© Malatya Time

Kızlarına karşı ayrımcılık yapan bir baba !..

25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü tüm dünyada kadınlara karşı şiddetin kınandığı ve protesto edildiği bir gündür. Bütün dünya bugün dolayısıyla kadına yönelik şiddeti şu ya da bu şekilde yeniden, bir kez daha gözler önüne sermekte, gündeme getirmekte ve çözüm yolları bulmaya çalışmaktadır.

Medeni bir toplumun, bir hukuk devletinin, demokratik bir ülkenin temel ölçüsü insanlararası haksız rekabetin en aza indirilmesidir.  Kadının seçme ve seçilme hakkını birçok Avrupa ülkesinden önce tanıyan Türkiye Cumhuriyeti, medeniyet yolunda yürüdükçe, bu yolda geri adım atmadıkça kadının maruz kaldığı bütün haksızlar er geç bertaraf edilecektir. Bugünkü dünyada, ne üniversite kapılarında ne fabrika kapılarında, ne siyasette, ne ticarette ayrımcılık onaylanamaz, kabul edilemez.  Kızlarına karşı ayrımcılık yapan bir baba ailede adaleti sağlayamayacağı gibi,kadınlarına karşı ayrımcılık yapan bir toplum iflah olamaz;adalete, huzura, mutluluğa kavuşamaz.  Yeryüzünde adaleti tam olarak sağlamış, cinsiyet ayrımcılığını tam olarak çözmüş,ideal  ve örnek bir ülke henüz yoktur ama, bu yolda mesafe alan ülkelerin tecrübeleri bütün insanlığa yol göstermekte, bütün insanlığı etkilemektedir. Kadın hakları ile ilgili mücadele de, haksız rekabeti en aza indirme, mümkünse yok etme mücadelesidir. Çünkü haksız rekabet toplumun bir kısmı adına diğerlerinin haklarının çiğnenmesidir.

Şüphesiz, hiçbir toplumsal mesele, hiçbir toplumsal sorun yalnızca o sorunu yaşayanlar eliyle çözülemez. Dolayısıyla toplumsal sorunların çözümü toplumun bütün kesimlerinin katkısına, duyarlılığına, yardımına, desteğine muhtaçtır.Kadının haklarına tam kavuşması esasen bireyin mutluluğu, ailenin huzuru, toplumun düzeni açısından hayati öneme sahip olduğu gibi devlet toplum ilişkilerinin ve toplumsal düzenin de esasıdır. Bu konuda kadınların her zaman yalnız olmadıklarını bilmeye ihtiyaçları vardır.

Bu anlayışla tarihi adımlar atan hükümetimiz anayasada, Türk Ceza Kanununda, İş kanununda, Aile Mahkemelerinin kurulmasında, çalışan kadınların annelik haklarında, Belediyeler Kanununda, Devlet memurları kanununda kadın haklarını önceleyen, ailenin sağlığını, mutluluğunu esas alan devrim niteliğinde yenilikler getirmiştir.

"İstanbul Sözleşmesi" olarak anılan Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesiyle İlgili Avrupa Konseyi Sözleşmesi'nin altına imzasını koyan ilk ülke Türkiye olmuştur.  Kadın ve Aile Bireylerinin Şiddetten Korunmasına Dair Kanunumuz ile ülkemiz, kadını şiddetten koruma konusunda büyük mesafe kat etmiştir.

 Bu kazanımlarımızı özenle koruyacağız.

Daha ileri haklar için el birliğiyle, gönül birliğiyle emek ve değer üretmeye devam edeceğiz. 

Nereden gelirse gelsin kadına uygulanan her türlü şiddet ve ayrımcılığa karşı toplumumuzu mücadele ve dayanışmaya davet ediyor, tüm kadınlarımızı şiddetsiz yaşayacağımız günlerin de geleceğine dair taşıdığım ümitle selamlıyorum.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER