Soruşturma, suç duyurusu ve Truman Show!..
GÜNDEMMalatya İnönü Üniversitesi, seçim sonrası çalkantıları sonucunda ilk resmi tepki ortaya çıktı. Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ünsal Özgen'in mesai saatleri bahanesiyle hakkında soruşturma başlattığı Beyin ve Sinir Cerrahisi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Süleyman Çaylı, soluğu adliyede aldı. Etki tepkiyi doğurur sözünü duymayanımız yoktur. Prof. Dr. Süleyman Çaylı da hakkında soruşturma açan Ünsal Özgen'in görevini kötüye kullandığını belirterek suç duyurusunda bulundu. Kendisinin yasa dışı yollarla izlettirildiğini belirterek Malatya Cumhuriyet Başsavcılığı'na başvuran Süleyman Çaylı, Malatya İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ünsal Özgen hakkında,
Üniversite öğretim elemanlarını, "İşyerinde mobbing (güvenlik kamerası ile
takip) suretiyle görevi kötüye kullanmak" iddiasında bulundu.
Avukatı Bayram Özcan aracığıyla Cumhuriyet Başsavcılığına başvuran Prof.
Dr. Çaylı, Malatya İnönü Üniversitesi'nde rektör adayı olduktan sonra kendisinin
kanunsuz yollardan takip edildiğini belirtti. Haksız yere idarenin soruşturma açtığını
anlatarak, Dekanlık makamına yazdığı 24 Ekim 2012 tarihli dilekçede
"Yükseköğretim kurumlarının kadrolarında bulunan öğretim elemanları,
kanunlarda belirtilen hâller dışında 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun
28 inci maddesi hükmüne tâbidir. Ancak öğretim üyeleri, yükseköğretim
kurumlarında yalnızca eğitim ve araştırma faaliyetlerinde bulunmak ve döner
sermaye faaliyetleri kapsamında gelir elde edilen hizmetlerde çalışmamak
kaydıyla mesai saatleri dışında yükseköğretim kurumlarından başka yerlerde
mesleki faaliyette bulunabilir ve meslek veya sanatlarını serbest olarak
icra edebilir. Yükseköğretim kurumlarından başka yerlerde çalışan öğretim
üyelerine 58 inci madde ile 27/6/1989 tarihli ve 375 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamenin ek 3 üncü maddesi uyarınca ek ödeme yapılmaz; bunlar rektör,
dekan, enstitü, yüksekokul ve konservatuar müdürü, bölüm başkanı, anabilim
ve bilim dalı başkanı, başhekim ve bunların yardımcısı olamaz." ek
fıkrasına dayanarak 01.10. 2012 tarihi itibarı ile muayenehane açmış
bulunuyorum" sözlerinin de eklendiği ifadesinde Avukat Bayram Özcan, "Müvekkilim, birbiriyle yarışan bu sebeplerden dolayı bugüne değin huzur
içinde görev yaptığı kurumda mobbing ile karşı karşıya kalmıştır.” dedi.
Müvekkilinin değişik tarihlerde mesai saatlerine riayete etmediği ile ilgili çeşitli uyarı yazılarıyla karşı karşıya kaldığını belirten Özcan, “Son olarak 7 gün içinde savunma vermesi
istenmiştir. Müvekkilimiz bu yazı karşısında süresi içinde İnönü Üniversitesi Tıp
Fakültesi Dekanlığı'na hitaben bir dilekçe sunmuştur.” ifadelerini kullandı.
Süleyman Çaylı'nın Üniversite yönetimine gönderdiği dilekçeyi de suç duyurusu ifadesine ekleyen Avukat Bayram Özcan, davacı oldukları Özgen'in başka bir yazı ile müvekkilini takip ettirdiğini belirtti. Özcan'ın savcılığa verdiği suç duyurusunda “Sunduğumuz ilgili yazıda üniversite yönetimi müvekkilimiz hakkında dolaylı yollardan bilgi topladığını itiraf etmiştir. Öte yandan müvekkilimize mesai kartı alması da teklif edilmiştir. Tıp Fakültesinde
müvekkilimiz dışında hiç bir öğretim üyesi hakkında dolaylı yollarla mesai
takibi ve mesai kartı taşıyıp öngörülen giriş-çıkışlardan giriş-çıkış
yapılması uygulaması yapılmamaktadır. Bu yazı açıkça şüphelinin Dekanlık
mevkii ve makamının verdiği yetkileri kötüye kullandığını, kendisi gibi
Prof. Dr. olan müvekkilimi haksız yere duygusal anlamda taciz ettiğini,
çalışamaz hale getirdiğini, strese soktuğunu göstermektedir. Malatya
Cumhuriyet Başsavcılığı'nın olaya el koymaması halinde mobbing uygulaması
çok daha ileri safhalara vardırılacağı endişesindeyiz.” İfadeleri kullanıldı.
Özcan'ın savcılığa verdiği dilekçede şu ifadeler ise dikkat çekiciydi: “Şüphelinin ısrarlı ve mütemadi tacizleri karşısında müvekkilimiz çalışamaz
hale gelmiş, strese girmiştir. Şüpheli ise mevkii ve makamının verdiği
yetkileri kötüye kullanarak tacizlerine devam etmekte ve müvekkilimizin
yıllarını verdiği Üniversiteden ayrılmasını sağlamaya çalışmaktadır.
Şüphelinin yukarıda arz ve izah olunan tutum ve davranışları hukuk ve
adalet ile bağdaşmayacak surette haksız uygulamalar olup görevi kötüye
kullanarak müvekkilimin mağduriyetine neden olduğundan Adaletin buna dur
demesi için şikayet etme gereği hâsıl olmuştur.”
Süleyman Çaylı'nın avukatı Bayram Özcan dilekçenin sonuç ve istek bölümüe ise, “Yukarıda arz ve izah olunan nedenler ve re'sen görüp gözetilecek nedenler karşısında görevini kötüye kullanmak suretiyle haksız yere müvekkilimi yıldırmak, Üniversiteden ayrılmaya zorlamak için mobbingolarak tabir edilen duygusal taciz eylemlerinde bulunan şüpheli hakkında
soruşturma yapılarak cezalandırılması için kamu davası açılmasına karar
verilmesini saygılarımızla arz ve talep ederiz" ifadelerini koydu.
ADAYLIĞIN HESABI SORULUYOR?
Evet suç duyurusu ile ilgili yazacaklarımız bu kadar. Ancak Malatya İnönü Üniversitesi ile ilgili o kadar çok olumsuzluk var ki, bunları da yazmaya vaktimiz yetmez. Demokrasi çerçevesinde oluşturulan bir seçim ortamı sonrası gelinen noktaya baktığımızda tek bir şey görüyoruz. Tek adam paranoyası. Diktatörlüklerle yönetilen ülkelerde görülen bir uygulama maalesef Malatya İnönü Üniversitesi'nde görülmeye başladı. Rektör seçildi ama rektöre seçimde rakip olanlar bir tehdit olarak görülüyor. Hatta tehditten öte, bu insanlar yaptıkları büyük hata! (Rektörün karşısına aday olarak çıktılar ya) sebebiyle cezalandırılıyorlar.
Kimisi çalışmalarını yapamadığını söyleyerek üniversiteyi bırakıyor, kimisi baskılardan bunaldığını söyleyerek kaçıyor. Kimisi de sayın Çaylı gibi hukuk sistemine olayı havale ediyor. Bu olayı da elbette hukuk çözecek.
İZLENDİĞİNİ ÖĞRENMEK NASIL BİR PSİKOLOJİYİ BERABERİNDE GETİRİR?
Bizim dikkat çekmek istediğimiz nokta, bir insanın kameralarla veya çevresindeki iş arkadaşlarıyla takip ediliyor olmasıdır. Bir insan takip edildiğini zannetmeye başlar ve daha sonra da takip edildiğini izlendiğini öğrenirse psikolojik olarak yıkılır. Bütün hayatı başına yıkılmış gibi gelir. Geçtiğimiz yıl ve daha önceki yıllarda medyada yer alan haberlere baktığımızda hepimiz telefonlarımızın dinlendiğini düşünmüş, arkadaşlarımızla veya ailemizle telefon görüşmesi yaparken kullandığımız kelimeleri daha bir özenle seçmeye başlamıştık. Olaya bu açıdan baktığımız zaman Sayın Çaylı'nın izlendiğini, takip edildiğini öğrendiği andaki psikolojisini tahmin edebiliriz. Ancak hepimiz sayın Çaylı gibi olayı sükunetle karşılamayabiliriz. Eminim ki büyük bir çoğunluğumuz yeter artık der kapıyı vurup gider.
THE TRUMAN SHOW
1990'ların sonunda Türkiye'de de vizyona giren bir Amerikanfilmi vardı. Orijinal adı The Truman Show olan bu filmde 30 yaşındaki Truman Burbank'in hayatının tamamının bir televizyon programından ibaret olduğunu öğrenmesiyle başlıyordu. Ülkenin en çok izlenen ve ülkenin en şöhretli karakteri olan Truman'ın, hayatındaki herkesin birer aktörolduğunu öğrenmesini konu alan filmin finalinde Truman stüdyodan kaçmayı başarıyordu.
Hayatının birileri tarafından izlenmesi ve çevresindeki insanların da rol yapıyor olması kadar kötü daha ne olabilir?
İlginizi Çekebilir