dore okulları
Malatya
29 Mart, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.38
  • EURO
    35.15
  • ALTIN
    2324.6
  • BIST
    9079.97
  • BTC
    70740.58$

Devlet... Devlet... İlla Devletimiz...


Devlet... Devlet... İlla Devletimiz...
Narin

Mehmet Akif Ersoy, Sultan Abdülhamit Han'a karşıydı. Sadece karşı olmakla yetinmediği gibi üstelik nefret dolu şiirler yazıyordu hakkında.
“Bu bir câni!” dedin sürdün, ya mahkum eylendin hapse.

Müvekkel eyleyip câsûsu her vicdana, her hisse, düşürdün milletin en kahraman evlâdını ye'se…
Me mel'unsun ki rahmetler okuttun rûh-i iblis'e…

Bir diğerinde ise;
“Ortalık şöyle fena, böyle müzebzeb işler,
ah o Yıldız'daki baykuş ölüvermezse eğer,
âkıbet çok kötü…”

“Yıldız'da ki baykuş” cümlesi Sultan Abdülhamit Han'ın bizzat kendisini tarif etmekte.

Ve daha onlarca Akif'in Padişah Abdülhamit Han hakkında yazmış olduğu benzer şiirler vardır.

Hatta Mehmet Âkif Ersoy'un “Safahat” adlı eserinde yer alan “Âsım” adlı şiirdeki “zalim”, “ödlek” ve “kızıl kâfir” gibi ifadelerin bizatihi Âkif'in ağzından II. Abdülhamit için sarf edildiğini sananlar ile sanmayanların mevcut olduğu… Halbuki Mehmet Âkif şiir içindeki bu kelimeleri II. Abdülhamit için kullanmaz diyenler olsa da bir dönem ne yazık padişahı ciddi şekilde eleştirmiştir.
Elbet burada Mehmet Akif kötü bir insandı izlenimi bırakmak istemiyorum. Abdülhamit'e muhalefet yapması kadar doğal bir şey yok. Padişah Abdülhamid'i seven o dönem Osmanlı aydını çok azdır. İslamcı, Batıcı, Türkçü, Osmanlıcı kim varsa ona nefretini dile getirir zaten. Edebi eserlerle, dönemin dergileriyle haşir neşir olan herkes görür. Selanik ordusunun İstanbul'a hareket etmesi üzerine iyice palazlanan bizim siyasal İslamcılar diye geçinen birçok yazar-çizer Abdülhamit'i/Yıldız sarayını yerden yere vurmağa pek bayılırdı. Bizim engin tarih bilen halkımız ise kulağına fısıldanan her şeyi bir halt zannedince “gitsin Abdülhamid güzellemeleri” peş peşe sıralandı gitti.
Jön Türkçüler İttihatçılar ile birlikte Sultan Abdülhamit'i devirdikten sonra başa gelen klasik bir İngiliz projesi İttihat ve Terakki, Osmanlı'ya katacakları vizyonel bir şey olmadığını gören Akif bu kez oturmuş “İstiklal” şirini yazmıştır.
“Allah bir daha İstiklal marşı yazdırmasın” diyen de yine Mehmet Akif Ersoy…
Yazımın girizgâhı olarak neden bunları yazdığıma gelince son yılda birçok siyasi parti kuruldu. Babacan, Davutoğlu derken en son Mustafa Sarıgül'ün kalpli malpli “Türkiye Değişim Partisi'nin açılışı daha dün yeni yapıldı. Küçük kalp İstanbul, büyük kalp ise tüm Türkiye'yi temsil ediyormuş. Ortada ki Yıldız'a ise birçok anlam katılabilir. Olsa olsa Angol Sakson'ların “batmayan güneş” temsili mührü olur diyorum ben.
14 Şubat sevgililer gününde yine kullanılmaya pek elverişli bir amblem olma özelliği de bulunuyor.
Belli bir siyasi özgeçmiş, popülizm ve politik rasyonaliteye sahip herkes parti kurabilir. Siyasi partiler iç tüzüğü şartlarını yerine getiren birçok kimse daha…
Pratikte bu partilerin kuruluş nedeni mevcut siyasi yönetimi değiştirmek veya olası ilk seçimde iktidarı ele geçirmek, ülke yönetimini şayet millet yetki verirse baş'a gelip ellerinde bulundurmaktır. Kimi askeri bir darbeden beslenerek bu amacına ulaşmaya çalışır, kimisi yüksek oktavlı hamaset ortaya koyarak ya da vaad ettiklerinin arkasında durarak!
Hepsi bu!
Peki, yeni kurulmuş partiler arasında somut bir farklılık addeden talepleri var mı? Bu günün mevcut siyasi yönetmenliğinden başka bir proje ve düşünceler sahaya sürmekten bahseden? Türkiye'nin havasını değiştirecek bir çağrışım, gençleri heyecanlandıracak taze bir kan, uluslararası denklemde fayda sağlayacak küresel bir iddia, bölgesel stratejiyi temin eden ezber bozacak alt yapıyı savunan güçlü bir fikir kimde var, hadi söyleyin bana.
Yeni bir savunma sanayisini kodları ile beraber kim ortaya koyuyor? Donanmamızın illeri derecede büyük denizlerde söz sahibi olmasının önünün açılışını sağlayacak bir Babacan kıstası var mı? Ahmet Davutoğlu Ak parti ile birlikte olduğu dönemde ki içinde bulunduğu hataları şimdi hiç yokmuşçasına jurnallemesini bir başarı öyküsüne dönüştürecek seviye ve üslup bulunuyor mu Allah aşkına? Sarıgül'ün Şişli belediyesi başkanlığında elde ettiği maddi kazanımları siyasi bir tecrübeymiş gibi kırmızı renkli iki kalp görseli altında sahaya sürmesine (dayatmasına) ülkemiz kamuoyunun ihtiyacı ne kadar?
Zaten yeteri kadar siyasi partimiz ve uzantıları olan ideoloji kalabalığımız var. Babacan DEVA PARTİSİ çizgisini sorsam kaçınız cevap vermekte imtina edeceğini… Davutoğlu'nun kurmuş olduğu GELECEK PARTİSİ'nin AK Parti'den düşme bir parçanın ötesinde hareket edemeyeceğini… Sarıgül'ün TÜRKİYE DEĞİŞİM PARTİSİ'nin kısmen statükoyu benimseyen fakat CHP'de istediğini alamayanların kendilerine yeni bir adres tayin edecekleri…
Ee, nerede o zaman Türkiye'de yeni bir umut, felsefe, hareket, bereket gayesi!
En fazla biraz zorlarsan Meral Akşener'in “başkanlığı kaldıralım ve güçlendirilmiş parlamenter sistemi” talebine müdahil olduklarını söylerler o kadar.
Yani; jön Türkler, İttihattı Terakkiciler gibi önce bir padişahı indirelim sonra bakarız doktrininden öte bir şey yok kimsenin çantasında.
Önce Recep Tayyip Erdoğan'dan kurtulmaya bakalım, sonra proje üretir ülke bekasını roket hızında zirveye çıkarır sofistike anlayışı sultan Abdülhamit'i 31 mart vakasıyla tahtan indirmeye ne kadar benziyor değil mi? Jön Türkler ve ittihattı terakki üyeleri malumdur ki Osmanlı imparatorluğunun yıkılması altına imza atmış yegane yönetim bloğu olduğunu unutmayalım.
“Tarih tekerrür eder!” sözünden feyiz alanların koşup parti açması daha çok İngiliz kraliyet ailesinin sponsorluğunu yaptığı bu ideolojisiz partiler yığınağının odaklandığı tek hedef Recep Tayyip Erdoğan'ı görevinden azletmek/devirmek olması sizi de rahatsız etmiyor mu?
Her türlü kumpas kurmaya açık, genel dokularıyla yekûn bir boşluk güzergahında yer alan, Batı'nın ayak oyunlarına karşıt refleks oluşturulacak güçlü otoriter bir vizyona sahip olmayanların üç beş kısır muhalefet sözlerini ciddiye almak ahmaklık gibi bir şey.
Sonra da oturup İstiklal marşını yazan biri çıkar mı bilinmez ama Akif yazdıktan sonra bu millet çok büyük acılar çekti.
Hala da çekmeye devam ediyor.
Onun için önce can, sonra canan. İnsanı yaşat ki devlet yaşasın. Tabi insan da devletine sahip çıkacak. Tabiri caizse gözü gibi bakacak ona. Devlet ile siyasi partilerimizi birbirinden esefle ayırt etmeyi bilmek lazım. Devletimizin kim olduğunu, kodlarını, küresel alandaki konumunu iyi okumalıyız. Ben yarın bir siyasi parti kurarım ama devletimin parmağı taşa değse bir devlet daha bulamam. Çocuğum ölse yeniden evlenir başka bir çocuk yapma şansım var ama devletime zeval gelse gidecek başka yerim yok. Ne yaparım…
Bol paralarla bonservis edilen yeni siyasi partilerin arka bahçesine baktığımızda gördüklerimiz ile birlikte hissettiklerimizde önemli. Devletimizi yaşatmaya yönelik çabalar işin içinde yoksa beyhude her şey. Türkiye ilerleme safhasında görmemiz gereken tonla çarpı işareti konulmuş Fotoğraflar görüyoruz. 41 yaşındayım ve bu saatten sonra İngiliz himayesinde olmak gibi lüksüm yok!
Onun içindir ki siyasi partiler ile “devlet” kavramını karıştırmamız sonucunda peydahlanan karışıklık, siyasi partilere üstün körü radikal bir tutumla bağlanmamızın neticesine en güzel örnek İttihat ve Terakki…
Padişahı devirdikten sonra hiç bir proje, hiç bir sosyoloji, hiç bir çağın dengelerini yakalama imkânlarının olmadığını gördüklerinde artık çok geçti.


TİMUR İNCE

 

elsan

Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!


  • 0
    SEVDİM
  • 0
    ALKIŞ
  • 0
    KOMİK
  • 0
    İNANILMAZ
  • 0
    ÜZGÜN
  • 0
    KIZGIN

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Başka haber bulunmuyor!