Hafızayı taze tutmayı, sorumluluk sahibi olmayı ve Allah?tan korkup kuldan utanmayı öğrenmek!..
DİĞER
Hafızayı taze tutmayı, sorumluluk sahibi olmayı ve Allah?tan korkup kuldan utanmayı öğrenmek!..Zonguldak'ın Çaycuma ilçesi girişinde bulunan ve 1951 yılında yaptırılan 255 metre uzunluğundaki Çaycuma Köprüsü'nün 48 metrelik bölümü, geçen cuma günü saat 15.30 sıralarında çöktü. Köprünün çöken bölümüyle birlikte alttaki Filyos Çayı'na düşen otomobilve içindeki 2 kişi kurtulurken, içinde 10 yolcusu bulunan minibüs ile o sırada köprüden yaya geçen 5 kişi kayboldu. Yapılan arama çalışmaları sonucunda kayıp 15 kişiden MeryemBaşören'in cesedi, olaydan 43 saat sonra köprüden yaklaşık 11 kilometre uzaklıkta çayın kenarındaki sazlık alanda bulundu. Minibüsteki yolculardan biri olan 2 çocuk annesi MeryemBaşören'in cenazesi, önceki akşam Yolgeçen Köyü'nde toprağa verildi.Üstte yazdığımız haber ülkemizin son birkaç günlük gündemi oldu. Cenazeler bulundukça haberler tekrarlanacak konu Türkiye?nin gündeminde olmaya devam edecek. Bütün cenazeler bulunduktan sonra belki birkaç gün daha haber olacak sonra tamamen unutulacak.Buna benzer gündemlerle de daha önce yatıp kalkmışlığımız var. Ülkemiz ne afetler, ne kazalar, ne terör saldırıları gördü. Bu olayların ve kriz yönetiminin uzmanı kesildik birkaç gün içinde. Eğer bir doğal afet ise karşılaştığımız hemen ya deprem bilimci olduk ya da yapı mühendisiolduk. Eğer bir sel felaketi yaşanmışsa ya iklim bilimci ya da çevre planlamacı olduk. Eğer konu terör saldırısı ise bir anda hepimiz terör uzmanı kesildik. Hemen her bir meslekten iyi anladık ancak hafızamızı taze tutmayı, sorumluluk sahibi olmayı ve Allah?tan korkup kuldan utanmayı öğrenemedik.TEDAŞ İŞÇİLERİ GÖZ GÖRE GÖRE GİTTİÇok değil birkaç gün önce de Erzurum'un Aşkale ilçesindeki Karasu Barajı?nda çalışan TEDAŞ işçilerinin baraj gölüne düşmesi sonucu ölümlerini konuşuyorduk. 5 TEDAŞ görevlisinin baraj gölüne düşerek, bir müddet yardım beklemesi ve ardından gelmesi gereken ekiplerin bir türlü gelmemesi gündemimiz oldu. Yerel halk ellerinden ne geliyorsa yapmaya çalıştı ancak o işçileri kurtarmaya yetmedi. Bir helikopterin bile gelmesi saatleri aldı. Gelen helikopter ise aşağıdaki kurtarma ekiplerine aydınlatma görevi yapabildi. Tam donanımlı bir arama kurtarma helikopterimiz elbette vardır. Ama olması gereken yerde olması gereken şekilde bulunacak diye alınan helikopterlerimiz ne hikmetse o anda orada olamadılar. Durum böyle olunca arama kurtarma çalışmaları akşamdan sabaha kaldı. Suyun için eksi bilmem kaç iken hangi canlı dayanır bu soğuğa. Elbette dayanamadılar ve 5 ocağa ateş düştü.Daha önce de belirttiğimiz gibi hafızamız çok zayıf ve sorumluluk bilincimiz çok az iken maalesef yine bazı ocaklara ateş düşecek. Biz yine bilmem neyin bilmem ne uzmanı olup çıkacağız. Başımıza yönetici olarak seçtiklerimizin atadığı bürokratlar işinin ehli olmadığı sürece yine biz bu yazıları yazmak zorunda kalacağız. Adam kayırma adına ihmalkarlık gösterenlerunutulacak, görülmesi gerekenler görülmeyecek ve ekmeğinin veya görevinin gerekleri için koşan insanlar yine ölecek.Malatya?da buna benzer bir kaza yaşanmıştı. İmikuşağı iskelesinden Battalgazi ilçesinin Atabey iskelesine yük ve yolcu taşımakta olan Elazığ Özel İdaresi'ne ait "Baskil" adlı feribot, aşırı ve yanlış yükleme sonucu 29 Ağustos 2002 günü Atabey iskelesine bir kilometre mesafede alabora olarak batmıştı. Olayda 12 kişi yaşamını yitirmiş, dört kamyon, bir minibüs ve bir otomobil sulara gömülmüştü.Karakaya Baraj gölünde, 29 Ağustos'ta meydana gelen ve 13 kişinin ölümüyle sonuçlanan "Feribot Faciası"Yaşanan feribot faciasında 12 ocağa ateş düşmüş, yetkililer her zamanki alışıldık sözlerle olayın sorumlularının ortaya çıkarılacağını belirtmişlerdi. Sorumlular ortaya çıkarıldı mı bilmem ama ateş düşen 12 ocaktaki insanların sorumlulukları daha da arttı.Feribot faciası sonrasında, yetkililer baraj gölünde çalışan feribotların çalışma saatleri ile yük ve yolcu denetimleri düzenli olarak yapmaya başladılar. Battalgazi Belediyesince görevlendirilen iki memur, feribotların hareket saatleri ile aldıkları yolcu ve araç sayılarını kontrol ederek tutanak tutuyor. Görevliler, feribotlarda yeteri kadar can yeleği ve teknik malzemenin olmasına da özen gösteriyor.OCAKLAR SÖNMEDEN TEDBİR ALINDaha önceden yapılması gerekenler 12 can gittikten sonra yapılmaya çalışılıyor. Ama nereye kadar yapılacak. Birkaç ay veya sene sonra yine sorumluluk bilinci kaybolmuş insanlar gelir de bu denetimlerin yeterliliğini savunarak, feribotun teknik aksamını kontrolden vazgeçerse diye korkulu rüyalar görmeye devam edebiliriz. İnşallah bu tür olaylar son bulur diye dua etmekten başka çaremiz kalmadı.Çaycuma İlçesi'ndeki köprü faciası, aynen kendinden önceki facialar gibi, ihmaller sonrası gelmiştir. İhmallerin yol açtığı can kayıpları, eğitim zayiatı gibi (Yetkililerin anlık tepkileri sonrası meydana gelen gelişmeler için) görülüyor. Toplumu ilgilendiren yerlerde çalışan insanların hataları sonucu meydana gelen bu olayların, sorumlusu olarak birkaç isim tutuklanıyor.Eğer suçlu görülürse kayıplarla hiçbir orantısı olmayan cezalar alıyor. Eğer suçlu bulunmazsa 3-5 günlük sıkıntılı hayattan sonra eski yaşamlarına geri dönüyor.SORDUK CEVAP ALAMADIKGeçtiğimiz günlerde hem gazetemizde hem de internet sitemizde Malatya Afet Acil MüdahaleMüdürlüğü?nün yeni yeriyle ilgili endişelerimizden bahsedip, yetkilileri uyarmaya çalışmıştık. Bu yazımız büyük ilgi görmüş, yapılan yorumlarda haklılığımız ortaya konulmuştu. Ancak hiçbir yetkili ağızdan bu yazıyla ilgili açıklama duymadık.Türkiye uzun bir süreden beri esnek çalışmanın, yoğun ve uzun iş saatlerinin, güvencesizliğin, ihmallerin ve denetimsizliğin neden olduğu neredeyse kasıt aranacak iş ve trafik kazalarına şahitlik etmekte. Madenler, limanlar, fabrikalar ölümcül kazaların sıklıkla yaşandığı yerler haline gelirken, demiryollarında ve karayollarında yaşanan kazalar, en ufak yer sarsıntısında yıkılansağlıksız ve denetimsiz konutlar, tedbirsizlik nedeniyle faciaya dönüşen sel baskınları Türkiye?yi ölümün kol gezdiği bir korku tüneline çevirdi.Tüm bu kazaların ortak yanının, sorumluların vurdumduymazlığı ile namuslu hayatlarını sürdürmek isteyen ve güç bela iş bulup sosyal güvenceye bir türlü kavuşamayan insanların yetenek ve güçlerini aşan çalışanların olumsuz iş şartları olduğu kaydediliyor.HER BELEDİYE MASUM DEĞİLKamu yararına hizmet veren belediye teşkilatlarındaki uygunsuz çalışma şartları ve bunu takip eden ?Belediye çukuru?, ?Belediye kazısı? vb. halk arasında yer eden anlayış da can alıyor, insanların sakat kalmasına neden oluyor. Çaycuma?daki köprü örneğinde olduğu gibi belediyelerin sorumlu olduğu yer ve insanların da gördüğü zararlar tartışmaların odak noktasını oluşturuyor.Sel baskınlarında penceresiz ?sözde- servis araçlarında ölen insanlar, işyerinde kalmak zorunda olan ve fabrika yangınlarında hayatlarını kaybeden işçilerin en kötü koşullarda, güvencesiz, her türlü denetimden uzak, kayıt dışı olarak esnek ve yoğun bir biçimde çalıştırılmasına bir an önce son verilmesini gündeme getiriyor.ARA MAHALLELERDE ÖĞRENCİ DOKTORLAR!Türkiye?deki hayat şartlarının ağırlığı her dalda olduğu gibi tıpta da kendini gösteriyor. Ara mahallelerde açılmış olan özel hastaneler doktor açıklarını hala öğrenim gören öğrenci doktorlarla gidermeye çalışıyor. Vatandaş ilgili bakanlığın denetimlerinin yetersizliğinden yakınıyor. Hatırlanacağı gibi Ağrı?da bir özel güvenlik şirketinde çalışmakta olan A.Ö. isimli bir vatandaş bebeklerinin sağlık sorunundan ve yanlış tanı ve tedaviden erken doğumdan dolayı ölü doğduğu gerekçesiyle ilgili doktor hakkında şikayette bulunmuştu.İş kazalarının ve ihmale dayanan kazaların nedeninin, kaynak yokluğu bahanesi ile işlevsiz hale getirilmiş iş malzemeleri olduğu gözlerden kaçmıyor. Gerekli altyapı hizmetleri sağlanamamakta, denetimler yapılamamakta, kuralsızlık ve başıboşluk ülke geleceğini tehdit eder durama gelmiştir. Kamu yararının, ticari faydaya kurban edilmesi büyük tepki topluyor.Benzer olaylara fırsat vermemek için olaylardaki ihmalin boyutları bir an önce ortaya koyulmalı, denetimsizlik, kuralsızlık ve güvencesizlik gerçeğine karşı bir an önce gerekli tedbirler alınmalı, insan hayatının gerekli değeri ön plana çıkarılmalıdır.Bütün Türkiye?yi yasa boğan olayların tekrarlanmaması için tedbirlerin alınması ve bu tedbirlerin denetlenmesi gerekmektedir. Bu facialar tabii ki bütün Türkiye?yi üzüyor. Ancak bir yerel olarak bakalım. Malatyamızın sivil savunma ve arama kurtarma ile ilgili birimleri acaba ne alemde? Bildiğimiz kadarıyla İl Afet Acil Durum Müdürlüğü çalışmalarına devam ediyor. Belediyelerin bununla ilgili ne gibi çalışmaları olduğunu ise henüz bilmiyoruz. Ya böyle çalışmalara önem vermiyorlar ya da seslerini duyuramıyorlar.YETKİLİLERİMİZE SON BİR SORU?Erzurum, Çaycuma ve Malatya?da meydana gelen bu olayların benzeri Malatya?da tekraryaşanacak olursa (Allah bütün milletimizi muhafaza etsin), hava ve sualtı destekli bir arama kurtarma operasyonu yapacak ekibimiz ve teknik malzememiz var mı?