İddiaların Asılsız ve Mesnetsiz(miş)!
DİĞER
İddiaların asılsız ve mesnetsiz olduğunu söylediniz de yayınlamadık mı?Geçtiğimiz aylarda Turgut Özal Tıp Merkezi?ndeki bazı rahatsızlıkları dile getiren bir mektup elimize geçmişti. Önce araştırma yoluna gittiğimiz ve daha sonra da ?PROF.DR.ÜNSAL BABANIN ÇİFTLİĞİ? başlığı ile yayınladığımız bu mektupta Turgut Özal Tıp Merkezi?nde adam kayırmaların, usulsüzlüklerin ve yolsuzlukların olduğu iddia ediliyordu. Bu mektubu yayınlamadan önce iddia sahiplerini ve iddiaya muhatap olan isimleri arayarak malumat almaya çalıştık. Ancak iddia sahipleri isimlerinin geçmesinden çekindikleri için, iddiaya muhatap isimler de herhalde ?Nasıl olsa ispat edilemez? düşüncesiyle bizimle direkt görüşmekten kaçındılar. Daha önce de defalarca söylediğimiz gibi ortada bir iddia varsa bunu yayınlayarak,  muhataplarımıza da cevap hakkını teslim ettiğimizi söyledik. Ancak aradan geçen bunca zamana rağmen maalesef kimse iddiaları çürütecek bir bilgi veya belge göndermedi.Bilgi ve belge göndermek yerine bizi yine savcılara gönderme yolunu seçtiler. Bu mektubun en can alıcı yeri son paragrafındaydı. Mektupta, ?Tahammülsüzler; Fena halde dokunulmaz / eleştirilmez oldukları vehmine kaptırmışlar kendilerini. Söyledikleri her lafın sorgusuz / sualsiz / koşulsuz doğru kabul edilmesini bekliyorlar. Herkes budala bir kendileri akıllı çünkü?Memleket ahalisi zekâda geri viteste / kendileri 5. Viteste?Kibir deryasında kulaç atıyorlar aynı zamanda. Racon kesiyorlar; Rüyalarında görseler inanmayacakları pozisyona kaderin cilvesi olarak gelmelerinin verdiği şımarıklık / kibir ve kontrolsüzlükle posta koymaya yelteniyorlar. Sağlıksız / hazmetme kapasitesini edinmeden hasbelkader politik sınıf atlamanın yarattığı psikolojik sorunlarla baş edemedikleri için herkesin önlerinde ram olmasını bekliyorlar. Kontrol edemedikleri / satın alamadıkları / dünyevi çıkarlar karşılığında aklını kiralayamadıkları / susturamadıkları vicdan / sorumluluk ve cesaret sahibi / gerçekleri ne pahasına olursa olsun haykıran insanlardan fena halde tiksiniyorlar.? Sözleri yer almıştı. Bu sözlerin doğruluğu, bizi muhatap almadan direkt olarak savcı beyin huzuruna çıkarmalarıyla ispatlandı.Gazeteci toplumun sigortasıdır. Yöneten ile yönetilenin arasındaki dengeleri koruyan unsurdur. Olaylara objektif bakan mercidir. Bu şu manaya gelmemeli; gazeteci hata yapmaz. Gazeteci de her beşer gibi hata yapabilir. Zira ne savcıyız ne de hâkim gördüğümüzü vicdanımızın süzgecinden ve elimizdeki bilgi-belgelerden geçirerek yazıyoruz. Eğer yazılanlar yanlışsa muhataplarımız biraz daha duyarlı davranıp doğruyu bize yazmalı veya nakletmelidir.Aldığımız istihbaratı değerlendirip ?Acaba doğru mu ya da yanlış mı?? diye hakkında iddia sahibine müracaat ettiğimizde adımızı şantajcıya çıkaran bu insanlar, müracaat etmezsek yargısız infazcıya çıkarmayacaklar mı? Gördüğümüz kadarıyla güzel memleketimde bu husustaki kültür tam oturmamış.Geçenlerde savcı beyin tebliği üzerine gittim. Hakkımdaki suç duyurusunu dinledikten sonra Sayın savcıya,-Efendim ben gazeteciyim toplumun menfaatini gözeterek elime gelen istihbaratları değerlendiriyorum. Yaptığımız her haber illaki birilerinin menfaatine dokunacak. ?Onun-bunu menfaatine dokunur muyum?? Kaygısı ile yapılan haberler ne derece sağlıklı olur? Ya da bu kaygıdan dolayı gazeteciliği yasak mı edelim? Hem bir haber yaptığımızda o haberi evvela o şehrin Milletvekiline sonrasında Valisine daha sonra belediye başkanı olmak üzere bütün bürokrasimizin onayını aldıktan sonra mı haber yapalım? Bu yol halkımıza büyük bir saygısızlık değil mi? Millet menfaatlerini ihlal olarak görülmez mi?? sözleriyle kendi mi savundum.Bu yazıya konu son söz olarak aziz milletime soruyorum: Bir haberi yapmadan önce, milletvekili, vali, belediye başkanı, üniversite rektörü, üniversite yöneticisi ve yerel bürokratlarımızdan olur almamız mı gerekiyor? Yoksa iddia kimin veya neyin hakkında olursa olsun mutlaka üzerine giderek olumsuzluğun düzeltilmesi için çaba göstermemiz gerekmez mi?Bir soru da Ünsal Baba?ya: İddiaların asılsız ve mesnetsiz olduğunu ispat etmek için bize bilgi ve belge göndermek yerine neden savcılığı devreye sokuyorsunuz? Sizin gibi eli kalem tutan, dili laf yapan bir insan neden kendini savunmak için veya hakkını aramak için bu kadar zaman bekler? Bir yalanlama yazısı gönderdiniz de yayınlamadık mı?Murat ÇETİN
TÜM HABERLER