© Malatya Time

Enkazda büyük tehlike! Malatya toz bulutu altında

Malatya'yı kaplayan toz bulutu tehlike saçıyor. Malatya'da yıkılan binalarla birlikte yüksek miktarda asbest yayıldığı belirtiliyor. Uzmanlar yeni felaketlerin yaşanmaması için uyarıda bulunuyor. Afetzedelerin toz maskesi ve gözlük kullanması gerektiğine işaret eden uzmanlar, sulama ile riskin azaltılabileceğini belirtti. Bu dönemde sulama yapılmadan işlemlerin gerçekleştirildiğini gören vatandaşların, durumu ilgili yerlere bildirmeleri önem arz ediyor.

Malatya'da hasarlı binaların yıkımı sonrasında ortaya çıkan toz bulutu binlerce insanın canını tehlikeye atıyor.

Kahramanmaraş merkezli 10 kenti etkileyen depremin ardından yıkılan binlerce bina görünmeyen tehlikeler barındırıyor. O tehlikenin yıkımı ise daha sonra ortaya çıkıyor. Adı: Asbest. 

Asbest (asbestos) ya da amyant, lifli yapıda kanserojen bir mineral olarak biliniyor. Silisyumun sodyum, demir, magnezyum ve kalsiyumla oluşturduğu ısıya, aşınmaya ve kimyasal maddelere çok dayanıklı, lifsel mineral yapısında hidrate silikat, halk arasında ak, çorak ve gök toprak, çelpek, höllük veya ceren toprağı gibi isimlerle de bilinir.

VÜCUDA ZARAR VERİYOR

Memorial Hizmet Hastanesi Göğüs Hastalıkları Bölümü'nden Uz. Dr. Banu Altoparlak, enkazdan çıkan kimyasal maddelerin vücuda zarar verdiğini söyledi. 

Asbeste maruz kalınabilen ortamlar olan deprem enkazı gibi alanlarda görev yapacak ekipler ve afetzedelerin toz maskesi ve gözlük kullanması gerektiğini söyleyen Altoparlak, "Yıkım yapılan ortamdan uzak durulmalı ve beslenme ihtiyaçları bu bölge içinde karşılanmamalıdır" dedi. 

SULAMA İLE RİSK AZALIR 

Uzmanlar, asbest liflerinin 72 saate kadar havada asılı kalabildiğini, sulama ile riskin azaltılabileceğini belirtti. Yıkımlarda toz bastırma sistemi denilen sistemin en ideal yöntem olduğunu ancak yıkımın çok fazla olması nedeniyle bu sistemin stoklarının yetersiz kalacağını söyleyen uzmanlar, “Ben şu anda o bölgede yaşayanlar için yağmur duası ediyorum. Yağmur yağarsa bu büyük avantaj olacak. Yağmurların yağması o molozların ıslatılmasını sağlar” ifadelerini kulland. 

 Asbest nedir?

Asbest (amyant), beyaz toprak olarak da bilinen, ısıya, aşınmaya, kimyasal maddelere oldukça dayanıklı, yapısal özellikleri açısından esnek, lifli yapıda bir mineraldir.

Mesleksel asbest maruziyeti:

Asbest sanayide pek çok endüstri kolunda kullanılmıştır. Ülkemizde asbest üretimi ve kullanılması 31.12.2010 tarihinde yürürlüğe giren yönetmelikle yasaklanmıştır. Ancak daha önceden kullanıma girmiş olan asbestli maddelerin sökümü, yıkımı, tamiratı, bakımı, geri dönüşümü sırasında asbeste iş yerlerinde maruz kalındığı bilinmektedir.

Asbestin kullanıldığı iş alanları nerelerdir?

- Tekstil endüstrisi (lifler, kumaşlar, ipler)

­- Çimento endüstrisi (saç, boru)

- İnşaat malzemeleri endüstrisi (çimento ürünlerinin işlenmesi)

- Kimya endüstrisi (boya dolgusu, dolgu materyalleri, sentetik reçine kompresyon kalıp materyalleri, termoplastikler, kauçuk ürünleri),

-  İzolasyon endüstrisi (ısı, ses ve yangın izolasyonu)

­ - Kağıt endüstrisi (asbest kağıdı, karton), fren, debriyaj, balata üretimi

- Gemi yapımı ve vagon üretimi.

Kırsalda asbest maruziyeti:

Asbest, geleneksel olarak öğrenilen ısı ve su yalıtım özellikleri nedeniyle kırsal alan yaşayanlarınca sıva işinde, çatıların ısı ve su yalıtımında, ocakların yalıtımında yaygın olarak kullanılmıştır. Bu toprak çeşidinin ekonomik kolaylaştırıcılığı nedeniyle yöre yaşayanları tarafından bazı bölgelerimizde “aktoprak”, bazı bölgelerimizde çorak toprak, geven toprak, göktoprak, çelpek, höllük veya ceren toprağı adı verilmiş ve diğer toprak çeşitlerinden ayrılmıştır.

Ev içinde sıvanın dökülmesi, ev dışında ise doğa olayları nedeniyle sıvanın ya da çatının bütünlüğünün bozulması sonucu havaya karışan asbest liflerinin solunması sonucu asbeste maruz kalınmaktadır.

Türkiye'de asbest rezervleri:

Ülkemizde Beyaz asbest rezervlerinin başlıca bulunduğu iller; Çanakkale, Bursa, Muğla, Burdur, Konya, Eskişehir, Ankara, Çankırı, Çorum, Amasya, Tokat, Sivas, Erzincan, Ağrı, Bitlis, Diyarbakır, Kahramanmaraş, Osmaniye ve Hatay’dır. Amfibol tipi asbest yatakları ise başlıca; Manisa, İzmir, Aydın, Denizli, Uşak, Kütahya, Eskişehir, Konya ve Kastamonu illerinde bulunmaktadır.

Artık kırsal kesimlerde beyaz toprak, pekmez toprağı olarak bilinen asbestin özellikle evlerde yalıtım malzemesi olarak kullanımı yasaklanmıştır. Yöresel çevresel maruziyetin olduğu yerleşim alanlarının da çoğu boşaltılmıştır

Asbeste bağlı hastalıklar:

Havaya saçılan liflerin solunmasıyla solunum yollarına ulaşan liflerin çoğu bedenimizin savunma mekanizmaları ile uzaklaştırılabilir. Bazı lifler ise maruziyet yoğunluğuna, maruziyet süresine, asbest lifinin yapısına ve bireysel faktörlere bağlı olarak akciğer dokusunda birikir.

Kısa süreli asbest maruziyetine bağlı hastalık bildirilmiş ise de asbeste bağlı hastalıkların ortaya çıkması genellikle uzun yıllar alır. Bu süre, maruz kaldıktan sonra 10 ile 50 arasında değişir. Asbestle ilişkili hastalık riski, ömür boyu solunan asbest liflerinin sayısı ile orantılı olarak artar.

Asbeste bağlı hastalıklar; akciğer zarında sıvı birikmesi, akciğeri saran zarın kalınlaşması ve kireçlenmesi, akciğer dokusu içerisinde asbest liflerinin birikmesi (asbestozis), akciğerleri ve karın boşluğunu saran zarın kanseri (mezotelyoma) ve akciğer kanseridir.

Asbest tek başına akciğer kanseri gelişimi için 5 kat risk oluşturmakta iken, sigaranın tek başına oluşturduğu risk 10 kattır. Sigara ve asbest birlikteliği ise akciğer kanseri gelişimi riskini 50-90 kat artırmaktadır. Bununla birlikte, sigara veya diğer nedenlerle oluşan akciğer kanserlerinden ayırt edilemez.

Günümüzde maruziyet riskinin en fazla olduğu iki alan, gemi sökümü ve kentsel dönüşüm kapsamında eski binaların tadilatı ve yıkımıdır. Asbeste bağlı akciğer kanserinin, pazarın büyük kısmını karşılayan ülkelerde üretiminin halen devam ediyor olması, dolayısıyla endüstride kullanılıyor olması ve kentsel dönüşüm sürecindeki eski binaların yıkımı nedeniyle önümüzdeki yıllarda artış gösterebileceği ön görülmektedir.

Asbest ile ilişkili hastalıklarda kür sağlayan bir tedavi yaklaşımı yoktur. Bu nedenle çevresel ve mesleksel maruziyetlerin azaltılması birincil yaklaşım olmalıdır.

HABER MERKEZİ-MALATYA 
 

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER