© Malatya Time

İddia Et, Kazan, Günaha Gir!

İki kişi arasında geçen iddialı oyunlar, para veya başka bir karşılıkla oynandığında dinen caiz midir? Halı saha maçlarından koşu yarışlarına kadar uzanan bu tartışmalı durum, fıkhî açıdan değerlendirildi.

İDDİALAŞMA BİR EĞLENCE Mİ, KUMAR MI?

“Maçı kazanan yemek ısmarlasın!”
“Koşuda beni geçersen sana 500 lira veririm!”

Gündelik hayatın içinde sıkça rastlanan bu tür cümleler, dostça meydan okumalar gibi görünse de işin içine para, mal ya da herhangi bir çıkar girince dinen meşru olmayan bir alana kayılabiliyor.

Fıkıh bu noktada açık bir ayrım yapıyor:
Eğer iki kişi yarışmadan önce aralarında, “Sen kazanırsan ben sana şu kadar veririm, ama ben kazanırsam sen de bana şu kadar vereceksin,” şeklinde karşılıklı bir anlaşmaya girerse, bu kumar hükmüne girer. Her iki tarafın da kazanç elde etme ihtimali ve aynı anda zarar görme riski, dinen bu tür iddiaları sakıncalı hale getirir.

Ancak taraflardan sadece biri, “Eğer beni geçersen sana şu kadar para vereceğim, ama ben seni geçersem senden bir şey istemem,” derse, bu tür tek taraflı vaatler caizdir. Burada risk sadece bir taraftadır, diğer tarafın kaybedeceği bir şey olmadığından kumar sayılmaz.

Halı saha maçlarında da durum aynıdır. “Kaybeden takım sahayı öder” tarzı bir anlaşma, dini ölçülere göre kumar kapsamında değerlendirilir. Oysa eğlence ve spor maksadıyla yapılan müsabakalar, herhangi bir maddi yükümlülük altına sokulmadan icra edildiğinde meşrudur.

HÜLASA
    •Karşılıklı iddiaya dayalı para vaadi: Kumar sayılır, caiz değildir.
    •Tek taraflı vaat (örneğin sadece biri para vaad ederse): Caizdir.
    •Halı saha gibi müsabakalarda kaybedenin ödeme yapması: Dinen kumar hükmündedir.
    •Kazanan tarafın aldığı ödülü kullanması, şartlara bağlı olarak ya helaldir ya da haramdır.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER