Malatya
02 Eylül, 2025, Salı
  • DOLAR
    41.14
  • EURO
    48.28
  • ALTIN
    4600.8
  • BIST
    11.288
  • BTC
    107886.14$

DEĞİRMENİ SEL ALMIŞ SEN ŞAKŞAKINI ARIYORSUN!


DEĞİRMENİ SEL ALMIŞ SEN ŞAKŞAKINI ARIYORSUN!

Bugün yazdıklarımdan dolayı yarın pişman olabileceğim endişesiyle kendimi frenlemeye çalıştım. Sabrettim, sabrın da sınırını aştım. Kendimi tuttum, beynimden ateşler çıkmaya başladı. Dilime kilit vurdum, boğazımı kestiler. Gözlerimi kapattım süngü soktular. Kulaklarımı tıkadım, eritilmiş kurşun döktüler. Hayallerin ötesinde cereyan eden dehşet verici olayları seyredince bin kere öldüm öldüm dirildim. Ne gözlerime, nede kulaklarıma inanamadım.
Ne yazayım ki, yukarı tükürsem bıyık, aşağı tükürsem sakal dedim… At izi it izine karıştı.
Bu ülkede sap ile saman birbirine karıştı.

Kırk yıldır gördüğümüz rüyadan uyandık. yaşadıklarımızın hayal olduğunu gördük. Gönül verdiklerimiz, güvendiklerimiz, iyi ki varsınız dostlar dediğimiz bu ülkenin başına öyle bir çorap ördüler ki, gözlerimiz kör oldu, nefeslerimiz tıkandı adeta. Milletçe şoka girdik.

 Yıllardır aldığım bir gazete, seyrettiğim bir televizyon, hesabımın olduğu ve kartını kullandığım bir banka vardı. Dersane ve öğrenci evleri vardı. Yurtlar ve özel okullar vardı. Yapılan yardımlar, toplanan deriler, Allah rızası için paralar, çekler ve senetler vardı. Boğazlarından kısarak verdikleri nafakalar vardı. Abiler vardı. Yurt içinde ve yurt dışında hayatını bir bavula sığdırıp o ülke senin bu ülke benim diyerek hiçbir menfaat beklemeden karın tokluğuna çalışan kardeşler vardı. Vardı da vardı…

 Ansızın her şey değişti. Bulutsuz bir havada şimşekler çaktı. Sıcak bir Ağustos gününde güneş siyaha boyandı, bir anda kara bulutlar sardı gökyüzünü. Gökten sular boşaldı, yeryüzünü sel aldı. Adeta Nuh tufanı başladı. Yüksek yerlere çıkmak kurtuluş olmadı. Başımıza dolu yağdı, akabinde taş. Kan damladı ülkemin üzerine, bir anda kızıla boyandı sanki.  Allah'ın rahmeti olmasaydı helak olacaktık belki. Binlerce kere Rabbime şükürler ve hamdu senalar olsun.

 Mürekkebin kuruduğu, nefeslerin tükendiği, elin tutmadığı, ayağın yürümediği, gözün donduğu, kanın damarlarda dolaşmadığı an bu olsa gerek!.

 Adına operasyon dediler. Çünkü darbe girişimi başarısız oldu. Çünkü ikinci ve üçüncü dalgaları engellendi. Halk bu operasyonun ülkenin istikrarına, başbakanına ve kendi iradesine yapıldığını anlayarak Başbakanına sahip çıktı. Tarihte eşi benzeri görülmemiş bir savunma yaptı ve arkasında durdu. Durmaya da devam edecektir. Adına yolsuzluk ve rüşvet dediler. Bahsettikleri birkaç milyon ama ülkenin kaybı yüz milyarlar…

 Bize dediler ki; mahalleye hırsız girmiş. Mahallenin etrafını toplarla tanklarla sardılar. Uçaklarla da havadan bombardıman ettiler. Taş üstünde taş bırakmadılar. Sonunda mahalleyi yerle bir ettiler. Yine de amacımız hırsızı yakalamak dediler!

 Bu ülkenin temeline dinamit koydular. Projesini yedi yıldızlı otellerde hazırladılar. Şantiyeyi Türkiye'de kurdular. Mühendisleri İsrail'den, mimarları da Amerika'dan ithal ettiler. Patlat emrini de Pensilvanya'dan aldılar. Ameleler ise her zaman ki gibi bizim okumuş çocuklarımız oldu. Akabinde de ellerini havaya kaldırıp kırk yıldır yaptıklarının aynısını yaptılar. Zırıl zırıl bağırdılar. Hayatımda ilk defa diyorum ki; “itin havlaması dua olsaydı gökten kemik yağardı başına!”

 Eğer can bedenden çıkmamışsa, uykunuz ne kadar derin olursa olsun mutlaka uyanırsınız. Ve bu millet uyandı. Horozların ötüşüyle değil, Siyonistlerin ayak sesleriyle. Tamda hain eli ensesinde hissettiği anda top yekün uyandı. Yinede geç kalınmamıştı. Ya bu operasyon daha da geç olsaydı ne yapardı bu millet! Adına ne derseniz deyin, ülkenin kaybı ne olursa olsun yine kârdayız. Çünkü bu memleket felaketin eşiğinden döndü. Ölümün pençesinden kurtuldu. Koyun postuna bürünmüş kurtlar puslu bir hava oluşturmuşlardı. Yazın ortasında kar yağmış sisli bir hava ve tipi vardı. Dişlerini  bileyip neredeyse yiyeceklerdi ki ellerinden kurtuldular. Böyle bir felaketi sadece maddi sıyrıklarla, küçük yaralarla atlatmak büyük bir kâr değil mi?...

 Bazıları hala olayın vahametinin farkında değil sanki. Basit ve sıradan bir gelişme sanıyor. Oysa paramız %15 değer kaybetmiş. Beş yılda yapılan kamu yatırımları kadar devletin zararı olmuş. Borsa %35 değer kaybetmiş. Olmuş da olmuş. Bu milletin kafasına balyoz inmediği için bir şey olmamış sanıyor. Her şey kendiliğinden durmuş, ortalık güllük gülistanlık sanıyor. Oysa 17 Aralık, Cumhuriyet tarihinin en büyük, en sinsi ve en planlı darbe girişimiydi. Hem de yargı yoluyla bu darbeyi yapacaklardı. Hukuki bir kılıfla hükümet düşürülecek, yerine İsrail ve Amerika'nın razı olduğu CIA-MOSSAD ortaklı, cemaat menfaatli bir hükümet kurulacaktı. Askerle artık yapamazlardı. Gezi'de de boylarının ölçüsünü almışlardı. Geriye yargı yolu kalmıştı. Oda kursaklarında kaldı. Cehenneme kadar yolları var. Bu ülkede darbe girişiminde bulunmayan namerttir. Göbeklerini kaşıyan piyonlar, iki dakikada savunma alanlar, efendileriniz gelip sizi kurtarsın diyenler, kıçının üzerine yan yatıp lahmacun siparişi veren açlar, Dubai'de yedi yıldızlı tatil yapıp sonra da belediyelerde ihale koşturan savcılar, ülkeye çağ atlatan projeleri yapan müteahhitleri içeri atan siyonist dönmeler darbe yapmazlarsa alçaklar şerefsizler.

 Bütün bu ateşin ortasında ise Malatya'da insanlar her gün ilçe belediye başkanlarının neden açıklanmadığını soruyor. Meraka bak!...

  “Değirmeni sel almış, sen şakşakını arıyorsun.”

Bu ülkede darbe girişiminde bulunulmuş, günlerdir ortalık yanıyor. Ülkenin Başbakanının gözüne uyku girmemiş. Bizimkilerin merakı ilçe adaylarının neden geciktiği oluyor.

 Her şeye rağmen hayat devam ediyor. Yeryüzündeki mazlum ve mustazaf halkların duası olmasa başımıza taş yağardı. Bugün daha da güçlenerek ve dimdik ayaktaysa Başbakanımız, biliniz ki bu Allah'ın bir lütfu, sonra da insanların Allah katına yükselip kabul gören duasıdır.

 Ne mutlu bize ki, insanlığın kan ağladığı bir dönemde, ülkemiz mazlumların umut kapısı, medet umduğu, yardım istediği ve sığındığı limanı olmuştur. Yanı başımızda Suriye, öbür tarafta Mısır, Filistin, Sudan, Irak, Miyanmar ve Ortadoğu… Başlarında keşişlerin bulunduğu Arap alemine rağmen, Amerika ve İsrail'e rağmen, tüm dünyaya rağmen, İsrail Başbakanına sen katilsin diyen, Filistin'e Mavi Marmara'yı gönderen, Mısır'da darbeye karşı duran, Suriye'de Beşşar'a karşı amansız mücadele veren, tüm dünyanın eğildiği yerde dimdik duran, Hakkın ve halkın yanında olan, tüm dünyanın kalbine taht kuran, ülkemde de ezici bir çoğunlukla sevilen, Ortadoğu'nun ve Müslümanların kalbindeki lider, bizimde olsaydı dediği, gece gündüz kendisine dua ettiği bir başkanımız var.

 Bir sevda masalındaki gibi sevdalandığımız başbakanımız için Allah'a el açarak;

Sana  geldik Ya Rabb!

Sen rahmetini bizden esirgeme!

Sevdiklerini bize bağışla, başımızdakileri ıslah eyle!

Senin yolunda olanların ayaklarını sabit kıl!

Başbakanımızı ve onunla olanları koru ve doğru yoldan ayırma!

Ülkemize ateş düşürmek isteyenlerin ateşini evlerine düşür!

Ellerimizi boş çevirme Ey Rabbimiz!

Diyor, kimin hesabı olursa olsun, Allah'ında hesabının olduğunu, kimin mekri varsa Allah'ında mekrinin olduğunu hatırlatıyor, herkesi Aziz ve intikam sahibi Yüce Allah'a havale ediyorum.

 Fi Emanillah

Ebuzer AYDIN

Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!


  • 0
    SEVDİM
  • 0
    ALKIŞ
  • 0
    KOMİK
  • 0
    İNANILMAZ
  • 0
    ÜZGÜN
  • 0
    KIZGIN

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Başka haber bulunmuyor!