Ahmet Çalık: "Önümüzde kriz görmüyorum"

Çalık Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Çalık, Biruni Üniversitesi'ndeki toplantıda konuştu. Aynı zamanda MİAD Yüksek İstişare Kurulu Üyesi de olan Ahmet Çalık, pandemi döneminde iş dünyasının durumuna mercek tuttu. Yatırımlarından bahseden başarılı iş insanımız, geleceğe dair öngörülerini sıraladı. Gençlere seslenen Çalık, girişimcilerin yapması gerekenleri de Malatya Time’ın bu özel deşifre içeriği aracılığıyla anlattı...
Malatyalı İş İnsanları Derneği (MİAD) Yüksek İstişare Kurulu “Dostlar Divanı” ilk toplantısı, Rektör Prof. Dr. Adnan Yüksel ev sahipliğinde, Biruni Üniversitesi'nde düzenlendi. Açış konuşmalarını MİAD Yönetim Kurulu Başkanı Yunus Akdaş, MİAD Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Prof. Dr. İlhan Erdoğan ile Prof. Dr. Adnan Yüksel yaptı.
MİAD Yüksek İstişare Kurulu Üyesi ve Çalık Holding Yönetim Başkanı Ahmet Çalık, “Pandemi Dönemi İş Dünyası” başlıklı bir konuşma gerçekleştirdi. Sözlerine, “Çok değerli dostlarımız ve hemşerilerimiz, hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum. Bugün bizi misafir eden Sayın Rektörümüze, MİAD ve İstişare Kurulu Başkanımıza da çok teşekkür ediyorum” diyerek başlayan başarılı iş insanımız Çalık, şunları söyledi:
MASKE İLE YAŞAYACAĞIMIZ
HİÇ AKLIMA GELMEZDİ
Yaklaşık 1,5 yıldır salgın dönemindeyiz. Baktığımda, burada çoğunluk, 50 yaşın üstünde. Bizim jenerasyon birçok şey yaşadı; ama Covid-19 gibi bir durumla karşılaşmamıştık. Şubat ayının sonlarına doğru Japonya’daydım. Orada bulunduğumuz binanın yanında da “Korona var” dediler. Çok telaş yoktu. “Bu bir salgın hastalık” dediler. Televizyonlarda pandemi olduğu söyleniyordu; ancak insanlar tedirgin değildi. Ben 30 yıldır Japonlar ile çalışıyorum. Maskeyi en çok takan toplum Japonlardı. Kış olunca hastalanmamak ve karşısındakine hastalık bulaştırmamak için maskelerini takarlardı. Bizlerin de maske ile yaşayacağı hiç aklıma gelmezdi.

EĞİTİM, HER ŞEYİN TEMELİ
İş ve sosyal hayatımız köklü bir değişimden geçiyor. Durumun büyüklüğünü görüyoruz. Elbette görmediğimiz tarafları da oluyor. Bizim şirketlerin kuruluşunun 40. yılı. Dünyanın en gelişmiş ülkelerinde, en büyük firmalarla ortaklıklarımız bulunuyor. Amerika’dan Avrupa ve Japonya’ya kadar stratejik iş birliklerimiz var. Gelişmekte olan ve en geri kalmış ülkelerle iş yapıyoruz. Afganistan dahil, 31 ülkeyle aktif çalışıyoruz. Ülkelerin en önemli kurumları, eğitim müesseseleridir. Anaokulundan üniversitesine dek, okullara bakarsanız, o ülkenin 20 yıl sonra nereye gideceğini tahmin edebilirsiniz. Özetle; eğitim, her şeyin temeli. Şirketlerimizin başarısı, kadrolarımızın eğitim düzeylerinin yeterli olmasından kaynaklanıyor.

DEĞİŞMEYEN İŞLETMELER
GERİYE GİTMEYE MAHKÛM!
Pandemi ile ilk defa karşılaştığımız için ne yapmamız gerektiğini bilmiyorduk. Evimize kapandık. Anne babamıza dahi gidemedik. Çocuklarımıza sarılamadık. Çok tedirgin bir şekilde yaşamaya başladık. Her yeri kapattık. Hastalığı tanıdıkça, yavaş yavaş açıldık. İlk olarak yüzde 30-50 kapasiteyle işe başlandı. Şu anda yaptığımız anketlerde, insanların haftanın 5 günü işe gitmeyi arzu ettiklerini gördük. Bu noktada, iki tane sorunu yönetmemiz gerekiyor. Birisi performans, diğeri de aidiyet duygusu. Peki, bunları nasıl sağlayacağız? İnsan Kaynakları (İK) departmanları, çok insan kaybettiğimizi söyledi. Yetkinlikleri yeterli olmayan arkadaşları, başka firmalar çok üst görevlere de alıyor. Bunun da ötesinde, yurt dışındaki şirketlerde çalışmaya başlıyorlar. Bu da birçok iş kolunda boşluk oluşturdu. Bunlar nedir? Veri (data) analist, yapay zekâ ve siber güvenlik gibi yeni meslekler... Değişime adapte olamayan işletmeler, büyük de olsalar geriye gitmeye mahkûm...

GLOBAL BİR STARTUP OLMAK
İÇİN ŞANSINIZ, 740 BİNDE 1!
İş dünyası dönüşüyor, yeni firmalar çıkıyor. Trendyol’u, 2013 yılında 2 kişi kurdu. Bugünkü değeri 18 milyar dolar. Örnekleri çoğaltabiliriz. Büyük firmaların içinde StartUp olunur mu? Çok zor. Sabah 8, akşam 5 çalışarak; CEO, müdür, müdür yardımcısı şeklinde bir çalışma şekliyle bir yerlere gelinemez. Saat kavramı olmadan, 24 saatin 20 saati aşkla, şevkle bir şeye inanıp orada paslaşarak bir şeyler üretmek ancak mümkün. Peki, bu üretenlerin hepsi başarılı mı? Intel Yeni Teknolojiler Bölümü Eski Dünya Başkan Yardımcısı Ayşegül İldeniz’in yıllık yönettiği para 20 milyar dolardı. Bize bir sunum yapmıştı. “740 bin StartUp’tan sadece bir tanesi 1 milyar dolar değerin üstüne çıkıyor” demişti. Yani tutturma oranı 740 binde bir! Biz, hep başarılı olanı görüyoruz. Altın madenciliği yapıyorsanız bu oran 1.000’de 3. Petrol arıyorsanız 10’da 3. Yani, dünyada kabul görmüş bir StartUp olabilmeniz için 740 binde 1 şansınız var. Buna rağmen de araştırmanız lazım. Bu da eğitim kalitesiyle alakalı. Bu konuda en başarılı ülke de Amerika...

6 FİRMA, SÜRÜCÜSÜZ, UÇAN
OTOMOBİL GELİŞTİRİYOR
Dünyanın yer altı zenginliklerinin üzerinde yaşayan, her türlü madenin olduğu Afrika’da aç, sefil yaşıyorlar. Gelişmiş ülkelerde ise iş yaptığımız firmalarda gördüklerimiz, farklı bir yere doğru gidiyor. 6 firmanın; sürücüsüz, uçan araba geliştirdiklerini gözlemledim. Testleri yapılıyor. Hangi sistemle, dünyanın neresinde işletecekler, bunları planlıyorlar. Uzaktan çalışmalar olunca, “Önümüzde nasıl bir süreç olacak?” diye bakıyoruz. Benzinli, mazotlu otomobiller artık tarihe karışacak. Elektrikli araçlar, süratle, mobil telefonlar gibi çoğalıyor. Arkasından da uçan otomobiller gelirse birçok şey gündemde olur. “Şehirlerin altyapıları ve elektrik altyapınız buna müsait mi?” Çünkü bu geçiş, transformasyon hazırlık, çalışma ve planlama ister. Bugün Almanya, fiber optikte geç kaldı. Şu an bunun müthiş bir sancısını yaşıyor. “Bu açığı nasıl kapatırım?” diye bakıyor.

ELEKTRİĞİ, KÖMÜR
SANTRALİNDEN ÜRETİME SON!
Başta Almanya olmak üzere bütün dünya, kömür santrallerini kapatıyor. Çevre sağlığı için kömüre biz de karşıyız. Kendi madenlerimizde, yurt içinde ve yurt dışında, elektrik üretmemeye karar verdik. Gelişen ihtiyaçlara mevcut yatırımlar cevap vermediği için geçtiğimiz süreçte elektrik fiyatları Avrupa’da iki kat arttı. Bunun yanında, pandemi ile birlikte bütün hammaddenin fiyatı yüzde 50-100 arasında yükseldi. Amerika’da, 2008’de tedavülde 800 milyar dolar vardı. Avrupa Birliği’ne (AB) trilyonlarca dolar para bastı. Bu da enflasyonu, pahalılığı getirdi.
Ülkemizde de farklı sorunlar yaşamaya başladık; ancak bazı konularda çok başarılıyız. Mesela “e-nabız” gibi bir uygulama, başka bir ülkede yok. Bugün Türkiye’deki bütün hastanelerin bilgi işlemi bir “data”ya bağlı. Oradan da herkes kendi kullandığı ilacı ve gittiği doktoru görebiliyor. “HES kodu” altyapımızın iyi olmasından, başarıyla uygulandı. Aşı takip programında, dünyadaki en iyi ülkelerdeniz. Türkiye’nin programları, pandemi sürecinde hastaları izlerken çok başarılı oldu. Osmanlı döneminde aşıyı ilk biz bulduk. İngilizler bizden alıp ticarileştirerek kendileri kullanmaya başladı. Atatürk, Samsun’a giderken, aşı laboratuvarında aşıyı Pasteur’e yaptırdı. Bizim bilim insanlarımız, bu yetkinliklere tarihsel olarak da sahip.

TÜRK İNSANI, İŞ
DÜNYASINDA ÇOK ÇEVİK
Bizim firmaların en büyük sıkıntısı iş yapmak değil, işleri yönetmedeki zorluk. Nakit akışını, risk yönetimini ve pazar çeşitliliğimizi iyi yönetmeliyiz. Pandemi döneminde, kendi grubumuzda da sorunlara değil, bu sorunlara nasıl odaklanmamız gerektiğine odaklandık. Önümüzde yüzde 80 problem varsa, geri kalan %20 ile “Bu problemi nasıl çözebiliriz?” üzerinde durduk. Arkadaşlarımız bunda da çok başarılı oldu. Covid-19 salgını bize, Türk insanının iş dünyasında çok çevik olduğunu gösterdi. Hızlı karar verebiliyoruz. Hızlı çözüm üretebiliyoruz. Şu an endüstrimiz çok iyi çalışıyor. Bazı hizmet sektörlerimizde değişimler var. Avrupa’daki alışveriş merkezlerine ziyaret oranları geçmiş zamanlara göre %40 düştü. Bu şekilde devam eder mi? Bilemiyoruz. Turizm büyük zarar gördü. Kısa zamanda toparlayıp telafi edileceğini öngörüyoruz. Antalya’daki oteller, İngiltere’nin uçak seferlerini açmasıyla doldu.

İNANIN, AKLINIZI KULLANIN
VE ÇALIŞIN; YAPABİLİRSİNİZ
Önümüzdeki döneme kolay adapte olabilmek için dijitalleşmeye önem verilmeli. Geçtiğimiz günlerde, İtalya’da bir otomobil üretim tesisini ziyaret ettik. Robot yapan bir fabrikayı da gezdik. Söyledikleri şu: “İnsan iş gücüne ihtiyaç duymadan, 250 bin aracı, bin tane robot ile 24 saat, 365 gün üretebileceğiz.” Artık ucuz iş gücünün bir önemi yok. Bu durumu gözlerimizle de gördük. Bizim, değişen ve içinden geçtiğimiz bu süreci yönetebilmemiz için en önemli şey, eğitim sistemimiz. Sadece okullardaki değil, iş yerlerimizdeki, sokaktaki, sosyal hayatımızdaki eğitim... Her yerde, kendi yaptığımız işlere odaklanıp, aşkla ve şevkle çalışmalıyız. 2015 Nobel Kimya Ödülü sahibi, kıymetli büyüğüm Prof. Dr. Aziz Sancar, çok sevdiğim bir dostum. Kendisi “24 saatin 20 saati çalıştım” diyor. Başarı için niyet etmek ve aklımızı kullanmak; sonra da çalışmak, çalışmak, çalışmak… İnanırsanız, aklınızı kullanırsanız ve çalışırsanız, yapabildiğinizi görürsünüz. Çok değerli bilim insanlarımız var.

ÜLKEMİZ ADINA ÇOK UMUTLUYUM
“Pandemi sürecinde neleri düşündünüz?” derseniz... Eve kapandığımda, sağlığı daha önceden hiç düşünmediğimi fark ettim. 15 kilo verdim. Sağlıklı yaşamın ne demek olduğunu, okuyarak anlamaya çalıştım. Aile kavramlarımızı daha iyi anladım. Özel yaşam ve iş yaşamının dengelerini daha iyi kavradık. Pandemi bize hayatımızın her alanında çok şey öğretti.
Ben Türkiye adına çok umutluyum. Bugün birçok üniversiteye sahibiz. Bunların arasında çok iyiler ve yetersiz olanlar da var. Bu Amerika’da da böyledir. Yüzlerce üniversite vardır; ama Amerika’yı taşıyan, belli başlı üniversiteler vardır. Ben inanıyorum ki, bizim bilim insanlarımız da çok başarılı öğrenciler yetiştirecek. Ülkemiz de çok önemli hocalara sahip. Biruni Üniversitesi’ndeki hocalarımız da bize, buradaki aşkı ve şevki hissettirdi. Umarım buradan başarılı gençler yetişir ve biz de hemşehrimiz olarak onlarla gurur duyarız.
AHMET ÇALIK İLE SORU-CEVAP:
ÖNÜMÜZDE KRİZ GÖRMÜYORUM
Türkiye ekonomisini nasıl görüyorsunuz?
AHMET ÇALIK: Şu anda dünyada fiyatlar 2-3 kat arttı. İngiltere’de TIR şoförleri yetmiyor. Mağazalardaki ürünlerde sıkıntı var. Buna “Ekonomik problem der miyiz, diyemez miyiz?” bilmiyorum; ama pandemi döneminde birçok değişiklik yaşanıyor. Ülkemizle ilgili ben, önümüzde bir kriz görmüyorum. Sanayimiz ve hizmet sektörümüz iyi çalışıyor. Bütün sektörlerimiz dolu. Yakın coğrafyadaki en iyi turizm yeri Türkiye. Ayrıca firmalarımız globalleşmeye başladı. Çok kıymetli arkadaşlarımız var. LCW ve Acıbadem Hastanesi’nin yanı sıra, Rönesans da inşaat sektöründe iyi işler yapılıyor. Ben, Türkiye açısından oldukça umutluyum.

REKABETTE GÜÇLÜYSENİZ
YATIRIM YAPABİLİRSİNİZ
İleriye dönük yatırım yapabilmek için ortam müsait mi?
AHMET ÇALIK: Bu, önemli bir soru. İlk ticaret, develer ile İpek Yolu’nda yapılıyordu. Çin’den Avrupa’ya gidiyordu. Buna “Baharat Yolu, İpek Yolu” dedik. Daha sonra, aylarca giden kervanların yerine, gemiler ile 3 ayda yapılan ticaret başladı. Geçmişin en zengin kentleri; Buhara, Semerkant, Bağdat, Konya ve İstanbul gibi bilimin ve ticaretin yuvası olan yerler fakirleşti. Yerlerine; Londra, New York, Paris çıktı. Bir anda zenginliğin yönü değişti. Şimdi yeni bir dönem geliyor. Çin ile Avrupa arasındaki ürünler 15 günde gidiyor. “Orta koridor” dediğimiz yer açıldığında, 13 günde gidilecek. Eğer siz Çin’dekilerden daha kaliteli ürünler yaparsanız, siz Çin’e satacaksınız. Çin sizden daha iyi yaparsa, o sizin pazarınıza satacak. Bütün mesele, ürettiğiniz üründe rekabet gücünüzün güçlü olması. Eğer rekabette güçlüyseniz, önümüzdeki dönemlerde yatırım yapabilirsiniz. Bu konuda kendinize güveniniz varsa hiçbir sorun yok. Ama geçici, 3-6 ay için fırsat yakalamaya çalışırsanız, buna dayanarak yatırımlar yapamazsınız.
HER ŞEY DÖVİZE ENDEKSLİ
Türkiye’deki hammadde sıkıntısıyla ilgili neler söylersiniz?
AHMET ÇALIK: Petrol ve gaz fiyatları düşmüştü. Pandemi dönemindeki çıkışlarla birlikte arttı. Böyle ne kadar devam eder bilemiyoruz; ama inşaat yapıyorsanız, kullandığınız ağaçtan demire ve mobilyaya kadar her şey dövize endeksli. Bu, dünyanın her tarafındaki rakipleriniz için de geçerli. Rekabet gücünüz varsa, fiyat artışlarının çok fazla etkilememesi lazım.

ÇALIŞIRSANIZ, BİRÇOK
FIRSAT ELDE EDEBİLİRSİNİZ
Sıfır sermaye ile iş yaptınız. Ticarete 2010 yılında başlasaydınız yine “Bu konuma gelebilirdim” diyebilir misiniz? Yeni kuşak nasıl bir yol izlemeli?
AHMET ÇALIK: Bizim dönemimiz çok daha zordu. Bizden önceki dönemler ise bizden de zordu. En kolay iş, peynir ekmek yemektir. Onu da çiğnemek lazım. Kolay hiçbir şey yok. Yeni nesil çok şanslı. Bu dönem birçok fırsat sunuyor. Çalışırsanız elde edebilirsiniz.
Sermayemizi nasıl daha verimli kullanarak artırabiliriz?
AHMET ÇALIK: Rakipleri iyi analiz etmelisiniz.
ŞİRKETLERİ KURMAK DEĞİL
SÜRDÜRÜLEBİLİR KILMAK ÖNEMLİ
Firma olarak önerdiğiniz modeller var mı?
AHMET ÇALIK: Ben, başarılı bir iş insanının (Mahmut Çalık) oğluyum. 20 yaşında kendi şirketimi kurdum. Kendi çocuklarımla da iki şekilde çalışıyorum. Birinin kendi kurduğu firmaları var. Bir de aile şirketiyle çalışıyorlar. İkisini de aynı anda götürüyorlar. “Kendi firmalarında başarılı olurlarsa, bizim şirketleri de yönetebilirler” diye düşünüyoruz. Amaç, şirketlerin değerlerini koruyabilmek. Şirketleri kurmak değil, onları sürdürülebilir kılmak daha önemli.

DÜNYANIN EN İYİ
HASTANELERİNİ YAPIYORUZ
Sağlık sektöründe neden yer almadınız? Üniversite projeniz var mı?
AHMET ÇALIK: Şu ana kadar, 30 tane müteahhit firma olarak yurt dışında hastane yaptık. Dünyanın en iyi hastanelerini yapıyoruz. Bu konuda ciddi uzmanlığımız var; ama hastane işletmeciliğimiz yok. Üniversite konusunda ise gururumuzun okşandığı teklifler geldi; ancak bilmediğimiz bir sektörde başarılı olamayacağımıza kanaat getirdik.
AŞI SEKTÖRÜNDE
GİRİŞİMLER YAPILABİLİR
Op. Dr. Hüseyin Nevzat Elmalı – MİAD Yönetim Kurulu Üyesi & Prof. Dr. Cemil Taşcıoğlu Şehir Hastanesi: Ülkemizde tıbbi cihaz ve ilaç sanayi yetersiz. Kullandığımız malzemeleri üretemiyoruz. Bu konuda değerlendirmede bulundunuz mu?
AHMET ÇALIK: İlaç sektöründe de değişimler var. Aşının payı yüzde 4’lere geldi. Önümüzdeki 3 yıl içinde ise bu oran %13 olacak. Aşı konusunda girişimler yapılabilir. Asıl fayda, ilaç ve aşı tarafında olabilir.

MALATYASPOR’A ÇOK
DESTEK VERDİK
Malatyaspor, kentin marka değeri. Destek anlamında neler yapıyorsunuz?
AHMET ÇALIK: Malatyaspor’a çok destek verdik. Altyapıdan sporcu yetişmeli. Yurt dışından sporcu ithal ederek ve ona para vererek takım oluşturmaya çalışıyorsanız, bu gerçek bir yapı olmaz. Onun için sporcular, şehrin içinden çıkmalı.
24 SAAT İŞLERİMİ
DÜŞÜNÜYORDUM
Pandemide hepimiz kilo aldık, siz nasıl kilo verdiniz?
AHMET ÇALIK: Ben, pandemi öncesi 24 saat işlerimi düşünüyordum. Salgınla beraber sağlığı düşünmeye başladım.

PROF. DR. İLHAN ERDOĞAN:
ÜNİVERSİTE KURMAK KOLAY;
AMA HOCA BULMAK ZOR
Üniversite mezunu genç nüfus, belirli bir mesai saatinde, yoğun emek gerektiren ve kaliteli işlerde çalışmak istemiyor. Onları iş hayatına hazırlayamazsak büyük sıkıntı olacak. Bu konuda ne yapmalıyız?
MİAD Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Prof. Dr. İlhan Erdoğan: Osmanlı’nın son zamanlarında büyük bir ekonomik kriz vardı. Savaştan çıkmış, yorgun bir ülkeydi. Kendi yönetimindeki vilayetlerden para toplandığı belirtiliyor. Osmanlı idaresi, Medine ve Mekke’nin valisine bir yazı yazmış. “Bize şu kadar deve yükü ipek, şu kadar da para göndermenizi rica ediyorum” demiş. Yörenin valisi “Sanırım Hint Sultanı’na yazacağınız mektubu bize yazdınız! Onun için iade ediyorum” demiş. Onun için bu sorunun muhatabı biz değil, memleketi idare edenler. Her toplumda sorunlar, inişli-çıkışlıdır. Biz, binaları üniversite haline getirdik. Üniversite kurmak kolay; ama hoca bulmak zor. Devlet kaynak oluşturdu; ancak arkası yetişmiyor. Birçok insan da gerekli bilgiyi edinmeden, eline diploma verilip, birikimsiz olarak piyasaya sürüldü.
Üniversitenin önündeki yığılmaları önlediniz; fakat iş hayatındakileri engelleyemediniz. Öğrencinin aldığı eğitimin içi dolu değil, iş insanının da bilgili adama ihtiyacı var. Dünyada 9 bin 200 üniversite mevcut. Bunun 4 bin 750’si Amerika’da. Orada da yüz tanesi düzgün. Buna rağmen, her birinin; birinci, ikinci, üçüncü mezunlarına iş teklif ediliyor. Biz ise işsize iş bulmak için önümüze geleni devlete almaya çalışıyoruz. Bu bir geçiş dönemi. İnşallah kısa zamanda geçer...

PROF. DR. ADNAN YÜKSEL:
ÖĞRENMENİN ÖĞRENMESİ
HEPİMİZ İÇİN GEREKLİ
Bugünlere, hangi düşünce sistemlerini kullanarak geldiniz?
Biruni Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Adnan Yüksel: “Hocam, öğrenmenin öğrenmesi ne?” diyorum. Bakıyor… Böyle eğitim olur mu? Maalesef Türkiye’nin gerçeği bu. Siz de onu bir profesör olarak karşınıza alıyorsunuz, kıymet veriyorsunuz; ama lime lime dökülüyor. Doçent olmuş, kitabı kapatmış! Sözlü sınav da kalkmış. Biz bu özeleştirileri yapmazsak, bir yerlere gelemeyiz. Öğrenmenin öğrenmesi, hepimiz için gerekli. Bilgi 1900’lü yıllara kadar, yüz yılda bir tekrarlanıyor. 1945 oluyor, 25 yılda bir katlanıyor. Bilgi, yaşam boyu iki katına çıktığı için her zaman öğrenmek zorundayız. Baktığımızı görür hale gelerek öğreneceğiz. Gerekli bilgiyi öğrenebilmeliyiz.
Biruni diyor ki: “Ben yılda iki defa istirahat ettim. Onun dışında gece yarılarına dek çalıştım. Bunun yarısı düşünceyle geçti.” Her gün yatarken 5 dakika düşünün. Öğrenciden de “Ben kimim, nereden geldim, görevimi tam yaptım mı?” diye düşünmelerini istiyoruz. İnsanların en hayırlısı, insanlara en çok hizmet edendir. Solcusuna da sağcısına da öğretiyorum. Defteri güzel tutmak, güzel yazmaktır...
Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!
BUNLARA DA BAKABİLİRSİNİZ
- TOKİ’den 10 Peşinatla 120 Ay Vadeli İş Yeri Fırsatı: Açık Artırma Heyecanı Malatya'da Başlıyor
- Sivas, Malatya Ve Ağrı’ya 530 MWp Kurulu Güç Geliyor
- TBMM’de Şehit Aileleri Ve Annelerle Duygusal Anlar Yaşandı
- Zirai Dona Direnç Gösteren Hünnapta Yüksek Verim Alındı
- Malatya’da 250 Yıllık Değirmen Hâlâ Tahıl Öğütüyor
- 0SEVDİM
- 0ALKIŞ
- 0KOMİK
- 0İNANILMAZ
- 0ÜZGÜN
- 0KIZGIN
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.