28 Şubat Süreci ve Malatya (2. Bölüm)

Malatya’da Cuma namazı artık sadece ibadet değildi. Camiden çıkanlar sessizce yürüyordu, ama bu bile devleti rahatsız etti. Polis müdahalesi başladı, gözaltılar arttı, gazeteler hedef göstermeye başladı. Bir annenin feryadı karakolun önünde yankılandı.

Sessizliğin suç sayıldığı dönem
Malatya’da 28 Şubat süreci, her geçen gün daha sertleşiyordu. Siyasi kararlar yalnızca Ankara’da alınmıyor, Anadolu’nun sokaklarında uygulanıyordu. Ve bu sokakların en sessiz ama en güçlü ayak sesleri, Cuma namazından sonra duyuluyordu.
Cemaat namazdan çıkıyor, kimse birbirine bir şey demeden yürüyüşe geçiyordu. Pankart yoktu. Slogan atan yoktu. Ama bu bile fazlaydı. Devletin yeni düşmanı, bağıranlar değil, yürüyenlerdi.
O günlerden birinde, Malatya’nın dar sokaklarında yürüyen birkaç genç, ansızın beliren sivil polisler tarafından durduruldu. Ne bir açıklama yapıldı, ne de bir suçlama okundu. Sadece kollarından tutuldular ve hızla gözaltına alındılar. O an herkes anladı ki artık sokakta yürümek bile suçtu.
Cuma namazı sonrası operasyonlar başladı
Camilerden çıkan insanlar tedirgindi. Kimse yüksek sesle konuşmuyor, kimse bir araya gelmemeye çalışıyordu. Çünkü her geçen gün, devletin eli biraz daha sertleşiyor, baskılar biraz daha yoğunlaşıyordu.
Polis, cami çevresinde bekliyor, cemaatin arasına sızan sivil memurlar, kimlerin birbirleriyle konuştuğunu, hangi yoldan yürüdüklerini dikkatle takip ediyordu.
Ve bir gün, ani bir emir geldi.
Cuma namazı sonrası cemaat camiden çıkarken, polisler sokağın başını tuttu. Önceden belirlenen bazı isimler hızla gözaltına alındı. Karşı çıkan olmadı, çünkü karşı çıkmanın cezası ağırdı. İnsanlar sadece baktı. Ama en acısı, bir babanın oğlunun götürüldüğünü görmesiyle yaşandı.
Baba çaresizce polise yaklaştı.
“Oğlum ne yaptı?” diye sordu.
Cevap gelmedi. Çünkü artık suçun ne olduğu önemli değildi. Önemli olan, cezalandırılmaktı.
Gazeteler hedef göstermeye başladı
Ertesi gün, Malatya’daki yerel gazeteler büyük manşetlerle çıktı.
İrticai kalkışmadan bahsediyorlardı.
Şehirde tehlikeli yapılanmaların varlığından söz ediliyordu.
Şeriatçılar örgütleniyor, ülkenin geleceğini tehdit ediyordu.
Haberlerin içinde hiçbir delil yoktu. Ama olması da gerekmiyordu. Çünkü artık medya, mahkemelerden önce hüküm veriyordu.
Ankara’dan gelen emir belliydi. Malatya’daki muhafazakâr çevreler susturulmalıydı.
Bu haberlerden sonra, şehirde korku daha da arttı. İnsanlar birbirine selam vermekten bile çekinir oldu. Çünkü artık kimse, kimin fişlendiğini, kimin bir sonraki hedef olduğunu bilmiyordu.
Bir annenin karakol önündeki feryadı
Gözaltına alınanlar arasında, henüz on sekiz yaşında bir genç de vardı. İlk yılını okuyan bir üniversite öğrencisiydi. Suçu neydi? Kimse bilmiyordu. Ama birileri onun da susturulması gerektiğine karar vermişti.
O günün akşamında, karakolun önünde bir kadın vardı.
“Oğlumu geri verin. O ne yaptı size? Sadece okuluna gidiyordu. Oğlumu benden almayın.”
Kapılar açılmadı. Çünkü bu sistemde, insanları en çok acıtan şey, sessizlikti.
Kadın gece boyunca bekledi. Ertesi gün de geldi, bir sonraki gün de. Ama kapılar hep kapalıydı.
Fişlenen esnaflar, yalnızlaştırılan insanlar
Bir sabah, Malatya’daki yerel gazeteler yeni bir liste yayımladı. İçinde bazı esnafların, öğretmenlerin, kamu çalışanlarının isimleri vardı. İrticai faaliyetlerde bulunanlar olarak ilan edilmişlerdi.
O listede adı geçen bir öğretmen, sabah okula gittiğinde içeri alınmadı. Bir daha öğrencilerinin yüzünü göremedi.
O listede adı geçen bir terzi, yıllardır diktiği kıyafetleri satamaz oldu. Çünkü müşterileri korkuyordu.
O listede adı geçen bir avukat, mahkemeye gittiğinde artık kimse onunla konuşmuyordu. Çünkü herkes, onunla konuşursa kendi de fişleneceğinden çekiniyordu.
Malatya’da insanlar yalnızlaşmaya başladı. Çünkü bu sistem, en iyi yalnızlaştırarak susturuyordu.
Bu daha başlangıçtı
Malatya’da 28 Şubat süreci, korkunun sistematik olarak inşa edildiği bir dönemdi. Camiler gözetleniyor, namazdan çıkanlar sorgulanıyor, sessiz yürüyenler tutuklanıyor, insanlar sudan sebeplerle işlerinden ediliyordu.
Ama baskılar, yetkililer için yeterli değildi. Malatya’da devasa bir dava süreci başlatılacaktı. Camiden çıkanlar, dernek yöneticileri, başörtüsüyle okula gitmek isteyenler, hayır işleri yapan vakıf temsilcileri. Hepsi yargılanacaktı.
Bir sonraki bölümde, Malatya’da açılan davaları ve mahkeme salonlarında yaşanan trajedileri ele alacağız. Mahkemeye getirilen sanıkların çaresiz bakışlarını, yıllarca süren hukuk mücadelesini, suçsuz insanların suçlu ilan edilmesini okuyacaksınız.

Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!
BUNLARA DA BAKABİLİRSİNİZ
- Sınırlı Bütçeyle Sınırsız Yatırım: Sami Er’den 6.3 Milyarlık Yatırım Bombası
- Malatya’da Gıda Denetimleri Sıkılaştırıldı: Kurallara Uymayan İşletmelere Yasal İşlem!
- Farklı Coğrafyalardan Gelen Gençler Darende’nin Ruhuna Hayran Kaldı
- Başkan Taşkın, Toptancılar Sitesi’nde Esnafla Yeniden Yapılanmayı Konuştu
- Başkan Geçit Mahmutlu’da Vatandaşla Buluştu, Sorunlar Tek Tek Not Alındı
- 0SEVDİM
- 0ALKIŞ
- 0KOMİK
- 1İNANILMAZ
- 0ÜZGÜN
- 0KIZGIN
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.