Bu Diyet İle Beyin Sağlığınızı Koruyun!
SAĞLIKKetojenik diyet, sadece kilo kaybı değil, aynı zamanda beyin fonksiyonlarını koruma konusunda da etkili bir strateji olarak öne çıkıyor. Özellikle çocuklarda görülen nörolojik sorunlara karşı umut verici sonuçlar elde edilen bu diyetin detaylarına geçmeden önce, 11 yaşındaki Mehmet Fatih Balkır'ın yaşadığı dramatik değişimi inceleyerek bu yenilikçi yaklaşımın gücünü keşfedin.
Son yıllarda ketojenik diyetin sadece kilo vermek isteyenler için değil, aynı zamanda nörolojik rahatsızlıklarla mücadele edenler için de umut vaat ettiği görülüyor. İşte bu etkileyici diyetin beyin sağlığı üzerindeki olumlu etkilerini gösteren bir hikaye:
11 yaşındaki Mehmet Fatih Balkır, Sağlık Bilimleri Üniversitesi İzmir Tıp Fakültesi Dr. Behçet Uz Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk Nörolojisi Kliniği'nde tedavi görmeye başladığında, yaşadığı sorunlar ciddiydi. Ateş yüksekliği, bilinç değişikliği ve uykuya meyil şikayetleri, başvurusu üzerine yapılan beyin manyetik rezonans görüntülemesinde (MRI) temporal ve hipotalamus saptandığını gösterdi. Dr. Aycan Ünalp liderliğindeki uzman ekip, "Ensefalit" öntanısıyla tanı koydu ve geleneksel tedavilere yanıt alınamayınca ateşli enfeksiyonla ilişkili epilepsi sendromu (FIRES) tanısıyla karşı karşıya kaldı.
Hastanın klinik bulgularında kısmi düzelme gözlenmesine rağmen, epileptik nöbetlerin devam etmesi üzerine, çocuğa ketojenik diyet tedavisi uygulanmaya başlandı. Bu tedavi sonrasında Mehmet Fatih Balkır'ın nöbetlerde belirgin bir azalma ve EEG'sinde düzelme görüldü. 6 ay süren birinci basamak immün tedavi ve IVIG tedavisi sonrasında antinöbet ilaçları azaltılarak kesildi ve ketojenik diyet tedavisi ile nöbetler kontrol altına alındı.
Uzmanlar, bu örneğin FIRES hastalığında ve farklı nörolojik rahatsızlıklarda erken dönemde ketojenik diyetin başlatılmasının önemine vurgu yapıyorlar. Ancak, bu konuda nöroloji doktorları arasında farkındalık artışının şart olduğunu belirtiyorlar.
Ketojenik Diyet Nedir? Ketojenik diyet, yağlardan zengin, karbonhidratı düşük bir diyet protokolüdür. Açlığın vücutta yaptığı etkiyi taklit eden bu diyet, özellikle yağ metabolizmasını hedef alarak vücuttaki enerji kaynağını değiştirir. Prof. Dr. Aycan Ünalp, ketojenik diyetin tarihçesine değinerek, orijinal protokolünün 1921 yılında Mayo Klinikte geliştirildiğini ve sonrasında John Hopkins Hastanesinde popüler hale geldiğini belirtiyor.
En İyi Tedavi Şekli: Epilepsili hastalarda genellikle ilk tercihin antinöbet ilaçları olduğu ifade ediliyor. Ancak, ilaçlara dirençli epilepside "ilaçlara dirençli epilepsi" tanısı konulduğunda, epilepsi cerrahisi en iyi tedavi seçeneği olabilir. Ancak, cerrahi müdahale uygun değilse veya başarılı olma şansı düşükse, ketojenik diyet, özellikle çocuklarda, en etkili tedavi seçeneği olabilir.
Ketojenik Diyetin Etkileri: Ketojenik diyetin nöbet kontrolüyle ilgili etki mekanizmaları hala araştırılmakta olup, uzmanlar birkaç teori öne sürmektedir. Bu diyette şeker yerine yağların kullanılması, keton cisimlerinin artması ve beynin ana enerji kaynağının değişmesi gibi mekanizmaların, nöbet aktivitesini azalttığı düşünülmektedir.
Hangi Hastalar Yararlanır? Ketojenik diyetin sadece epilepsi değil, aynı zamanda metabolik hastalıklar, beyin tümörleri, Alzheimer hastalığı, tip 2 diyabet, polikistik over sendromu, obezite, migren, uyku bozuklukları ve otizm gibi birçok hastalıkta da etkili olabileceği belirtiliyor. Özellikle bazı epilepsi sendromları ve genetik sendromlarda ketojenik diyetin önemli faydalar sağladığı vurgulanıyor.
Beslenme ve Takip: Ketojenik diyet sırasında düşük karbonhidratlı sebzeler, düşük karbonhidratlı meyveler, balık, et, yumurta, tereyağı, krema, badem, ceviz, avokado, zeytinyağı gibi gıdaların tüketimi önerilirken, nişastalı sebzelerin ve karbonhidrat içeren yiyeceklerin kısıtlanması gerekiyor. Bu diyetin uygulanması ve takibi için uzman bir ekip, deneyimli bir diyetisyen ve ketojenik diyet konusunda eğitim almış bir nörologun gözetimi altında olunması gerektiği vurgulanıyor.
Ketojenik diyet, sadece kilo kontrolü için değil, aynı zamanda nörolojik sağlık sorunlarıyla mücadelede de umut vaat eden bir yöntem olarak öne çıkıyor. Ancak, her hastanın durumu farklı olduğu için, bu diyetin uygulanabilirliği ve etkileri konusunda uzman bir ekip tarafından bireysel olarak değerlendirilmesi önemlidir. Mehmet Fatih Balkır'ın hikayesi, bu diyetin ne kadar güçlü bir etkiye sahip olabileceğini gösteriyor ve bu alandaki araştırmaların ve farkındalığın artırılmasının önemini vurguluyor.
Kaynak: haberturk.com
Derleyen: malatyatime
İlginizi Çekebilir