dore okulları
Malatya
29 Mart, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.37
  • EURO
    34.96
  • ALTIN
    2325.5
  • BIST
    9088.69
  • BTC
    69736.44$

‘Arapgir kendilerine 'KAYYUM'u atar' demiştim, atadı!


‘Arapgir kendilerine 'KAYYUM'u atar' demiştim, atadı!
Çarşamba Röportajları...
Narin

 

Malatya'nın ilçelerinden Arapgir'de, halk ona üst üste 3'üncü kez teveccüh gösterdi. 31 Mart 2019'daki Mahalli İdareler Genel Seçimleri'ne, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) çatısı altında giren Haluk Cömertoğlu, yüzde 52.94'lük oy yüzdesine ulaştı. AK Parti'li kimliğiyle de, daha önceki 10 yılda büyük hizmetler eden Cömertoğlu; eğitim, ulaştırma, altyapı, tarım, hayvancılık, turizm vb. gibi başlıklarda, dev projelere imza atmaya devam ediyor. Hemen her demecinde “halkın takdiri” tabirini kullanan Arapgir Belediye Başkanı, adaylık döneminde yaşadıklarından, kırgınlıklarına; Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Selahattin Gürkan ile iletişiminden, kayyum söylentilerine kadar birçok konuya, Malatya Time kanalıyla açıklık getirdi...

 

“Galiptir bu yolda mağlup”... Evet... İlk başta, bazılarınca yenik ilan edilse de Malatya'nın Arapgir ilçesinde üst üste üçüncü zaferini elde etti belediye başkanı Haluk Cömertoğlu... Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Arapgir'de, 31 Mart 2019 Mahalli İdareler Genel Seçimleri'nde onunla kazandı. Her eve girdi, her eli sıktı, herkesle göz göze geldi ve halkın takdirini bir kez daha aldı. Bu defa farklı bir parti çatısı altında ve farkla...

OY ORANINI YÜZDE 52.94'E ÇIKARDI
Haluk Cömertoğlu, 3 bin 793 oyla yüzde 52.94'lük orana ulaştı. En yakın rakibi olan AK Parti'den Rıza Murat Türksoy; 3 bin 25 oyla, yüzde 42.22'lik dilimde kaldı. 2014'te sandığa Cömertoğlu'yla giren AK Parti; 3 bin 288 oyla, yüzde 46.90'a erişmişti. CHP'nin o dönemki adayı Hüseyin Akşahin ise 2 bin 261 oyla, yüzde 32.30'da kalmıştı. Cömertoğlu, seçimlere bu kez AK Parti'den değil, CHP'den girdi; ama kendi oyunu da yüzde 6.04 artırmayı başardı. CHP'ye yönelenlerin sayısı ise Arapgir'de, Cömertoğlu etkisiyle 5 yılda yüzde 20.64'lük yükseliş gösterdi.  Ayrıca o; ilk defa 2009'da, 2 bin 89 oy ve yüzde 59.50'yle AK Parti'nin Arapgir Belediye Başkanı olmuştu.

GAZETECİ-YAZAR MURAT ÇETİN'E ANLATTI
Haluk Cömertoğlu, “Ortak Gelişim Stratejisi” ile Arapgir özelinde "Birlikte Üreten-Birlikte Yöneten, Terk Edilen Değil-Tercih Edilen Şehir" vizyonuyla, 5 il ve 8 ilçeyi kapsayan "Destinasyon Yukarı Fırat Havzasına" ‘Gönül Belediyeciliği'ni aşılıyor. Sayın Cömertoğlu ile içeriği dopdolu bir röportaj gerçekleştirdik. Sorularımıza samimi yanıtlar verdi. Etrafına ışık ve umut saçarken, önümüzdeki dönemin yolunu aydınlattı. Yapılacaklar listesindeki önceliklerini sıralayan Cömertoğlu; dev projelere, halihazırda yoğunlaştıkları işlerden gelecek hedeflerine dek, birçok konuda düşüncelerini, Malatya Time Genel Yayın Yönetmeni, gazeteci-yazar Murat Çetin aracılığıyla kamuoyuyla paylaştı…

1_114

HİZMET ETMENİN
KARŞILIĞI BU DEĞİLDİ!

AK Parti güç sarhoşluğuna düşen bir travmayı, tüm Türkiye'deki gibi Arapgir'de de yaşadı. İnsanların hafızasıyla oynayan, “Kimi koysak zaten kazanacak” diyen bir çizgi vardı. Tamamen birkaç kişi, genel merkez kayyumu gibi çalışıp, “Biz ne diyorsak o olacak” dedi. Oysa biz, halkın, kendi adına hizmet edeni istediğini defaatle dile getirdik.

Arapgir'de herkes “AK Parti kazanır” diyordu; ancak siz oyunuzu yaklaşık 6 puan artırdınız. Neden Arapgirliler, yüzde 52.94'le sizi tekrardan başkan yaptı?

Altını çizerek söylemek istiyorum ki, bu milletin tercihidir. Biz millet için bir duruş sergiledik. 2009'dan beri de bu duruşumuzu devam ettiriyoruz. AK Parti'de, 2 dönem “belediye başkanı” sıfatıyla halkın emanetçiliğini yaptım. O süre içerisinde sürekli “Sen de kimsin?” eğilimlerine boyun eğmeden, işimizi doğru yaptık. 10 yılımız böyle travmalarla geçti. 2019 seçimlerine de geldiğimizde, “Mevcut yapının kabul etmediği başkan” sıfatıyla önde sayılmaya başlandık. 1 yıl önceden “6 başkan tekrar olmayacak” diye ilan ettiler. Biz işimizi yaptık, kendimizi bozmadık. 2 dönem aday olmadık, aday yapıldık. AK Parti'den aday beyanım da yok. Aynı şekilde CHP'den de aday yapılmış birisiyim.

        AK Parti kendi güç sarhoşluğuna düşen bir travmayı, aslında Türkiye'deki gibi Arapgir'de de yaşadı. İnsanların hafızasıyla oynayan, “Kimi koysak zaten kazanacak” diyen bir çizgi hâkimdi. Tamamen birkaç kişi, genel merkez kayyumu gibi çalışıp, “Biz ne diyorsak o olacak” dedi. Böyle bir ortamda, biz halkın böyle düşünmediğini, halkın kendisine ait olduğu ve kendi adına hizmet edeni istediğini defaatle ifade etmemize rağmen bunlar ortada bırakıldı. Hizmet etmenin karşılığı bu değildi! Biz de bu süreçte halkın yanında ve onlarla birlikte olduk. Partilerin ortaya koyduğu disiplinin, bir araçtan öteye gitmediğini ifade ettik. “Partiler bir araçtır” dedik. “Amaç, bu makamların Şehr'ül Emin sıfatıyla insanlar elinde yönetilmesidir” dedik.

ARAPGİR, 52 YIL SONRA
CHP'NİN YÖNETİMİNDE

4 aylık seçim döneminde, hiç kimseden oy istemeden, milletin emanetine talip olduğumuzu hatırlattık. Halkın teveccühüydü; ama iyi bir ekip çalışması da yaptık. CHP'nin ortaya koyduğu bu değişim rüzgârına Türkiye ihtiyaç duyuyor. Siyasetteki baskıları, ötekileştirilmeyi, “hain” ilanlarını en azından minimize etmek için büyük bir fırsat var.

CHP bize ciddi bir teklifle geldi. Biz de CHP'ye “belediye başkanı” sıfatıyla katıldık. Daha sonra da CHP'nin adayı olarak ilan edildik. 4 aylık seçim döneminde hiç kimseden oy istemeden, milletin emanetine talip olduğumuzu hatırlattık. Halkın vereceği karara saygı duyacağımızı ifade ettik. Arapgir 52 yıl sonra, CHP'nin yaklaşık yüzde 53 gibi bir oranla yerel yönetimde iktidar olmasını temenni etti. Halkın teveccühüydü; ama iyi bir ekip çalışması da yaptık. CHP'nin iç örgütünün ve belediye meclis üyelerinin ortaya koyduğu ortak bir çalışma oldu. Meclis üyelerimizin özellikle sahadaki itibarlı duruşu, bizlerle birlikte uyumu, bu konuyu halkın kabulüne zorladı. Partilerin üzerine çıktı.

        Bu açıdan ben Apargir'e ve çalışan bütün arkadaşlara minnettarım. CHP, Türkiye'nin ana omurgasıdır. Partili sistemin içerisinde, şu an İstanbul başta olmak üzere büyükşehirlerin birçoğunda duruş sergilendi. Hizmet üretmeye çalışan, kendi içerisindeki ve dışarıdaki baskıları da birlikte yönetebilen bir strateji izleniyor. CHP'nin ortaya koyduğu bu değişim rüzgârına Türkiye ihtiyaç duyuyor. Siyasetteki bu baskıları, ötekileştirilmeyi, “hain” ilanlarını en azından minimize etmek için büyük bir fırsat var. Çok çalışmamız gerektiğini ifade ediyorum ve çalışıyoruz da...

‘İKTİDAR ARKANIZDA OLMAZSA HİZMET
ALAMAZSINIZ” SÖZÜ KANDIRMACA

Arapgir'de hiçbir şey değişmedi. Belediyede, belediye organizasyonunda, kurumlarda değişiklik olmadı. Anlayış aynı anlayış, çalışanlar da aynı insanlar. “İktidar arkanızda olmazsa hiçbir hizmet alamazsınız” sözünün boş bir kandırmaca olduğunu, birilerine çıkar sağlama olduğunu biz ispat ettik. Malatya'nın 5'ten büyük olduğunu ispat ettik. Bütün bu tıkanmalara boyun eğmek yersiz ve gereksiz. Dolayısıyla bu düşüncemizi samimi niyetlerle Allah'a ait bir duruş, millete ait bir söylem olarak, Alevi, Sünni, Türk, Kürt demeden, ortak “emanetçilik” sıfatımızı yerine getirdik. Şehr'ül Emin'e yakışan ve bu müessesenin 1850'den beri Türkiye-Osmanlı coğrafyasında Türkiye'de, Türkiye Cumhuriyeti'nin bugüne kadar gelen yerel hizmetlerinin yapılmasında gerçek kimliğini ortaya koyduk. Gerçek duruşunu da devam ettiriyoruz.

HER ŞEY, 3 KİŞİNİN
DUDAĞININ ARASINDA!

İşlerine gelmeyen, halkın içinde olan, işi yapan pozisyondaki arkadaşlarımız, AK Parti'den tasfiye edildi. Bu, şahsi kine dayalıydı. “Biz ne dersek o olur” söyleminin eseriydi. Her şey, 3 kişinin; Öznur Çalık, Ahmet Çakır, Hakan Kahtalı'nın iki dudağı arasında! Birlikte hareket etiler ve bizi istemediler. Biz milletin oyuyla geldik, atamayla değil!

Ceketimizi koysak kazanırız” şeklindeki söylemler, kimlere ait? Bu kibirvari hareketleri somutlaştırabilir miyiz? Elinizde reel bazı deliller var mı?

Genel merkezde, seçimlere 6 ay kala toplantılar yapıldı. Bülent Tüfenkçi hariç, geri kalan milletvekillerinin her oturumda yanlarında İstanbul'dan bir genel merkez görevlisi vardı. Maraş, Adıyaman, Elazığ'dan da kendi birlikte çalıştıkları -Bu illere dikkat edin! Hepsinde kıyım yapıldı-... İşlerine gelmeyen, halkın içinde olan, işi yapan pozisyonda olan arkadaşlarımız AK Parti'den tasfiye edildi. Bu çok gereksiz ve şahsi bir tutumdu. Particiliğin ötesinde, AK Parti'nin ortaya koyduğu kurumsal yapının da ötesinde, bir şahsi kine dayalıydı. “Biz ne dersek o olur” söylemiydi.

        Bunların kim olduğunu Malatya'da herkes biliyor. Her şey, 3 kişinin (Öznur Çalık, Ahmet Çakır, Hakan Kahtalı) iki dudağı arasında. “Biz ne dersek o” diyen, hâlâ da buna devam eden bir söylem var. Bu 3 kişi birlikte hareket etti ve bizi istemedi. Ahmet Bey'in zaman zaman sessiz kaldığını da duyuyorum. Ama bizim şahsi hiçbir garezimiz yok. Makamı millete ait, kaynağı da kamu hakkı olarak bildik. Bunu herkes görüyor. Büyükşehir'i nasıl bir boşluğa düşürdükleri, nasıl bir iç çatışmayla Malatya'ya hizmet etmekten uzaklaştırıldığını, gelen yönetim de ifade etti. Biz işi particilikle yönetmiyoruz, yüzde 100 “belediye başkanı” olarak yönetiyoruz. Malatya Büyükşehir Başkanımızın da aynı şekilde, aynı işi yaptığını biliyoruz.

        Bizim başka partide olmamız veya kendi yandaşları olmamamız, onların hizmetleri açısından çok şey değiştirebilir; ama bizim açımızdan bir şey değiştirmiyor. Çünkü biz milletin oyuyla geldik, atamayla değil! Onların ortaya koyduğu disiplin, biat geleneğinde atama sisteminin uyguladığı sistemdir. Nitelikleriyle ortaya çıkan ve kendini ispat etmiş, kazanımlarıyla bilinen insanların, kendi çıkarlarıyla çeliştiğinde nasıl yaftalandığını ve dışlandığını da Malatya hazin bir şekilde görüyor.

MARİFET BİZDE DEĞİL, HALKTA

Oy oranındaki yükselişi neye bağlıyorsunuz? AK Partililer kısmen destek mi verdi? Arapgirliler yaşananlara tepki mi gösterdi? “Karar mercii biziz” mi dediler?

2014'te yüzde 47 oy aldığımda, CHP yüzde 32 oy almıştı. Yüzde 54'e çıkan bir partiyle seçimi kazandım. Bir önceki dönemde karşı karşıya konulan, iki partinin kriterleri. Biz marifeti kendimizde bulmuyoruz. Halkın içinde yer almamız önemli. Halkın ferasetinde, doğru şeyler anlatıldığında doğru yerde durulmalıdır. Halk doğru yerde durdu. İstanbul'da 14 bin farkın 800 bine çıkması, Ankara'da büyük fark yemeleri, birçok büyükşehri kaybetmeleri, baskılanmanın sonucuydu. Dolayısıyla, bu Arapgir bir modellemeydi. CHP ile birlikte Arapgir ve siyaset de kazandı.

HAKAN KAHTALI'NIN ‘ANKETLERDE
ÇIKMADI' AÇIKLAMASI YALAN!

Arkadaşlarımız, basın ve bizi tanıyan insanlar, “Battalgazi'de mutlaka Haluk Cömertoğlu” olmalı dedi. En son Arapgir'deki araştırmada, başkanın, yüzde 78 oranında tekrar istendiği belirlendi. Hakan (Kahtalı) Bey'in, “Cömertoğlu'nu niye aday yapmadınız? sorusuna, “Anketlerde çıkmadı” yalanını hatırlatayım! Her şeye rağmen biz öndeydik.

Bir ara Battalgazi'de adaylığınız konuşuldu. Bu konu nereden çıktı? Gayeniz ve hedefiniz neydi?

Bizim adaylığımız Battalgazi'de alınmadı. “Belediye başkanı” sıfatıyla görev yapanların resmi müracaatları olmadı. Bu nedenle bizim resmi beyanımız olmadı. Arapgir'de başkanı artık istemediklerini ortaya koydular. Biz de başkan olarak bunu duymadık. Belediyemizin yönetiminin halka ait bir yönetim olduğunu ifade ettik. Bu konuda da tutumumuzu değiştirmedik. Bu arada Battalgazi Belediye Başkanımız, şu an Malatya Büyükşehir Belediye Başkanımız olan Selahattin Gürkan, tarih ve kültür mirasıyla ilgili Arapgir ile birlikte 10 yılını geçirdi. Beraber proje ürettik. Dolayısıyla tarihi bir değerin, kültürel bir varlığın farkındalığı ortaya çıktı. “Battalgazi tarih ve kültür mirasını nasıl yürütecek?” diye bir arayış başladı. Bu konuda bizim ortaya koyduğumuz farkındalık, Battalgazi gündeminde önemli bir yer işgal etti.

        Arkadaşlarımız, basın ve bizi tanıyan insanlar, özel teveccühleriyle, “Battalgazi'de mutlaka Haluk Cömertoğlu” olmalı dediler. Bu konu araştırmalara yansıdı. En son Arapgir'deki ankette, yüzde 78 oranda başkanın tekrar istendiği ortaya konuldu. Milletvekili sıfatındaki Hakan (Kahtalı) Bey'in, “Cömertoğlu'nu niye aday yapmadınız? sorusuna, “Anketlerde çıkmadı” yalanını buradan hatırlatayım. Bunların hepsi, kendi elindeki anketlere inat, başka şeyler konuştu. Anket firmalarına rağmen biz önde çıktık. Battalgazi aday adaylığı konusunda bizim ismimizin içinde olduğu dosya, alt kuruldan üst kurula çıktı. Üst kurulda da incelenen, yeterli görülen tek dosya olarak da Meclis'te ve Ankara'daki genel merkezde gündem oldu. AK Parti'nin araştırma komisyonu başkanı da beni arayarak “Hayırlı olsun” dedi. 3 gün vardı. Ben de kendisine, ilan edilmeden kendisine hiçbir adım atmadığımı, Battalgazi'ye gelip çalışmadığımı, Battalgazi'de “aday adaylığı” sıfatıyla hiçbir yere gitmediğimi ifade ederek, “Bu görev verilirse yaparız” dedim.

2_99

BİZ KİMSENİN CEBİNDE TAŞINMADIK

AK Parti'den, Arapgirli olup Malatya'da tanınmayan, benim de akrabalık ilişkim olan bir arkadaşımız aday olarak gönderildi. Arapgir'deki dokuyu ve sahayı tanımıyordu. Diğer yandan, teşkilatlar, parti üzerinden, ihalelerden yol isteyemez. Eleman yerleştirmek için ilişki kuramaz. AK Parti'nin düştüğü çukur, budur. Bütün sistemi çökerten de budur.

Biz kimsenin cebinde taşınmadık. Kimsenin referansıyla bir yere gelmedik. Referanslarla gidilen yolda duruş sergilemek istemedik. Ankara'daki genel merkezde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da yakınındaki kişiler gelip 3 gün boyunca Malatya'da Selahattin Gürkan ve beni yanına alarak, birçok sivil toplumun önde gelenlerini ziyaret etti, bizi test etti. Malatya'yı tanıdıktan sonra genel merkeze gidip, “Bu aday olacak” demesine rağmen durum ortadan kaldırıldı ve hiçbir yerden aday yapılmadım. “Sen bizim ekibimizdensin. Seni istihdam ederiz” denildi. Bizim istihdama ihtiyacımız yok! Ben ticari bir altyapıdan geliyorum. Kimseye ve bu işe ihtiyacım yok. “Görev verilmese de ben bir kurban keser, dostlarımla işime de geri dönerim” dedim. Bu konuda da çok net bir tavır ortaya koydum. Ama bu süreçte halkın, özellikle de Ankara'da Arapgirlilerin dernek çalışmaları, sivil inisiyatifin CHP'nin genel merkezine baskıları, “Bu insanın mutlaka bizden aday olması lazım” demeçleri vardı. “Sağ-sol yok, bu insan birleştirici ve ayrım yapmadan hizmet etti” denildi.

        Arapgir aksini kabul ederse çatışmacı bir durumu yaşayabilirdi. Zaten kırılmaya doğru giden, ötekileştirilmek istenen bir toplum var. “Mutlaka Haluk Cömertoğlu ve ekibi, CHP'de değerlendirilmeli” sesleri yükseldi. AK Parti'den, Arapgirli olup Malatya'da tanınmayan, benim de akrabalık ilişkim olan bir arkadaşımız gönderildi. Onun da Arapgir'de bu dokuyu ve sahayı tanımaması, büyükşehir yasasından sonra mezradaki ve köydeki işlerin de direkt size gelen tarafının 5 yılda öğrenilmeyecek oluşu çok iyi anlaşıldı. Sahada hiçbir miting yapmadan, broşür bastırmadan, bir konvoy oluşturmadan, Türkiye tarihinde ilk kez bu kadar büyük bir çoğunlukla ve ezici bir şekilde CHP'nin iktidarı sağlandı.

        “Millet ne diyorsa o olur; Su akıp, yolunu bulur; Yük olmayacağız, yük alacağız” dedik. Bütün bunlar bizim inanç dünyamızın dışa ve yaşamımızın,  kültür dokumumuzun halka yansıyan yüzüydü. Bunların hepsini şu anda da icra ediyoruz. Arapgir çalışan ilçe, çalışılan bir bölge, umutların yeşerdiği, “güvenli yurt” olarak anıldığı, on binlerce yıldır toplu yaşamın, özellikle de uzlaşı kültürünün yerleşik hayata döndüğü bir yer. Halkımızla birlikte bu işi yapmaktan da onur duyuyoruz. Bu parti faaliyeti değil, yerel bir duruştur. Belediye başkanlığı parti faaliyeti değildir. Parti faaliyetleri teşkilatların faaliyetleridir. Teşkilatlar, parti üzerinden, ihalelerden yol isteyemez. Eleman yerleştirmek için ilişki kuramaz. AK Parti'nin düştüğü çukur budur. Bütün sistemi çökerten de budur. Niteliğe bakmadan, “Ben böyle istiyorum, kimsenin söz hakkı yoktur” diyen bu anlayışı, biz, Arapgir'de bir kez daha sorgulatma fırsatı bulduk.

  1. İKEN 3. PARTİ OLMAK, SİYASET
    HATASI VE MENFAAT ZEKÂSI
    !

Ak Parti'de, “aday adayı” olabileceklerin hepsinin üstü çizildi. Birinci sırada ben vardım. Sonra Doğanşehir. Akçadağ'ın ardından Darende ve Kale, akabinde kısmen Kuluncak... “Bu güçle savaşamayız, boy ölçüşemeyiz, mücadele edemeyiz” diye, geri çekildiler. Bu arkadaşların hepsini tasfiye ettiler. Yaptıkları şimdi, genel merkezde yüzlerine vuruluyor.

Arapgir ile birlikte, Malatya'nın hangi ilçelerde adaylık konusunda yanlış yapıldığını düşünüyorsunuz?

Olmayacak, yapamayacak, yapmakta zorluk çekecek insanlar, yakınlarına çekilip basın yoluyla, parti kanalıyla, güç devşirerek öne çıkarıldı. Ak Parti'de “aday adaylığı” döneminde, olabilecek insanların hepsinin üstü çizildi. Birinci sırada ben vardım. Benden sonra Doğanşehir... Doğanşehir “Olmayacağım” deyince iptal ettiler. Akçadağ'ın ardından Darende ve Kale, akabinde kısmen Kuluncak... Bu arkadaşlarımızın hepsini tasfiye ettiler. Bir yere vali olacakken gelip burayı tercih etmişken, anketlere bakmadan, doğalgaz yatırımı 3 yılda tamamlanmayıp çamur içinde bırakılıp intikam dahi alındı! Selahattin Gürkan şu anda bu işlere ayrımsız hizmet ediyor, puan kazanıyor. Bunlar ise puan kaybetti.

        Biz “İllaki şu olsun” demedik, “Ne görev verilirse yaparız” dedik. Diğer arkadaşlarımız da aynısını söyledi. “Biz bu güçle savaşamayız, boy ölçüşemeyiz ve mücadele edemeyiz” diye, Darende başta olmak üzere geri çekildiler. Cemal (Akdemir) Başkan “Eski Kale Belediye Başkanı) da aynı şeyleri söyledi. Ama Akçadağ ve Arapgir dayatmayı kabul etmedi. Akçadağ Belediye Başkanımızı (Ali Kazgan-Bağımsız) kutluyorum. İşlerinin tümünde de destekliyorum. Akçadağ meclisinin, parti temelinde ortaya koydukları Fırat Kalkınma Ajansı'ndan yaptığı hibe projesine bile onay vermeyen tavrını kınıyorum. Bu particilik değildir. Bu ilçenin insanının oyuyla hizmet etmeye gelmişsiniz. Akçadağ, Arapgir veya başka bir ilçenin lehine bir proje geliştiriyorsa, borçlanmıyor kaynak üretiyorsa burada particilik yürütülemez. O ilçenin lehine olan karar, o meclis tarafından desteklenmek zorunda. Milletin de arzusu budur. Akçadağ'da bu sorun yaşanıyor. Ali Başkanıma da tekrar diz çöküp “Eski kulvarına gel” deniliyor. Çünkü yaptıkları, genel merkezde yüzlerine vuruluyor. Gittikleri yerlerde bu soruluyor. Akçadağ'da 1. parti iken 3. parti oldular! Bu, bir siyaset hatası ve menfaat zekâsı.

BURASI BABALARININ ÇİFTLİĞİ DEĞİL!

Siyaset, arka bahçe ilişkisinden vazgeçmeli. AK Parti'nin köleleştirdiği, kalkınmanın kişisel, adaletin de kişilere bağlı olarak çalıştığı sistem, Türkiye'nin devlet genetiğini bozuyor. Türkiye Cumhuriyeti, mülkiye geleneğinden uzaklaştırıldı. Asıl yönetim erkleri ve kodları olan taşra teşkilatları, tamamen birkaç kişinin iki dudağı arasında eziliyor.

Seçime 6 ay vardı. Selahattin Gürkan ile bir pazar gezisinde, basın mensupları, “Sizi aday yapmayacaklarını söylüyorlar” diye bir soru yöneltti. “Aday olma gibi bir niyetim yok. ‘Malatya'nın üzerinde vesayet sahibiyiz' diye genel merkez kayyumu olarak çöken arkadaşlarımızın (!) ve onunla birlikte hareket edenlerin karşısında sonuna kadar duracağız ve mücadele edeceğiz” dedik. “Kimin için?” diye sorduklarında da “Sizin için” diyebildik. Şu anda da kimseyle küslüğümüz ve kavgamız yok. Burası babalarının çiftliği değil. Siyaset, arka bahçe ilişkisinden vazgeçmeli. AK Parti'nin köleleştirdiği, “adalet ve kalkınma” diye başladığı yolda kalkınmanın kişisel, adaletin de kişilere bağlı olarak çalıştığı bir sistem, Türkiye'nin devlet genetiğini bozuyor. Türkiye Cumhuriyeti, mülkiye geleneğinden uzaklaştırıldı. Asıl yönetim erkleri ve kodları olan taşra teşkilatları, tamamen birkaç kişinin iki dudağı arasında eziliyor. Bizim itirazımız, bu ezilen sistemin kamu gücü olarak kişilere devredilmesi.

        Her kurumun tarım, şehircilik ve sağlık politikası gözden geçirilmeli. Kırsaldaki yaşamın hayvancılık ve tarım potansiyeline ilişkin, “Ben bilmem, ben çözemem” deyip, il müdürü, taşra teşkilatı, mülkiye erki geride duruyorsa, burada siyasiler kendini sorgulamalı. Ne oldu da bu insanlar elini çekti? Bürokratlar bunun için varlar. “Kaynağımız yok” demek için değil, kaynak üretmek için... Devlet yönetimi, bürokratı kadar iş yapar. Şehirler bu kafalarla, sarmal sömürülerle yönetiliyor. Çıkarcı felsefeyi, herkese aracı sistemiyle kabul ettirdiler. Bundan vazgeçilmeli. Bir işe gireceksiniz, siyasi referans isteniyor. Niteliğiniz, kabiliyetiniz, siyasetteki referansınız kadar!

KAMU HAKKINI, KUL HAKKI
BİLMEKTEN BAŞKA BİR DİL YOK

CHP; devletini, milletini, bayrağını, sancağını seven bir parti. Paylaşımcı ve istişareye açık bir sistemden başka bu işin çözümü yok. Türkiye ekonomisi ciddi irtifa kaybediyor. Dışarıdaki oyunlar, içindeki kurtlar bu ağacı kurutmaya yönelmiş. Eşit şekilde hizmet üretilmeli. Kaynakları israf etmeden, verimlilik ilkesiyle halka istihdam kapıları açılmalı.

Devlet elimizden gidiyor ki, biz devlet tarafıyız. CHP devletini, milletini, bayrağını, sancağını seven bir parti. Tek parti dönemiyle yadırganan, il başkanlarının, valiye talimat verdiği söylenen, yıllarca AK Parti'nin içinde olup “Yapmayın bunu” dememe rağmen, aynı şeyin yapıldığı bir parti sıfatıyla, şu an devrede durması doğru değil! Paylaşımcı ve istişareye açık bir sistemden başka bu işin çözümü yok. Kamu hakkını, kul hakkı bilmekten başka da bu bürokrata söylenecek bir dil yok. Eşit şekilde hizmet üretilmeli. Kaynakları israf etmeden, verimlilik ilkesiyle halka istihdam (istihdam eden değil) ve üretim kapıları açılmalı. Ürettiğini pazarlayan ve dış pazarda marka geliştirip, bu markaların yerleşik ayaklarının orada oluşması için fırsatlar oluşturan bir organizasyona gerekli.

        Türkiye ekonomisi zaten ciddi manada irtifa kaybediyor. Dışarıdaki oyunlar, içindeki kurtlar bu ağacı kurutmaya yönelmiş, Osmanlı'nın devamı olan, özellikle Müslüman coğrafyamızda “umut” diye ortaya koyduğumuzun umutsuzluğa gittiği bu ortam, hepimizi rahatsız ediyor. Parti bir din değildir. Cumhuriyet Halk Partisi ve diğer partiler de dinden uzak değildir. Herkese eşit mesafede hizmet üretmesi gereken yönetime, hizmet üzerinde sahadaki istek ve beklentilerin aidiyete dönüştüğü mutluluğa, istihdam değerleriyle refah seviyesinin tabana yayıldığı huzur ve güven ortamına davet edilen bir çalışmaya ihtiyaç var.

EN BÜYÜK HATA ‘ŞUNLARA OY
VERİRSENİZ HAİNSİNİZ' DENMESİYDİ

Malatya kamuoyu sizi dini hassasiyetlerinizle tanıyor. “AK Parti değil de, mesela Saadet Partisi olabilir” şeklinde bir beklenti vardı. Neden CHP?

İlçelerde Millet ve Cumhur İttifakı diye bir uygulama başladı. Dolayısıyla yüzde 51 başkanlık sistemiyle başlayan bu sistem, yerel yönetimlere yansıdı. Yerel yönetimlerin seçiminde de parti teşkilatları, özellikle il teşkilatları, il başkanları koordinasyonları, ilçeler bazında güç birliğine gitti. Ak Parti ve MHP ittifakla adaylarını gösterdi. CHP, İYİ Parti ve Saadet Partisi'nde de; yine ittifak edilen konularda bir parti aday gösterdi ve diğerleri o adayı destekledi. Arapgir'de CHP ittifakı içerisinde “İYİ Parti önde olsun” denildi. Bizim için fark ekmezdi. Biz zaten işimizi aynıyla yapacaktık. Fakat Arapgir'de, CHP'nin bugüne kadar ortaya koyduğu disiplin ve seçmen yapısı, İYİ Parti'den açık ara önde olduğu için İYİ Parti ile başka bir ilçe değiştirilerek Millet İttifakı'nın ortak aday olarak biz açıklandık.

        Ben aynı zamanda şu an İYİ Parti'nin de Birine “Muhafazakâr”, birine de “Az muhafazakâr” diyemezsiniz. Bunu seçmen üzerinden hiç yapamazsınız zaten, yapmamalısınız da. Buradaki en büyük hata; “Şunlara oy verirseniz hainsiniz” denmesiydi. Bizim itirazımız da seçmenin “hain” ilan edilmesiydi. Seçmen öz kültürüyle, kazanımıyla, ferasetiyle bir şeyleri değerlendiriyor. Dolayısıyla hainlik suçlaması yersizdir. Hain olmayan ve hainlik yapmayan insanlar bundan alındı. Arapgir'de de hainlerin olmadığı ortaya çıktı.

MUHALEFETİ SEVMEM; AMA
KAMU BOZULURSA YAPARIM

Genel Başkanımız (Kemal Kılıçdaroğlu), büyükşehir başkanları ile bize aynı ilgiyi gösteriyor. AK Parti için bu kadar çalışmış birisiyim; ancak 10 yıl boyunca zat-ı muhteremleriyle (Cumhurbaşkanı Erdoğan) tokalaşmış değiliz! Dosyalarımın hepsi genel merkezdedir, tıkanıklıklarının tümüne karşı çözüm önerileriyle gitmiş birisiyim.

“Partinin dinlisi-dinsizi, muhafazakârı-gayrı muhafazakârı” şeklindeki bir tasnifi nasıl yorumluyorsunuz?

Partiler şimdi kümelendi. Herkese mikro anlayışla bir yönetim tarzı geliştirildi. Bunun içerisinde cemaatler, tarikatlar, cemiyetler, vakıflar, dernekler, Türkiye'deki sivil oluşumların tümü, odalar ve kooperatifler, siyaset güdümlü olmaya başladı. Böyle olunca karşıtlıklar çoğaldı, özellikle ticaret yapan kooperatif ve birlikler tasfiye sürecine girdi. Bunun dışındakiler ise tabela örgütü oldu. Sonuçta bu siyasete yansıdı, siyasette kim daha çoğunluktaysa bunlar yönetim erklerini de tutarak diğerlerini yok etme girişiminde bulundu. Bu AK Parti üzerinden yapıldı. Herkes, önce kendi bünyesinde eğilimleriyle birleştirilmeli ve ayrım yapılmamalı.

        İŞ-KUR'dan bir eleman alacaksınız, liyakat esası var mı? İlçe başkanınız bu işe ne kadar liyakatli ve vakıf? Bırakın da bunu bürokrasi ve güvenlik birimleri çözsün. Güvenliğe alacağınız işi, güvenlik birimiz bilir. Sadakâtini o sorgular, marifetini o bilir. İstihbarat bunun güvenliğini sorgular. Ama siz isim vermişsiniz, temize çıkarıyorsunuz, getirip sokağına teslim ediyorsunuz, ardından kim düşmansa onun evini kırmızı çarpı çekmiş gibi gözaltında bulunduruyorsunuz! Devletimi çok seviyorum, devlet kültürüyle yetişmiş mülkiye ailesinin çocuğuyum. Dolayısıyla nereye gidersem gideyim, bu kültürümü değiştirecek hiçbir eğilimim olamaz. CHP de bunu şu ana kadar baş tacı etti. Arkadaşlarımın hepsine teşekkür ediyorum. Veli Ağbaba başta olmak üzere, Malatya'daki ve genel merkezdeki genel başkanım da dahil herkese teşekkür ediyorum.

        Genel Başkanımız (Kemal Kılıçdaroğlu), büyükşehir başkanlarına gösterdiği muamelenin aynısını bize de gösteriyor. AK Parti için bu kadar çalışmış birisiyim, 10 yıl boyunca zat-ı muhteremleriyle (Cumhurbaşkanı Erdoğan) tokalaşmış değiliz! Dosyalarımın hepsi genel merkezdedir, tıkanıklıklarının tümüne karşı çözüm önerileriyle gitmiş birisiyim. Muhalefeti sevmem; ama kamunun bozulduğu nokta ise yaparım. Kendi tarafımdan da yapılıyorsa yine yaparım. Biz siyaset anlayışımızı bu taban üzerine koyduk ve değiştirmeye de niyetimiz yok. Malatya, dedikodu boyutuyla büyükşehir siyasi çekişmesi, teşkilat çekişmesi içerisinde irtifa kaybediyor. Müteşebbislerle, iş dünyasındaki organizecilerle görüşüyorum. Sahipsizlikten ve üzerlerine gelen endüstriyel yazılımın, Türkiye'yi ahtapot gibi uluslararası sermayenin zora soktuğundan dertliler. Birikimleri bitme aşamasında, üzerlerine çöken anlayışla nasıl mücadele edeceği konusunda siyasetten ve iktidardan çözüm bekliyor, buna yönelsinler. Aralarındaki çekişmeleri bıraksınlar.

SELAHATTİN GÜRKAN BAŞKAN
MALATYA VE BİZİM İÇİN ŞANS

Başkanlar hep yukarı bakmaya başlamışlardı. Dolayısıyla aşağıdaki ses unutuldu. Sayın Selahattin Gürkan ise bürokrasiden gelen, devlet terbiyesi almış biri. Tuzaklara düşmeyecek kadar da basiretli. Ayrımsız hizmeti eleştirilmekte. Ancak biz, siyaset kavgasına düşmeyiz. CHP'nin seçilmiş belediye başkanıyız. Sahadaki işler kanunla yönetiliyor.

CHP'li belediye başkanların ve meclis üyelerinin, Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Selahattin Gürkan ile sinerji içerisinde olduğu, Gürkan'ın da parti ayırmaksızın tüm ilçelere hizmet götürdüğü belirtiliyor. Selahattin Başkan'ı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Selahattin Başkana, CHP'nin belediye başkanı ne kadar yakınsa AK Parti'nin başkanı o kadar yakındır. Selahattin Gürkan bürokrasiden gelen, devlet terbiyesi almış biri. Bu tuzaklara düşmeyecek kadar da basiretli. Bu ayrımsız hizmeti eleştirilmekte. Teşkilatlar tarafından, kişi üzerinden ilçeler cezalandırılmak istenmekte. Şu ana kadar ayrım yaptığını görmedik. CHP'nin Hekimhan, Arapgir ve Arguvan belediyeleri, belediye organizasyonundaki büyükşehir meclisi, meclis üyeleri ve yereldeki çalışma örgütleri, Selahattin Gürkan'a götürülen her şeyin, imkânlar neticesinde, birini diğerinden ayırt etmeden değerlendirdiğini görüyor. Malatya menfaatine olan ve Büyükşehirin kabul ettiği, çıkarsız kararların sonuna kadar oy birliği ile arkasında duracağız. Selahattin Başkanımın bu tavrını kutluyorum. Böylece Malatya'nın normalleştiğini, daha huzurlu bir kent olduğunu her yerde ifade ediyorum.

        Getirdiği insanlar da kendisi gibi yukarıya bakmıyorlar. Çünkü başkanlar hep yukarı bakmaya başlamışlardı. Dolayısıyla aşağıdaki ses unutuldu. İnsanlar “siyasi pejmürde” dediler! Halk öyle değil, aksine çok dirayetli. Pejmürde olan bu sistemin içerisinde yukarıya bakanlar, sadece menfaati ve koltuğu için duranlar. Kamu kaynağını, kendi kaynağını kullanmadığı kadar hoyratça harcayandır. Selahattin Başkan, Malatya ve bizim için şans. Yaptığı kadarına teşekkür eder, yapılması gerekeni isteriz. “Bekle” dediğinde bekleriz, siyaset kavgasına düşmeyiz. Biz CHP'nin seçilmiş bir belediye başkanıyız. Sahadaki işler kanunla yönetiliyor. Belediye kanunları çok açık ve ayrım yapmaya müsait değil. Politik kavgaların halka dayatılması ve mağdur edilmesi söz konusu olduğunda da mahkemeye gidildiğinde, iktidar denildiği hali bu millet sorguluyor. İktidar tarafsız olmalı ve adalete dayanmalı.

3_70

‘ARAPGİR KENDİLERİNE ‘KAYYUM'U
ATAR' DEMİŞTİM, ATADI!

Niye Arapgirli'yiz? Tutkunuz, sevdalıyız, Türkmen beyiyiz. Sancağımız var, bayrağımıza, kültürümüze saygılıyız, Alevi-Bektaşi ve Sünni geleneğinin birlikte kombine olduğu ender ilçelerden biriyiz. Kimse bizim üzerimizden boza pişirmesin. Bizi bozmaya uğraşmasın, kendisi bozulur. Hakkımızda söylentiler var. “Arapgir kendilerine kayyumu atar” demiştim, atadı!

Son olarak neler söylemek istersiniz?

Arapgir; 10 yıldır, 200 tescilli tarihi eseriyle, 1.100 merkezde taş, kerpiç, ahşap sivil konutuyla, mimarisiyle, ortaya koyduğu 2 tane coğrafi işaretli ürünüyle, üzümüyle, Türkiye'de coğrafi işaret belgesi olan tek ürün olan Arapgir ve Malatya'ya ait Arapgir mor reyhanıyla, Tandır kebabıyla, küçükbaş hayvancılığıyla, Türkiye'nin en yüksek oksijenine sahip yetişen bütün bitki ve hayvan çeşitliliğiyle yaşanmaya müsait işler yapıyor. Yaşamı geliştirmeye ve orada tutunmaya dair işler yapıyor. Eğitimde zirveyiz, fiziki ortamları ve kaliteyi sağladık. Yüzme havuzlarından, spor komplekslerine kadar... Ürüne dönüştürdük ve markalar oluşturduk. Bunların hepsi, Türkiye'de ve yurt dışında karşılık bulacak. Markalaşma ve üreticiyi yerinde tutarak, üretimin tümünü alım garantili, üreticiyi teşvik ederek kooperatif çalışmasını da hızlı bir şekilde devam ettiriyoruz.

        Arapgir, Türkiye'de incelenmesi gereken bir belediye. Yerel duruşu olan ve hizmet üreten bir belediye. Kültürü, uzlaşı kültürüdür, herkesin birbirine düğünde ve taziyede hiçbir küslüğü öne sürmeden koştuğu, evindekini paylaştığı, sokağından geçene “Merhaba” ettiği, evinin kapısı çalındığında “Kapıma gelmiş” deyip düşmanlığı unuttuğu bir kültürün adıdır. Arapgir, Malatya'nın özeli olarak yaşayacak, Malatya'nın geneline de “Biz Arapgirliyiz, iyi ki Arapgir'deyiz” diyeceğiz. Mülkiyelilerin okullarının girişince bu yazı vardır. Mülkiyeciler bu terbiyeyle yetişmişlerdir. Biz Arapgirli'yiz. Niye Arapgirli'yiz? Tutkunuz, sevdalıyız, Türkmen beyiyiz. Sancağımız var, bayrağımıza, kültürümüze saygılıyız, Alevi-Bektaşi ve Sünni geleneğinin birlikte kombine olduğu ender ilçelerden biriyiz.

        Kimse bizim üzerimizden boza pişirmesin, bizi bozmaya uğraşmasın, kendisi bozulur. Bizim hakkımızda kayyum söylemleri var. “Arapgir kendilerine kayyumu atar” demiştim. Atadı. Kendileri düşünsünler, mülkiyecileri var. Devlet adamları, sadrazamları, paşaları, iş dünyasında karşılığı, çarpan etkisi var. Biz Arapgirli'yiz. Arapgir'de yaşamaya, Arapgir'de kalmaya Allah'ın izniyle hep birlikte varız. Ayırmadan ve üreterek var olacağız, dinin sermaye edildiği şu gün, din sermayesinden nemalanan ve bunu kullanan olmayacağız, olmadık. Hiç kimseyi de dinden dolayı “dinsizlik”le itham etmedik. Dinli olanı da baş tacı edip, özel marifetlerini takiyeciliğiyle bir makam karşılığı satmadık...

 HALUK CÖMERTOĞLU KİMDİR?

1965'te Arapgir'de doğdu. İlk, orta ve lise tahsilini Arapgir'de tamamladıktan sonra, 1988'de Erzurum Atatürk Üniversitesi İktisadi ve İdari Birimler Fakültesi İşletme Bölümü'nden mezun oldu. 2013-2015 arasında İnönü Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İşletme Ana Bilim Dalı'nda, yüksek lisans eğitimini tamamladı. 1994'te, Refah Partisi'nden aday oldu. 1999-2004'te, Fazilet Partisi Belediye Meclis Üyeliği görevinde bulundu. 2009 ve 2014'te Ak Parti'den iki dönem, 2019'da CHP'den Arapgir Belediye Başkanlığı'na seçildi. Evli ve 4 çocuk babası.

 

 

 

 

elsan

Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!


  • 0
    SEVDİM
  • 0
    ALKIŞ
  • 0
    KOMİK
  • 0
    İNANILMAZ
  • 0
    ÜZGÜN
  • 0
    KIZGIN

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Başka haber bulunmuyor!