dore okulları
Malatya
29 Mart, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.38
  • EURO
    35.01
  • ALTIN
    2325.8
  • BIST
    9079.97
  • BTC
    70443.01$

Bu Günler Elbet Bitecek...


Bu Günler Elbet Bitecek...
Selma Karakaş Tutuş yazdı...
Narin

 

2020'ye girdiğimizden beri sürekli olumsuz olaylar yaşadık. Sebebini sorgulamaya kalksak altından kalkamayacağımız sorumluluklarımız var. Her yılbaşında olduğu gibi bu sene de 10'dan geriye sayarken, şampanyalar ve havai fişek gösterileriyle yeni yıla girdik. Ardından Rabbimizin hoşnut olmadığı, akla gelebilecek her türlü sapkınlığı yapmaktan geri kalmadık. Bilakis dualar eşliğinde yeni yıla gireceğimize, çalgı çengi konserleriyle kendimizden geçmek işimize gelmiş olmalı ki; varoluş sebebimizi eğlencelere indirgeyecek kadar sapıttık ve bir işe koyulurken bismillah demeye özen gösterdiğimiz kadar yeni bir yıla başlarken özensiz davrandık. İnsanoğlunun bu davranışlarının sonucunda ilk önce depremle sarsıldık sonrası çığ düşmesi, uçak kazası derken şimdi de Çin'de ortaya çıkan ve ilerleyen zamanlarda birçok ülkeyi etkileyen bir virüs geldi kanayan yaramıza tuz bastı.

 Her ne kadar bu yaranın bilançosunu minimum düzeyde tutmak için çaba sarf edilse de ülkemizde de etkisini fazlasıyla gösteren bu virüse karşı önlemler alınıyor alınmasına da ölümlerin önü kesilmiyor. Belki Avrupa ülkeleri kadar ülkemizde vaka sayısı yüksek değil fakat Türkiye'nin birçok şehri bu tehlikeyle karşı karşıyayken şehrimizde de vakalar mevcut ve olumsuz şartlarda doğal yaşam için sığındığımız köylerimizde bile COVID-19 testi pozitif çıkanlar oldu. Konuyla ilgili Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, mecbur kalmadıkça dışarı çıkmamamız, seyahat etmememiz gerektiğini defalarca dile getirirken gecesini gündüzüne katarak ülkenin veraseti için konunun yakın takipçisi, her adımda kamuoyunu bilgilendiren yetkiliydi. Ama olayın boyutunu anlayamamış bazı vatandaşlarımız, sanki karnında kurt varmışçasına yerinde durmak bilmiyorlar.

 Burada koronadan en çok etkilenen 65 yaş ve üstü olanları kastetmediğimi belirterek, bazı gençlerimizin 65 yaş üstü vatandaşların üzerinden sosyal medya aracılığıyla prim yaptıklarını söylemekten geri duramam. Tamam, yaşlılarımız konusunda devletimizin hassasiyeti önem arz ediyor ve yaşlılarımızın temel gereksinimlerini karşılamak adına yetkili birimler var. Haa bazı yaşlılarımız bu yasağı çiğneyebilmekte. Onlara bir şey demek bize düşmüyor ve gereken önlem, güvenlik güçleri tarafından alınmaya gayret edilmekte. Lakin korona virüsünden daha korkunç bir canavar oluştu o da avuçlarımızın içindeki sosyal medya! Evet, evet yanlış duymadınız o her anımızı paylaştığımız, havuz medyasından derlenen haberlerine körü körüne inandığımız sosyal medyada, gençlerimiz yaşlı bireylerle dalga geçecek hale geldiler. Photoshoplarla hazırladıkları dede toplama aracı fotoğrafları, evde kal çağrısıyla kavga eden dede ve nine videoları aldı başını gidiyor. Bir de akıl almaz capslerle bunu süsleyip sunmalarıysa tam bir facia.

 Facia olmasına facia da peki neden facia? Şöyle ki; öyle bir genç kuşak yetiştiriyoruz ki koronanın verdiği zarardan daha kötü zararları var. Ne ileri görüşlü ne sahip oldukları sosyal, toplumsal ve kültürel değerlere karşı duyarlılar. En önemlisi de geçmişimiz ve tarih konusunda öğütleri ve nasihatleriyle vuku bulduğumuz yaşlılarımıza karşı hassasiyetsizler. Acaba birgün kendilerinin de ihtiyaçlarını karşılamayacak hale gelip de yaşlanacaklarını düşünmeyecek kadar iradesizler mi yoksa bunun bilincinde olmalarına rağmen ciddi ciddi ölümlerin yaşandığı bu virüsün karşısında dedelere ninelere kulp takacak kadar hadsizler mi? Hangi seçeneği seçersek seçelim bence dede toplama araçlarından ziyade zıvanadan çıkmış şu gençliği toplayıp, evde kaldığımız şu günlerde biraz edep ve irfan öğretmek lazım.

 Dahası toplumumuz içinde başka bir grup insan var ki böyle durumlar karşısında toleranslı davranıp birbirlerine destek olmaları gerekirken dünyayı sarıp savuran virüs tehlikesini rant kapısı olarak görmektedirler. Sadece virüs olsa iyi ama bu kişiler, ülkemizin mücadele ettiği her olumsuz koşulu halkın ekmeğine göz dikerek değerlendiren insan müsveddeleridir. Deprem olur kira ve ev fiyatlarına zam yaparlar. Virüs bulaşır maske ve gıdalar stok yapılıp fahiş fiyatlarla satışa koyulur. Mesela geçtiğimiz haftalarda sarımsağın kilosu 35 lirayken şimdi 100 lirayı bulmuş. Niye? Uzmanlar bas bas bağırarak sarımsağın doğal antibiyotik özelliğinden dem vurdu ve bu sayede sarımsağa rağbet artınca durumu fırsata çeviren fırsatçı tayfası, halkın cebine göz koydu. Dezenfektan ürünlerinde de aynı manzarayla karşılaşmadık değil. Daha düne kadar her yer de kolayca bulabileceğimiz dezenfektan ve kolonya fiyatları da aldı başını gitti. 5 liradan satılan kolonya 20, 30 lira derken karaborsaya düştü. 

 Bir de televizyon kanallarından halka seslenen Cumhurbaşkanı ve Sağlık Bakanı "Mecbur kalmadıkça dışarı çıkmayın!" duyurusu yaparken birileri olayı farklı anlamış olmalı ki marketlere koştular. Un, şeker, yağ, bulgur gibi temel gıda ve temizlik ürünlerinin reyonlarını silip süpürürcesine bir şey bırakmadılar.  Sanki kıtlık gelmiş de bir bizim haberimiz yok! Ey karnı tok, gözü aç kimseler; biraz yavaş olun çünkü pintilik edip market arabalarınızı ihtiyacınızın fazlası malzemeyle doldurmasanız ülkemizdeki temel gereksinim arz eden ihtiyaçlar,  üretim durdurulsa dahi bir kaç sene hepimize yeter. Kalkıp da marketleri talan etmenin hiç birimize zerre faydası yok. İllaki bir fayda arayacaksanız o da fırsatçıların ekmeğine yağ sürmekten başka bir şey değil!

 Dolayısıyla tehlike dolu günlerimizin mimarisi koronanın etkisiyle belki özgürlüklerimiz biraz kısıtlandı, keyfimizce dışarı çıkamıyoruz. Birçok iş yeri kapandı derken restoranlarda yemek ziyafeti verme lüksümüz gerilemiş olabilir. Okullar tatil edilip çocuklarımızın eğitimi sekteye uğrasa da telafisi için Milli Eğitim Bakanlığınca çalışmalara başlandı. Yaşanan aksaklıklara rağmen sanmayın ki devletimiz bu önlemleri alırken aleyhimize kararlar veriyor. Aksine tüm vatandaşlarını önemsediğinden ötürü vakaları minimum düzeyde tutarak, virüs salgınının yayılmaması için tedbiri elden bırakmamakta. Ayrıca Batılı ülkeler, koronanın mağdur ettiği yaşlıları gözden çıkarmışken ülkemin Sağlık Bakanlığı yaşlılara yardım ulaştırmak, onları bu etkiden muhafaza etmek için tüm birimlerini seferber etmiştir. Buna rağmen kalkıp da devleti suçlayan zihniyetler varsa bilin ki onlar koronadan daha tehlikeli. Aslında vatan düşmanı, Batı sever bu kimseleri Batıya postalayarak birlik ve beraberliğimize gölge düşüren unsurları yok edersek korona illetini daha kolay atlatacağımıza inancım büyük.

 Son olarak şunu bilmeliyiz ki; kışın sonu bahar olduğu gibi korona virüsüne karşı verdiğimiz mücadele elbet son bulacak ve bu kötü günleri atlatacağız. Fakat başta Cumhurbaşkanı ve Sağlık Bakanı olmak üzere konuyla ilgilenen Bilim İnsanlarının verdiği uyarılara uyarak, bunun da üstesinden geleceğimizi umuyorum. Anlayacağınız "Tedbir bizden, takdir Allah'tan" diyerek yarınlara umutla uyanabilmek için,  hem kendimiz hem sevenlerimiz için "Evde Kal Türkiye" çağrısına kulak vermenin vakti geldi ve her akşam yatsı ezanından sonra minarelerden yükselen dualarda buluşmak dileğiyle esenle kalın…

 

 

elsan

Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!


  • 0
    SEVDİM
  • 0
    ALKIŞ
  • 0
    KOMİK
  • 0
    İNANILMAZ
  • 0
    ÜZGÜN
  • 0
    KIZGIN

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Başka haber bulunmuyor!