allah'a isyandan sakının. Allah yaptıklarınızı hakkıyle bilmektedir.” Bu ayeti kerimedir.

Bu dönem aday adayı olmayı düşünmüyordum. Malatya'da çok sayıda hemşerilerim aradı. Çok sayıda sivil toplum örgütlerimizden talepler geldi. Böyle talepler varsa ve “Hayır” dersem onlara saygısızlık yapmış olurum. Bu davaya katkım olması düşünülüyorsa, bu boynumun borcudur, aksi halde vebali var. İstişarelerimi yaptım ve aday adayı oldum. Ama dediğim gibi Rabbim şahitki bana güvenen hemşerilerimin teveccühlerine karşılık irademi ortaya koyarak müracaat ettim. Eğer partime katkı sağlayacağıma inanıyorlarsa takdir ederlerse aday gösterirlerse Malatyamıza ve ülkemize hizmet etmeye devam edeceğiz. Takdir edilmezse yine davamıza hizmet etmeye devam edeceğiz. Rabbimden niyazım şudur: Kim hayırlıysa Rabbim onlara nasip etsin. Bunu gönülden söylüyorum. Kalplerin sahibi Allah'tır. İnanın benim düşüncem bu yöndedir.  Malatya'nın ve Türkiye'nin birliğine beraberliğine kim daha çok katkı sağlayacaksa Allah onu bu işte tavzif etsin. Ülke genelinde tek başına iktidarın ne kadar önemli olduğunu bu süreçte de görmüş olduk.”

RAKİPLERİ TARAFINDAN ÖVÜLEN VEKİL

Ömer Faruk Öz'le sohbetimizin bu kısmında önceki sene rahmetli olan milletvekilimiz Ferit Mevlüt Aslanoğlu'nun bir sözü aklımıza geldi. Aynı sözü geçtiğimiz dönem CHP'nin ikinci sıra milletvekili adayı Hulisi Porgalı'dan da işitmiştik. “Ömer Faruk Öz, adam gibi adamdır” demişlerdi. Bu sözleri Ömer Faruk Öz'e aktarıp sorumuzu da sorduk: Başka partilerdeki siyasetçiler tarafından da takdir ve teveccüh görüyorsunuz. Bu teveccühün sebebi nedir? Bu konuyla ilgili sözlerinizi de almak isteriz.”

Bu sorumuz karşısında biraz da mahcup bir ifadeyle “Estağfurullah” diyebildi Ömer Faruk Öz. Kendini biraz toparlayarak konuşmasına devam etti: “Allah razı olsun onlardan. Bu ve benzeri sözleri işittikçe Rabbime hamd ediyorum. Onların hepsinden Allah razı olsun. Ben özümden, milli duruşumdan, ilkelerimden, ait olduğum partimin ilkelerinden, davamdan ve kişiliğimden taviz vermeden bütün insanları kucaklamak noktasında gayret gösterdim. Malatya'daki her düşünceye sahip insanları kucakladım. Bunu siyaseten yapmam. İnandığım değerler bunu emrediyor. Peygamber Efendimiz de “İnsanların en hayırlısı, insanlara faydalı olandır” şeklinde emir buyurmuş. “Yandaşına menfaat sağlayan” demiyor, “Sadece Müslümanlara” demiyor, “İnsanlara faydalı olandır” diyor. Kimliğimi korudum buna dikkat ettim. Milletvekili değilim ama bugün de insanlar arıyorlar, hastalık, iş, tayin, yurt veya burs için gelip benden yardım talep ediyorlar. Ben de yapabileceğim birşey varsa yardımcı olmaya çalışıyorum. Lafla olmaz bu işler. Rahmetli Erbakan Hocam, “Lafla peynir gemisi yürümez” sözünü sıklıkla söylerdi. Gerçekten de lafla olmuyor bu işler. Rabbim inşallah bize verilen emanetin gereğini yerine getirmeyi nasip eder.”

BÜTÜN DÜNYA AK PARTİ'NİN ÇÖKÜŞÜNÜ BEKLİYOR

Sohbetimizin sonuna geliyorduk. Ömer Faruk Öz'e “Partililere nasıl seslenmek istersiniz?” diye sorduk. Ömer Faruk Öz, “Benim herkesten ricam nefsi davranmamalarıdır. Bu dönemde de  Ak Parti'nin tek başına iktidarına Türkiye'nin ihtiyacı var. Ben şahsen kendi adıma söyleyeyim. Beni seven de vardır sevmeyen de vardır. Benim hiçbir kişiye şahsi veya nefsi garezim olmaz. Kinim veya intikam duygum da yoktur. Bu süreçte ülkemiz 7 düvelle çarpışırken, özellikle Ak Partililerinbirbirlerini, mücadele etme, ötekileştirme ve hakir görme lüksü yoktur. Biz aramızda tartışırız, görüşürüz ama birbirimize bir şeyi dayatma lüksümüz yoktur. Bütün dünya Ak Parti'nin ve Ülkemizin çöküşünü bekliyor. Bizim de bu olayların gerçekleşmesine katkı sağlamamız büyük bir vebaldir.

Sorularımızın gayet samimi cevap bulması, şu soruyu aklımıza getirdi: “Geçtiğimiz dönem bazı milletvekilleriyle kırgın olduğunuza dair bazı iddialar vardı. Hala bu kırgınlık devam ediyor mu?

Bazı arkadaşlarıma karşı gönül kırıklığım olabilir. Şunu unutmamak lazım önemli olan partimdir, ben değilim. Dönem; parti içi mücadele etme dönemi değildir. Bütün kardeşlerimizin aynı özveride bulunacaklarına inanıyorum. Gayretimiz ülkemizin mutluluğu üzerine olsun. Birbirimize karşı samimi olmamız lazım. Kısaca az siyaset, çok samimiyet lazım. Birbirimize karşı az siyaset yapalım. Çokça samimiyet gösterelim. Milletin 7 Haziran'da gerek Malatya'ya gerekse Türkiye'ye verdiği mesaj vardır. Bu mesajı iyi algılayıp, gereğini yerine getirmek gerekiyor. Umuyor ve bekliyoruz ki bu mesajın gereği yerine getirilecektir” şeklinde cevap verdi.

ALLAH, BU MİLLETE HERŞEYİN EN İYİSİNİ NASİP ETSİN

Ömer Faruk Öz'le olan sohbetimizin sonuna gelmiştik. Kendisine Türkiye ve Malatya'ya vermek istediği son mesajı sorduk. İşte Ömer Faruk Öz'le sohbetimizin son mesajı: “Ülkemiz şuanda çok farklı bir süreçten geçiyor, bu gibi dönemlerde siyasi farklılıklarımızı ve kişisel çıkarlarımızı bir kenara bırakarak; Ülkemiz üzerinde oynanan oyunları bozmamız gerekmektedir.. Şuanda özellikle medyamız, mazlumu zalim; zalimi ise mazlum gösterme gayretinden uzak durmalıdır. Muhalefet ise Sayın Cumhurbaşkanımızı ve Ak Parti'yi düşürme gayretiyle, ülkenin düşmesine fırsat vermemelidir. Gayretimiz Ülkemizde teröre karşı topyekun bir duruş sergilemek ve demokratik kazanımlarımızdan  asla geri adım atmamak olmalıdır.”

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER