© Malatya Time

MOTAŞ, ESENLİK VE İMANIN EN ZAYIF HALİÂ...

Öğrendiğim günden beri hayatımda temel prensip olarak aldığım ve birçok konuya

penceresinden baktığım bir hadis var. “Sizden kim bir kötülük görürse; önce eliyle düzeltsin,

buna gücü yetmezse diliyle düzeltsin. Buna da gücü yetmezse, içinden buğzetsin/muhalefet

etsin/gönlünden imanî tepkisini koysun. Fakat bu gönülden tepki de imanın en zayıf halidir.”

Görünen ve işlenen bir çirkinliğe müminin nasıl bir tepki koyulacağını, bu hadis–i şerifte Hz.

Peygamber (as) haber verirken bir sıralama şekli de belirliyor.

Hadiste müminin “münker” karşısında nasıl bir tavır koyacağı da sıralanmıştır.

a– eliyle düzeltmek,

b– diliyle düzeltmek.

c– kalpten buğzetmek/nefret.

Eliyle düzeltmeyi, ille de vurmak, kırmak, çekmek, koparmak şeklinde anlamak gerekmez.

“El ile düzeltmek” bir manada “münker” aleyhine eldeki bütün imkanları seferber edip, yerine

“marufu” yerleştirme anlamına gelir.

“Dil ile düzeltmek”, nasihattir, sohbettir, yazmaktır–çizmektir, konuşmaktır, anlatmaktır.

(Bizim yaptığımız iş bu guruba giriyor.)

“Kalpten buğzetmek/nefret etmek, karşı gelmek, tiksinmek, hoşlanmamak...” en kolayıdır, bu

sıralamanın. “İmanın en zayıf noktası” tabirini sorduğum bir hocam şöyle yorum yapmıştı

ve benimde çok hoşuma gitmişti. “Bir kötülük gördüğünde; elinle düzeltemiyor ve dilinle de

bir şey yapamıyorsan en azından kabin ile buğz etmelisin. Eğer kötülüğe gülüp geçiyorsan

imansız olabilirsin. İman ile bağın kopabilir dikkat et.”

Bu hadisi şerifi buraya yazdığım ve aşağıda bu hadis ışığında yorumlamaya çalıştığım

konudan dolayı birileri “dini siyasete alet ediyorsun” diyebilirler. Din hayatın her zerresine

hükmetmesi gereken ilahi bir düstur olduğuna göre bu sözü söyleyenler için bir şey

demeyeceğim. Varsın kim nasıl düşünürse düşünsün.

Daha önce sitemizde Motaş ve Esenlik ile ilgili bazı haberler yayınlanmıştı. Özellikle bugüne

kadar yapılan haberler ile ilgili kimin ne diyeceğini, nasıl bir çalışma yapılacağını, kimden

nasıl bir tepki geleceğini vs. bekledim. Fakat hiç kimseden bir tepki gelmedi. İşin yanlış

olduğu apaçık belli iken ve ortada yukarıdaki hadiste zikredilen “münker” bir durum var iken;

kendilerine mümin diyenlerin tepkisizlikleri beni fazlasıyla düşündürdü. Bu yüzden bugün bu

yazıyı yazarak kendilerini bir kez daha uyarmak gereği hissettim.

Esenlik ile ilgili malatyatime.com'da, “esenlik mi belediyeyi belediyemi milleti” başlığıyla;

yapılan bir ihaledeki yolsuzluk ve belediyenin trilyonlarca liralık zararı belgesi ile birlikte

sunulmuştu. Doğrusu nasıl bir tepki gelecek diye çok merak ediyordum. Fakat hiçbir tepki

gelmedi. Hiçbir soruşturma, araştırma yapılmadı, buna gerek dahi görülmedi. İşin garip tarafı

muhalefetten de ses-seda çıkmadı. Kilisenin çatısına benzettikleri nikah salonu çatısı için

Malatya'yı ayağa kaldıranlar, haberdeki yolsuzluğu ve zararı görmediler bile.

Esenlik ile ilgili bir başka haber-yorum “esenlik markalı fiyasko” başlığıyla yayınlandı. Ne

esenlik yetkililerinden ne de belediye yetkililerinden hiçbir tepki gelmedi. Bu bana yazmış

olduklarımın doğru olduğunu belgelemiş oldu. Demek ki gerçekten esenlik sadece esenlik

marketlerde satılmak için üretilen üç kalem malzeme için trilyonlarca para harcayarak bir

kimya fabrikası kurmuştu. Demek ki Esenlike danışman olarak alınan bir kişiye astronomik

rakamlarla maaş ödenebiliyordu. En azından yazının bu kısmına bir itiraz gelir diye

düşünmüştüm ama gelmedi. Eğer yaptıkları iş doğru olsaydı emin olun çıkıp aslanlar gibi

kükrerlerdi fakat yaptıkları iş doğru olmadığı için sesleri çıkmadı.

Gelelim motaşa… Motaş ile ilgili “Motaşın aile kartı hangi ailenin kartı” başlığıyla

yayınlanan haber büyük ses getirmiş olmasına rağmen, kimseden gık çıkmadı. Mehmet

Moran'ın meclise önerge verdiği, Veli Ağbaba'nın da bir basın kuruluşuna demeç verdiği

fakat basın kuruluşunun haberi vermediğini duydum. Hâlbuki haber o kadar doluydu ki,

içerisinde yüzlerce trilyonluk vurgundan bahsediyordu. Ayrıca herkesin deneyebileceği, test

edebileceği, doğruluğunu kanıtlayabileceği bir iddia vardı haberde. Aile kartlarının “yetersiz

kart” olarak okunmasının sebebi ve aile kartlarından alınan paranın nereye aktarıldığı

soruluyordu haberde. Habere yapılan yorumlar da çok dikkat çekiciydi. Kimisi “bu paranın

İslami çalışmalara harcanmadığını nerden biliyorsunuz” diye sorarken, kimisi “haram para ile

İslami çalışma yapılamaz” diyordu. Ama en dikkat çekici yorumda “muhtemelen bunu bugün

düzeltirler” yazıyordu.

Haberin yapıldığı gün ve öncesinde bende defalarca aynı şeyi denedim ve kartım sürekli

“yetersiz kart” uyarısı verdi durdu. Haber yapıldığı gün sistem değiştirildi ve “yetersiz

kartımız” bir anda “indirimli kart” oluverdi. Malatya fuarında muhabirimizin sorusuna

“sistemi değiştirmek çok pahalı ve çok zor” diyenler, haberden hemen sonra saniyeler

içerisinde sistemi değiştirivermişlerdi. Tabii yapılan yine yanlıştı. Çünkü aile kartından tam

ücret (1,50 tl) çekilirken, indirimli kartlarda ücret 70 kuruş veya 1 tl idi. Belli bir zaman sonra

konunun başka birimler tarafından da incelendiği ile ilgili haber alan belediye yetkilileri,

“indirimli kartıda” “tam kart” olarak değiştiriverdiler. Bütün bunlar bana haberin kesinkes

doğru olduğunu şeksiz ve şüphesiz olarak görmem için yeterli. Bir programda sayın başkana

bu konu sorulduğunda verdiği cevap “bu iddia değil iftira” demekten başka bir şey olmamıştı.

Hâlbuki eğer bu haber iftira ise haberin yapıldığı gün çağırırdınız bütün basını ve alırdınız

elinize bir aile kartı, validatöre okutur ve “bakın yazılanlar iftira” diyebilirdiniz. Ama

oturduğunuz yerden sadece “iftira” demeniz ancak sizin acizliğinizi belgeler. Ortada bu kadar

büyük bir iddia varken hiçbir soruşturma yapmadan sadece “iftira” demek sizi aklamaz,

ancak karşı tarafı doğrular. Üstelik madem bütün bunlar iftira idi, neden o çok sevdiğiniz

mahkemeye yine koşmadınız?

Şimdi bu yaşananları yukarıdaki hadis ışığında değerlendirelim. Yapılan bu münkerleri

(yanlışları) eliyle düzeltme yetkisi bulunan Malatya Belediyesi, düzeltme konusunda bir

şey yapmış mıdır? Hayır tam tersine yanlışa sahip çıkmıştır. Diliyle düzeltmeleri gereken

muhalefet, basın vs. hiçbir şey yapmış mıdır? Hayır… O zaman her iki gurubun vay haline…

Haberleri okuyup yada olayları bilip de ne eliyle ne de diliyle düzeltmeye gücü olmayanlar;

kalpleriyle buğz etmedilerse vay onların da haline.

Selametle…

Adem İNSANOĞLU

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER