© Malatya Time

İlerleme Raporu Açıklandı

Avrupa Birliği Komisyonu'nun 2011 Türkiye İlerleme Raporu bugün resmi olarak açıklandı. SERTAÇ AKTAN BRÜKSEL Genişleme Stratejisi Belgesi çerçevesinde Türkiye'nin geçtiğimiz bir yıl içerisindeki siyasetten ekonomisine, sosyal yaşamdan dış politikasına performansının kaleme alındığı raporda ana övgü 'ordu üzerinde sivil hakimiyet'e, ana eleştiri de 'medya ve ifade özgürlüğü'ne oldu. Rapordaki temel beklenti ise yeni anayasanın hayata geçirilmesi. İlerleme raporunda, oluşturulması beklenen yeni anayasadan demokrasi, hukukun üstünlüğü, insan hakları ve azınlık haklarına saygıyı güvence altına alması, kurumların istikrarını güçlendirmesi ve aralarında Kürt sorununun da yer aldığı köklü sorunların çözülmesine katkı sağlaması esas hedefler olarak öngörüldü. Hükümetin ve muhalefetin konu hakkındaki taahhütleri hatırlatılarak, tüm siyasi partilerin ve toplum kesimlerinin sürece dahil edilmesinin önemine işaret edildi. ORDU, ERGENEKON, BALYOZ Raporda Ergenekon davası ve darbe planlarına yönelik diğer soruşturmalara Türkiye'de demokrasiye karşı işlendiği iddia edilen suçlara ışık tutması ve hukukun üstünlüğüyle demokratik kurumların uygun işleyişine güveni artırması açısından fırsat olarak bakılmaya devam ederken, öte yandan söz konusu soruşturmaların yürütülmesiyle ilgili endişelerin bulunduğu, savunma hakkının riske edildiği, savcıların ve mahkemelerin kamuoyunu bilgilendirme mekanizmalarına sahip olmadığı gibi noktaların altı çizilip, kamuoyunda süren davaların meşruiyetine ilişkin endişeler doğduğu hatırlatıldı. Balyoz davasında gerçekleştirilen gözaltılar için yeterli ve detaylı nedenlerin ve bilgilerin paylaşılmadığının savunma makamlarının en büyük şikayeti olduğuna değinilerek, delillerin yine savunma makamları ile gizlilik mazereti ile paylaşılmamasının adil yargılanma hakkı noktasında endişe doğurduğu ifade edildi. Eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral Işık Koşaner ve kuvvet komutanlarının kendi istekleri ile emekliye ayrılmaları üzerine atamaların hızla yapılması övgü alırken, bu atamaların oluş şekli ve hızı AB tarafından sivil otoritenin askeri üst düzey komutanların atanmasını kontrol ettiğini doğrulanması olarak değerlendirildi. Sivil yönetimin ordu üzerindeki kontrolünde doğru yönde gelişmelerden bahsedilirken, ''Güvenlik güçleri üzerindeki sivil denetim prensibinin güçlendirilmesinde iyi ilerleme sağlandı. Ağustos 2011 YAŞ toplantısı, silahlı kuvvetler üzerinde daha güçlü sivil denetim yönünde atılmış bir adımdır. Askeri harcamalar üzerinde sivil gözetim güçlendirildi ve Milli Güvenlik Stratejisi gözden geçirildi. Buna ilaveten YAŞ kararları sivil yargının incelemesine açıldı'' denildi. TSK'nın yetkilerini aşan siyasi konulara doğrudan ya da dolaylı müdahale girişimi vakalarının azaldığı ifade eden raporda, YAŞ'ın yapısı ve yetkilerinin değiştirilmemesi, terfi ve atamalarda sivil kontrolün sınırlı kalması, İçişleri ve Milli Savunma bakanlıklarının jandarma üzerindeki yetkisinin sınırlı kalması, askeri yargının yapısı ve görev alanının gözden geçirilmemesi, YAŞ kararlarının yargı denetimine yeterince açılmaması, TSK Güçlendirme Vakfı'nın Sayıştay denetimine açılmaması, orduya siyasete müdahale alanı bırakan TSK İç Hizmet Kanunu'nun değiştirilmemesi, Genelkurmay'ın Milli Savunma Bakanlığı'na bağlanmaması, orta öğrenimde milli güvenlik derslerinin subaylar tarafından verilmesi ve TSK'nın medya kuruluşlarına seçici akreditasyon uygulamasını sürdürmesi noktaları ise eleştirildi. CUMHURBAŞKANI ABDULLAH GÜL'E ÖVGÜ Açıklanan raporda Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, ülkede yaşanan kutuplaşmalarda 'uzlaştırıcı rolünü sürdürmesi' sebebiyle AB'den övgüler aldı. Cumhurbaşkanı Gül'ün Türkiye'nin gündemindeki kilit meselelere yapıcı açıklamalar getirdiği ve müdahaleler gerçekleştirdiği kaydedilirken, bununla birlikte görev süresine ilişkin belirsizliğe de dikkat çekildi. Türkiye'nin bölgesinde son derece aktif hale geldiği vurgulanan raporda, aynı zamanda bölgenin lider oyuncusu olduğunun da altı çizildi. İlerleme raporunda KCK gözaltı ve tutuklamalarına yönelik endişeler dile getirilerek, dava dosyalarına kısıtlı erişimin yanı sıra gözaltılar için yeterli nedenlerin gösterilmediğine işaret edildi. MEDYA ÖZGÜRLÜĞÜ, GAZETECİLER, İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ ''Türkiye'de ceza yasaları sorunlu ve ifade özgürlüğünü orantısız biçimde kısıtlamaya müsaade ediyor. Basın Kanunu ve Atatürk'ü Koruma Kanunu ifade özgürlüğünü kısıtlamada kullanılıyor'' denilen ilerleme raporunda Türk Ceza Kanunu'nun 125, 214, 215, 216, 220, 226, 285, 288, 314 ve 318'inci maddeleri ve Terörle Mücadele Kanunu'nun 6'ncı ve 7'nci maddelerinin değiştirilmesi istendi. Medya kuruluşlarına yüksek para cezası uygulanması eleştirilirken, ülkedeki hassas konuların dillendirilebilmesine ve tartışılabilmesine rağmen hala fazla sayıda ifade özgürlüğü ihlalinin yapılması ve basın özgürlüğünün pratikte kısıtlanması endişe verici bir durum olarak gösterildi. Hapse atılan gazetecilerin ve Ergenekon soruşturmasına bağlanarak yayımlanmamış kitaba el konulmasının bu endişeleri güçlendirdiği savunularak, Türkiye'nin ifade ve basın özgürlüğünde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarıyla uyum sağlayabilmek için yasal düzenlemeler yapması gerektiği belirtildi. MÜZAKERELER Raporda hükümetin AB Bakanlığı oluşturması ve süreklilik arz eden AB katılım sürecine bağlılık yönündeki açıklamaların Türkiye'nin AB kararlılığını teyit ettiği belirtilirken, AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış'ın bakanlıklar arası çalışmaları daha etkin hale getirmesi ve sivil toplumu sürecin içine dahil etmek için çaba göstermesi de yine övgüler aldı. Bunun yanı sıra müzakerelerde gelinen aşamanın yetersizliğine ve atılması gereken adımların önemine değinildi.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER