dore okulları
Malatya
29 Mart, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.36
  • EURO
    34.98
  • ALTIN
    2324.9
  • BIST
    9079.97
  • BTC
    70501.83$

Atakan ve düşündürdükleri...


Ebuzer Aydın yazdı...
Narin

 

SESLİ MAKALE 

Sansürsüz, montajsız ve canlı yayın olunca, Atakan'ın balon olduğu ortaya çıktı. Önce televizyon ekranında canlı yapılan bu söyleşiyi izleyin, sonra izlenimlerimi okuyun.

Şüphesiz bu çocuk zeki. Ama akıllı mı!? Bana göre asla!.
Doğru ile yanlışı birbirinden ayırt edebilecek akla sahip mi!? Tabi ki hayır.

O bir çocuk. Sadece çocuk. Onun her konuda hiç bir günahı yok. Onu böyle göstermeye çalışan bir güruh var. Kendisi de psikolojik olarak bu büyüye kapılmış, okuduğu ve aklının almadığı kitaplar, onu bu hale getirmiştir!.

Annesi, son sözü Atakan söyleyecek diyor. Belli ki sıkı sıkı bir şeyler tembihlemişler. Ama Atakan onları unutmuş ve başka havalardan çalıyor. Son sözleri ise; Gideceğim yer dezenfekte edilmeli, korona virüs var vs vs alakasız şeyler oluyor. Anne araya giriyor, çocuk müdahale ediyor, ama anne diyor ki, hayır artık ben söyleyeceğim senin söyleyeceklerini ve bir dizi maddi taleplerini sıralıyor...

Belli ki aile bu olayın üzerinden bir şeyler devşirmenin derdinde. Bedava iyi bir kolej, burslar, çocuğun sahiplenmesi, işin şöhreti vs vs. Ama çocuk kendi havasında ve hiç bir şeyden haberdar değil. Fakat Atakan'ı medyaya servis edenlerinse hâlâ asıl amaçlarını öğrenmiş değilim.

Aileye bakınca, annenin daha etkin olduğu, bilgiçlik tasladığı görülüyor. Kadının kurnazlığı hemen göze çarpıyor. Zaten Atakan'nın kesik kesik konuşması da annesine çekmiş belli!.

Baba adeta yetersiz bakiye!. Süs olsun diye gelmiş sanki! İradesi olmayan, lafa girmeye çalıştığında da lafı ağzına tıkanan ve susan bir zavallı. Varlığı ile yokluğu aynı adeta!. İki kelime bile konuşamıyor. Daha doğrusu konuşmasına fırsat verilmiyor. Anne anlattı, anne istedi, anne sordu, anne söyledi, anne çocuğu buraya kadar getirene teşekkür etti. Anne, anne hep anne...
Bu işte bir bit yeniği var kesinlikle!!!...

Milli Eğitim Bakanlığı, özel okullar, şahıslar, yarın aldatıldık demeyeler!. Eğitimde fırsat eşitliği ilkesini unutmasınlar. Ama özelde onu alıp ateist, dinsiz yapacak kolejlerin sayısı azımsanmayacak kadar çoktur zaten. Anlaşılan harekete de geçmişler...

Bu çocuk gibi binlerce zeki çocuk var bu ülkede.
Ama bugün, bu süreçte bu çocuğun haberlerinin yapılmasını anlamış değilim. Neden bu ay seçildi!?.
Evet sazan gibi her şeye atlayan bir medyamız var. Birileri bir halt işleyince birbiriyle yarışan medya!. Yoksa onca zor süreç içerisinde neden Atakan!?. Eğer gerekliyse, nice bilim ve ilim adamı varken, çocuğun bu halini onlara sorup açıklama yapmaları gerekirken, medya neden bu çocuğu ekranlara taşır, haberini yapar, canlı yayına çıkarırlar!?.
Çocuktur, sorduğunu anlamıyor ki cevap verebilsin. Böylece ekranda kim aziz, kim rezil belli olmuyor. Bu durumda sadece çocuğun zeka kalitesi ve kısmen de akli seviyesini anlayabiliyoruz.

Aslında bir taraftan da bu canlı yayından dolayı CNN Türk'e teşekkür etmek istiyorum. Çünkü günlerdir pohpohlanan bu çocuğun ne olduğu ortaya çıkmıştır. Ancak kendileri de kalkıp böyle yorum yaparlar mı!? Yoksa biz onu canlı yayına çıkardık diye övünürler mi bilemem!?. Bundan önceki haber videoları da bilinçli montajlanmış, kırpılmış, vermek istedikleri yerler yayına sunulmuştu. Fakat bu yayında çocuğun adeda foyası ortaya çıkıyor!.

Bilimsel olarak üç yaşındaki bir çocuğun zekası, 18 dil bilecek kadardır.

Şimdi soruyorum;
Bu kadar zeki diye sunduğunuz bu çocuk kaç dil biliyor!?. Ya da bir yabancı dil biliyor mu!?
Ben bu çocuktan dört yaş küçük iken, yani altı yaşımdayken iki dil biliyordum. Bu çocuğun dağarcığındaki kelimelerin yüz katından fazla, manasını dahi bilmediğim başka bir dille yazılı, Kuran ezberim vardı. Üstelik üç yaşımda ve tek bir sefer duyduğum ayetleri ve sureleri aynı gece ezberliyor, sabahleyin babama okuyordum. Bununla birlikte hâlâ zeki ve akıllı olduğumu kanıtlayan bir şey olduğunu bugünkü aklımla bile kabul etmiyorum...

Bir arkadaşımın dört yaşındaki çocuğu üç dil biliyordu. Altı yaşına geldiğinde ise, ilkokul birinci sınıfta dördüncü dil İngilizceyi de konuşuyordu. Ama bize göre çok vasat bir zekâydı bu.

Kaldı ki;
Bu çocuk çok zeki ve çok akıllı olsun!.
Bundan dolayı önce Allah'a şükretmek gerekmez mi!?. Bu akıl ve zeka ile O'nun istediği inançta olması, iyi bir insan olmakla beraber iyi bir müslüman olması gerekmez mi!?.

Bu çocuk ne yapmış!?
Allah'ın verdiği bu zeka ile yaratıcısına ondan önce savaş açan insanların yoluna girmiş!. Dinsizliği aşılayan bu kitapları okuyan biri, Allah'a düşmanlıktan başka ne yapabilir!?.
Allah'ın verdiği zekâ ile Allah ile mücadele eden kitapları okuyan bir zekânın ne kıymeti harbiyesi vardır!?.

Bu zeki çocuk diyor ki;
Felsefe, bütün ilimlerin anasıdır. Oysa felsefe ne bir ilim, ne de bir bilim dalıdır. Felsefe, hakkı inkâr eden, vahyi, peygamberi, inancı ve yaratıcıyı devre dışı bırakan, akla itimad eden, aklı da yanlış kullanan, iflas etmiş, köhnemiş bir ateist inanç biçimidir.

Felsefe okuyan biri, hiç iflah olmaz. Kendisiyle hep mücadele halinde olur. Bu tipler toplumda tahtası eksik, kafası sakat bilinirler!...

Felsefe okuyup aklı başında olan, felsefe okuyup tırlamayan, felsefe okuyup insanların kendisine itimad ettiği birini göremezsiniz.
Sözde felsefe, din ile, peygamber ile, Allah ile mücadele eden, nakli delilleri yani vahyi kabul etmeyen, yok sayan, dolayısıyla fıtri olan inanca ihtiyaç duyulmadan yaşama tarzını veren batıl bir inanç biçimidir.

Bugün bu çocuğu koydukları yol budur. Takip edin, ileride göreceksiniz. Bir gün bu çocuk iyi bir dinsiz olarak karşımıza çıkabilir!. Daha ilerisinde de kafayı yemiş, işleri bittiği için çöpe atılmış, hayatı yok edilmiş, geleceği çalınmış bir genç olarak da karşımıza çıkarsa hiç şaşırmayın!...

Şimdi gelelim okuduğu kitaplara;
Beş ayda 250 kitap okumuş!!!...
Birileri, külahımı koyun da ona söyleyin demiyor!. Bu haberi mal mal yapanlara, millet de aval aval bakıp neredeyse inanacak!.
83 milyon insan içerisinde hayatı kitapların içinde geçen, kitap kurdu diye tabir edilen nice insanlar var. Bugüne kadar böyle bir sürede bu kadar kitap okumuş kimse çıkmamış, bu çocuk beş ayda 250 kitap mı okumuş!?...
Peki ondan önce dokuz buçuk yıl ne yapmış!?. Patates tarlasında mı çalışmış!?
Vahye inanmıyor ki, veya bilmiyor ki, sana beş ay önce vahiy mi geldi diyeyim!?.
Vahiy de peygamberlere gelir, o da kesilmiştir, insanlara gelmez...

Kısacası;
Bir kaç tane felsefe dinsiz kitap okutup çocuğun saf zihnini bulandırmışlar. Zekasını karıştıracak, vücut dilini bozacak bir kaç fikir vermişler. Sonra da milletin önüne filozof diye çıkarmışlar!.
Hadi lan ordan...
Yedi ceddiniz, bütün filozoflarınız, dünyadaki bütün felsefe aristokratlarınız gelse ne olur!?
Siz nesiniz ki, hortlatmaya çalıştığınız eski ve köhne virüslü düşünceniz ne olsun!?
Yoksa bugünlerde hızla yayılan CORONA virüsü ilham kaynağınız mı oldu!?. Bizim eski virüsümüz yeniden etkili olur mu diyorsunuz!?.
Belki de haklısınız!. Çünkü akıl ve inanç son zamanlarda siyaset raflarına hapsedildi. Dava derede kaldı. Mücahitler ise tepede, sırtımızda boza pişirmeye başladılar. Yoksa bu safsatalarınız bu kadar kabul görmezdi!...

Bu ülkede yeni liderler çıkıyor, yeni siyasi partiler kuruluyor. Bilim insanları Türkiye ile ilgili hemen hemen her gün çok önemli şeyler konuşuyor, hepsini sansürlüyor, tek kelimesini bile bir kanalda yayınlatmıyorlar!. Fakat ateist kitaplarını okuyan Atakan'a bütün televizyon ekranlarını açıyorlar!.

Ama biliniz ki;
Yüce Allah öyle bir Allah'tır ki, büyüklüğünü, kuvvet ve kudretini gözle görülmeyen bir mikroba sığdırır, sonra dünyayı beşik gibi sallar, girecek delik ararsınız!.
Hadi bakalım kim daha büyüktür der!?...
Kim daha güçlüdür der!?...

Ve'lhasıl;
Atakan dedikleri balon patlamıştır. Çocuğa yazık etmişlerdir. Bir annenin ihmali, suistimali ve ihtiraslarıyla belki de bir çocuk, zeki bir çocuk bir gurup tarafından yok edilmiştir. Yapılacak şey, bu çocuğa yardım eli uzatmak, onu sahiplenmek, doğru şeyler okutmak, derslerine yönlendirmek, yolunun yanlış olduğuna ikna etmek ve yeniden hayata kazandırmaktır. Anne ve babasını da, özellikle annesini de psikokojik tedaviye tabi tutmak gerekir.

Bu çocuğun içinde bulunduğu ruh halinden kurtarmazsak, belki de nice çocuklara kötü örnek olup onları da kaybetmemize sebep olacaktır.
Sanırım Atakan'ı kaybettik artık, bari diğerlerini kaybetmeyelim!...

Fi Emanillah...

Ebuzer AYDIN

"Ey Kalemim! Bir Gün Doğru Bildiklerini Yazmazsan, Kolumla Beraber Kırar Atarım Seni”

elsan

Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!


  • 0
    SEVDİM
  • 0
    ALKIŞ
  • 0
    KOMİK
  • 0
    İNANILMAZ
  • 0
    ÜZGÜN
  • 0
    KIZGIN

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Başka haber bulunmuyor!