MALATYA 'ÖNEMSİYOR'...
ÖZEL HABERTürkiye, tarihini altın harflerle yazmaya devam ediyor! Cumhuriyet tarihinde ilk kez başörtülü milletvekilleri herhangi bir müdahale olmaksızın Genel Kurul oturumunda yerlerini alarak; gerek Türk kamuoyu gerekse de dünya kamuoyuna damgalarını vurdu.
Manşet manşet yankılanan, o aynı müjde: ''Özgürlük!'' diye yankılanıyor.
Sadece manşetlerde değil; o gözbebeklerin gülümseyen taa içi, en içinde de...
Herkesin yaşam haklarını korumak adına hertürlü hak ihlallerini ortadan kaldırarak, ötekileştirmeden önünü açmakla yükümlü Türkiye, bugün üzerine düşeni layıkıyla yerine getiriyor. Başörtülü başörtüsüz, inançlı inançsız, Türk'üyle, Kürt'üyle, Ermeni'si Yahudi'siyle, siyahıyla beyazıyla, siviliyle memuruyla, hangi dil, din, ırk, meslek olursa olsun herkesi eşit tutan özgürlük anlayışıyla, adaletli bir yönetim dahilinde ayrıştırmadan birleştirmenin dersini en güzel biçimde veriyor. İdrâk, teşekkürünü sunarken; derin uyku, çok şey kaçırıyor...
AK Parti Malatya Milletvekilimiz Öznur Çalık ise tarihin bu altın harflerinin şöyle altını çizmiş: “Şimdi özgürlük zamanı, kadın için, insan için özgürlük zamanı. Bugün kadınların haklarının iadesinin yapıldığı çok önemli bir gün yaşandı. Sivil toplum kuruluşlarımız, siyasi partilerimiz hep şunu söylüyoruz: Kadınlarımızı önemsiyoruz.” Çok şey anlatmıştı Sayın Çalık ''önemsemek'' korumaktı çünkü. Rabbin himayesine teslimiyetti.. Bunu vurguluyordu binbir mânâ içeren bu şuurkâr sözleriyle... Biz de bu vesileyle biraz olsun düşünelim o halde diyerek;
Bizim de parçası olduğumuz şu kompleks yapıdaki Evreni, muazzam kanunlar manzumesini mesela.
Birbiri ile ilişkili olarak en hassas dengeler ve ölçüler üzerindeki varlığı; anlamı ve gayesi olmayan tesadüflerle asla açıklanamaz olgusunu... Ölçü ve kanunun hiçbir zaman tesadüf tanımamazlığını. Evren'deki disiplini, varlıklar arasındaki ahenkli ilişkiyi, simetriyi, müthiş bir intizam içerisinde dönen elektronları, yıldız ve gezegenleri, galaksi sistemlerini; tesadüfler üzerine oturtmanın asla mümkün olmayacağını idrâk edelim.
Aklın söylediğini kalben tasdik edelim ki; bütün bu varlık âlemi, her şeyi, onları hikmetli yaratan (Hakîm), her şeyi ilmi ile bilen (Alim), ölüden diriyi çıkartarak hayat veren (Muhyî), ikram ve sonsuz cömertlik sahibi (Kerîm), rızık veren (Rezzak), esirgeyip bağışlayan, merhamet sahibi (Rahman ve Rahîm) ALLAH 'ı apaçıkça akıl gözümüze gösterelim. Bu deliller sonsuz bir güneşten ancak birkaç parıltıdır.
Her şey bu yüzden intizamlıdır. İntizam ise; mükemmelliğin, güzelliğin, ahengin gerçek sebebi olup, kanun dairesinde iş yapmaktır. Ki insan ruhu hariç, zerrelerden yıldızlara kadar şu Evren'deki her şey intizam kanununun hükmü altında bunun apaçık şahidi…
Peki tüm bunları neden düşündük?
Madem ki intizam mükemmelliğin gerçek sebebidir; ruh da intizamlı olmazsa asla mükemmel olamaz. Hem hikmet, bir kanun… Atomlardan güneşlere kadar her şey, binlerce gayelerle ve hikmetlerle yaratılıyor. Bakalım, kendi bedenimize ve ondaki saatler gibi işleyen cihazlarımıza, yapraklardan çiçeklere, meyvelerden çekirdeklere, dağlardan denizlere, yeryüzü tabakalarından atmosfer tabakalarına, makro ve mikro bütün âlemlere bir bakalım!
Hiç hikmetsiz ve gayesiz bir şey görebilecek miyiz? Asla! Maddi alemler dahi; bu kadar muazzam gayelerle, hikmetlerle donatılıp, insan ruhuna hizmet ettirilsin de; yaratılışın en büyük gayesi ve hayatın asıl cevheri olan insan ruhu, hikmetsiz, gayesiz ve anlamsız olsun, öyle mi? Sonsuzlarca asla!..
Gelelim ''önemseme''ye...
Öyle güçlü bir muhafaza etmek fiili hakim ki; yani örtmek, güzelleştirmek, tedbir almak, muhteşem bir kanun… Milyonlarca yıldır, yeryüzündeki canlıların, bitkilerin, hayvanların ve insanların maddi ve manevi kendine mahsus özgün sıfatlarının bütün hakikatlerinin; çekirdeklerde, tohumlarda muhafaza edilerek, muazzam bir ritim içerisinde gelecek nesillere hiç bozulmadan aktarılması ve hepsinin çok özel örtülerle örtülüp bezenmesi; meyve kabuklarından yumurta kabuklarına, göz kapaklarından, balıkların pullarına ve kuşların tüylerine kadar, böceklerin çok özel giysilerinden hayvanların postlarına, bazı ağaçların bazı hayvanlar tarafından yenmemesi için dikenlerle donatılmasından, yer kabuğu tabakaları ve atmosferin ozon tabakalarına kadar her şey bunun ispatı… Şimdi her şeyi en güzel örtülerle örtüp, güzelliğin sonsuz mertebelerini bildiğini bildiren ALLAH, en güzel yarattığı insana, örtün dediği zaman mı güzelliği bilmiyor? (Hâşâ…)
İnsan ki, bütün yaratılışıyla, yaklaşık bir milyonu geçen bitki türünden; hem bedenen, hem ruhen bütün özgün sıfatlarıyla ayrılır. Bu bitki ve hayvan türlerinin aynı cins olanları, çok özel incelemeler olmaksızın birbirlerinden ayırt edilemezler. Hem görüntü, hem renk, hem tat, hem ses, hem ruhi yapı olarak… İnsan ise; gerek karakteri, gerek aklı daha birçok özgün sıfatlarıyla erkekli ve dişili olarak, bütün bu türlerden üstün özellikleriyle ayrılır. Ya insanlar da sesleriyle, karakterleriyle, parmak izleriyle birbirlerinin aynısı olsaydı? Kaosu düşünebiliyor musunuz? Ne adalet, ne düzen kalırdı.
ALLAH; insanı çıplak yaratıp, örtünmeye muhtaç kılmasıyla da, onu yeryüzündeki bütün canlı guruplardan ayırmıştır. Çünkü insan, Evren'deki bütün hakikatleri kıyas ile anlayıp, Rabbini tanımakla mükelleftir. Yeryüzünde insandan başka elbiseye muhtaç olan hiçbir canlı yoktur. Ancak ona aklı verip, sanatı da öğreterek, onu düşünme yeteneği ve diğer birçok kabiliyetlerle donatarak; bin bir türlü güzellik, hikmet ve örtüler içerisinde yaratılan varlıklardan ibret almasını ve böylece kendisi için yaratılan pamuk, keten, ipek, yün vs. gibi nimetlerle örtünmesini istemiştir.
Şimdi milyonlarca yıldır bu hayvanlar, bu meyveler, bu bitkiler, örtülü yaratıldığı halde çağ dışı olmuyor da; en mükemmel insan örtündüğü zaman mı çağ dışı oluyordu?
Biri çıksa şöyle bağırsa ''Kahrolsun ozon tabakası! Kahrolsun adalet! Kahrolsun temizlik! Kahrolsun doğal dengeler!'' dese ne dersiniz? Ona karşı söyleyebileceğiniz en hafif tabir ‘'Ahmak'' tır.
Hem nasıl ki ozon tabakası delinirse vücutlar kanser olur. İnsanların hayâ tabakaları olan örtüleri delinirse de ruhlar kanser olurdu; aynen bugünü tarih olarak yazdırtanlar kadar…
Şüphesiz ki şu kâinatın Sahibi bilerek yapıyor, hikmetle tasarruf ediyor ve her şeyi görerek terbiye ediyor… Madem yapan bilir, elbette bilen konuşur. Madem konuşacak; elbette şuur sahiplerinin içinde en muhataplığa layık olan insan nev'iyle konuşacaktır…
Bizler de değerli AK Parti milletvekilimiz Öznur ÇALIK'ı ''ÖNEMSİYORUZ'' ve bu muhataplığa en layık olanlardan görerek; Rabb'imizin emir incisi başörtüsünün, başınızı taç olarak süslemesini kalben istiyor ve destekliyoruz...
Dua ve selam ile...
S.Deniz KARTAL
İlginizi Çekebilir