dore okulları
Malatya
28 Mart, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    32.33
  • EURO
    35.07
  • ALTIN
    2301.6
  • BIST
    9056.12
  • BTC
    70495.76$

AFETZEDENİN AYIRIMI OLUR MU?


AFETZEDENİN AYIRIMI OLUR MU?
Timur İnce yazdı...
Narin

 

 

24 Ocak gecesi 6.8'lik depremde binlerce hemşerimle birlikte aynı travmayı yaşamış birisiyim. Aradan 9 ay gibi bir zaman dilimi geçmesine rağmen mustarip olduğumuz deprem hemen her gün yeni ritimlerini yaşatmaya devam ediyor. O günden beri Kandilli Rasathanesi verilerine baktığımızda toplamda 11 binin üzeri artçı sarsıntı meydana gelmiş, onlarca 6 şiddetine yakın deprem daha yaşanmış... 6 şiddetine yakın artçı sayılmayacağına göre ki yıkıcı depremlerdir bunlar, en son 8 Ağustos günü Pütürge-Sahilköy'de meydana gelen 5.4'lük deprem büyük bir korkuya neden olmuştur. Yani bölgemiz büyük bir deprem felaketi riski altında. İnsanlarımız tedirgin, korku ve panik içinde yaşamlarını sürdürmeye çalışıyor.

 Üstüne bir de Covid-19 musibetine maruz kalınmış, hani bir sosyal medya repliğinde “içeri gir korona var, dışarı çık deprem var!” deniliyor ya; tam da dünya genelinde bu repliği bire bir yaşayan “tek bölgeyiz” dersek yerinde bir tabir kullanmış oluruz. Malatya ve Elazığ bandında depremin vurduğu merkez üsleri olarak sorunlar etkili ve şiddetli şekilde bölge insanını mağdur etmeye devam ediyor.

 Hal böyle iken 9 ayı (270 gün) ardımızda bıraktık. Eksiği, gediği, hüznü, acısı, kışı, ayazı, kaybettiğimiz vatandaşlarımız, yaralılarımız, bozulan psikolojilerimiz, yıkılan-hasar gören evlerimizle birlikte aylar-mevsimler hızlıca geçti, gitti.

 Nasıl olsa devlet baba şefkat elini uzatır, yaralarımızı bir şekilde muhakkak sarar diyerek umut içinde umutlar büyüterek bekledik. Bahar geçti, yaz geçti, sonbahar devrildi, üstelik ikinci bir kış dayandı kapıya ama o beklediğimiz ‘el' bir türlü uzanmadı yaralarımızı sarmaya. Nedenini anlayamadığımız şekilde sürekli ertelendik hep. Malatya ve Elazığ halkının talihsizliklerinin devamı olsa gerek, 9 aydan beri depremin acı bilançosuna rağmen devlet eliyle yaraların sarılması şöyle dursun, henüz gerçekçi diyebileceğimiz bir çalışma başlatılmış değil.

 Fiyatları 300-350 bin TL olarak belirlenen TOKİ'nin yapmış olduğu konutlardan bahsediyorsanız ona bir şey diyemem. Parası olan basar, TOKİ'den satın alır, oturur. “Deprem konutlarıdır...” şeklinde kamuoyuna pazarlanmasına ise kesinlikle kabul etmek mümkün değil. Çünkü yapılan TOKİ konutlarının depremle bir alakası yok. Herhangi bir zaman ve periyotta Türkiye geneli TOKİ'nin yapmış olduğu bina formatından öte bir program değil. Deprem olmasaydı da mevcut TOKİ konutları zaten yapılacaktı. Hem Pütürge merkez, hem Tepehan'da TOKİ konutlarının yapılması için bazı girişimler söz konusuydu. Şimdi bunu “Deprem yardımı” olarak lanse etmek, normal satış bedeli şeklinde satışa sunulması bölge insanlarına bir yardım yapılıyormuş gibi anlatmak haksızlıktır-saygısızlıktır. Velhasıl TOKİ evleri genel TOKİ amacının dışına hiç bir zaman çıkmadığını belirtelim. 

 Buraya kadar anlattıklarımız bölgemizin depremle ilgili sadece küçük bir kesiti. Gelelim sel felaketine...

 23 Ağustos 2020 günü Giresun'un Dereli, Doğankent, Yağlıdere ilçelerinde meydana gelen sel felaketi haberi ile morallerimiz bir daha bozuldu. “Damdan düşenin halinden damdan düşen bilir” diyerek hayatını kaybeden 2'si jandarma, toplam 10 yurttaşımız ile kayıp olan 6 kişi ve yaralılarımız için üzülmekten çok dua etmeye, devletin bir an önce bölge insanlarının yaralarını sarılması temennisinde bulunmaktan başka elimizden bir şey gelmedi.

 Bir süre sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan başta olmak üzere, Çevre ve Şehircilik Bakanı Sayın Murat Kurum, İçişleri Bakanı Sayın Süleyman Soylu bölgeye akın etti. İşte tam orada çarkın hızlı işlediği ortaya çıktı. İster istemez “Giresun”, “Elazığ-Malatya” farkının var olduğunu hissettirdi.

 Devletimizin olaya yaklaşım şekli-modeli farklı olunca, bizde deprem, orda sel... Her ikisi doğa felaketi, insanlar eşit şekilde mağdur olmuş, herkes payına düşeni eşit şekilde aldığı halde devletin sel felaketi mağdurlarına açıkladığı yardım paketi bilakis eşit olmadığından depremzedeler: “kandırıldık mı?”  duygusuna kapılmamaları elde değil. Bu farklılıkları destekleyen görüntüler ve vaatleri TV ekranlarında bizzat Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Giresun mitinginde çay dağıtarak açıklayınca kafalarda sorular git gide çoğalmaya başladı. Sosyal medyada bazı vatandaşlarımız doğal olarak bu duruma: “Giresun sel felaketinde 50 bin TL hibe geri ödemesiz verildi. Elazığ-Malatya'da depreminde ise 50 bin TL geri ödemeli verilmesi Allah'tan revamı? Daha değil 50 bin TL'yi hibe etmek kira yardımı verilecekti onu bile alamadık, faturalarımız dahi ertelenmedi!..” diyerek itiraz ettiler.

 Üzerinden 9 ay gibi çok uzun süre geçmesine rağmen deprem yaraları henüz sarılmamış fakat başka bir bölgemizde meydana gelen sel felaketinde bariz farkla açıklanan yardım paketi insanlarımızı derinden üzmeye yetti. Lise yıllarında kullandığımız bir deyimi hatırlattı bizlere: “Seninki can benim patlıcan mı?” misali. Çok değerli devlet yetkilileri, milletvekillerimiz, STK'lar, çevre ve şehircilik bakanı Murat Kurum, insanlarımızın gönlünde ayrı bir yeri bulunan İçişleri bakanımız Süleyman Soylu'nun tanınan bu farklı imtiyaza ne diyeceklerini merak ediyoruz.

 Giresunlu gardaşlarımız elbet başımız üstüne, çok geçmiş olsun... Ne olur yanlış anlamayın, sizler Giresun'da sel felaketini yaşamış vatandaşlarla hiç bir alakası yok:

Sorun Giresun'a 50.000 hibe, Elazığ ve Malatya'ya neden 3 ay sonra ilk taksitli kredi tanınması konusunda ayırım yapılmasıdır...

Sel, önüne katıp götürdü de... Deprem bize ninni mi söyledi?

Giresun'daki sel felaketi de, deprem Elazığ-Malatya'da ana kuzusu mu?

Yoksa ülkemizde doğa felaketleri şehir, bölgelere göre devletin el atması şekli değişiyor mu?

Ne farkları var anlamış değiliz.

Yekûn yıkım miktarı, ölü ve yaralı sayısı, hasar oranı, rakamlar, zarar ziyan yüzdelikleri, km kareye düşen insan sayısı, iktidar partisinin aldığı oy oranı kıyaslamasına baktığımızda Malatya-Elazığ her şeyiyle öndeyken Giresun'a tanınan ayrıcalıkların nedenini hangi siyasal-bilimsel, teolojik bilgiyle açıklayabiliriz?

Sorarım size? Yada sayın yöneticilerimiz, milletvekillilerimiz, Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, İçişleri bakanı Süleyman Soylu iki bölge arasında aynı doğa felaketine karşın yapılan yardımlarının şeklinin değişken olmasının sebebi ne olabilir? Özel bir nedeni mi var?

Giresun halkı Elazığ-Malatya'lılardan fazla mı vergi ödüyor? Malatya-Elazığ'da insanlar Karadenizliler kadar zeki mi değiller? Orda çay, fındık yetişiyor da Malatya-Elazığ'da yetişmediği için eksik bir kalite klasmanı mı söz konusu? Giresunlular daha çok sarışın, renkli gözlü, Elazığ-Malatya coğrafya gereği esmer, karakaşlı, karagözlü farkından doğan sempatiklik oranı mı kaile alındı yoksa? Elazığ gakkoları-Malatya Aspuzu delikanlıları gelenek-görenek, şive, giyim kuşam, yaşam şekilleriyle Giresunlulardan eksik kalır bir özelliği mi var?

Ne peki? Hangisi?

 İsterseniz bu farkların ne olduğuna tek tek hep beraber değinelim.

 -Giresun: sel felaketi için AFAD'a 20 milyon kaynak aktarıldı.

-Elazığ-Malatya: depremde böyle bir kaynak aktarılmadı. Üstelik Acun Ilıcalı'nın TV8 ekranlarında topladığı 70 milyonluk yardım paraların akıbetinin ne olduğu hala muamma, depremzedelere ulaştırıldığı konusunda net bir açıklama bulunmuyor. 

-Giresun: Esnafın 50 bin liraya kadar olan zararı hibe edilecek.

-Elazığ-Malatya: 50 bin lira geri ödemeli verildi.

-Giresun: Üreticilere verilecek tarımsal destekleme ödemeleri erkene alınarak 8 milyon TL ödeme yapıldı.

-Elazığ-Malatya: Tarımsal destekleme ödemeleri erkene alınmadı.

-Giresun: Bölgede 1 milyar 290 milyon lirayı bulan proje hayata geçirilecek!

-Elazığ-Malatya: deprem bölgelerinde hiçbir proje hayata geçirilmedi.

-Giresun: KOBİ'ler için 100 bin TL'ye kadar faizsiz kredi desteği devrede...

-Elazığ-Malatya: KOBİ'ler için aynı şekil verilen faizsiz kredi desteğini almak nerdeyse imkansız, şartlar ve prosedür çok ağır.

-Giresun: TOKİ'nin Dereli ‘de yapacağı 142 konutun inşası için çalışmalara hemen başlanmıştır, Doğankent'te de 120 konut yapılacaktır.

-Elazığ-Malatya: Deprem sonrası hasar almış, depremde yıkılmış konutların inşasına hemen başlanmadı. Hatta henüz hasar tespiti yapılmamış evler bulunmakta. Üzerinden 9 ay geçmesine rağmen insanların başını sokacakları evlerin inşası bir türlü yapılmadı. Pütürge merkezde 360 TOKİ konutunun (parası olanlara mahsusen) Tepehan, Pazarcık bölgesinde yine TOKİ tarafından yapımına yeni başlanan konutlar harici köylerde herhangi bir temel atılması söz konusu değil.

-Giresun: Köylerde 250 köy konutu inşa edilecektir, altında ahırı olacak, üstünde de konutu olacak.

-Elazığ-Malatya: Köylerde 75 metre kare ev, ahır ise başka bir yerde bağımsız yapılacak. (O da yapılırsa...)

 Elazığ-Malatya'da bir suiistimaller zinciri almış başını gidiyor. Yetkililer ara ara bölgeye yaptıkları ziyarette TOKİ evlerini fotoğraflayıp sosyal medya hesaplarında yayınlayarak “bitti-bitmek üzere, az kaldı!” Mentleriyle paylaşmaları haricinde arpa boyu kadar mesafe kat edilmiş değil. 

 -Bakan Kurum'un “Giresun'da 17 yıkık 361 hasarlı bina tespiti yaptık. Belediyelerimizin vatandaşların ihtiyaçlarını karşılaması için 2 milyon lira hibe desteği sağlıyoruz.” dediği halde.

-Ya Elazığ-Malatya'da?

 -Ayrıca Giresun'da yaşanan sel afetinde zarar gören Orman köylülerimizin zararları tespit edildi. 62 Orman köyünde 236 haneye 5 Milyon TL Orköy hibe desteği, 3 Eylül 2020 tarihi itibariyle hesaplara aktarılarak afetzedelerin acısı bir nebze giderilmeye çalışılmıştır.

 -Elazığ-Malatya: Pütürge ve Doğanyol ilçeleri köylerinin % 85'i orman-dağ köylerinden oluştuğunu biliyoruz. Lakin depremzedeler için herhangi bir “orman köylüsü-dağ köylüsü” ibarelerine rastlanılmadığının altını çizmek istiyorum buradan. 

 -Giresun'daki sel felaketinde Aile Bakanımız Sayın Zehra Zümrüt Selçuk hanım "Giresun'da sel felaketinden etkilenen vatandaşlarımız için Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarına (SYDV) 5 Milyon TL daha ek kaynak gönderdik." açıklamasına istinaden...

-Elazığ ve Malatya'da aile bakanlığının herhangi bir politikası devreye konulmadı.

 Dahası:

 24 Ocak Depreminden bu zamana geçen zaman yaklaşık 9 ay. Ne mi yapıldı? Yıkılacak evlerin yıkımı yapıldı. Daha birçoğu bekliyor. Ağır hasarlılarda hala insanlar oturmakta. Ama Elazığ-Malatya hizmet görüyor deniliyor.  Yukarıda kıyaslama yaptığım için Giresun halkından özür dileyerek şunu belirtmeliyim. Giresun'da Sel felaketinde 50 bin geri ödemesiz hibe esnaflara veriliyor. Giresun'daki evler 2 kat yapılacak olup Elazığ ve Malatya'da insanları 88m2 evin içine hapis ve mecbur etmek farkının doğrulayıcı bir sentezle açıklanması elbet çok mühimdir. “Onlara varda niye bize yok!” sorusunun cevabı yani?

 Şimdi yeniden dönelim vicdanlarımıza. Vicdan oy ile sandık arasında ince bir kavramdır. Bu işte bir yanlışlık yok mu size göre.

 Son olarak deprem mağdurlarının sosyal medyada #SahipsizElazığ kampanyasına destek olanlara "kanı bozuk" yapıştırması yapmış "Bizleri siz seçtiniz, seçmeyin o zaman.” demeye getiren Elazığ milletvekili Zülfü Demirbağ'ın pervasızca bir üslup kullanan bu zatı muhteremi Elazığ kamuoyunun takdirine bırakıyoruz!

 TİMUR İNCE

elsan

Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!


  • 0
    SEVDİM
  • 0
    ALKIŞ
  • 0
    KOMİK
  • 0
    İNANILMAZ
  • 0
    ÜZGÜN
  • 0
    KIZGIN

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Başka haber bulunmuyor!