dore okulları
Malatya
20 Nisan, 2024, Cumartesi
  • DOLAR
    32.50
  • EURO
    34.78
  • ALTIN
    2499.5
  • BIST
    9693.46
  • BTC
    63832.866$

BİR AJAN BİR DEVLET!


BİR AJAN BİR DEVLET!
Timur İnce yazdı...
Narin

“Ajan, casus” terimleri normal toplumun yabancısı olduğu bir durumdur lakin ABD'nin 1954 yılında SSCB'nin bir kademesine yerleştirmek için bir ajanını tam 36 yıl eğitmesi sanırım konunun hassasiyetini anlatmak için yeterli gelir. Bazı ajanlar görev yaptıkları ülkelerle bütünleşirler. Nerdeyse eski ailesi, ülkesi ve kimliğini unutacak kadar o ülkenin dokularına dahil olur.

 Dünyada bilinen kıdemli ajanlar kimdir diye bir soru yöneltilirse eğer: Arabistanlı Lawrence ilk akla gelen isim. (1888-1935). Arabistan çöllerinde görevini başarıyla yapmış bir İngiliz casusudur. Özelikle Osmanlı imparatorluğunun bölünmesine, bölünmesinden yıkılışına giden yolda Arap aşiretlerini organize etmeyi başardı. Lawrence'nin hayatını aslında her Türk devleti bireyinin mutlaka okuması gerekir. Tarihten böylece önemli dersler çıkarabilmek için. Bunun yanında bir dönem İngiltere sömürge Bakanlığı yapmış Joseph Chamberlain (1836-1914), ABD nin 28. başkanı Woodrow Wilson (1856-1924), yine ABD'nin 32'ci Başkanı Franklin D. Roosevelt (1882-1945) dünyada kimlikleri açığa çıkmış veya bilinçli deşifre edilmiş önemli ajanlardır. Zaman ve şartlar içinde rolleri ve görevleri değişmiştir sadece.

 Türkiye'de ise günümüzde en az 3 bin casusun var olduğu tahmin ediliyor. 3000-3500 ajan, muhbir, casus ve istihbaratçı olduğunu düşünüyorum. Bunlara din adamı, misyonerler, araştırmacı, yazarlar, sivil toplum üyesi, gazeteci (NGO) kisvesi altında çalışan ajanlar dahil değildir. Türkiye, sadece son zamanlarda değil, son 200 yıldır casusların, ajanların, askeri istihbaratçıların cirit attıkları bir bölgedir. Ve Ankara İstanbul şehirleri özelikle yabancı ajanlar için çok önemli iki şehirdir. II. Dünya Savaşı'ndan bu yana başta İstanbul ve Ankara, tüm yabancı casusların birbirlerini vurdukları, kolladıkları, izledikleri, bazen ortak hareket ettikleri, paslaştıkları yada istihbarat paylaştıkları şehirler. Hala da öyle olmaya devam ediyor. Bu iki şehirde gizlenmek, faaliyetlerini sürdürebilmek daha kolay. Örnek vermek gerekirse İngiliz eski istihbarat ajanı James Gustaf Edward Le Mesurier, Beyoğlu'ndaki evinin olduğu sokakta 11 Kasım tarihinde ölü olarak bulunmuştu.

 Doğu-Güneydoğu bölgelerinde ise Diyarbakır ve Malatya...

 Diyarbakır ve Malatya daha çok gizlenme ve lojistik üsler olarak kullanılmakta. Çünkü şehir yapıları, demografik nüfus kriterleriyle uyumu yanında ulaşımın en kolay ve kilit illerdir. Bir ara Kayseri'de bu bağlama dahildi sonraları Kayseri terk edildi.

 Tarihte bilinen ünlü Türk ajanlarına baktığımızda ise; bunlardan “Çiçero” olarak bilinen İlyas Bazna, İngiliz Kemal denilen Ahmet Esat Tomruk, Erje Aydan, Mebruke hanım, Bulgar Sadık ve bir de “paşanın üç kızı” olarak bilinen 3 kız kardeş var. Bunlardan biri de altı yabancı dil bilen Suad Şakir Kabaağaç'tır. II. Dünya Savaşı sırasında İstanbul'un güvenliği ondan soruluyordu. Şakir Bey, ünlü yazar Halikarnas Balıkçısı'nın kardeşiydi. Şakir Bey'in yönlendirdiği “Harika” adıyla tanınan bir kadın ajan, Türkiye'ye ipek tüccarı olarak gönderilmiş bir Alman ajanıyla yakınlık kurmuştu.

 Halide Edip Adıvar'ın eşi Adnan Adıvar... Yine bilinen Türk casuslarından. Adnan Adıvar daha sonraları sistematik şekilde Türk istihbaratını kurdu, ne elzemdir ki kurduğu istihbarat birimi bir süre kendisini izlemiştir.

 Ajda Pekkan'ın eski eşi Cömert Bayken...

 Fetö'cülerin ifade için getirtip öldürdükleri Kaşif Abi... (Kuzinoğlu)

 Çok yakın zaman da İran'da ABD'nin Kasım Süleymani ve Ebu Mehdi el Mühendis'i yok etmesiyle sonuçlanan hava saldırısına dair Şam-Bağdat-Tahran uçuş detaylarını sızdırmak ve ABD-İsrail ajanı olmakla suçlanan, savunma Bakanlığında görevlisi Seyyid Mahmut Musevi Mecit isminde ki kişinin İsrail gizli servisi MOSSAD'ın ajanı olduğu gerekçesiyle idam edileceği İran gündeminde yer alıyor. Şayet MOSSAD devşirmesi bir ajan ise demek ki bir ajan bu kadar yakına sızabiliyor. Veya İran savunma bakanlığı gibi çok kritik bir konumda bulunan kişiye İsrail nasıl ulaştı? veya nasıl satın aldığı diğer sorular arasında. Diğer önemli bir soru ise; İran İsrail ajanını cımbızladıysa bundan sonra İsrail ne yapacak?

 Bir ajanın açığa çıkması demek, aynı şekil tüm bağlantılarını da bir şekilde ele verir.

 Kuşkusuzdur ki stratejik üstünlük için ülkeler birbiri içine ajanlar yerleştirir. Bu bazen bir doktor, bir gazeteci, turist, işçi veya içerden satın aldıkları ülkeye mahsusen yerli kimlikte üst düzey bir bürokrat olabilir. 1996'da Türkiye Azerbaycan'da ajanları üzerinden darbe yapmaya kalkıştı. Darbe başarısızlıkla sonuçlanınca Abdullah Çatlı'nın ipi kesildiği hikayesinin adına “Susurluk kazası” da denilen İnfazda kod adı “yeşil” olarak bilinen Mahmut Yıldırım'a ihale edilmesiyle biliyoruz.

 3 Kasım 1996 günü Susurluk'ta Çatlı'nın aracının kamyon altına girdiği kazada birçok bilinmeyen olay ve isim böylece ortaya saçıldı.

 Rivayet olunur ki, Hitler Osmanlı'nın bir ajanıydı. Bosnalı Müslüman bir ailenin çocuğu olan Hitler Abdülhamit'in yetiştirdiği çok önemli bir kaç isimden biriydi. Avrupa'yı parçalama görevi verilmişti kendisine. Gerçek ismi İsmail Adilov olan Hitler'in Kavgam kitabında ajan olduğuna dair ibarelere rastlanıldığı, Zaten günümüz gizli servislerine ilham kaynağı olan Osmanlı devletinin istihbarat birimi “Kızıl Pençe”nin elemanı olarak Avrupa'da başta kilise ve misyonerler olmak üzere, tapınak şövalyeleri, kralların güçleriyle çarpıştı. 

 FETÖ'cülerin tüm devlet kurumlarında şifreli, kodlu talimatlar üzerinden kadrolaşması da ajancılık propektüsüne dahil edilebilir.

 Mesela Suriye mültecilerin yurda alınması konusunda ajan tabiriyle kaç “büyük balık” ülkeye mülteci kılığıyla sızdı bilmek imkansız. Esad'ın “el-muhabberat” elamanları elini kolunu sallaya sallaya ülkenin içlerine, metropol kentleri veya kritik noktalarına yakın girmeyi başardıkları bir süreç içinden geçtik. El-Muhaberat'la birlikte Arap istihbarat örgütleri son yıllarca çok aktif olmaya başladılar. Mısır, Suriye, İran, Irak, Lübnan, Suudi Arabistan ve Libya ajanlarının sayısında artış var. Yunan, Bulgar ve Rus servisleri de çok etkili çalışmalar yapıyor.

 1997 yılında Kırıkkale Mühimmat Fabrikası'nda meydana gelen yangın ve patlamaların arkasında yunan gizli servisi ajanı “Kalenderidis” olduğu hep kulağa geldi.

 Dünyada en büyük istihbarat servisi CIA ve MOSSAD olarak bilinse de aslında yanlış bilgi, değil! En büyük istihbarat teşkilatını El-Kaide kurdu. El-kaide bir “çatı kavram”dır. Bu çatının altında en az 19 örgüt var. Her örgütün bünyesinde yaklaşık 30'a yakın mikro örgüt. Her birisi kendi başına bağımsız fakat temelde El-Kaide isminde birleşirler. Korkunç büyüklükte bir casus ağı olarak düşünün siz...

 Daha önce ki yazılarımda bahsettiğim gibi günümüz Rusya devlet Başkanı Wladimir Putin KGB subayı olarak, Rus ajanı sıfatıyla 74-78 yılları arasında İzmir Basmane'de yaşadığına kadar bu yelpazeyi genişletilebiliriz.

 Özetle ülkeler arası daima istihbaratçılar yani ajanlar üzerinden süreklilik addeden soğuk savaş devam eder. Bu gün CIA'nın dünyanın birçok ülkesinde bürosu bulunuyor. Adamlar açık açık ajanlık faaliyetleri yaptıkları, Alman BND'nin en geniş ajan ağına sahip ülke olduğu, ajanlarının bırakın ülkeleri dünyanın her ülkesinde her iline kadar hatta ilçelere kadar yerleştirdiği bir kozmopolitlik -soğuk savaştan- söz etmek mümkün.

 Bir kaç gün öncesinde Oda TV Ankara Haber Müdürü Müyesser Yıldız ve TELE 1 Ankara temsilcisi İsmail Dükel ile birlikte bunlara bilgi sızdıran E. B adlı TSK personeli Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın başlattığı askeri casusluk soruşturması kapsamında gözaltına alındı...

 Sebebi ajanlık faaliyeti iddiasıyla gözaltına alınmaları. E.B isimli Asker Müyesser Yıldız ile 29 kez suç teşkil eden kritik görüşme gerçekleştirmiş. Libya, Suriye ve İdlib'deki harekât planlarını sızdırdıklarının ortaya çıktığı iddia ediliyor. Oda TV, iktidar partisine muhalif çizgisi yanında karanlık bağlantılarıyla bilinir. Mesela Müyesser Yıldız Oda TV'de İsmail Metin Temel Paşa'nın aktif görevden alınıp pasif göreve çekileceğini söylemişti. Bizzat kendim okumuştum. Henüz resmi hiç bir açıklama olmamasına rağmen aradan bir kaç gün geçmiş haber gerçek oldu.

 Müyesser Yıldız ve İsmail Dükel ajan demek için henüz çok erken, özelikle karşıt veya muhafazakar medyadan bazı yazar çizer gazeteciler Müyesser Yıldız için; “Müyesser Yıldız mı? Askeri Casus mu? Güldürmeyin insanı! Atatürk Milliyetçisi, PKK'nın düşmanı, FETÖ'nün baş ağrısı, korkusuz gazeteci Müyesser'den casus olmaz! Darbe davalarını didikliyor, bir kaç telefon konuşması ve yazdığı muhalif yazılardan dolayı gözaltına alındı şeklinde sosyal medyada yorumlar yapıldı.  Müyesser Yıldız TSK içinde ki bağlantıları delil niteliği taşısa da kararı nihayetinde yetkili merciler verecek. Fakat şunu bilirim, Türkiye'de yabancı infirte ajanların her an her yerde konuşlandığını hatırlatmakta fayda var. Ajanlar ortaya çıkarılması çok güçtür hatta imkansız gibi bir şey. Bu gün Müyesser Yıldız ajan olsaydı emin olun kendini bu kadar kolay ele vermezdi.

 Son olarak eski emekli bir istihbaratçı söylemişti. “Bir ajan yakalarsınız bir ülke fethetmiş olursunuz. Bir ajanınız yakalanır ülkeniz fethedilmiş sayılır evlat...” Kural aslında tam olarak bu!

 TİMUR İNCE

 

elsan

Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!


  • 0
    SEVDİM
  • 0
    ALKIŞ
  • 0
    KOMİK
  • 0
    İNANILMAZ
  • 0
    ÜZGÜN
  • 0
    KIZGIN

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Başka haber bulunmuyor!