© Malatya Time

Sunam Uyanmadı… Malatya Bir Daha Susmadı

Bir adam bir kadını sevdi, bir türkü bir şehri susturdu. Malatya’da bir ağıt başladı, hâlâ dinmedi.

Günün sabahı, dağın eteklerinden şehre doğru süzülüyordu.
Tozlanmış kaldırımlar, kayısı dallarının gölgesinde usulca esniyor, sanki Malatya, kendi sabrıyla uyanmaya çalışıyordu.
Ama bu sabah başka bir şey vardı havada.
Taze ekmek kokusu gibi değil…
İnsan yüreğini delip geçen türkü gibi.

Sokağın başındaki eski radyo dükkânından bir ses yükseliyordu:
“Uyan Sunam… derin uykum.”
Dükkan sahibi hafifçe başını kaldırdı, iç çekti.
Yanı başındaki yaşlı müşteri, tezgâhın üstünde duran ceviz bastona sarıldı.
Sustular.
Çünkü sustukça o türkü konuşuyordu.

Malatya’yı tanımak isteyen biri için, önce bu suskunluğu duymak gerekir.
Öyle kervansarayları, höyükleri, müzeleri değil…
Bir türkünün göğsüne çöküşünü hissetmek gerek.

Fahri Kayahan diye biri yaşamış bu şehirde.
Bağlamasının telinde yazgısını taşımış, sesinde hüzün değil, bildiğin keder varmış.
Sunay diye bir kadını sevmiş.
İncecik, narin bir kadını…
Öyle bir sevdaymış ki dillere düşmeden evvel yüreklere işlemiş.
Ama sevmek yetmemiş.
Aşkın gölgesine, kıskançlık düşmüş.
Ardından da suskunluk.

Sunay, kimine göre hastalanıp yataklara düşmüş.
Kimine göre bir anlık cinnetin kurbanı olmuş.
Ama hepsine göre…
Bir daha uyanmamış.

Fahri ise sazını almış, Malatya’nın rüzgârına yaslamış yüreğini.
“Uyan Sunam…” demiş.
Diyebilmiş mi?
Desin diye o türkü bugüne kadar söylenmiş.

Şehir değişmiş, insanlar çoğalmış, yollar genişlemiş…
Ama o türkü hâlâ dar bir sokakta yankı bulur.
Ruhunu o türkünün içinde kaybeden Malatyalılar, bilir:
Bu şehirde bazen bir insan ölür,
Ve bir şehir onun ardından sessizce ağlar.
İşte o zamandan beri Malatya, sustukça türkü söylemeye başladı.

Evliya Çelebi’nin “suyu latiftir, havası mert yapar insanı” dediği bu memlekette,
Bir adam bir kadını sevmiş,
Bir türkü de bir şehri uyandıramamış.

Ama belki de mesele uyanmak değil…
Hatırlamaktı.

O yüzden ne zaman Malatya’ya yol düşse,
İlk duyduğun şey çekiç sesi, çağrı sesi ya da başka bir şey değil…
Radyo aralığından sızan bir türkü olur:

“Uyan Sunam…”

Sunam uyanmadı belki,
Ama Malatya o günden beri hiç susmadı.

Aybike Eroğlu

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER