© Malatya Time

Ersoy BABA / Dokunmanın dayanılmaz cazibesi

Ersoy Baba yazdı...

Temel’in amcası yıllardır uzak kaldığı vatanına dönüyormuş. O zamanlar cep telefonu hiç yok. Normal telefonlarda da bırakın yurt dışı ile görüşebilmeyi; Ankara’dan Kırıkkale ile görüşmek istediğinde PTT’ye aramak istediğin numarayı yazdırıp saatlerce telefonun başında beklemek durumundaydınız. Bu görüşebilme çabası bazen birkaç gün bile sürebiliyordu. Bu sebeple Temelin amcası geleceği günü, hangi uçakla geleceğini haftalar öncesinden mektupla bildirmişti. 
Temel uzun bir beklemeden sonra havaalanı kapısında amcasını görünce büyük bir hasretle sarıldı. Valizlerini arabaya yerleştirdi. Amcası ilk iş çok sevdiği kedisini sordu. 
-“Tekir nasildur? Eyi mi kerata?” Temel direk çevap verdi:
-“Kedin öldi!”+98
Bunu duyan amca kaldırıma yığılıp kaldı. Çok sevdiği kedisinin ölüm haberi onu göz yaşlarına boğmuştu. Bir süre ağladıktan sonra sakinleşti. Temel’e döndü ve:
-“Bak Temelum. Kötü haberler böyle şak diye söylenmez. İnsan psikolojisini bilmek gerekur. Kötü haberi verurken aliştira aliştira söylersun. Haberi alan da o kötü habere kenduni aliştirur. Asil köti haber söylenduğunda da bu kadar yikilmaz.”
-“Tamam da amca kedunun öldiği başka nasi söylenur?”
-“Dersun ki “amca senun kedi mart ayinda dama çikmişti. Damdan dama atlarken ayaği kaydi. Duşti. Toktorlara götürdük. Ama… kurtaramaduk. Paşin sağolsun” gibi bir siralama yapsaydun ben de bu kadar yikilmazdum. Psikolojik olarak hazir olurdum.”
Valizleri arabaya yerleştirirler. Kendileri de binip eve doğru hareket ederler. Amca üzüntüsünü atmak ve konuyu değiştirmek için sorar:
-“Eee Temel. Evde herkes nasil? Annem nasildur? Eyi midur?”
Temel dersini almış bir şekilde cevap vermeye başlar.
-“Amcacuğum. Mart ayi gelmişti. Babaannem dama çikmişti….”

...

YAZININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN LÜTFEN BURAYA > TIKLAYINIZ. 

 

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER