dore okulları
Malatya
28 Mart, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    32.32
  • EURO
    35.10
  • ALTIN
    2298.6
  • BIST
    9055.55
  • BTC
    71299.59$

Biri teröriste, diğeri kahramanlara selam çakıyor


Biri teröriste, diğeri kahramanlara selam çakıyor
Narin

 

Malatyamızın güzide ilçesi Yeşilyurt Belediyesi'nin internet sitesinde “Mutlu insanların şehri Yeşilyurt” sloganı bulunuyor. Bu slogana acizane bir kelime ilave etmek istiyorum. “Mutlu insanların şehri Yeşilyurt'ta, birliğe ve dirliğe hizmet edilir”. Bu sözü etmemin sebebi de geçtiğimiz günlerde Yeşilyurt Belediyesi'nin sosyal medya hesabından paylaştığı fotoğraftır. Aşağıdaki fotoğrafta, bir yanda, terörist paçavrasına benzetilmiş bir çocuk parkı var. Diğer tarafta ise, bu milletin 15 Temmuz hainlerine karşı vermiş olduğu destansı direnişin sembolü var. Bu iki parkın yapımında iki ayrı belediyenin imzası bulunuyor. Teröriste şirin görünme çabasının resmedildiği ilk karede Küçükçekmece Belediyesi'nin imzası, diğer karede ise bu millete hizmet etmekten başka gayesi olmayan Yeşilyurt Belediyesi'nin imzası var.

Sözkonusu terörist sembollü fotoğrafı, bir kaç gün önce görmüştüm. Büyük bir kızgınlıkla birlikte, “İyi ki İstanbul'un Küçükçekmece İlçesi'nde yaşamıyorum.” şeklinde sözler mırıldandım. (Gerçi daha fazla söz ettim de büyük bir kısmını burada yazamıyorum) Bilgisayarın başına geçince konuyla ilgili birkaç kelam da ben edeyim istedim.

TERÖRİSTE “TERÖRİST DİYEMEYEN”İN DESTEĞİNİ ALIRSAN OLACAĞI BU!..
İstanbul'un Küçükçekmece İlçesi'nde geçmişte belediye başkanlığı görevini hemşerimiz Aziz Yeniay yapıyordu. Hatalarıyla-doğrularıyla Aziz Yeniay'ın dönemi kapanıp, yine hemşerimiz diyebileceğimiz Sivas'ın Gürün İlçesi'nde yetişmiş Temel Karadeniz beyefendi göreve gelmişti. Temel beyin de görevinin akabinde seçilen isim, aslen Trabzonlu olan Kemal Çebi'ydi. Diğer iki isim Ak Parti'li belediye başkanlarıydı. En son gelen Çebi ise CHP'li biri…

Şimdi durduk yere memleketleri ve partileri işin içine niye kattığımı sorgulayabilirsiniz. Şunu unutmamak gerekir ki, hizmet etmek için vatandaştan oy alan şahıslar “aidiyetleriyle” de anılır. Yani yetiştikleri yerler ve bulundukları partiler de göz önündedir.

Şimdi gelelim zurnanın “Zırt” dediği yere. Kemal Çebi, CHP'li olmakla beraber Millet İttifakı'nın belediye başkan adayıydı. Son seçimde Millet İttifakı'nın 2 büyük ortağı vardı. Biri Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), diğeri de İyi Parti (İP) idi. Bir de bu ittifakın gizli ortağı HDP vardı. Hani şu terör örgütüne “Terör örgütü” diyemeyen parti. Ortaklığın gizli olmasının sebebi ise CHP'ye oy veren ulusalcılar(!) ile İP'e oy veren Ülkücülerin(!) rahatsız edilmemesiydi.

ATATÜRK PARKI'NDA TERÖRİSTİN SİMGESİ!..
İşte bu “Terör örgütüne, terör örgütü diyemeyen parti”nin de desteğini alan CHP adayı seçilip Küçükçekmece Belediye Başkanlığı koltuğuna oturdu. Koltuğa oturmasıyla birlikte vatandaşa hizmet etmenin yanına (!) destek aldığı kesimlere de hizmet etmeyi tercih etmiş gibi görünüyor. O değilse de ona destek veren partilerin bazı elemanlarını belediyeye yerleştirmiş ki, İstasyon Mahallesi'ndeki Atatürk Parkı'nı terör örgütünün paçavrasına benzetmişler. Bu arada parkın ismi de manidar! Sanki çok matah bir şey yapmışlar gibi bir de belediyenin sosyal medya hesabından yaptıkları hizmeti(!) paylaşmışlar. Bu paylaşımla birlikte ortalık toz duman oldu. Hemen İçişleri Bakanlığı ve dolayısıyla kaymakamlık devreye girmiş ve Küçükçükmece Belediyesi'nin büyük hizmetini(!) kazıttırmıştı. (Bu arada Küçükçekmece Kaymakamı Turan Bedirhanoğlu da Bitlis'lidir. Hainliğin ırkı ve memleketi olmaz.) Akabinde de belediye çalışanları hakkında soruşturma açılmıştı. Şimdilik, birkaç kişinin görevden alındığı haberlerini duyduk. Bakalım sonuç ne olacak?

EHLİYET VE LİYAKAT OLUNCA!..
Gelelim Malatyamızın Yeşilyurt İlçesi'ne…

İlçede bulunan “Hilal Park”, 15 Temmuzdaki milli iradenin anıtı. Yani bir tarafta terör örgütünün sembolü parka yansıtılırken; diger taraftan ise milli birlik ve beraberliğimizin tescili olan “hilal”, sokulmuş “kem” gözlerin gözüne. Yeşilyurt belediyesinin sosyal medya hesabında yaptığı göndermede; bu sonuç ortaya çıkmıyor mu?

Belediye başkanımız sayın Mehmet Çınar'ın çalışmalarını tek tek sıralamak, “malum-u i'lam” nevinden olduğundan; “Eğer ehliyetin ve liyakatin yoksa, eğer üretebildiğin ve milletin önüne koyabildiğin bir projen yoksa ve eğer kendine değil de başkalarına güvenerek milletten oy istiyorsan, değil teröriste selam çakmak, şeytanla bile düşüp kalkarsın.”

Son söz olarak; bu millete hizmet eden herkesin başımızın üstünde yeri var…

M_269

BU İŞ, ÇOK SU KALDIRIR!..
Son zamanlarda yerel medyada ve sosyal medyada dile getirilen bir konuya değinmek istiyorum. Ben olayı anlatayım da; “İhale yolsuzluğu mu?”, “Usulsüzlük mü?, “Yasalardaki boşluktan faydalanma mı?” yoksa “Sorun yok mu?” dersiniz… Artık onu size bırakıyorum.

Göreve geldiği günden bugüne kadar, Malatyamızın Valisi sayın Aydın Baruş'a olumlu-olumsuz birçok eleştiride bulunduk. Sayın Baruş'un “İsraf”la ilgili konulardaki titizliğini iyi bilirim. Devletin tek kuruşunu dahi zayi olmasına tahammülü olmayan bir insandır kendisi. Bunu hem Malatya'daki görevinden, hem önceki görevinden, hem de kendisini yakinen tanıyan kişilerden birçok kez duymuşumdur. Fakat Vali Bey'in işi yapacak kişilerle ilgili tercihini ise yanlış kullandığını düşünüyorum. Bu düşüncemi de aldığım kulis bilgilerine dayandırıyorum.

Şöyle ki; 24 Ocak tarihinde Elazığ'ın Sivrice ilçesinde meydana gelen depremde ilimizin büyük zarar gördüğü hepimizin malumudur. Malatya'da ağır hasarlı binaların yıkımı ve içinde yaşayanların evlerinin taşınması için Afet Acil Durum Başkanlığı tarafından yüklü miktarda bir ödenek tahsis edilir. On milyonlarca liralık bir işten bahsediliyor. Vali Baruş, bu parayı AFAD İl Müdürlüğü'ne vermek yerine, ihale tecrübesi yüksek olan Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı'na (YİKOB) aktarır. YİKOB'da, bu işleri yürütme görevi İdari ve Mali İşler Müdürlüğü'ne verilir. Birimin başındaki kişi Vali Aydın Baruş'un Hakkari'den naklen alarak bizzat atadığı ve çok güvendiği bir kişidir. İşleri yürütmek üzere bir ekip kurulur ve ihaleler yapılır.

İhale Kanunu'nda belli bir rakama kadar olan işlerin, ihale edilmeksizin "Doğrudan temin" usulüyle verilmesi yasaldır. Bu rakam 2020 yılında Malatya için 97.000,00 TL'dir. Aciliyet arzeden bazı işler bu rakam aşılsa dahi, pazarlık usulüyle verilebiliyor. YİKOB yetkilileri, işlerin daha hızlı yürümesi için bu iki yöntemle yıkım işlerini yaptırırlar. Üç firmadan teklif alıp en düşüğüne işi verdiğiniz vakit, işinizi kanuna uygun yapmış olursunuz. Hal böyle olunca yaptığınız işlerin hepsi yasal olmuş oluyor. O sebeple bu iki yöntemde de yaptığınız her işi, kitabına uydurmak oldukça kolaydır. İşte yaşanan tartışmanın sebebi de bu.

Normal şartlarda, devletin tek kuruşuna dahi halel getirmek istemeyen Vali Aydın Baruş'un bilgisi olmadan, bir kalem dahi alamazsınız. Bu ihaleler “Vali Bey'in bilgisi ve onayıyla” mı yapıldı? Yoksa “Birim amirleri kendi inisiyatifleriyle” mi yaptı? O kısmını bilemiyorum. Vali Baruş'un bu konuda yanıltıldığını düşünmek istiyorum.

İddia o ki; Bu işlerden aslan payını Elazığ'lı bir müteahhit alıyor. Bingöl'lü ve Muş'lu iki müteahhit da ondan arta kalan işleri alıyor. YİKOB'da işleri yürüten birim müdürü Elazığ'lı, Yatırım İzleme Müdürü (aynı zamanda Çevre ve Şehircilik İl Müdürü) Elazığlı. Hal böyle olunca, içimizdeki kurtlar da bizi kemirmeye başlıyor. Elazığ'lı müteahhitle ilgili ortalıkta dolaşan bir sürü iddia var. Özel hayatı bir tarafa, iş hayatı da çok ilginç. İddialardan birisi, adı tartışmalı bu kişinin sabah kahvaltısını YİKOB'da İdari ve Mali İşler Müdürü ile birlikte yapıp, mesai bitimine kadar da orada kaldığı şeklinde. Yani adam, orayı büro olarak kullanıyor. Bunu ispatlamak zor olmasa gerek, kamera kayıtları alınıp bakılırsa durum ortaya çıkar. Tabi kamera kayıtlarını aynı müdür tutmuyor ve istediği gibi silmiyorsa!

Yine bu müteahhitlerin birçok işi ihale almadan yaptığı, soranlara "Zaten işi bize verecekler" dedikleri iddiası da var. İşte olayın patlak vermesi burada yaşanıyor. Akçadağ Kepez Çok Programlı Lisesi'nde buna benzer bir olay yaşanınca, konu jandarmaya intikal ediyor. Olay da ortaya çıkıyor.

Şimdi Valilik ya da YİKOB yetkilileri çıkıp, "Yaptığımız her iş yasaldır. Belgelerin hiçbirinde eksiklik yoktur." deseler yasal olarak doğru söylemiş olurlar. Zaten onlar da bunu söylüyorlarmış. Belgeler tam olabilir, fakat daha önce bu tür birçok olaya şahit olan akl-ı selim kimse buna inanmaz. Konu yargı ve idari denetimde mi bilmiyorum. Konuyla ilgili ciddi bir açıklama henüz yapılmış değil. İşi yapanlar halen görevlerinin başında. Soruşturma varsa "Selameti için uzaklaştırma, ya da yer değiştirme" sözkonusu değil. "Ucu birilerine dokunursa" konunun sümenaltı edilebileceğini de düşünüyorum. Umarım ben yanılırım da konu detaylıca araştırılır. Neyin ne olduğu ortaya çıkarılır ve halka gerekli bilgi verilirse. Biz de kimsenin günahına girmemiş oluruz.

Bütün bu yaşananların sebebini araştırdığımız zaman bulduğunuz sonuç; ehliyet ve liyakat çok çok önemli. Ehliyet ve liyakati olmayan kişilerin bu tür stratejik işlerde görevlendirilmeleri, işleri bu raddeye getiren en önemli etkendir. Ehliyet ve liyakat olmayınca, bazı art niyetli kişilerin oyuncağı olmak işten bile değildir. Ankara ve Kayseri YİKOB yolsuzluk suçlamalarıyla büyük operasyonlara maruz kaldı. Umarım, şehrimizin ismi bu tür bir operasyonla anılmaz. Vali Baruş'un büyük önem verdiği bu kuruma, hassasiyetle davranması ve ehil kişileri bularak burada görevlendirmesi gerekiyor. Aksi halde, durum hiç de içaçıcı değil.

Not: Yazımı yazdıktan sonra Malatya Valiliği tarafından gönderilen 22/11/2020 tarihli basın açıklamasında; YİKOB'da yaşanan olaylara dair Mülkiye Müfettişi görevlendirildiği belirtilmiştir.

“YEDİ KOCALI HÜRMÜZ”
Şahsen destek verdiğim ve hayata geçirilmesi için çaba sarf ettiğim “Malatya'ya ikinci tıp fakültesi” konusu, herkesin malumudur. Araştırma hastanesine çevrilen Devlet Hastanesi'nin, daha kariyerli ve daha kaliteli hocaları transfer etmesi Malatyamız adına büyük bir kazanımdır. Malatyamız için çok büyük bir adım olan bu gelişmenin müsebbiplerine daha önce teşekkür ettik yine ediyoruz. Lakin hastane eğitim ve hizmet kalitesini arttırmak bir tarafa farklı olaylarla gündeme geliyor. Pandemi sebebiyle sıkıntılı geçiren hastanemiz, şimdi farklı konularla gündemde.
Malatya Turgut Özal Üniversitesi ile Sağlık Bakanlığı Kamu Hastaneleri Birliği arasında "İşbirliği protokolü" imzalandıktan sonra ilk iş olarak hastanenin adı değiştirildi. “Sağlık Bakanlığı Malatya Turgut Özal Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi” olarak tabelası asıldı. İsim ve tabela değişikliği, İl Sağlık Müdürlüğü ile hastane yönetiminin bilgisi ve izni alınmadan yapıldı. Turgut Özal Üniversitesi yetkilileri tarafından yapılan bu değişiklikle sorunlar zincirinin ilk halkası da eklenmiş oldu. Zira "Ortak kullanım yönetmeliği”nde böyle bir madde yoktu. Üniversite yönetimi bu değişikliği yönetmeliğin 6. maddesine göre yaptığını savundu. Halbuki yönetmeliğin 6. maddesi hastane isminin ne olması gerektiği değil, hastanenin statüsüyle alakalıydı. Zaten yönetmeliğe göre bir hastane birden fazla üniversiteyle işbirliği yapabiliyor. Hal böyle olunca hastanenin isminde işbirliği yapılan hangi üniversitenin ismi yazılır?

Z_22

X_11

Şehrimizde bir tane daha Turgut Özal Tıp Merkezi (İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi) olunca tam bir isim karmaşası ortaya çıktı. 

Hastane yönetimi, İl Sağlık Müdürlüğü vasıtasıyla hastane isminin ne olması gerektiği hususunda Sağlık Bakanlığı'na başvuruda bulundu. Bakanlık hastanenin adının Sağlık Bakanlığı Malatya Eğitim ve Araştırma Hastanesi olduğuna dair ruhsat vererek bu meseleyi kapattı.

Sorunlar zincirinin ikincisi halkası da hastaneyi kimin yönettiğiyle alakalıydı. Hastaneyi kimin yönettiği sorusu şimdi cevabı en çok merak edilen hususların başında geliyor. Aslında yönetmelikte bu husus da açık açık yazılmış. Yönetmeliğin 9. Maddesi, tesisin Sağlık Bakanlığı mevzuatınca işletilmesini ve bütün sorumluluğun hastanenin başhekiminde olduğunu hüküm altına almış durumda. Üniversiteden ise bir eğitim sorumlusu belirlenmesi öngörülmüş. Buna rağmen üniversite yönetiminin yaptığı ilk işlerden biri, Başhekimin makam odasına el koymak olmuş. Maalesef "Odayı ve bu katı boşalt" şeklindeki talimata başhekimden ses çıkmamış veya çıkamamış. İşin ilginç tarafı ise Turgut Özal Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Aysun Bay Karabulut'un, yönetmelikte olmasa da hastanede kallavi bir makam odasının bulunması. Hatta, özel kalemi ve odacıları da bulunuyor. "Altından koltuğu alınan başhekim”in hastanedeki kimseye sözü geçmez olmuş. Zaten kendisine de ortalıkta gören yok. Hastaneyi kimin yönettiği belli değil. Rektör bir yandan, yardımcısı bir yandan, dekan ayrı yandan, genel sekreteri de diğer yandan hastaneyi yönetmenin derdine düşmüş. Bunlara karşılık olarak, Sağlık Bakanlığı personeli de kendince burayı yönetmenin derdinde. Yani sizin anlacağınız, hastane tam anlamıyla “Yedi Kocalı Hürmüz”e dönmüş.

Sonuç olarak, hem hastaneye, hem hastalara, hem sağlık çalışanlarına hem de koskoca Malatya'ya tek kelimeyle "yazık" oluyor. Pandemi sebebiyle hizmet alamayan garip gureba “mağdur” oluyor.

“Hastanemizdeki sorunları kim çözer?” diye soracak olsak, hangi şıkkı işaretlemek gerekir:

A) İl Sağlık Müdürlüğü
B) Vali
C) Ak Parti İl Teşkilatı
D) Sağlık Bakanlığı
E) Turgut Özal Üniversitesi Yönetimi

Bekleyip göreceğiz. Rabbim hayırlısını versin inşallah...

SAMİMİYET Mİ, LAUBALİLİK Mİ?..
Veli Ağababa'nın yolu, bir vesileyle Adana'ya düşmüş. “CHP'nin Ekonomi Otobüsü” organizasyonu için gelinen Adana'da, otobüsde mikrofonu eline alan, CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, sokakta gezen vatandaşların maske takıp takmadıklarıyla ilgili “Hani masken? Maskeni niye takmıyorsun? Bakiim senin masken var mı? Masken yoksa ben vereyim” gibi samimiyetten ziyade “laubalilik” kokan konuşmalar yapıyor. Hadi bu sözler bir yere kadar tamam da peki arkasındaki CHP İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdu'nun sözlerine ne demeli? “Oğlum, şikayet etme milletin maskesini. Sana ne lan… Veli, oğlum sen sağlık bakanıyla mı geziyon?” gibi sözleri etmesi ise ayrı bir eleştiri konusuydu. Bu konuşma da yapıldı ona da eyvallah da kendi aranızdaki samimiyetten dolayı “Oğlumlu-Lanlı” muhabbetinizi niye veriyorsunuz sosyal medyaya? Millet nezdinde daha şirin olacağınızı mı zannediyorsunuz?

Selam ve dua ile
Fiemanillah

 

elsan

Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!


  • 0
    SEVDİM
  • 0
    ALKIŞ
  • 0
    KOMİK
  • 0
    İNANILMAZ
  • 0
    ÜZGÜN
  • 0
    KIZGIN

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Başka haber bulunmuyor!