© Malatya Time

Temayül mü? Teamül mü? Yoksa...

Malatya Time yazarı Adem İnsanoğlu Ak Parti teşkilatıyla ilgili çarpıcı bir analiz yaptı

TEMAYÜL MÜ, TEAMÜL MÜ, TAHAMMÜL MÜ?


Bu yazıyı yazıp yazmama konusunda çok düşündüm. Kendi kendimle çelişir miyim diye sorular sordum. Düşündüm ve sonunda bunun bir görev olduğuna kanaat getirdim.  En az 330 milletvekili ile iktidara gelmesi gereken Ak Parti'deki aday adaylarının ve listede yer alma ihtimali olanları düşününce bir yerlerin uyarılması gerekliliğine olan inancımdan dolayı bu yazıyı yazmak zorunda kaldım. Malatya'yı hiç bilmeyen, eline 15 günlüğüne Malatya'ya gelenler ile yola çıkılması halinde; doğabilecek sıkıntıları belirtmek ve ilgilileri uyarmak üzere bu yazıyı yazdım.

Temayül Dedikleri Şey Sadece Teamül!

Ak Partide teamül olduğu üzere, her seçim öncesi aday adayları için bir temayül yoklaması yapılır. Yukarıdaki iki kelimeyi sözlük anlamıyla yazarak daha iyi anlaşılmasını sağlayayım. Temayül; Türk Dil Kurumu sözlüğünde, "Bir tarafa eğilme, meyletme" olarak tanımlanıyor. Teamül ise; "Bir yerde öteden beri olagelen davranış" olarak tanımlanıyor. Ak Parti tarafından yapılan temayül yoklamasının, aday belirlenmesinde  hiçbir etkisi yoktur. Burada amaç, parti için çalışanlara, "bakın sizin görüşünüzü alıyoruz, size sorup aday belirliyoruz" demektir. Eskiden bu yoklamaların sonucu açıklanır ve hiçbir öneminin olmadığı anlaşılırdı. Şimdi sonuçları açıklamıyorlar. Bir çuvala koyup ağzını bağlayıp götürüyorlar. Bu sebeple Ak Partideki temayül yoklamasının teamülden başka bir şey olmadığına inanıyorum. Yani, "adet olduğu üzere bir de temayül yoklaması yapalım" deniliyor. Kendi içlerindeki paralel yapılanmaların, cemaatlerin ve etkili simaların önerilerine göre karar veriyorlar. Anketler, temayüller hepsi hikaye. Kendilerince bir dengeden bahsedip duruyorlar ve "Dengeleri sarsmak doğru olmaz" bahanesiyle, milletin önüne birtakım adayları koyuyorlar ve "Bunlara oy vermezseniz, Ergenekon gelir, paralel gelir, İsrail gelir" vs. gibi nutuklar ile oy topluyorlar. Bugüne kadar bu hep böyle oldu. En azından benim memleketim Malatya'da böyle oldu. Halkın en çok istedikleri listeye girmezken, istemedikleri her zaman listenin en başına konuldu.

Temayül/Teamül Hikaye, Artık Tahammül Yok!

Benim gibi düşünen birçok insana göre Ak Parti, önemli bir seçimin arifesinde. Bu seçimden sonra ya Ak Parti yok olur, ya da sistemi bütününden değiştirir efsane olur. İnsanların çoğu yeni bir anayasanın yapılmasını istiyor ve başkanlık sistemine de “Evet” diyor. Fakat insanların artık yanlışa tahammülü yok. Halk istemediği kişilerin aday yapılmasına artık tahammül etmeyecek. Milletin tahammülü kalmadı artık. Yani teamül/temayül hikaye olmuş, tahammül kalmamış. Aynı şekilde Ak Parti'de de bir oy kaybına tahammül yok. Bu ikisini bir arada düşündüğüm zaman, halkın istemediği hiç kimsenin aday listesinde yer almayacağını düşünüyorum. İnşallah yanılmam. Bugüne kadar hiç de böyle olmamıştı. İnşallah bundan sonra doğrusunu yaparlar. Aksi takdirde durum hiç de iç açıcı olmaz. Olaya bazen Cumhurbaşkanı'nın gözüyle bakıyorum ve şu sonuca ulaşıyorum. Recep Tayyip Erdoğan, Reis-i Cumhur olarak ulaşabileceği bütün makamlara ulaşmış bir insan, dünyalık olarak ulaşabileceği daha büyük bir makam yok ama uhrevi hayat için var. Milletin geleceğini düşünerek atacağı her olumlu hareket, O'nun hanesine artı değer olarak geçecektir. Alacağı her dua O'nu biraz daha âli bir makama eriştirecektir. Türkiye'nin içerisinde bulunduğu durumda en acil şey, yeni bir anayasadır. Bunun için en az 330 milletvekiline ihtiyaç var ve bunu sağlamanın tek yolu halkın istediği kişilerin aday yapılmasıdır. Aksi takdirde bu, mümkün görünmemektedir. "Daha önceki seçimlerde, halkın istemediği kişiler aday yapıldı ve millet tıpış tıpış oy verdi" diye bir eleştiri gelebilir. Fakat bilinmelidir ki; bu seçim çok farklı bir seçim ve siyasi kumar oynamak bu seçimde tutmaz. Bunun onlarca sebebi var. Bağımsız adaylar, diğer partilerin adayları, çözüm süreci, silah bırakma çağrısı, paralel yapının çalışmaları, vs. Ben bu yazımda bağımsız adayları, Ak Parti aday adaylarını ve silah bırakma çağrısını değerlendirmek istiyorum.

Bağımsız Adaylar

Bağımsız adayların oy potansiyeline en güzel örnek, geçen yıl yerel seçimlerde bağımsız bir adayın Malatya'da aldığı oy verilebilir. Battalgazi Gençlik Hareketi diye bir hareket, teşkilatsız bir şekilde çok kısa süre içerisinde organize olarak otuz bine yakın oy aldılar. Aynı hareketin daha teşkilatlı ve daha geniş bir katılımla destekleyeceği; halkın teveccühünü kazanmış bir adayla alacağı oy, bir milletvekili oyunu geçer. Bir milletvekili oyu almazlarsa bile; Ak Parti'nin bir veya iki vekilinin başka partilere gitmesine sebep olurlar. Zira alacakları her bir oy Ak Parti'nin oyu olacaktır. "330 vekil sayısı lazım ve bu sebeple kimse bağımsız vekile oy vermez" gibi bir düşünce yanlış olur. Çünkü bağımsız gidecek olan her vekil, yeni anayasaya "Evet" diyecektir. Sadece Battalgazi Gençlik Hareketi'ni düşünmemek lazım, başka oluşumlarda bağımsız aday için çalışıyorlar. Hepsini bir arada düşündüğünüz zaman, bağımsız adaylar konusunun çok ciddi bir konu olduğunu anlarsınız.

Ak Parti Aday Adayları

Ak Parti bu seçimdeki aday adayları, bugüne kadar ki bütün seçimlerden farklılar. Sayısal olarak da diğer seçimlere göre daha az sayıda kişi başvurmuş durumda. Önceki seçimlerde her şeye aday olan kişileri görüyorduk. Yani muhtarlık seçiminde muhtar adayı, belediye meclisinde meclis üyesi adayı, milletvekilliği seçiminde vekil aday adayı vs. Bu seçim öncesi bu durum biraz değişmiş görünüyor. Yeni aday adayları içerisinde özellikle gençler dikkat çekiyor. Yurtdışı deneyimi olan kişiler, akademisyenler, mülki amirler ve üst düzey bürokratlar dikkat çeken diğer kişiler. Bu kişiler içerisinde yazılabilecek çok kişi var ama birkaç tanesini yazabilirim.

Osman Timurtaş

Ak Partili gençlerin Genel Başkan Yardımcılığı ve Dış İlişkiler Başkanlığı görevlerini 2 buçuk yıl boyunca sürdüren Osman Timurtaş, Ankara'daki siyaset sahnesinin tozunu yutmuş bir isim. Genç yaşına rağmen elde ettiği tecrübeyle sadece Malatya'ya değil, ülkemize ve dünyaya  hizmet edebilecek bir alt yapıya sahip. Aday adaylığının söz konusu olduğu dönemlerde Malatya Time'ın röportaj yaptığı Osman Timurtaş'ın samimiyetine şahit oldum. Söz konusu röportajla hayli donanımlı biri olduğunu gösteren Timurtaş, son zamanlarda Malatya'nın ulaşılmadık yerini bırakmadı. Vatandaşın sorunlarını yerinde görmeye çalışan, sıcak ve samimi biri olarak dikkat çeken Osman Timurtaş, vekil adayı olması durumunda Ak Parti'ye artı puanlar kazandıracaktır. Osman Timurtaş gibi kendini geliştirmiş ve siyaset dünyasında ispat etmiş bir ismin milletvekilliği söz konusu olursa, bakanlık görevini alması işten bile değil. Ak Parti Gençlik Kollarında Dış İlişkiler Başkanlığını yürüttüğü sıralarda adında sıkça söz ettiren Osman Timurtaş, Ak Parti teşkilatlarını yakinen biliyor. Dış İlişkiler Başkanlığı sırasında ülkemizin tanıtımına katkı sağlayan işlere imza atan Osman Timurtaş'ın sivil toplum örgütlerindeki aktif görevleri de azımsanmayacak kadar fazla. Sonuç olarak, ehliyet ve liyakat denilince aklımıza gelecek ilk isimlerden biri olabilecek Osman Timurtaş'ın adaylığının olumlu yansımalara yol açacağını rahatlıkla söyleyebiliriz.  

Taha Özhan

Başbakanın Başdanışmanı olarak bilinen Taha Özhan; Sivil Toplum Kuruluşlarında etkin görev almış bir akademisyen ve yurtdışı deneyimi olan bir kişi olarak karşımıza çıkıyor. Profili incelendiğinde gayet iyi bir aday olacağı görünüyor. Fakat bu durum İl Yönetiminin diğer aday adaylarından daha farklı davranmasını gerektirmiyor. "Bakan gibi karşılandı" şeklinde haberler yaptırarak, karşılama töreni düzenlemek ve fotoğraf çektirme yarışına girmenin bir alemi yok. Bazı aday adaylarının telefonuna bile bakmazken, bazılarını törenle karşılamak ancak acemi bir yönetimin işi olur. Taha Özhan ile ilgili çok eleştiri yok, çünkü kendisini çok tanıyan yok. En önemli eleştiri "Başdanışmanlık sıfatı ile Malatya'ya ne kazandırmış?" sorusu. Hakikatte de başdanışmanlık vekillikten önde gelen bir kariyer grubu. Bir vekil bir başdanışmanın yapabileceği kadar fayda sağlamaz. Bir kere daha şunu vurgulamalıyım ki, Taha Özhan hakikaten profili üst düzey bir aday adayı. Mevcutların ve vekillerin hepsinden daha iyi. İnşallah aday olur ve kazanırsa Malatya'ya faydalı işler yapar.

Prof. Dr. İbrahim Gezer

Mevcut aday adayları içerisinde Malatya'nın sorunlarını en iyi bilen kişi. Kendisini "sosyal müteşebbis" olarak tanıtması çok güzel. Hakikaten de ekonomik bir teşebbüsü olmamış. Malatya'daki birçok kuruluştan proje desteği alma ihtimali var iken böyle bir yola tevessül etmemiş. Sadece sosyal konularda teşebbüste bulunmuş ve bu konular üzerine kafa yormuş bir kişi. "Rızkı veren Allah'tır" düşüncesiyle, ekonomik bir beklenti içerisine girmemiş. Malatyalıların sorunlarının çözümüne etkili olacak proje ve öneriler üzerine kafayı yormuş birisi. Kendisine dair; işi, kişiliği, insanlığı, millete bakış açısı yönünden hiçbir eleştiriye rastlamadım. Malatyalıların neredeyse tamamı kendisine olumlu referans veriyor. Yapılan her ankette ismi geçiyor ve rakip partiler hariç herkes adaylığına sıcak bakıyor. Ben İbrahim Hoca'yı sadece vekil olarak değil, Bakan olarak görmek istiyorum. Tarım Bakanı olarak mecliste yapacağı mütebessim ve alçak gönüllü konuşmalarının, taraflı/tarafsız herkesçe alkışlanacağını düşünüyorum. Kendisinin en büyük dezavantajı; Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Öznur Çalık ile olan ilişkisi. Öznur Hanım ne hikmettir, İbrahim Hocayı asla istemiyor. Aynı şekilde Öznur hanımın avenesi de istemiyor İbrahim Hocayı. Fakat kendisini halk istiyor. Bakalım halkın dediği mi etkili olacak, başkalarının dedikleri mi? İbrahim Gezer'in adaylığı bu konuda tam bir turnusol kağıdı olacak bence. Gerçi kendisine çok "Baba" bir yerden destek geldiğini duydum ama ne kadar doğru bilmiyorum.

Ebuzer Aydın

Kendisini yakından tanımıyorum ama basında yakinen takip ediyorum. Malatyatime sitesinde yayınlanan yazılarını okuyorum. Kendisi özellikle açılım süreci ve ortadoğu ile ilişkiler konusunda katkı sağlar diye düşünüyorum. Mevcut aday adayları içerisinde halk tarafından en çok destek bulabilecek kişilerden birisi olarak görünüyor. Özellikle Battalgazi Gençlik Hareketinin Ak Partiden alıp götürme ihtimali olan bütün oyları geri alabilir. Facebook sayfasına "Referansım Allah" diye yazması ulusal medyada gündem oldu. Bu yazının en anlama geldiğini bilmeyenler, yanlış anlayanlar, buradan Ak Parti'ye yüklenmek için bahane arayanlar bir tarafa Ak Parti İl Başkanının bile bu sözü tam olarak anlamadığını anladım. Allah'a iman etmemiş kişiler bu sözü anlamazlar. Bu söz karşısında, "Seni Allah'a mı soralım" diyebilirler. Ama Allah'a iman ettiğini iddia eden kişilerin bu sözü anlamamasını anlamak mümkün değil. Söz konusu aday adayı hiçbir kartvizit, afiş, reklam yapmadığını belirtmesine rağmen, halen "bununla reklam yapıyor" denilmesi ayrı bir ironi. Bu sözde ben din istismarı görmüyorum ama artık bunun devam ettirilmemesi gerektiğine inanıyorum. Aday adayının bu söz üzerinden çalışma yapmak yerine, normal seçim çalışması yapması gerekiyor. Yoksa bu gerçekten istismara girer.

Silah Bırakma Çağrısı

Doğulu, kürt ve yaşlı bir komşumuz var. Kadın bizim evde misafir iken, haber kanallarından "son dakika" altyazısı geçmeye başlar. Okuma yazma bilmeyen teyze, heyecanla eşime ne yazıldığını sorar. Eşim "Abdullah Öcalan PKK'ya silah bırakma çağrısı yapmış" der. Teyzemiz yarım saat kadar hüngür hüngür ağlar ve "Eve gidince şükür namazı kılacağım. O kadar şehit, öldürülen o kadar genç (her iki taraftan), boşaltılan köyler, yok olan hayatlar, faili meçhuller... hepsi bunun içindi. Ve bugün bu bitecek. " der. Derin duygular içerisinde ağlar ve hiçbir şey konuşmaz. Sonrada kalkıp evine gider.

Sadece bu teyzenin yaşadıkları bile, silah bırakma çağrısının ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Bu konu üzerinde kitaplar yazılabilecek bir konu. Siyasi açıdan ise, kime nasıl fayda sağlayacağı belli olmayan bir konu. Eğer Ak Parti yetkilileri "biz bu sorunu çözdük, oy patlaması yaşarız" diye düşünürlerse, bu onlar için çok büyük bir yanılgı olur.

Selametle…

Adem İnsanoğlu

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER