AK PARTİ NEREYE? 

2019 seçimleri öncesi ortalık tuz duman. Herkes yeni hesapların peşinde. Yeni parti kuranlar var, yeni strateji geliştirenler var. Ülke olarak içerde ve dışarda büyük bir taarruza maruz kalmış durumdayız. Bu durumda halkın Recep Tayyip Erdoğan'ın etrafında toplanması gerektiğine inanan insanlar çoğunluğu oluşturuyor. Sıkıntıdan ve taarruzdan kurtulmanın yolu liderin etrafından kenetlenmekten geçiyor. Fakat insanların da Cumhurbaşkanından birtakım "talepleri" var. Bunların en başında gelen şey, halkın istemediği kişilerin görevlerinden alınması. Bu sebeple Reis partisini temizlemek için kolları sıvamış durumda. Fakat işlerin ters gittiği bir il var. İşte bugün işlerin ters gittiği "Malatya" özelinde bazı eleştirileri sıralamak istiyorum. Umarım faydalı olur.  

Değişmeyen Tek Şey Değişim Değilmiş! 

Ak Parti ilçe kongrelerini geçtiğimiz aylarda yaptı. Kongreler geçerli mi değil mi hala belli bir şey yok. Teşkilatlanmadan sorumlu Başkan, “büyükşehirlerde kongreler sonra yapılacak” dedi ama bizimkiler dinlemedi bile. Hızlıca yapılan kongrelerde hep aynı kişiler yeniden seçildi. Bu sayede bizde anladık ki; değişmeyen tek şey değişim değilmiş, Ak Partide değişim olmuyormuş! Sahi neden değişsinler ki; güzel güzel geçinip gidiyorlar. Parti içinde uyum çok güzel. 16 Nisan referandum sonuçları da çok güzel. Hal böyle olunca neden değişim olsun ki? Aslına bakarsanız "ironi" yapıyorum. Bana kalsa bütün teşkilatların değişmesi lazım. Zira 16 Nisan referandumu başarı için örneklik teşkil etmez! Önemli olan halkın görüş ve kanaati! Halkın yüzde doksanı belediye başkanları dâhil herkesin değişmesinden yana. Hal böyle iken hala Ak Parti bir değişikliğe gitmiyorsa; “Malatya çantada keklik” olarak görülüyordur. Şimdiye kadar Malatya'lı Reise olan sadakatini gösterdi, bundan sonrada göstermeye devam edecektir. Fakat değişim olmazsa Ak Partinin oyları taban yapar.  

Bir Samimiyet Testi; Ak Partiden Önce Ak Partiden Sonra! 

Aslına ben Reisim yerinde olsam, partideki bütün yöneticileri bir samimiyet testine tabi tutarım. Herkesin Ak Partiden öncesi ve sonrası ile ilgili bir kıyaslama yaparım. Kim parti sayesinde hangi konuma gelmiş, ne kadar mal mülk edinmiş, ne tür kazançlar sağlamış hepsinin muhasebesini yaptırırdım. Sahi parti kurulduğunda ortada olmayanlar, şimdi parti sayesinde nerden nereye geldiklerine iyi baksınlar. Tayyip Erdoğan'ın sırtından neler kazandıklarına iyi baksınlar! Eğer böyle bir test yapılırsa; kim ne kadar samimi, kim ne kadar adanmış, kim ne kadar millet için siyaset yaptığı ortaya çıkmış olur.  

Ahmet Çakır İstifa Eder mi? 

Son günlerde ülke gündemini oldukça meşgul eden bir konu var. Hangi belediye başkanlarını istifa edeceği konusu millet için oldukça önemli bir konu durumunda. 2019 seçimleri öncesi Tayyip Erdoğan seçime sorunsuz girmek için, milletin istemediği kişileri görevden almaya karar vermiş durumda. Hal böyle olunca Malatya içinde böyle bir durum söz konusu olmaya başladı. Aslına bakarsanız Malatya Büyükşehir Belediye başkanının istifa listesinde yer alacağını sanmıyorum. 16 Nisan seçimlerinde oldukça yüksek oranda “evet” tercihi kullanılan Malatya Belediye Başkanının görevden alınmasını gerektirir bir durum kâğıt üzerinde görünmüyor. Fakat halkta böyle bir temenni ve arzu var. Milletin büyük çoğunluğu Başkan Çakır'ın görevden alınacağını düşünüyor. İstifa sürecinde halkın tercihi dikkate alınırsa Başkan Çakır bir gün bile görevde kalmaz. Fakat halk bu süreçte ne kadar etkili onu bilemiyorum. Bugüne kadar halkın görüşünün hiçbir önemi olmadığını üzülerek müşahede ettik. Bundan sonrası eskisi gibi değil. Bu sebeple farklı bir durum söz konusu olursa şaşırmamak gerekir. Aslında istifa furyası ilk başladığından Ahmet Çakır'ın “yüzünden düşen bin parçaydı.” Fakat zamanla asık çehre tebessümkar bir hal almaya başladı. Zannımca Ahmet Çakır bir yerlerden kalacağına dair garanti aldı ve gülmeye başladı. Şimdilik durum bu olsa da zaman içerisinde ne olacağını bekleyip göreceğiz. 

Başkan Çakır Neden İstenmiyor? 

Ahmet Çakır her ne kadar % 67 oranında beğenilen bir başkan olarak lanse dilese de beğeni oranının % 10'u geçeceğini sanmıyorum. Bunun böyle olmasında birçok sebepten bahsetmek mümkün. Sayın Çakır'ın en büyük eksikliği iyi bir halkla ilişkiler politikası olmaması ve işler halde bir halkla ilişkiler birimi kuramamış olması. Çakır hala 1990'ların politikalarıyla halkla ilişkilere yön vermek istiyor ki, bu çağın çok gerisinde kalıyor. Özellikle sosyal medya, medya ve diğer iletişim araçlarını kullanma konusunda oldukça geri kalıyor. Zaten darbe gecesi bile twitter mesajı ve sms'ler oldukça geç gönderilmişti. Çakır'ın tanıtıma dönük en büyük faaliyeti her tarafa astığı bilbordlardan öteye gitmiyor. Çakır'ın istenmemesindeki en büyük sebeplerden bir diğeri, para ve emeğin büyük bir kısmını belli bir yere harcaması. Özellikle Fahri Kayahan Bulvarı ve civarı belediye bütçesinden aslan payını alıyor. Burada yaşayan insanların varlıklı olmaları hasebiyle baskı unsuru olabilecekleri düşüncesi bu durumun temel sebebi. Hal böyle olunca şehrin diğer bölgelerinde yaşayan insanlar bu duruma aşırı tepkili. Ahmet Çakır'a yapılan bir diğer eleştiri ise sürekli tevsii yatırım yapması. Yani yeni bir yatırım yerine var olanı sürekli yenileme çabası! Bu durum halk nezdinde bir şey yapılmamış hissi veriyor. Bir başka eleştiri ise Ahmet Çakır'ın birilerinin güdümünde hareket ettiği ve onlardan icazet almadan hiçbir işe almadığı yönünde. Yine Malatya Büyükşehir Belediyesinin nüfusuna oranla en borçlu belediye olması da bir başka olumsuzluk olarak göze çarpıyor. İşte bu sebeplerle Malatya'lı Ahmet Çakır'ı istemiyor. İstifa süreci başladığında Malatya en büyük heyecanı yaşayan illerin başında geliyordu. Millette hala bu tür istek mevcut ve ne olacağı şimdilik belli değil. 

FETÖ, Garibanlar Örgütü mü? 

Nereye giderseniz, hangi ortamda olursanız olun; herkes bir “garibanlar” türküsü tutturup duruyor. Gittiğiniz düğünde, cenazede, taziyede ve her türlü toplantı da; “neden sadece garibanlar ile mücadele ediliyor” sözünü duyarsınız. Sanki FETÖ, gariban öğretmen ve polislerden müteşekkil bir terör örgütüymüş havası estiriliyor her tarafta. Cumhurbaşkanı bile bu algıyı kıramadıklarından dert yandı. Doğrusunu söylemek gerekirse durum o kadar vahim değil fakat yapılan bir sürü hata da yok değil. Özellikle siyasi olarak güçlü olanlar bu durumda kendilerini aklamış görünüyorlar. Mesela sırf FETÖ okulundan mezun olduğu için, mezuniyet yılına bakılmadan ihraç edilen tonla memur var. Fakat aynı okuldan mezun olan siyasiler yerlerini koruyorlar. Ak Parti İl Başkan Yardımcılarından birisi bu okullardan mezun, sınıf arkadaşlarının hepsi devletten ihraç olurken o siyasetteki yerini korumaya devam ediyor. Üstelik ailesinin de FETÖ bağlantılarını gizlemiş durumda. Malatya kamu personeli içerisinde FETÖ'cü olarak ismi ilk 3 sırada sayılan  bir şahıs, son Kararname çıkıncaya kadar işine devam etti. O'nun parsel yerlerini kaydırmakta mahir olan kardeşi ise Ak Parti İl Yönetimindeki yerini koruyor. Darbe sonrası gözaltına alınıp tutuklanan Malatya'daki bir bölge müdürü, Ak Partiden vekil olan kardeşi sayesinde FETÖ'cü olmaktan yırttı. Bu ve benzeri örnekleri istemediğiniz kadar çoğaltabilirsiniz. Bu durumda halkın kafasında yer alan “hep garibanlar yanıyor” sözü boşuna söylenmemiş diyebiliriz. Ak Partinin bu konuyu bir an önce gündemine alarak FETÖ'nün siyasi ayağına müdahalede bulunması şart. Aksi halde 2019 yılındaki seçimlerde bu durum, Ak Parti ve Reisin önündeki en büyük engel. 

Ülke Paralel Kenara Döndü! 

Devlet ve millet olarak ne kadar paralel yapı var ise mücadele ediyoruz fakat her ne hikmetse sürekli yerlerine bir başka paralel yapıyı monte edip bırakıyoruz. Milletin büyük çoğunluğu bu düşünceye sahip. Fakat eski paralel yapıya göre farklılık arz eden bir durum söz konusu; o da yeni paralel yapıların ülke genelinden ziyade küçük bir bölge üzerinde tahakkümlerinin olduğu gerçeği. Örneğin Malatya'da öne çıkan paralel yapı ile Adıyaman'da öne çıkan paralel yapı birbirinden ayrı yapılar. Hatta birbirinin tam zıttı yapılar da denilebilir. İki paralel doğru düşünün, asla birbirini kesmezler yani asla bir araya gelmezler ama neticede ikisi de paraleldir. Maalesef ülkemiz bu tür birbirine paralel yapıların cirit attığı bir ülke olmuş durumda. Her yerde, her şehirde, her kurumda birbirinden farklı paralel yapılar söz konusu. Bu durumda gariban Anadolu insanının bir yerlere gelmesi oldukça zor görünüyor. İnsanımız bilinçli ya da bilinçsiz bir şekilde paralel yapıların kucağına itiliyor. Konu Malatya olunca herkesçe malum olan paralel yapının kim ya da kimler olduğu hepimizce aşikar. Bu yapı, özellikle Milli Eğitim ve Büyükşehir Belediyesini zapt-u rapt altına almış durumda. Durum böyle değilse bile halk böyle bildiği için bu gelecekte büyük bir problem gibi görünüyor. 2019 seçimlerine gidilen süreçte Ak Parti yeterince yıprandığı için, yeni bir paralel yapı ile mücadele edecek durumda değil. Fakat ilerleyen zamanlarda devletin bu tür paralel yapılar ile mücadele edeceğini belirtmekte fayda var. 

Bir Adanmışlık Öyküsü… 

Bir dostum hastanede ziyaret ettiği bir tıp doktoru ile ilgili bir anısını anlatmıştı. Aynı zamanda akademisyen de olan bu doktordan bahsetmek istiyorum. Aşırı yoğun olan, hastalarıyla birebir ilgilenen ve bu arada diğer herkesle ilgilenen, ara sıra gelen telefonuna da bakan ve herkesin sorununu çözmeye çalışan, kimseyi memnuniyetsiz bırakmayan bu hekime arkadaşım; “bu yoğunluk sizi hasta etmesin” diye yarı esprili bir soru sorar. Aldığı cevap tam ders niteliğindedir; “nerden biliyorsun, belki de bu yoğunluk benim ilacımdır.” Ak Parti eğer geleceğe dair olumlu yatırımlar yapacaksa, bu tür kişileri bulup partisine kazandırmak zorundadır. Parti ilk kurulduğunda adeta bir “adanmışlar” ordusuydu. Zamanla bu durum “menfaat” eksenine kaydırıldı. Ak Partinin tekrar eski günlerine dönmesi için yeni bir “adanmışlar” ordusuna ihtiyaç var. Yoksa işi oldukça zor! 

Selametle… 

Adem İnsanoğlu