dore okulları
Malatya
11 Mayıs, 2024, Cumartesi
  • DOLAR
    32.22
  • EURO
    34.93
  • ALTIN
    2444.4
  • BIST
    10218.58
  • BTC
    61047.363$

Ak Parti kaybettiyse, demek bir sorun var!


Ak Parti kaybettiyse, demek bir sorun var!
Çarşamba Sohbetleri...
Narin

 

Malatya'nın ilçelerinden Akçadağ'da, halk ona üst üste 2'nci kez teveccüh gösterdi. 31 Mart 2019 Yerel Seçimleri'ne, AK Parti kendisini tercih etmeyince “Bağımsız Aday” olarak giren Ali Kazgan, yüzde 33.90'lık oya ulaştı. Cumhur ve Millet ittifaklarını geride bırakarak ipi göğüsleyen Kazgan, bu süreçte yaşadıklarını ve kırgınlıklarını, Malatya Time Genel Yayın Yönetmeni, gazeteci-yazar Murat Çetin aracalığıyla paylaştı. AK Parti çatısı altında, daha önceki 5 yılda da Akçadağ'a hizmet eden Kazgan, anketlerle ilgili söylemlere inanmadığının altını çizdi. AK Parti Malatya milletvekillerinden Hakan Kahtalı ve Ahmet Çakır'ı ağır sözlerle eleştiren Kazgan, Öznur Çalık'a da sitemde bulundu.

 

Ali Kazgan “dava” olarak kabul etti ve 2014 Yerel Seçimleri'nde Akçadağ Belediye Başkanlığı'na geldi. 10 bin 79 oyla, yüzde 46.48'lik dilime ulaşırken, 2009'daki yüzde 40.07'nin yaklaşık 6 puan üzerine çıktı. CHP'li Hasan Saklı ise 6 bin 550 oyla yüzde 30.21'de kaldı. Aradan 5 yıl geçince işler değişti. AK Parti, Akçadağ'da onu değil, Mustafa Kırteke'yi aday gösterdi. O da “Ben onurum için yorganları yakan biriyim” dedi ve tek başına yola devam etme kararı aldı. Kendi ifadesiyle, işine geri dönmek hatta valilik talebinde bulunmak için geleceğini düşünenleri yanılttı!

        Rakiplerine değil, projelerine odaklandı. Akçadağlılara “Sizi hiç aldatmayacağım, kandırmayacağım” vaadinde bulundu. İttifaklara karşı mücadele etti ve kazandı. Her kesimin tercihi olmayı da başardı. 8 bin 80 oy ve yüzde 33.90'lık oranla, 31 Mart Yerel Seçimleri'nden galip ayrıldı. CHP'li Mustafa Korkmaz, 7 bin 817 oyla yüzde 32.80'de kaldı. AK Parti'nin onun yerine Akçadağ'da birlikte yürüdüğü Mustafa Kırkete, 7 bin 195 oyla yüzde 30.19'a takıldı ve böylece AK Parti, üçüncülüğe geriledi.

        Akçadağ Belediye Başkanı, Sayın Ali Kazgan ile kamuoyunda ses getireceğini düşündüğümüz, geniş kapsamlı bir söyleşi gerçekleştirdik. Sorularımıza içten yanıtlar veren Kazgan, ajandasında öne çıkan başlıkları sıraladı ve önümüzdeki dönemin yol haritasını da çizdi. Keyifli okumalar...

2_355

AK PARTİ KAYBETTİYSE
DEMEK Kİ BİR SORUN VAR!

31 Mart 2019'daki Mahalli İdareler Genel Seçimleri'nde, “Arapgir'de ve Akçadağ'da Ak Parti, Hekimhan'da Cumhur İttifakı kazanır” deniliyordu. Ancak Akçadağ'da siz, Arapgir'de ve Hekimhan'da ise Millet İttifakı galip geldi. Ak Parti'nin adayları mı yanlıştı?

Sonuç açık değil miydi? Kaybettiysen demek ki bir sorun var! Özellikle Akçadağ'a baktığınızda Ak Parti, büyükşehir belediye başkanlığı seçiminde benim 2 katıma yakın bir oy almış. Aynı şekilde, belediye meclis üyesi seçiminde de yüksek bir oy almış. Bir tek ilçe belediye başkanlığı seçiminde kaybetmiş. Zaten sonuç ortada ve her şeyi de açıklıyor.

28 ŞUBAT SÜRECİNDE, CUMA'YA
GİTTİĞİMİZ İÇİN FİŞLENDİK!

Ben yıllarca kaymakam ve vali yardımcısı olarak görev yaptım. Siyasetçiye selam vermeyi “Tarafsızlığım bozulur” şeklinde değerlendirecek kadar farklı gören bir yapıya sahiptim. 28 Şubat sürecinde, epeyce bir sıkıntı yaşandı. Ardından AK Parti kurulunca; milliyetçi, muhafazakâr değerlere sahip herkes bir farkındalık içine düştü. AK Parti'ye sıkı sıkıya sarıldık.  

Siyasete atılmadan önce, birçok il ve ilçede kaymakamlık ve vali yardımcısı olarak görev yaptınız. Büyükşehirde değerlendirilmeniz bekleniyordu. Ciddi bir risk alarak Akçadağ'da bağımsız aday oldunuz ve kazandınız. Bu konuyu tam olarak anlamlandıramadım. Bu hususta neler söylemek istesiniz?

Murat Bey, bu konuya bir hikâye şeklinde başlarsak; ben yıllarca kaymakamlık yaptım. Vali yardımcısı olarak görev yaptım. 2002'de siyasete girdim. Bunun öncesinde, siyasetçiye selam vermeyi “Tarafsızlığım bozulur” şeklinde değerlendirecek kadar farklı gören bir yapıya sahiptim. 2002'de AK Parti siyaset arenasına çıktı. 28 Şubat sürecinde biliyorsunuz, epeyce bir sıkıntı yaşandı. İmam hatiplilere, başörtülülere karşı bir zulüm! İnsanlar alkol kullanmıyor diye  -Ben de bunun içine dahilim- çağ dışı olarak nitelendirildiler. Cumaya gittiğimiz için fişlendiğimiz oldu. Böyle bir süreçten sonra AK Parti kurulunca, milliyetçi, muhafazakâr değerlere sahip herkes bir farkındalık içine düştü. AK Parti'ye sıkı sıkıya sarıldık. AK Parti ile bütünleştik, bir araya geldik ve kenetlendik. AK Parti'nin, 22. Dönem Malatya Milletvekili Fuat Ölmeztoprak'ın, 2002'de seçim çalışmasını organize ettim. Daha sonra da Fuat Bey'in isteği ile Malatya İl Özel İdaresi Genel Sekreteri olarak göreve geldim ve burada 2 yıl hizmet yaptım.

        2007 seçimlerinde AK Parti'nin başarısı için çok çalıştım. Kendimce bir proje geliştirdim. Öznur Çalık, 2006 yılı sonuna doğru benimle bir görüşme yaptı. Seçimlere giderkenki handikaplardan bahsetti. 5 milletvekilinden 2'sinin istifa ettiğini, teşkilat ile milletvekillerinin ve belediye başkanının iyi bir diyaloğunun olmadığını, kurumlardan yana bir beklentisinin olmadığını, buna Malatya Belediyesi'nin de dâhil olduğunu ve benden yana beklentisinin olduğunu söyledi. “Benimle birlikte hareket edersen ben de senin için ne gerekiyorsa yaparım” dedi. Ben olumsuz bir cevap vermedim; ama “Büyük bir beklenti var, yüküm ağır, bunu nasıl karşılarım?” sonucunu çıkardım.

İL ÖZEL İDARE'NİN İMKÂNLARI İLE
KÖYDES'İN KAYNAKLARINI BİRLEŞTİRDİK

Malatya İl Özel İdaresi'nin o zaman 22 trilyon bir bütçesi olduğunu gördüm. 5 trilyonu eğitime, geriye kalan bölümün epeyce bir miktarı sağlık yatırımlarına, diğerleri gençlik ve spor ile tarım yatırımlarına ayrılıyor. Bize kala kala cari giderler kalıyor. “Farklılığı nasıl yaratırım?” diye düşünürken aklıma Köylerin Altyapısının Desteklenmesi Projesi (KÖYDES)'ten gelen para geldi. O yıl için 32.5 trilyon bir bütçe ayrılmıştı. Ben de buradan yararlanarak bir farklılık ortaya koyabileceğimi düşündüm. Kaymakam arkadaşlarla görüştüm. Birkaç ilçe hariç, tüm ilçelerin KÖYDES'ten müteahhide yaptıracakları işleri, İl Özel İdare olarak biz üstlendik. Bu amaçla kendi aramızda protokol yaptık. İl Özel İdare'nin imkânlarıyla KÖYDES'ten gelen kaynakları birleştirmiş olduk. İl Özel İdare'de iş makineleri, kamyonlar, kepçeler, dozerler, greyderler, operatörler var. Çalışsalar da çalışmasalar da maaşlarını alacaklar. Biz bunları sürekli çalıştırırsak bizim için de iyi diye düşündük. “Bu projeden iyi işler çıkar" varsayımıyla hareket ederek İl Özel İdare'nin taş ocağını, şantiyesini sürekli kullandık. Müteahhit olmadığımız için kâr diye bir derdimiz yoktu. Dolayısıyla ne kadar fazla iş yaparsak bu bizim için de, kaymakamlar için de kâr olacaktı.

AKÇADAĞ BELEDİYE BAŞKANLIĞI'NI
AKLIMDAN GEÇİRMİYORDUM

2002'de Malatya'daki 7 milletvekili kontenjanının 6'sını aldık. Bu sonuca katkım çok büyük. Fuat (Ölmeztoprak) Bey ile diğerlerinin diyaloğunda sıkıntı oldu. Bu, benim gitmem için gerekçeydi. Hem Malatya İl Özel İdare Genel Sekreterliği hem Akçadağ Belediye Başkanlığı, benim için alt görev; ancak ben böyle görmedim. Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ın açtığı yolda ne kadar katkım olursa bunu bir fayda olarak değerlendirdim.

Fuat (Ölmeztoprak) Bey'in seçim çalışması sonrası, il genel meclis üyeleri, muhtarlar ve belde belediye başkanlarıyla buluşmalarına çağrıldım. Burada muhtarların taleplerini aldık. Sonuçta her köye mutlaka dokunduk. Ya yol ya içme suyu ya sulama suyu ya da bunlardan ikisi yapıldı. Bu çalışmaların etkileri güzel oldu. 2002'de Malatya'daki 7 milletvekili kontenjanının 6'sını aldık. Bu sonuca benim katkım çok büyük. 5 bile beklenmezken 6 milletvekili seçildikten sonra Fuat Bey ile diğer 5 milletvekilinin diyaloğunda bir sıkıntı oldu. Bu sıkıntılı diyalog benim gitmem için bir gerekçeydi. Biz de İstanbul'a geldik, burada 5 yıl beraber çalıştık. -Orada sizin ile de görüşmelerimiz oldu- Oturup da AK Parti'yi kötülemedim, karalamadım. Benim gitmemi isteyen milletvekillerini de karalamadım. Sadece işimi yaptım. Malatyalı kim varsa, nerede bir işi varsa hepsi yanıma gelirdi. İşlerini görmek için de elimizden geldiğince didindik. Tabii bu durum size bir çevre de kazandırıyor. Sonuç itibarıyla İstanbul'da sevilen ve değer verilen birisi oldum. İstanbul'a Malatyalılar, Akçadağlılar, Hekimhanlılar geldi. Değerli arkadaşım Hasan Adak ile beraber onlara mihmandarlık eden, sorunlarını çözmeye çalışan bir isim oldum. Bu da baya bir teveccüh kazanmamızı sağladı.

        Hem Malatya İl Özel İdare Genel Sekreterliği hem Akçadağ Belediye Başkanlığı, benim için alt görev; ancak ben böyle görmedim. AK Parti'yi bir dava olarak gördüm. “Görevin büyüğü, küçüğü olmaz” diye baktım. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın açtığı yolda ne kadar katkım olursa bunu bir fayda olarak değerlendirdim. Şahsi hesaplar içinde hareket etmedim. Malatya'nın dışında çalışmış, Malatya'nın unuttuğu birisiydim. Ben de Malatya'yı unutmuştum; ama İl Özel İdare Genel Sekreterliği ile beraber Malatya'da tanınan ve sevilen birisi oldum. İşin doğrusunu söylemek gerekirse, Akçadağ Belediye Başkanlığı'nı aklımdan geçirmiyordum.

BÜYÜKŞEHİR; AHMET ÇAKIR
BENİ BAYPAS ETTİ!

Ben Yeşilyurt sınırları içinde doğdum, büyüdüm, Akçadağ'a yabancı kaldım; ama Akçadağ teklifi geldi. Kendi talebim olmadı. Sonuçta “Ata yurduma faydam olmalı” diye düşündüm ve geldim. Dönemin başkanı Ahmet Çakır benimle değil de Sarı Çizmeli Mehmet Ağa (!), yani konuyla hiç alakası olmayan biriyle, Osman Güde ile çalışmayı tercih etti. Bunun izah edilir bir tarafı var mı?

Her sene Malatya'ya gelen, yıllık izninin tamamını veya bir bölümünü Malatya'da geçiren birisi iken 2013'te gelmedim. Kimsenin aklına gelmek istemedim, akla gelirsem de Yeşilyurt için akla geleceğimi düşündüm. Çünkü ben Yeşilyurt sınırları içinde doğdum, büyüdüm, Akçadağ'a yabancı kaldım. Ama Akçadağ teklifi geldi. Kendi talebim olmadı. Sonuçta “Ata yurduma faydam olmalı diye düşündüm” ve geldim. Akçadağ'da geçirdiğim 5 yıllık süre içerisinde güzel hizmetler de ortaya çıkardım. Akçadağ'ın kaderini değiştirecek atılımlar içine girdik. Büyükşehir beni baypas etti! Dönemin başkanı Ahmet Çakır benimle değil de Sarı Çizmeli Mehmet Ağa (!), yani konuyla hiç alakası olmayan biriyle, Osman Güde ile çalışmayı tercih etti. Bunun izah edilir bir tarafı var mı? Belediyenin payının yüzde 40'ı, Büyükşehir'e kesilir. Hizmet almakta çok zorlandım. Akçadağ'a hizmet gelmiyordu. Bunun, bugün bile yaşanan örnekleri var. Büyükşehir belediyemiz, ilçelere kültür merkezi yaptı. Ben de bunun için uğraştım. Şunu belirteyim ki, kültür merkezlerinin iki temel işlevi vardır. Birisi kütüphane, birisi de düğün-mevlit salonu, atölye-sergi salonu şeklindedir. Her ikisine de Akçadağ'da ihtiyaç var. Ama birisi Yazıhan'a yapıldı, birisi Doğanyol'a. Yazıhan'ın nüfusu Akçadağ'ın yarısı değil. Doğanyol'un nüfusu ise 4 bin 420. Akçadağ'ın nüfusu 35 bin 359. Bu, hangi ölçü ve kritere göre yapıldı?

BU, BENİM AÇIMDAN
İKİNCİ ÇÖPE ATILMAYDI!

“Levent Bölgesi Ak Parti'nin kalesidir” dedim. Ama Levent Bölgesi'ne hizmet alamadım. Kaleyi bile küstüren bir yol izlediler! Sonunda bütün bunlar birikti. Ben sanki siyasi linç uygulamasına tabi tutuldum. Akçadağ'da altyapı işine girdik. Fakat 150 günde bitecek bir altyapı çalışması, Ahmet Çakır döneminde 900 günde bitmedi. Bunun tepkisi kime geldi? Kimse Ahmet Çakır'ı bilmiyor. Kimse Malatya Büyükşehir Belediyesi Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü (MASKİ)'yi bilmiyor. Akçadağ'ın insanları diyor ki; “Oğlum biz seni bilir, seni tanırız”... Beni eleştiriyorlardı. Fakat bunlar planlı olarak yapıldı. Sonuçta da bittiğini düşünerek beni aday göstermedi. Ben de “Aday gösterilmesem de işime dönsem” diye düşünüyordum. Sonrasında muhattap bile alınmadan, hiçbir şey söylenmeden “Sen yoksun” bile demeden olmadığını duyuyorsun. Bu, onur kırıcı bir yaklaşım. Emek veren insanlara o emeğin karşılığında “Sen bir eşyasın, kullanılırsın, lazım olduğun sürece varsın, işin bitince çöpe atılabilirsin” olmaz! Bu benim için ikinci çöpe atılma. Ben onur mücadelesi sürdürdüm. Hep unutulan, üvey evlat muamelesi gören Akçadağ'ın sesi olması gerektiğini hissettim. Ve mücadelemi bu yönde verdim.

KERAMETİ BAŞKALARINDA ARADILAR;
UZAYDAN GELDİĞİMİ SANDILAR!

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı ve AK Parti'nin kurumsal kimliğini değil, bana ve Akçadağ'a yanlış yapan, AK Parti'nin Malatya'daki siyasi aktörlerini hedef aldım. Bağımsız aday iken kazanan biri için bu anketler nasıl doğru olabilir? Bu görev, anamın ak sütü gibi helal. Kimse “Ayıbın, leken var” diyemez. Akçadağ, çantada keklik gibi görülüyor. Akçadağlılar da bu süreçte kendilerine oy verdi.

AK Parti cephesinde, yapılan anketlerde, halkın sizinle ilgili teveccühlerinde eksiklikler gördüğü düşüncesi hâkim olmuş. Bu konuyu, AK Parti Malatya Milletvekili ve MKYK Üyesi Öznur Çalık, röportajımızda kendisi ifade etmişti. Katılır mısınız? Hakkınızdaki olumsuz fikirleri, kısa sürede olumluya çevirmeyi nasıl başardınız?

Ben bu süreçte, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı ve AK Parti'nin kurumsal kimliğini değil, bana ve Akçadağ'a yanlış yapan, AK Parti'nin Malatya'daki siyasi aktörlerini hedef aldım. Ankete de inanmıyorum. Doğru değil. Zaten bağımsız aday iken kazanmak, imkânsızı başarmaktır. Bağımsızdan kazanan biri için bu anketler nasıl doğru olabilir? 5 yıllık süre içinde de AK Parti'nin siyasi aktörleri, oya etki etmek için kerameti başkalarında aradı! Uzaydan geldiğimi sandılar! Akçadağ'da benim köküm, köçeğimin olmadığını zannettiler. Ben Akçadağ'da 15 köyde yakın akraba bağı olan birisiyim. AK Parti'ye oy veren köylerle de kız alıp verme şeklinde bağ kurmuşuz. Hizmet etmedikleri yerlere hizmet ettik! Benim etkimi görmediler. 15 köyde kan bağıyla akrabalığım bir anlam ifade ediyordur herhalde. Ben insanlara kızan, azarlayan, refüze eden bir yapıya sahip değilim. İnsanları kırmayan bir yapım olduğuna göre; insanlar bana nasıl “Hayır” der. Herkesin, aşiretin de takdir ettiği biri olduk. İnsanlar dürüstlüğü önemsiyor. Ben de dürüst bir insanım. Bu da, benim anamın ak sütü gibi helal. Yıllarca emek verdim. Dürüstlüğe sığmayan işlerin içinde hiçbir zaman olmadım. Kimse bana “Ayıbın, leken var” diyemez. Hayat tarzım bu. Akçadağlılar bunun karşılığını bana verdi. Akçadağlılar da bu süreçte kendilerine oy verdiler.

        Selahattin Gürkan'ın açıkladığına göre; Malatya'da, Büyükşehir Belediyemizin, 2 milyara yakın borcu var. Bir de borçlanmadan önce harcanan para... Eski parayla 7-8 katrilyon borcu var. Akçadağ'a ne yapıldı? Ne verildi? Burada bir toplantı yapıldı. Hacı Uğur Polat'ın başkanlığı döneminde “Birlikte yürüyelim” denildi. Bize verilen kitapçığa bakıyorum; 2 ilçemize soğuk hava deposu yapılıyor. Yaş kayısının en fazla yetiştiği yer Akçadağ; ama Akçadağ'a yapılmıyor! 2 ilçemize cephe düzenlenmesi planlanmış. Peki, Akçadağ'daki çarşı içi caddeleri, bina cepheleri çok mu düzgün? Akçadağ neden bunun içinde değil. Akçadağ en fazla nüfusa sahip yerlerden biri. Neden Akçadağ'a hizmet yapılmıyor. Cezaevi Kampüsü, adı iyi olmayan yatırımlardan biri değil! Akçadağ'a söz verildi; ama başka ilçeye kaydırıldı. “Akçadağlılar kırılır, alınır” diye bir düşünce olmadı. Akçadağ, çantada keklik gibi görülüyor.

1_485

AK PARTİ'DE GÜÇ ZEHİRLENMESİ VAR

Recep Tayyip Erdoğan'ın ismi ve ona olan teveccühle oylar sel olmuş akıyor. Yorulmaya, terlemeye gerek kalmıyor! Başarı böyle kolay gelince de birileri kerameti kendilerinde ya da başkalarında arıyor! Güç zehirlenmesiyle “Ben yaptım oldu” yaklaşımı ortaya çıkıyor. Tepeden bakma bir bakış! İşte Ali Kazgan da küçümsendi. “Kimin oya etkisi var?” Bunu göremezsen böyle bir durum ortaya çıkar.

Malatya'ya hipodrom geliyordu. Türkiye Jokey Kulübü (TJK), Malatya'da yer talebinde bundu. Ben İstanbul'a gittim; jokeyler getirdim, yer gösterdim. Ama Büyükşehir Belediyesi yazılı olarak bir talepte bulunmadığı için olmadı. Ahmet Çakır'a sorduğumuzda “Yazıhan'ın da talebi var” denildi. Türkiye'nin en büyük arap atları Akçadağ'da yetişiyor. Ama sen diyorsun ki “Yazıhan'ın da talebi var!” Bunun objektif bir değerlendirme olduğunu düşüne bilir misin? “Akçadağ'a haksızlık yapılıyor” der misin? Hakan Kahtalı'nın, AK Parti Malatya İl Başkanlığı döneminde, İŞKUR'dan kontenjanlar geldi. Gidip bakıyorum; Akçadağ'a 35 kontenjan verilmiş. Akçadağ'ın yarı nüfusuna sahip olan ilçelere ise 45! O oranla, Akçadağ'a 100 tane ancak yeter. Başka bir örnek; havaalanının Akçadağ'dan alınması…

        Burada güç zehirlenmesi var. Recep Tayyip Erdoğan'ın ismi ve ona olan teveccühle oylar sel olmuş akıyor. Oylar böyle gelince yorulmaya, terlemeye gerek kalmıyor. Başarı böyle kolay gelince de birileri kerameti kendilerinde ya da başkalarında arıyor! Ortaya çıkan güç zehirlenmesiyle “Ben yaptım oldu” yaklaşımı ortaya çıkıyor. Yoksa halkın yüzde 70'sinin karşılığı olan bir parti. İlk 5'in içinde olan bir parti, kan kaybediyor. Bunun sebebi gayet açık. Kimseyi önemsememek, kimseye hesap vermemek, bunların başında geliyor. Tepeden bakma bir bakış ile herkesi küçümsüyorlar! İşte Ali Kazgan da küçümsendi. “Kimin oya etkisi var?” Bunu göremezsen böyle bir durum ortaya çıkar. Kibir çok büyük. Bana başka partilerden de teklif geldi; ama ben aday olmadım. Gelip de ilçemde yapılan konuşmalarda kimse “Trenden inen, binemez” diyemez. Ak Parti birilerinin babalarının şirketi mi? Bu iş böyle olursa yürümez. Ben bürokrasiden gelme biriyim. Çok fazla konuşmam. Konuştuğumda da derdimi anlatırım, kendimi ifade ederim. 

Kariyerden bahsettiniz. Ak Parti sizi değil, Mustafa Kırteke'yi aday gösterdi....

Ben rakiplerim hakkında olumlu-olumsuz konuşmak istemiyorum. Zaten halk değerlendirmesini yaptı.

ONURUM İÇİN
YORGANLARI YAKTIM

AK Parti MKYK Üyesi ve Malatya Milletvekili Öznur Çalık, kendisiyle gerçekleştirdiğimiz söyleşide; aday tercihlerinde kendisinin dahlinin olmadığını söyledi. Sizin “Başkanım, son 2 aydır ciddi çalışma yaptım ve anketlerimizi de düzelttim” dediğinizi ifade etti. Aranızda geçen diyaloğu sizden de dinleyebilir miyiz?

Her şeyi toparladığımı söyledim. Ben Ankara'ya gittiğimde, milletvekillerine ve Öznur Hanım'a uğradım. Anketlerin iyi olmadığını söyledi; ama inanmadım. 5 yıl emek verdim... 5 yılın sonunda ayrılsaydım “Halka inemedi, halkta karşılık bulamadı, anketlerde de çıkamadı” şeklinde bir düşünce olacaktı. Ben bu durumu kabul edemezdim. Bu duruma aslında beni kendileri zorladılar. Ben onuruna düşkün biriyim. Bunun hesabını yapmadılar. Aday olacağımı düşünmediler. Bunların bir klasikleri var; sen aday gösterilmesen dahi devam edeceksin, geleceksin, senin imha edilmeni sağlayan projede sen de yer alacaksın! “Kim aday gösterilirse gösterilsin, aday gösterilmeyen de gelecek, aday gösterilene çalışacak” diyorlar. Bu sağlıklı bir bakış değil. Benim de aday gösterilmediğim için işime geri dönmek hatta valilik talebinde bulunmak için kendilerine gideceğimi düşündüler. Ben onurum için yorganları yakan biriyim. Onurum için de yorganları yaktım.

SOYLU'NUN ADI KULLANILARAK
İNSANLARA BASKI UYGULANDI!

İnsanlar, seçim büromuzun açılışına her türlü tehdidi göze alarak geldi. Bahri Köyü'nden bir arkadaşa baskı yapıldı. Ertesi gün aranıyor. “Senin oğlun Hakkâri'de uzman çavuş. Bunu Süleyman Soylu'ya söyleyeceğiz ve işten attıracağız. Ali Kazgan'dan vazgeç” diyorlar. Herkese iş vaadinde bulundular. Benim boyumda iş talep formu dağıttılar. “Amaca ulaşmak için her şey mubahtır” diyebilir miyiz? Hayır!

Zor bir işi başardınız. Hiç, seçilememe endişeniz oldu mu?

O endişeyi hiç duymadım. Perşembe günü muhtarlarla toplantı yaptım. Cuma namazından sonra basın açıklamasıyla, bağımsız aday olacağımı söyledim. Miting yapmadım; sadece bir basın açıklamasıydı. AK Parti, bir perşembe günü seçim bürosunun açılışını yaptı. Ben de cuma günü seçim büromun açılışını yaptım. AK Parti'nin seçim bürosu açılışıyla ilgili olarak fotoğraflarını istedim. Bana dediler ki; “Malatya'dan 110 lüks araç geldi. Esnafın pek bir ilgisi olmadı. Yaptıkları yemek yanlarına kaldı.” Ertesi gün benim kalabalığım 8 kat fazlaydı. Benim kalabalığımın bir önemi var. Kimseye araba göndermedim. Kendi ceplerinden karşılayıp geldiler, kimseye yemek de vermedim. Birileri pilav lafı ediyor. Bu insanlar pilav için gelmedi! Her türlü tehdidi göze alarak geldi. Bu seçim sathında tehditler, olmayacak vaatler oldu. Bahri Köyü'nden bir arkadaşa baskı oldu. Ertesi gün aranıyor. Deniyor ki; “Senin oğlun Hakkâri'de uzman çavuş. Bunu Süleyman Soylu'ya (İçişleri Bakanı) söyleyeceğiz ve işten attıracağız. Ali Kazgan'dan vazgeç” diyorlar.

        Herkese iş vaadinde bulundular. “Malatya'da açılacak vagon fabrikası, Akçadağ Cezaevi, Akçadağ'daki tekstil atölyesi gibi yerlere seçimden hemen sonra eleman alınacak” denildi. İş talep formları çoğalttılar. Benim boyumda talep formu dağıttılar! Bu Allah'tan reva mı? “Cezaevine gardiyan alınacak” diyelim. Zabıt katipleri alınacak. “Gel, şu formu doldur, işe gir” diye mi olacak? Kamu Personeli Sınavı (KPSS)'ye girip mülakatı geçmeleriyle olacak işler bunlar. Bunlar, Cumhuriyet Başsavcısı Ağır Ceza Reisi'nin en kıdemli hakiminin oluşturacağı bir komisyon tarafından değerlendirilecek. Olmayacağını bile bile insanları beklentiye sokmak kabul edilemez. Öte yandan oya etkisi oldu mu? Oldu. Fakat “Amaca ulaşmak için her şey mubahtır” diyebilir miyiz? Hayır.

Bu arada unutmadan soralım… Kimmiş bu Süleyman Soylu'nun ismiyle tehdit eden?

Mehmet Yun adında bir arkadaşımız, bilinmeyen bir numaradan arandığını söyledi. Ama bir gün önce onun yanına giden, benden vazgeçmesini, AK Parti'ye oy vermesini söyleyen, bu yönüyle baskı yapanlar AK Parti grubuydu.

BENİM 950 OYUM, YANLIŞ
PUSULA NEDENİYLE YANDI

Benim açık ara farkla önde olduğum zaten belliydi. Birtakım engellerle karşılaştım. Yarışta bir eşitsizlik vardı. Oy pusulasında benim için ayrılan sütunda “bağımsız aday” denmiyordu. Sadece küçük bir kutunun altında “Ali Kazgan” yazıyordu. O da belirli bir yaş kesiminin göremeyeceği şekildeydi! Bu nedenle Bağımsız Türkiye Partisi (BTP), bürosu adayını tanıyan da yoktu; ama 780 oy aldı.

AK Parti, Akçadağ'da 3'üncü sıraya düştü. Eğer siz kazanmasaydınız ve AK Parti'nin oyları bölünüp Akçadağ'ı CHP alsaydı ne hissederdiniz?

Ben işin başında, bana olan teveccühü gören biriyim. Basın açılamamda, seçim bürosunun açılışında, verilen yemekteki görüntü, mahşeri bir kalabalıktı. Hiçbir adayın böyle bir kalabalığı olmadı. Benim açık ara farkla önde olduğum zaten belliydi. Ben birtakım engellerle karşılaştım. Seçimle ilgili yapılan yarışta bir eşitsizlik vardı. Partiden aday olanlar için bir sütun ayrılmış. Seminerlerde ve eğitimler de denildi ki, “Nereye mühür basarsanız basın, geçerli.” Seçim bittikten sonra YSK'dan karar geldi. “Evet, bu geçerli” denildi. Ama bağımsızlar için geçerli olmadığı söylendi. Diğer adaylarda mührü nereye basarsan bas geçerli; ama bağımsız adaylarda sadece tercih kutucuğuna mührün basılması gerekiyor. Burada bir eşitlik var mı? Bu çerçevede 950 oyum yandı. Benim seçim gezim sırasında insanlara “Bağımsızdan adayım, yanlış yapmayın” dedim. Benim için ayrılan sütunda “bağımsız aday” yazmıyordu. Sadece küçük bir kutunun altında “Ali Kazgan” yazıyordu. O da belirli bir yaş kesiminin göremeyeceği şekilde yazılmıştı. Ama bir başka tarafa da Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) diye bir yerleştirme olmuş. Orada büyük harflerle yazıyor. Orada bağımsız gören oy veriyor!

        Saadet Partisi, bilinen bir parti. Akçadağ'daki adayı da tanınan ve bilinen bir emekli öğretmen. 160 oy aldı. Ama BTP kimsenin bilmediği bir parti. Bürosu yok, adayı tanıyan yok. 780 oy aldı. Bunun dışında sandık kurulunda, il seçim kurulunda, ilçe seçim kurulunda, Yüksek Seçim Kurulu (YSK)'da bağımsız adayın kimsesi yok! Biz böyle bir yarışın içinde yer aldık. Bizim karşımızda tek ittifak olmadı. Cumhur İttifakı oldu. İki güçlü parti, bunların il teşkilatları, ilçe teşkilatları, kadın kolları, gençlik kolları, merkez ilçelerin, büyükşehir desteği oldu. Büyükşehir Belediyesi o zaman Akçadağ'a bir ekip gönderdi. Mustafa Kırteke'nin emrine verildi. “Hizmet yapabildiğini göstersin” denildi. Bunun yasal bir tarafı var mı?

AKÇADAĞ, BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE
BAŞKANI'NI BELİRLEYECEK GÜÇTÜR

Yeşilyurt Belediye'nde 8 başkan yardımcısı, 21 müdür var. 30 kişiden biri Akçadağlı değil! Bu nasıl bir bakış? Yeşilyurt belediye meclis üyeliğinin birini Akçadağ'a verdiler. Akçadağ 37'de 1'mi? Bu şekilde devam ederse sizi temin ederim; Akçadağ, Malatya'da, büyükşehir belediye başkanını belirleyecek güçtür. Uyuyan dev uyanmaya başladı. Kendi gücünün farkına vardı.

AK Parti'nin Akçadağ adayı Mustafa Kırteke, bir muhtarımızla tartışma içine girmiş, fayda yerine zarar vermiş bir isim. Millet İttifakı güçlüydü; çünkü Akçadağ'da aşiretler çoğunlukta. Aşiretler bilinçli oy kullanır ve oyunu başka bir partiye vermez. 1 oyları kıymetlidir. Bunların 8 bin blok oyları var. CHP'ye saha seçmeninden de oy gelir. Ben özellikle Kürecik Bölgesi'nden oy aldım. Geçenlerde bir düğüne gittim. Etrafımı çevirdiler. “Başkanım, bizim bir oyumuz bile kıymetli” dediler. “Bizim oyumuzu hor görme. Biz sana 800'e yakın oy verdik. Biz senin dürüstlüğüne oy verdik. İçimize gel, sana daha çok oy veririz” dediler. Akçadağlıları, Akçadağ'da bütünleştirmenin yanında, merkezde birleştirmenin çalışmalarına gidiyorum. Yeşilyurt Belediyesi'nin sınırlarının içinde, nHerhalde suçumuz Akçadağlı olmak! Belediye Başkanı (Mehmet Çınar), Akçadağlı değil. 8 başkan yardımcısı, 21 müdürü var. 30 kişiden biri Akçadağlı değil! Bu nasıl bir bakış? Yeşilyurt belediye meclis üyeliğinin birini Akçadağ'a verdiler. Akçadağ 37'de 1'mi? Battalgazi'nin buradan bir farkı var mı?

        Yeşilyurt Belediyesi'nde 1.250 çalışan olduğunu duyuyorum. Akçadağlı bir çalışan göstersinler! Aynı şekilde Battalgazi'ye, Büyükşehir'e ve bağlı şirketlere bakalım. Büyükşehir Belediye Başkanımız diyor ki; “6 bine yakın çalışanımız var ve bunların maaşını ödemekte zorlanıyorum.” 6 bine yakın çalışan var da kaçı Akçadağlı? Darendeliler de Adıyamanlılar da Pütürgeliler de bizim kardeşimiz. Ama bu ilde biz de yaşıyoruz. Biz de varız. Akçadağlıların da burada çocukları var. Bunların da işe ihtiyacı var. Neden hak tanınmıyor? Daha ziyade Malatya'da yaşıyorlar. Bu şekilde devam ederse sizi temin ederim; Akçadağ, Malatya'da büyükşehir belediye başkanını belirleyecek güçtür. Uyuyan dev uyanmaya başladı. Kendi gücünün farkına vardı. Bunun sonucunda Akçadağ hak ettiği yere varacak. Kimse Akçadağlıları hor-hakir görmeyecek. Bir parmak bal çalıp da hiçbir şey vermeme hakkına sahip değiller. Buna izin vermeyeceğiz.

AK PARTİ, MALATYA'DA
BİRİLERİNİN MALI OLMUŞ!

AK Parti, Malatya'da, babalarından kalma bir şirkete dönmüş. Akçadağlılara yapılan haksızlığın sesi, sözü oldum. Türkiye'de, büyükşehir ilçe belediyeleri arasında bir ilki gerçekleştirdim. Başka bir emsali yok. AK Parti'nin kurumsal kimliğini hedef almadım, almayacağım. Akçadağlılara sormadan, bana oy verenlere danışmadan adım atmam (AK Parti'nin muhtemel teklifi üzerine...) 

Siyasetle iştigal eden kişilerde ortak bir yoruma şahit oldum. “Ali Kazgan, bağımsız belediye başkanı oldu. İmkânsızı başardı. Ancak eğer AK Parti'den teklif gelirse olumlu bakar” düşüncesi hâkim. Sizce böyle bir yaklaşım var mı?

AK Parti ile kan uyuşmazlığım olsa zaten bir dönem de olsa aday olmazdım. AK Parti'yi dava gibi gördüm. Ama yaşadıklarımı unutamam. AK Parti, Malatya'da birilerinin malı olmuş! Babalarından kalma bir şirkete dönmüş. Bu şirket, Akçadağlıların hakkını da vermiyor. Akçadağlılara yapılan haksızlığın sesi, sözü oldum. Ben Akçadağlılara sormadan, bana oy verenlere danışmadan adım atmam. AK Parti'nin kurumsal kimliğini hedef almadım, almayacağım. Türkiye'de, büyükşehir ilçe belediyeleri arasında bir ilki gerçekleştirdim. Başka bir emsali yok. O zaman Akçadağ halkı beni onurlandırdı, şereflendirdi. Ben yorganı yaktım, kılıcımı çektim. Valilik, kaymakamlığı bir tarafa bıraktım. Onurum için yola çıktım. Bu onuru Akçadağ halkı bana verdi. Akçadağ halkının rızasını almadan bir adım atmam.

AKÇADAĞLILAR HİZMET ALAMADIKLARI
HALDE HEP KANDIRILDI!

Akçadağ'da benimle yarışan Mustafa Kırteke (AK Parti) ve Mustafa Korkmaz (CHP) olsun; onları karalayan ve eleştirecek cümleler kullanmadım. Her biri değerli. Bu yaklaşım bütünleşmeyi getiririr. Akçadağlılar anlayışlı, sıcak ve affetmeyi bilen insanlardır. Çabuk barışırlar. Fakat bu temiz özellikler, kandırılmalarına da sebep oluyor. Ben Akçadağlıları hiç aldatmadım.

Rakiplerinizle ilgili yakışıksız hiçbir söz söylemediniz. Her kesimden oy olmanın sırrı ne?

Bana göre her insan değerlidir. Tahsiline ya da başka özelliklerine bakarak kimseyi hor, hakir görmem bana yakışmaz. Yarıştığım kişiler de Akçadağlı, ben de Akçadağlıyım. Dolayısıyla Akçadağlıların birbirleriyle derdinin olmaması gerekir. Benimle yarışan gerek Mustafa Kırteke (AK Parti) gerek Mustafa Korkmaz (CHP) olsun, onları karalayan, eleştirecek cümleler kullanmadım. Her biri değerli. Bu yaklaşım bütünleşmeyi getiririr. Diğer taraftan, AK Parti'nin Malatya'daki siyasi aktörlerinin her gelişini 5 yıl boyunca izledim. Birisi çıksa, dese ki, “Malatya'nın yetiştirdiği büyük devlet adamları var.” Derim ki, “Doğru”. Erdal İnönü, Turgut Özal, Eşref Bitlis aklımıza gelir. Bir karşılığı var.

        Şimdi, “Akçadağlılar siyaseti iyi bilir” dediklerinde bunun karşılığı nedir? Tamamen bitirmişsin; ama gelip burada, bu sözü söylüyorsun. “Akçadağlılar taş atmayı iyi bilir.” Bu ne anlama geliyor? Bunun anlamı var mı? Biz, Taş Devri'nde miyiz? Akçadağlıların, diğer insanlardan ne üstünlüğü ne de geriliği var. Biz, hepimiz bu ülkenin vatandaşıyız. Elbette iyi yetişmemiş insanımız da var; ama önemli olan ahlâki değerlerimiz. Ahlâklı olan her insan, güzel insandır. Akçadağlılar anlayışlı, sıcak ve affetmeyi bilen insanlardır. Çabuk barışan insanlardır. Fakat bu temiz özellikler kandırılmalarına da sebep oluyor. Akçadağlılar hizmet alamadıkları halde hep kandırıldılar. Ben Akçadağlıları hiç kandırmadım. Kiminle çalışmak gerekirse de çalışırım.

ÖZNUR ÇALIK'IN, BANA KARŞI
VEFASIZLIĞINI GÖRDÜM

“Eşit olmayan bir oy pusulasıyla mücadele ettik” dediniz. Seçim döneminde yaşadığınız ve size “bilinçli” olarak çıkartıldığına kanaat getirdiğiniz zorluklardan söz eder misiniz?

İnsanlara iş vaadinde bulunulması haksız bir yaklaşımdı. İnsanları beklenti içine soktular; ama karşılığı yoktu. Çocuğunu sürerim tehditleri gibi yanlışlar var! Öznur Çalık, Ak Parti siyasi aktörleri içerisinde tuttuğunu koparan bir yapıda. Malatya'ya bu açıdan faydası olduğuna inanıyor. Realist birisi. Fakat bana karşı vefasızlığını gördüm. Bu yönüyle de eleştirmem gerekir.

2014'TE, KÖYLERİ ÖZNUR ÇALIK
İLE BİRLİKTE GEZDİK

Öznur Çalık “2014'te Ali Kazgan'ın adaylığı için emek sarf ettim. Ancak ismi açıklanınca Akçadağlılar ayağa kalktı ve ‘Ali Kazgan'ı nasıl başkan yaparsınız?' diye sitem etti. ‘Bunu Öznur Çalık getirmiştir' dediler” cümlesini kurdu. 2014 ile 2019 Yerel Seçimleri'nde sizin açınızdan hangi farklar vardı?

2014'te geldiğimde şöyle baktılar; zaten 2 dönemdir Ak Partili bir belediye... 2014'e kadar Malatya, büyükşehir değildi. Büyükşehir olmadığımız için de ilçenin genelinden oy alınmıyordu. Sadece ilçe merkezinden oy alınıyordu. İlçe merkezindeki insanlar oy kullanıyordu. Dolayısıyla 2014 öncesi ve sonrası bir ölçü olamaz. 31 Mart seçimlerinde hemen hemen 28 bin seçmen vardı. 23 bin 500'ü ise köylerden. Geriye kalan merkezdeki 4 bin 500 oyun yine 2 bin 500‘ü köylerde gelenlerden oluşuyor. Merkez tek başına ölçü değil. 3'te 1 aşiret oyu var. Bütün bunlara rağmen ben gelip seçimi aldım. Öznur Çalık tepki almadı. Köyleri beraber gezdiğimiz oldu. Bana dönük hiçbir tepki olmadı, olamaz da… Öznur Çalık aday olmam için “Emek verdim” demiştir ki, vermiştir.

AKÇADAĞ, SADECE KENDİ
HAKKININ VERİLMESİNİ İSTİYOR

Size aşiretler de oy verdi ve Akçadağ'da bütünleşmeyi sağladınız. Bu kenetlenmeyi nasıl daha da geliştireceksiniz?

Biz, bu bütünleşmeyle beraber büyük sorumluluk içine girdik. “Ayrım yapıldı” algısı yapacak, bir kesimin kendini öteki hissedecek bir oluşum içinde olmayacağız. Ben bunu Malatya'ya da taşıdım. Hatta İstanbul seçimleri için Malatya'dan İstanbul'a gidip Akçadağlı derneklerle buluştular. Dernek başkanları, Akçadağ'ın ötekileştirildiği yönünde rahatsızlıklarını ifade etti. Bu durum İstanbul'a kadar taşınmış durumda. Akçadağ kendini pozitif ayrımcılık içinde görmek istemiyor. Sadece ve sadece kendi hakkının verilmesini istiyor. Bu da doğal bir şey olsa gerek.

YANLIŞLAR DÜZELTİLMEZSE AKÇADAĞ
BUNLARIN HESABINI MUTLAKA SORACAK

Akçadağlılar, Malatya Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinde AK Parti'ye oy vererek, şans tanıdı. Gezdiğimiz yerlerde de Selahattin Gürkan'a destek istedik. Selahattin Başkan'dan da objektif kriterler içinde, her tarafı eşit tutan bir yaklaşım bekliyoruz. Kendisi de anlayışının bu olduğunu söylüyor. Biz de böyle bekliyoruz. Farklı bir yaklaşım içinde olursa eleştirilerin odağına yerleşir.

Malatya'da, Battalgazi ya da Yeşilyurt'ta ikamet eden Akçadağlıları işin içine dahil edebiliyor musunuz? Ajandanızın “Bir'likte Bir Olmak” başlığındaki eylem planında neler yazıyor?

Ben Akçadağ üzerinden kendime dönük bir yaklaşımla hareket etmiyorum. Ama Akçadağlılara içinde bulundukları durumu, örneklerle ve tüm çıplaklığıyla anlatıyorum. Artık bunu merkezde yapıyoruz. Malatya merkez ve ilçelerde yaşayan Akçadağlılar, neyin ne olduğunu biliyorlar. Ben burada her cenazeye, mevlide gidiyorum. İnsanlarla konuşup yanlışları dile getiriyorum. Yanlışların düzeltilmesi gerektiğine inanıyorum. Bu yanlışlar düzeltilmezse Akçadağ bunların hesabını mutlaka soracak. Büyükşehir Belediye seçimlerinde AK Parti'ye oy vererek şans tanıdılar. Bana verilen oyun 2 katını verdiler. Yine belediye meclis üyeliği seçiminde yüksek bir oy verdiler. Dediğim gibi; benim AK Parti'nin kurumsal kimliğiyle bir derdim yok. İlçede kendime oy verdiğim gibi, büyükşehirde de Selahattin Gürkan'a oy verdim. Gezdiğimiz yerlerde de Selahattin Gürkan'a oy verilmesini hep istedik. Kendimiz için dolaştığımız gibi Selahattin Gürkan için de dolaşmış olduk.

        Selahattin Başkan'dan da objektif kriterler içinde, her tarafı eşit tutan bir yaklaşım bekliyoruz. Kendisi de anlayışının bu olduğunu söylüyor. Biz de böyle bekliyoruz. Farklı bir yaklaşım içinde olursa eleştirilerin odağında olacaktır. Bunu, buradan görmesi lazım. İnsanlar adalet istiyor. Önem sırasının neye göre olacağı bellidir. Bir grup yolu dururken küçük bir yola önem verdiğinde bunun sebebi toplum tarafından zaten biliniyor. Bundan dolayı tepkiler ortaya koyuluyor. Selahattin Gürkan adaletli olacağını söylüyor. Selahattin Başkan bu şekilde icraat yaparsa kendisine her türlü desteği de veririz.

İHSAN KOCA, AKÇADAĞLILARI SEVMEZ!

AK Parti'den CHP'ye geçen Arapgir Belediye Başkanı Haluk Cömertoğlu gibi sizin de siteminiz, daha ziyade Hakan Kahtalı ve Ahmet Çakır'a...

İhsan Koca (AK Parti Malatya İl Başkanı) Akçadağlıları sevmez!

Niçin?

Kendisine sorun. Ben Malatya İl Özel İdaresi Genel Sekreteri olduğum dönemde de sürekli valiye şikâyet edildim. Akçadağ'a herhangi bir iş makinası göndermeye kalksam, İhsan Koca “Bütün hizmet Akçadağ'a gidiyor” diye şikâyet ediyordu. O dönem sendika temsilciliği seçimi yapıldı. Bu seçimde bir Akçadağlı aday ve Yeşilyurtlu aday yarıştı. Akçadağlı olan kazandı. Bunun benimle ne alakası var? Akçadağlı olanın seçilmesi, benim suçum olarak değerlendirildi. Benim alınmam için zamanın İçişleri Bakanı Beşir Atalay'a söylenen cümle budur. İhsan Koca bu durumdan beni suçladı. “Sayın Bakanım, sendika temsilciliği seçiminde taraflı davrandı” denildi. Halbuki ben “Dahil edilmeyeyim” diye 2 hafta izin aldım. Aydın'a çocuklarımın yanına gittim, seçim bitti ,öyle geldim. İhsan Koca, Akçadağlıların bir yerlere gelmesini istemiyor.

BEN FEDAKÂRLIK YAPTIM; AMA
KARŞILIĞINDA ADAY GÖSTERİLMEDİM

Aday gösterilmezken muhatap bile alınmadım. “Halk istemiyor, anketlerden çıkmadı” denildi. 5 yıl içinde ortaya çıkardığımız içme suyu ve kanalizasyon çalışmalarını “MASKİ yaptı” diyeceklerdir! Sadece doğalgazı Akçadağ'a getirmek de büyük başarıdır. Çabalarımla aldık. Sonra Ahmet Çakır (AK Parti Malatya Milletvekili, Eski Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı) ayıldı da sıcak asfalt dökebildik! Kaldırımları yapabildik.

İhsan Koca'nın ne gibi bir derdi olabilir?

Herkes kendi çevresini yanında görmek ister. Diğerlerinden oy ister; ama kendi çevresini tercih eder. Başka bir sebebi olmaması gerek. Aslında AK Parti'nin bana borcu var. Ben bir defa 2007 seçimlerinde canla, başla AK Parti'ye çalıştım. Büyük katkılarım oldu. İl Özel İdaresi benim için bir üst görev değil. Pozisyonumun altında olan bir görev olmasına rağmen gittim, çalıştım. “Git” dediler gittim. Gittikten sonra da kimseye dönük olumsuz cümle kullanmadım. Akçadağ Belediye Başkanlığı görevi de benim pozisyonumun altında bir pozisyon. Sizin de (Murat Çetin) beni eleştiren yazılarınız oldu. Ben fedakârlık yaptım; ama karşılığında aday gösterilmedim. Aday gösterilmezken de muhatap bile alınmadım. Diğer taraftan, tüm bu fedakârlıklar sonunda “Halkta karşılığı olamayan biri” olarak nitelendirildim! “Halk istemiyor, anketlerden çıkmadı” denildi.

        Sadece doğalgazı Akçadağ'a getirmek de büyük başarıdır. Bakıyorum; hiç hizmet almamış bir ilçeye düşmüşüm. Bu ilçe, gelişme potansiyeli son derece yüksek olan bir ilçe. Ama Akçadağ'da hiçbir şey yok. Bu yanlışta herkes kendine düşen nasibi almalı. Bir ilçe düşünün; imardan altyapıya, alışveriş merkezlerinden içme suyuna ve  kanalizasyona, spor ve sosyal tesislerine kadar hiçbir şey yok! 5 yıl içinde ortaya çıkardığımız içme suyu ve kanalizasyon çalışmalarını “MASKİ yaptı” diyeceklerdir! Projenin ilk sıralarda bitirilmesini sağlayan benim. Akçadağ ihaleye bile giremezdi. Tüm ilçelerin bitmesine kadar kalırdı! Tüm ilçeler bitmeden MASKİ'nin de parası bitti. Demek ki, biz de paranın bittiği bir döneme kalacaktık. Ben bürokrasiden gelme bir tecrübemle, Akçadağ'ın hem içme suyu hem kanalizasyon konusunda altyapıya kavuşmasını sağladım. Sonra Savunma Sanayi ve Emniyet Genel Müdürlüğü arasında düzenlenen bir protokol ile ilçelere MOBESE kamera sisteminin kurulmasını fırsat buldum. Doğalgazın nasıl alınabileceğiyle ilgili yol ve yöntem aradık. İstanbul'a geldim. Çabalarımla doğalgazı da aldık. Doğalgazdan sonra Ahmet Çakır (AK Parti Malatya Milletvekili, Eski Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı) ayıldı da sıcak asfalt dökebildik! Kaldırımları yapabildik.

5 YILDA AKÇADAĞ'I KÖYDEN
KASABAYA DÖNÜŞTÜRDÜK!

Akçadağ halen bir ilçe veya şehir merkezi değil. Akçadağ'ı artık tanır ve bilir bir hale geldik. Yapacaklarımızı seçim sürecinde duyurduk. Akçadağ'ın eğitim seviyesini yukarılara çekmemiz gerekiyor. Belediyemizin de imkânlarından yararlanarak bir kütüphane, etüt merkezi yaptık. Buna Millet Kıraathanesi işlevi verilecek. Millet Kıraathanesi, Cumhurbaşkanımızın doğru bir düşüncesi.

2014'ten bu yana imza attığınız, birçoğunda insana da dokunduğunuz diğer projelerinizden bahseder misiniz? Akçadağ'ın geleceğine yönelik hangi hazırlıkları yapıyorsunuz?

Mezbahane, halı saha, umuma açık bir tuvalet, kapalı semt pazarı, Başpınar Sosyal Tesisi'ni yaptık. Akçadağ Çarşısı'nı yeniledik. Benim girişimimle Sultansuyu Harası'nın alt tarafına bir hipoterapi merkezi yapılmasına da vesile olduk. Akçadağ Fen Lisesi'nin gelmesine vesile oldum. Bunun gerçekleşmesinde Öznur Çalık pay sahibidir. Meslek Yüksekokulu'nun yapılmasına vesile olduk. Akçadağ'ı epeyce toparladık; ama eksiği hâlâ çok. Bu 5 yılda Akçadağ'ı köyden kasabaya dönüştürdük. Akçadağ halen bir ilçe veya şehir merkezi değil. Akçadağ'ı artık tanır ve bilir bir hale geldik. Yapacaklarımızı da belirledik. Seçim sürecinde yapacaklarımızı duyurduk. Bir defa; Akçadağ'ın eğitim seviyesini yukarılara çekmemiz gerekiyor. Bir yerde eğitim seviyesi geriyse orada kimse kalmak istemiyor. Herkes çocuklarının iyi eğitim görmesini istiyor. O yüzden Akçadağ'ı eğitim seviyesinin iyi olduğu bir yere dönüştürmememiz lazım.

        Belediyemizin de imkânlarından yararlanarak bir kütüphane, etüt merkezi yaptık. Buna Millet Kıraathanesi işlevi verilecek. Millet Kıraathanesi, Cumhurbaşkanımızın doğru bir düşüncesi. Burada çay, meyve suyu, kek, kurabiye ikram olarak verilirse daha fazla çocuğumuzu oraya çekilecektir. Çocuklar oraya geldiğinde bir süre sonra mutlaka okumaya dönük bir iklim oluşacak. Bunun da ilçe geneline yayılması mutlaka olacak. Eski devlet hastanesi binasının bir katını buna tahsis ettik, bitirdik. Binanın tekstil atölyesi ile 4 katlı bir bölümü var. Bu bölümdeki çalışmalar dolayısıyla hizmete açmadık; ama kütüphanedeki bütün işleri bitirdik.

TEKSTİL ATÖLYESİ KURUYORUZ
HEDEF, 400 KİŞİYE İŞ VERMEK

Tekstil atölyesi kuruyoruz. Binayı inşaat olarak tamamladık. Japon Büyükelçiliği'ne bir proje sunmuştuk. Akçadağ değerlendirmeden geçti. Büyük ihtimalle o projemiz kabul görecek. Türkiye'de daha uygun koşullarda bir yer olacağını sanmıyorum. Ayrıca, belediye olarak AVM yapmak istiyoruz. AVM'de oluşacak dükkânları uygun fiyata kiralayacağız. Satılacak ürünler vitrinlenebilecek.

Akçadağ'ın istihdam sorunları var. Malatya'daki Akçadağların bedenleri orada; ama ruhları Akçadağ'da. Burada oturanlar, buradaki belediyeleri pek konuşmaz. Burada otururlar ama Akçadağ Belediyesi'ni konuşur. Bu kapılar Akçadağlılara kapalı olursa neyi konuşacaklar? Akçadağlılar, Yeşilyurt Belediyesi'nde bir açık kapı bulabiliyorlar mı? Yok! O zaman “Ne oluyor, ne bitiyor?” Hiçbir şeyden de haberleri olmayacak. Konuşmayacaklar, zaten beklentileri de yok. Bu nedenle bu sorunu çözmek için adım atıyoruz.

        Tekstil atölyesi kuruyoruz. Binayı inşaat olarak tamamladık. Elektrik sistemi kurmak için teklif aldık. Japon Büyükelçiliği'ne bir proje sunmuştuk. Akçadağ değerlendirmeden geçti. Büyük ihtimalle o projemiz kabul görecek. Türkiye'de daha uygun koşullarda bir yer olacağını sanmıyorum. Firmanın orada ihtiyaç duyacağı iş makinaları da alacağız. Eğitim bittikten sonra da o firmaya “Biz sizden kira istemiyoruz. İş makinalarının da büyük bir çoğunluğunu aldık. Eksiğini de siz tamamlayın. Burada da Akçadağlıların çalışmasını istiyoruz” diyeceğiz. Bu proje kapsamında hedefimiz 400 kişiye iş vermek. Akçadağlılar da 10-15 dakika yürüyerek gidilecek olan bir iş yerine de sıcak bakacak. Bu çalışmayı bitirdiğimizde buradan sigortalı olacak, maaş alacak insanlar da Akçadağ'da olunca harcamalarını da buradan yapacak. Esnafın toparlanması için katkı olacak.

        Diğer konu; Akçadağ'da sosyal hayatın ve ticari hayatın iyileştirilmesi... Akçadağ'da aileler evlerine kapanıyor. Köylerden geldiklerinde mağduriyet yaşanıyor. Esnaf da sorunlu. Küçük dükkânlarda esnaf gelişmez. Vitrinleme imkânları yok. Böyle olunca dışarıdan bakıldığında iyi bir imaj vermiyor. Buralarda ticari hayatın gelişme imkânı yok. Belediye olarak AVM yapmak istiyoruz. AVM'de oluşacak dükkânları uygun fiyata kiralayacağız. Satılacak ürünler vitrinlenebilecek. Malatya'ya gelmeye ihtiyaç duymadan Akçadağ'da da istediklerini bulabilecekler. AVM, Akçadağ'daki epeyce bir eksiği giderecek. Köyden gelen insanlar için Akçadağ'da bir yolcu bekleme yeri bile yok. Ama gerek olmayacak. AVM bu fonksiyonu da görecek.

AKÇADAĞ'IN KADERİNİN DEĞİŞMESİNDE
ROL SAHİBİ OLMAK İSTİYORUZ

TOKİ olmazsa, konut yapımı gerçekleştirmeyi hedefliyoruz. Güneş enerji santrali kuruluyor. 1 ay içinde bitecek. Oradan ayda ekstra bir gelir gelecek. Ayda 200 bin TL kazansak, ortalama 1 yılda “2 milyon 400 bin lira” eder. Levent Vadisi'ne tesisler yapıyoruz. Akçadağ'ı toparlamamız lazım. Kasabadan kaza merkezine dönüştürme hayâlim var. Bana göre; iyi anılmak her şeyin önünde...

Konut problemi hat safhada. Malatya'da özellikle Yeşilyurt çevresinde konutları görüyorsunuz! Uygun standartlarda konut eksiğimiz var. İmar planı yapmak gerekiyor. Yüzdük yüzdük, kuyruğuna getirdik. TOKİ olmazsa konut yapımı gerçekleştirmeyi hedefliyoruz. Bu eksiklikler giderilince yeni yeni ihtiyaçlar da ortaya çıkar. Spor tesisleri, düğün-mevlit salonu, ilçe otogarı gibi çok sayıda problemi aşmaya dönük hareket ediyoruz. Bunların da gerçekleşebilmesi için kaynak lazım. Kaynak sorunumuzu çözmek istiyoruz.

        Güneş enerji santrali kuruluyor. 1 ay içinde bitecek. İlk etapta kendi borcunu ödeyeceğiz. Oradan ayda ekstra bir gelir gelecek. Ayda 200 bin TL gelir gelse bu, ortalama 1 yılda 2 milyon 400 bin liradır. 2 yılda 4 milyon 800 bin TL'dir. Bizim gibi belediyelerin kaynak arttıracak yöntemler geliştirmesi lazım. Çiftçi kayıt sisteminde 85 bin civarında bir nüfus gözüküyor; ama tabeladaki nüfusumuz bu değil. Sayı olarak kayıtlı olanlar 50 bin fazla. Bu 50 bin nüfusun Akçadağ'da tarlası, kayısısı, evi var. Öyleyse bunlar ikametlerini Akçadağ olarak gösterebilirler. Muhtarlarımıza da görev düşüyor. Mahalli seçimlerde nüfusumuz arttı. Azalmaması lazım.

        Levent Vadisi'ne tesisler yapıyoruz. Yarın, oradan da gelir elde edeceğiz. “Sadece gelene harcayayım” ile yeterince hizmet olmaz. Çalışmalarımız sürecek. Akçadağ'ı toparlamam lazım. Kasabadan kaza merkezine dönüştürme hayâlim var. Pozisyonunuz itibarıyla farklı beklentilerimiz olabilir. Buranın kaderinin değişmesinde rol sahibi olmak istiyoruz. Bana göre; iyi anılmak her şeyin önünde...

AKÇADAĞ, BENİM İÇİN
DÜNYANIN MERKEZİ OLDU

Kömbe ve “Akçadağ Pilavı” gibi yöresel tatlarınız var. Ancak “Akçadağlılar gürlüyor; ama yağmıyor” deniliyor. Sizin çizdiğiniz Akçadağ profili ile görünen çok mu farklı?

Ben Malatya merkezde doğdum. Sonunda kendi toprağın seni çekiyor. Toprağım beni çekti ve ben Akçadağ'a yönelmiş oldum. Akçadağ'ı ve Akçadağlıları da çok sevdim. Adeta içselleştirdim. Akçadağ, benim için dünyanın merkezi oldu. Belki de kaymakam gözüyle baktığım için böyle oldu. Kaymakamlık yaptığım ilçe, bizim için merkez haline geliyor. Her şeyin oraya verilmesini ister hale geliyoruz. Kendi memleketim, kendi vatanım, ata yurdum ve akrabalarımın burada. Bu etki, kaymakamlık yaptığım diğer yerlere göre daha fazla oldu.

        “Kömbe nedir?” Ben de fazla bilen biri değilim. Aydın Vali Yardımcısı olarak görev yaparken Mustafa Malay ile çalıştım. İstanbul'a da merkez valisi olarak geldi. Orada da onunla beraberdik. Ne zaman Malatya'ya gelsem “Ali Bey, kömbe yemeyi unutma ve bize de getir” derdi. Biz de kömbeyle tanışmaya başladık; ama kömbenin kendi usulüyle yapılması lazım. Sacda, kısık ateş altında, közde yapılması lazım. Ama bu köy yerlerinde olan bir imkân, şehirde değil. Dolayısıyla beklediğinizi bulamıyorsunuz. Pratik bir yemek değil. Akçadağ pilavı ise pratik bir yemek. Kazanlarla yapılır, servisi de kolay. Farkı bir yemek olsa dağıtımı ve servisi zor olacak.

BİZ SADECE FİGÜRANIZ VE BİZE
VERİLEN ROLLERİ YERİNE GETİRİYORUZ

Her insanı severim; ama ihlaslı insan benim için bir başkadır. Biz sanıyoruz ki, bazı şeyleri biz yaptık. Sonuçta Yaradan'ın iradesi var. Allah doğrunun yardımcısıdır. Ben “Eğrinin yanında olmayayım” diyorum. Rotayı Allah çiziyor. Bizim irademiz cüzi.

Dopdolu bir röportaj oldu. Teşekkürler. Okuyan birçok kişinin, size yönelik fikirlerinin değişeceği de aşikâr...

Allah doğrunun yardımcısıdır. Ben “Eğrinin yanında olmayayım” diyorum. Rotayı Allah çiziyor. Bizim irademiz cüzi irade. Siz inanan bir insansınız. –Şahsıma (Malatya Time Genel Yayın Yönetmeni Murat Çetin) söylüyor- Çok sıcak gelmemin sebebi de bu oldu. Benim size çabucak ısınmamın sebebi de bu oldu. Her insanı severim; ama ihlaslı insan benim için bir başkadır. Biz sanıyoruz ki, bazı şeyleri biz yaptık. Halbuki hiçbir şeyi biz yapmıyoruz. Sonuçta Yaradan'ın iradesi var. Biz sadece figüranız ve bize verilen rolleri yerine getiriyoruz. Yaptık sandığımızı da biz yapmıyoruz, O yaptırıyor.

        Liseyi bitirdim ben; 1978 yılında üniversite sınavına gireceğim. Son günlere kaldım. Kuyruk çok. PTT'nin önünde bekliyorum. Bekle, bekle, sıra bana geldi. Elimde başvuru kılavuzu. Memura uzatırken bir arkadaşım elimden çekti. Döndüm baktım, liseden Mahmut adında bir arkadaşım. “Nereleri yazdın?” dedi. 3 tane tercihim var. Ankara Hukuk, İstanbul Hukuk, İstanbul Siyasal... İstanbul Siyasal bir ihtimal, istediğim bir okul değil. 200 tane hukuk olsa hepsine hukuk yazarım. Çocukluğumdan itibaren hep hakim ya da savcı olama hayâliyle geldim. Başka bir meslekle ilgilenmiyordum. Mahmut ile başladık. “Ankara Siyasal'ı yaz, ben orayı yazdım, sen kesin kazanırsın” dedi. “Ben istemiyorum, hakim, savcı olacağım” dedim.

        Epeyce bir görüşme yaptık. Sonrasında dedi ki; “Siyasal'ı bitirince 5 farklı ders veriyorsun, hukuk diploması da alıyorsun. Böylece 2 fakülte mezunu birden oluyorsun. İster hakim ve savcı ol, ister başka bir şey ol.” Arkadaşımın söylediğine uydum. Başvuru formu kurşun kalemle dolduruluyordu. Sildik. Ankara Siyasal, o zaman en yüksek puanla girilen yer. Birinci sıraya Ankara Siyasal'ı, 2'ye Ankara Hukuk'u, 3'e İstanbul Hukuk'u yazdım. Ama tıp fakültelerini kazanacak puan geldi bana. Bugüne kadar da “Neden tıp yazmadım?” diye bir düşüncem de olmadı. Bugün de olsa yazmam. Aklımdan geçen, bana uygun olmayan bir meslek. Siyasal okudum.

İYİ ANILIRSAN
ARKANDAN DUA EDERLER

Siyasalı bitirdiğimin 6. günü kaymakamlık sınavı oldu. O gün Mahmut ile 5 saniye sonra karşılaşsaydım acaba ne olacaktı?  Okulum, okul arkadaşlarım, hayatım değişti. Kalemi kullanan benim; ama bunu ben mi yaptım yoksa Mahmut'u bana gönderen mi yaptı? Takdir Allah'ın, tedbir kulun. Bu yerli yerinde bir ifade. Cüzi irade olmadığı gibi tedbir diye de bir şey yok. Şuradan çıktın, bir kiremit çatıdan geldi, kafana düştü öldün. Buna alabileceğin bir tedbir var mı? Hayat var, yaşıyoruz, sonunda bir şekilde bu dünyayı terk edeceğiz. İyi anılmaktan önemli bir şey yok. İyi anılırsan arkandan dua ederler. Her şey dua ve bedduayla dönüyor. Her şey Yaradan'ın elinde…

        Senin tedbirin de hiçbir anlam ifade etmiyorsa yapacak bir şey yoktur. Tedbir Yaradan'ın sevgisini kazanmak. O'nun istediği istikamette olmak ve O'na teslim olmak gerekir. O'nun beğendiği gibi olmak için de alçak gönüllü olmak gerekiyor. Kibirden uzak kalınmalı. Allah onlarla konuşmaz, yüzlerine bakmaz, kıyamette bile onları temize çıkarmaz. Bunlar kibirli olanlar. Kibirli olmak Müslümana ait bir vasıf değil. Bu tür günahlardan uzak durmak gerekiyor. O'nun merhameti ve affetme yanı daha güçlü. Yeter ki affetmeyeceği günahları işlemeyelim... 

ALİ KAZGAN KİMDİR?

1 Şubat 1961'de, Malatya'da doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini Malatya'da tamamladıktan sonra Ankara Üniversitesi Siyasal bilgiler Fakültesi'nden mezun oldu. 1984'te “Malatya Kaymakam Adayı” olarak başladığı Mülki idare Amirliği mesleğinde; Çorum-Bayat, Batman-Sason Erzurum Köprüköy Amasya-Taşova, Antalya-Gazipaşa ilçelerinde kaymakam, Kahramanmaraş, Aydın ve İstanbul'da Vali Yardımcısı olarak görev yaptı. 2006-08 arasında Malatya İl Özel İdaresi Genel Sekreteri'ydi. 2011 Genel Seçimleri'nde Ak Parti'den Malatya Milletvekili aday adayı oldu. 2013'te atandığı Ankara Vali Yardımcılığı'ndan ayrılarak Akçadağ Belediye Başkanı oldu. Evli ve iki çoçuk babası.

 

 

 

 

 

elsan

Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!


  • 0
    SEVDİM
  • 0
    ALKIŞ
  • 0
    KOMİK
  • 0
    İNANILMAZ
  • 0
    ÜZGÜN
  • 0
    KIZGIN

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Başka haber bulunmuyor!