İlkelerimden taviz vermedim, vermeyeceğim
ÖZEL HABERMalatya İşadamları Derneği (MİAD)Â'nin 11. Dönem 4. Bölge buluşmasının yapıldığı 14 Haziran Cumartesi günü konuklardan biri olan Malatya Milletvekili Ömer Faruk ÖzÂ'le program sonunda röportaj gerçekleştirdik.
RÖPORTAJ: MURAT ÇETİN
Yaklaşık 2 yüz kişinin katıldığı toplantı sonrası röportaj talebimizi geri çevirmeyen Ömer Faruk Öz, sorumuz üzerine yaptığı konuşmayla ilgili bir değerlendirmede bulundu. Öz, toplantı esnasındaki konuşmasının başında merhum milletvekilimiz Ferit Mevlüt Aslanoğlu'nu anmıştı. Kendisine bunu hatırlattığımızda hayli duygusal bir hal alan Ömer Faruk Öz, “Yaklaşık olarak 7 yıllık milletvekilliği hayatımda sayın Aslanoğlu'nun büyük desteğini gördüm. Daima yanımda olan, Malatya'nın iyiliği için yüreği atan, sorunları çözme noktasında önemli işler başaran Aslanoğlu, ender şahsiyetlerden biriydi. Kendisi, beraberliğin tesisi ve korunması için çalışan bir insandı.” diyerek Mevlüt Aslanoğlu'nu anlatmaya başladı.
RAHMETLİ MEVLUT ASLANOĞU'YLA İLGİLİ GÖRÜŞLERİ
“Değerli ağabeyim” diyerek andığı Mevlüt Aslanoğlu'nun yokluğunu daima hissedeceğini belirten Ömer Faruk Öz, “Değerli ağabeyim Aslanoğlu, 2010 yılında bana “Bir daha Malatya'dan milletvekili adayı olmayacağım” demişti. Ben de olması gerektiğini belirtmiştim. Bunun sebebini sorduğu zaman “Partilerimiz farklı olabilir. Malatya ve Malatyalı'ya ideolojik değil hizmet odaklı yaklaşıyorsun. Bunun için aday olmanı istiyorum.” demiştim. Burada şunu belirtmek isterim. Farklı odaklarda olan, farklı siyasi partileri destekleyen ve sempati besleyenler olmuştur ve daima olacaktır. Buna saygı duymak gerekir. Milletvekili, belediye başkanı veya meclis üyesi olabiliriz. Tek gayemiz ülkemize hizmet etmek olmalıdır. Olaylara bakış açılarımız farklı olabilir. Hangi partiden olursak olalım, bu ülkeni menfaatine hareket etmemiz gerekmektedir. Muhalefet yapmak adına ülkenin istikbalini ve istiklalini sıkıntıya sokacak eylemlerden uzak durulmalıdır. Bir siyasi partinin bazı icraatlarından rahatsızlık duyuyor olabiliriz. Bunun yerine doğrularını ikame ettirmemiz gerekir. Doğruları ortaya koyarak, milletin gönlünü ve reyini alarak iktidarı değiştirme yoluna gitmeliyiz. “Hükümeti devirelim de nasıl olursa olsun” mantığından uzak durmamız gerekir. Mevlüt Aslanoğlu gerçek bir vatanseverdi. Yaptığı işin vatanına ne götürüp ne getireceğini düşünerek yapıyordu. Bu ülkeyi sevmek demek, ülkenin kalkınması ve gelişmesi için bir şeyler vermek demektir. Sloganlarla bu ülkeyi sevmek olmaz. Aslanoğlu gibi Malatya'nın halkının tamamının vatanseverliğinden zerre miktar şüphem yoktur. Malatyalılar Türkiye'nin yüz akıdır. Türkü-Kürdü, Alevisi - Sünnisi kardeşlik içinde yaşamaktadır. Uzlaşmacı bir yapısı olan Aslanoğlu gibi siyasetçilere her partinin ihtiyacı vardır. Eksikliğini daima hissedeceğim.” ifadelerini kullandı.
MALATYA, HAK ETTİĞİ YERDE DEĞİL
Sayın Ömer Faruk Öz, anlattıkça bizim de hafızımızdaki Aslanoğlu imajı tazelendi. Gerçekten de kendisini tanır ve severdik. Söz konusu Malatya ve Malatyalı olunca elinden geleni esirgemeyen, hemen her toplantıya iştirak eden, milletvekilliğinden çok bir ağabey gibi sevecen yapıya sahipti. Bir yandan bunları düşünüyor bir yandan da Ömer Faruk Öz'ün fikirlerini alıyorduk. Malatya'nın hak ettiği yerde olup olmadığını sorduğumuz Ömer Faruk Öz, “Değildir” diyerek anlatmaya başladı: “Malatyalılar olarak bir zamanlar ülkenin yönetiminde söz sahibi bir konumdaydık. Maalesef artık yönetimde söz sahibi değiliz. Bunu söylerken şahsımı veya bulunduğum konumu soyutlayarak söylemiyorum. Bunda siyasi partiler kadar, sivil toplum örgütlerimizin de kusuru vardır. Bugüne kadar gördüklerim ve bildiklerimden çıkardığım sonuç, ne yapacaksak 2-3 yıl önceden hazırlıkları tamamlamamız gerektiğidir. Mesela nüfus olarak hayli kalabalık olduğumuz İstanbul'daki belediye başkanlarının büyük bir çoğunluğu başka bölgelerden. Seçimler öncesindeki aday adaylıklarında Malatyalılar 3 veya 4 kişiyle temsil edilmiş. 30 veya 40 kişilik bir aday adayı listesi olsa en azından 3-5 tane belediye başkanı çıkartabilirdik. Ancak maalesef siyasi parti çalışmalarında fazlaca yer almadığımız için bu rakamları tutturamıyoruz. Tutturabilmek için siyasette önceden var olmak gerekir. Bakın önümüzde bir milletvekilliği seçimi var. Bu vesileyle hemşerilerime sesleniyorum. İlçe veya il teşkilatlarında görev alsınlar. Eğer onlar üzerlerine düşeni bu şekilde yaparlarsa biz de üzerimize düşeni Ankara'da yaparız. Siyaset sabır ve istikrar isteyen bir iştir. “Aday yapılmadım. Kenara çekileyim.” veya “Yapıldım devam edeyim” denilmez. Burada bir örnek vereceğim. 10 veya 12 yıldır tanıdığım Metin Kilik, Fatih'te gençlik kolları üyesiydi. Sonra Gençlik kolları başkanı oldu. Sonra geldi İstanbul İl yönetiminde yedek il yönetim kurulu üyesi oldu. Sonra il yönetim kurulu üyesi oldu. Şimdi ise hem Bağcılar'da hem de İstanbul İl Meclisi'nde üyedir. İstikrar budur işte. Hangi parti olursa olsun, inandığın yerde olacaksın. Eğer inanmadığın yerde olursan, konjonktüre göre davranmaya çalışırsın. Senin kafa yapın dünya görüşün hangi liderle örtüşüyorsa onun yanında olmalısın. Örtüşmüyorsa yalakalık yapmaktan, maskaralık yapmaktan öteye gidemezsin. Bir insanın bakış açısı hangi partiye yakınsa orada siyaset yapsın. Ben inanıyorum inandığım için buradayım. Ben bu ülkede, rahmetli Özal'ın, rahmetli Erbakan'ın ve şimdi de Recep Tayyip Erdoğan'ın yanında inandığım için bulunuyorum. Ben Milli Görüş'ten gelen bir siyasetçiyim. Refah Partisi döneminde de rahmetli Özal'ı methederdim. Herkes bana “Hemşericilik yapma” derdi. Yaşarken Özal'ın kıymetini bilmeyenler bugün Recep Tayyip Erdoğan'ın sahip çıkmasıyla Özalcı olmaya başladılar. Bu doğru bir şey değil. Siyasette ilkeli olunmalıdır. Ben rahmetli Mevlüt Aslanoğlu'nu niye seviyorum. Aslanoğlu CHP'liydi ama hiçbir zaman kimseye yalakalık yapmamıştır. Siyasette kaliteyi yakalamamız lazım. Benim arkamdan farklı şeyler konuşulabilir. Benim arkadaşlarımdan ricam arkamdan ne konuşuyorsa gelip yüzüme de söylesin. Benim yaptığım hareket kötüyse beni uyarsınlar. Ben de kendimi düzelteyim. Hedefe varmak önemli değil, doğru yolda olmak önemlidir. “Siyasette hep önde ve etkin olacağım” denilirse iyi değildir. “İlkelerimden taviz vermeyeceğim” diyenler kazanır.”
MALATYALI NİYE MALATYA'DA KALMIYOR?
İstanbul gibi büyükşehirlerde yaşayan hemşerilerimizle ilgili görüşlerini aktaran Ömer Faruk Öz'e ilimizin siyasi yöneticileri olarak neler yaptıklarını sorduk. Aldığımız cevapta bir hayli iddialı mesajlar dikkatimizi çekiyordu. Ömer Faruk Öz, “İlimize yaptıklarımızı özetlemek isterim. Malatya'da birinci ve ikinci organize sanayi bölgesinin toplam alanı 8 milyon metrekaredir. Biz yeni organize sanayi bölgesi için 12 milyon metrekarelik bir araziyi verdik. Şu anda 2 milyon metrekarenin altyapı çalışmaları başladı. Yıl sonuna kadar tamamlanacak İnşaallah. Geri kalanının da parselasyon ve altyapı çalışmaları devam ediyor. Gönlüm Malatya halkının Malatya'da kalması yönündedir. Kayseri, Gaziantep, Adana ve Konya yerinde kalıyor da, Malatyalı niye Malatya'da kalmıyor. Bu işlere hepsinden önce başlayan Malatya niye bu konuda geri kalmıştır. Burada hepimize görev düşüyor. Geçtiğimiz günlerde Malatya Ticaret ve Sanayi Odası Başkanımız sayın Hasan Hüseyin Erkoç'la görüştüm. Kendisi bana yeni binalarıyla ilgili bilgi verirken özür dileyerek sözünü kestim ve “İhracatımız ne durumda? Ticaret ne durumda? Kaç kişiye istihdam sağlıyoruz? Buna bakalım” dedim. Gayretli ve samimi bulduğu Hasan Hüseyin Erkoç, istediğim bilgileri verdi. Yapılan çok iş var ama yine de “Yetmez” diyoruz ve çalışmaya devam ediyoruz.” şeklinde konuştu.
VEKİLLER ARASINDAKİ SORUNLAR, MALATYA'YA GELECEK HİZMETİ ETKİLEMEZ
Sözün burasında milletvekillerinin aralarının açık olduğuyla ilgili bir soruyu araya sıkıştırdım. Bu soruma ilk başta şaşırdı. Ancak sorum açık ve net oluşu Ömer Faruk Öz'ü de harekete geçirdi. Başladı anlatmaya: “Biz Adalet ve Kalkınma Partisi olarak, milli ve manevi değerlerine bağlı, muhafazakar ve demokrat parti olmakla beraber, toplumun tamamını kucaklayacak politikalar üretme görevli bir partiyiz. Ak Parti'yi sadece belli bir kesimin, belli bir düşünceye sahip insanların ve belli bir grubun partisi olarak kimsenin görmeye hakkı yoktur. Kendi özünde sabit kalmak kaydıyla, toplumun tamamını kucaklayan, toplumun tümünün sorunlarına çözüm üretme noktasında gayret sarf eden bir yapıyız. Ak Parti, kurulduğu günden beri bu ülkenin birlik ve beraberliğine hizmet etmektedir. Tek başına iktidarın siyasi ve ekonomik bir istikrar sağladığını söylüyoruz. Bu ülkenin kazanımlarının arttığını ifade ediyoruz. Genelde böyleyken Malatya yerelinde durum aynıdır. Artısını ve eksisini bilen insanlarız. Ben 2007 yılından beri milletvekiliyim. Birlikte hareket etmenin önemini biliyoruz. Gerek seçilmişler, gerek atanmışlar ve gerekse sivil toplum örgütleriyle birlikte hareket etmeye çalışıyoruz. Siyasette aynı yöne bakan insanların bir araya gelmesiyle daha önemli sonuçlar olabilir. Ama aynı parti içinde olmakla olaylara bakış açımızdaki farklılıklar Malatya'ya gelecek hizmetleri etkileyemez. Bunu rahatlıkla söyleyebiliyorum. Ben siyaseti açık yapıyorum. Bir insanla ilgili kanaatimi yüzüne de söylerim. İlkeli siyaset yapıyorum ve yapmaya devam edeceğim. Siyasette uzun ömürlü olacağım diye ilkelerimi, şahsiyetimi ve geçmişimi ayaklar altına almadım ve almam da. Dün ne söylüyorsam bugün de aynı şeyi söylüyorum. Farklı klikler içinde olmadım ve olmayacağım. Ak Parti'nin de farklı kliklerin içine sokulmasının çok yanlış olduğunu biliyor ve bu bilinçle hareket ediyorum. Biz Malatya'da yüzde 70 oy alan bir partiyiz. Teşkilatlarımızla, belediye başkanlarımızla, milletvekillerimizle ve belediye meclis üyelerimizle hakikaten Malatya'nın nabzını tutabilirsek, Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın mantalitesini Malatya'da temsil edebilsek yüzde 80'lerin üstüne çıkarız. Malatya'da yüzde 80'leri alacak bir taban var. Bunu alamıyorsak bizim eksikliğimizdir. Önümüzdeki Cumhurbaşkanlığı için sayın Recep Tayyip Erdoğan aday olursa yüzde 80'leri alacağına inanıyorum. Malatya'daki bu potansiyeli yakalamak için geldiğim günden beri çalışıyorum. Toplumun tamamını kucaklamamız gerekiyor. Dar bakış açılarıyla bir yerde var olamayız. Bugünkü pozisyonumuzla yarın ki pozisyonumuz farklı olmamalıdır. Malatya'da milletvekillerinin çok fazla içli dışlı olmaması gelecek hizmeti etkileyemez. Gerektiğinde bir araya gelip Malatya'nın sorunlarını ve çözüm yollarını konuşuyoruz. Gönül arzu eder ki gönül birlikteliğiyle hareket edelim. Bu sadece bizim partimizde değil, her partide vardır. Herkes kendi mensup olduğu grubu dikkate alarak hareket ederse sonuç alamayız. Yaptığımız işi ciddiye alarak hareket etmeliyiz. “Gelecek dönemde nasıl bir yer kaparım” diyerek hareket edilemez. Herkesin aynı görüşte veya dini inançta olmasına gerek yoktur. Herkes yapmacık hareketlerden uzak hareket etmelidir. Herkes olduğu gibi görünecek. Ak Parti'ye oy vermeyi düşünmeyen arkadaşların bile takdirini alacak işler yapmamız lazım. Arkadaşların takdirini almalıyız. Malatya'ya gelecek hizmetleri engelleyecek bir ayrılık yoktur.”
EHLİYET VE LİYAKATLE İLGİLİ GÖRÜŞLERİ
Malatya yönetimini seçen üst yönetimdekilerin ehliyet ve liyakate önem vermediklerini düşündüğümü belirttiğim zaman Ömer Faruk Öz, “Önümüzde bir cumhurbaşkanlığı seçimi var. İnanıyorum ki bütün herkesin gönlündün Recep Tayyip Erdoğan var. Bizim bunun için çalışmamız lazım. Recep Tayyip Erdoğan'ı cumhurbaşkanı olarak seçmek için çalışmalıyız. Ak Parti'ye oy verenlerin beklentilerini karşılamanın lazım geldiğini biliyoruz. Ülkemizin istikbali ve istiklali açısından bu seçim çok önemlidir. Hergün değişik provokasyonlar yapılıyor. Türkiye'nin böylesine hassas bir dönemden geçtiği durumda parti için çekişmeleri konuşmamız doğru değildir. Elbette konuşacağız ama önce Cumhurbaşkanı seçimini yapmamız gerekiyor. Ak Parti'ye ve Recep Tayyip Erdoğan'a gölge düşürecek işlere imza atanlar varsa bunların temizlenmesi gerekiyor.” ifadelerini kullandı.
ALLAH, HAYIRLI OLANA FIRSAT VERSİN
Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra genel seçimin sırasının geldiğini belirterek, “Bir kez daha milletvekili adayı olmayacağım” ifadelerini kullandığınızı hatırlıyorum. Bu konuda ne söylemek istersiniz?” şeklinde bir soru yönelttiğim Ömer Faruk Öz, “Malatya'ya ve ülkeme yapacağım hizmeti düşünerek hareket edeceğim. Çözüm bulma noktasında kendimi faydalı hissediyorsam mutlaka var olmaya çalışırım. Siyaset ekip işidir. Siyasette birileri yaptığı işi değil de kendini ciddiye alıyorsa sıkıntı orada başlar. Hassasiyetleri olan ve Malatya'nın dertleriyle benden daha çok hemdem olan varsa Rabbim ona nasip etsin. Benim inandığım ve sevdiğim bir hocamın sözü vardı, “Siyasette aday yapılırsanız bir kurban kesin. Aday yapılmazsanız iki kurban kesin” demişti. Manevi sorumluluğu olan bir yapıdır bu. Ben illa var olacağım demiyorum ama. Rabbim inşallah birlik ve beraberlik içinde hesabı olmayan ve inandığı gibi hizmet etmeye çalışan insanlara fırsat versin. Yapmacık hareketlerle ilerleyen siyasetçileri Rabbim bu millete nasip etmesin. Allah hayırlı olana fırsat versin. Benim hiçbir ısrarım yoktur.” sözleriyle cevap verdi.
Röportaj talebimizi kabul eden ve sorularımıza samimiyetle cevap veren Ömer Faruk Öz'e teşekkür ederek yanından ayrıldık.
İlginizi Çekebilir