dore okulları
Malatya
29 Mart, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.36
  • EURO
    35.13
  • ALTIN
    2324.4
  • BIST
    9079.97
  • BTC
    70850.81$

'Dün referansımızdır...'


'Dün referansımızdır...'
Malatya İşadamları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Yunus Akdaş:'Dün referansımızdır, bugün de bu referansla hizmete talibiz...'
Narin

Ben karşımdakinin kelimelerine değil, vizyonuna bakarım

Önümüzdeki günlerde gerçekleştirilecek genel kurul öncesi Malatya Time Yayın Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Murat Çetin'e çok özel açıklamalarda bulunan Malatya İşadamları Derneği (MİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Yunus Akdaş, “MİAD yönetiminde işe başladığımız zaman, çalışmaları 30-35 kişiyle Merter'deki bir iş merkezinin küçük bir odasında yürütüyorduk. O günlerde toplantılarımız gayet mütevazi bir şeklide gerçekleşiyordu. O toplantılarda MİAD'ın işadamlarımızı ve bürokratlarımızı bir araya getirip bir sinerji oluşturacağından bahsediyorduk. Şükürler olsun ki bu söylediklerimizi büyük oranda başardık. Bugün 5 yıldızlı otellerin salonlarında yüzlerce insana hitap eden toplantılar tertipliyoruz. İşadamlarımızı, misafirlerimizi ve basın mensuplarını gayet nezih ortamlarda bir araya getirerek bu sinerjiyi yakaladığımızı görüyor ve memnuniyetimi her fırsatta dile getiriyorum.” dedi.

RÖPORTAJ: MURAT ÇETİN


MİAD'ın 17 Ekim günü yapacağı genel kurul öncesi, Yunus Akdaş'la bir röportaj gerçekleştirme isteğimizin olumlu karşılanması üzerine hazırlıklarımızı tamamlayarak MİAD'ın merkezine doğru yola çıktım. Daha önceki karşılaşmalarımızda olduğu gibi Yunus beyi yine gayet sıcak ve samimi buldum. Bizi kapıda karşılayan ve samimi bir şekilde ikramlarda bulunan Yunus Akdaş'a teşekkür ederek ilk sorumu yönelttim. “Sayın başkan önümüzdeki günlerde MİAD'ın 12. Genel Kurul Toplantısını yapacaksınız. Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini 15 yıl gibi bir zaman boyunca yürütüyorsunuz. Bize MİAD'ın dünü ve bu günüyle ilgili ne söylemek istersiniz?” şeklindeki soruma mütebessim bir şekilde cevap vermeye başlayan Yunus Akdaş, “Sizin de bahsettiğiniz gibi 15 senelik bir başkanlık deneyimimiz oldu. Derneğimizle ilgili en küçük bir detayı dahi biliyorum. Genel Sekreterimizden bir yazı istediğim zaman neyin eksik, neyin fazla olduğunu biliyor ve ona göre düzeltmelere gidebiliyorum. MİAD yönetiminde işe başladığımız zaman, çalışmaları 30-35 kişiyle Merter'deki bir iş merkezinin küçük bir odasında yürütüyorduk. O günlerde toplantılarımız gayet mütevazi bir şeklide gerçekleşiyordu. O toplantılarda MİAD'ın işadamlarımızı ve bürokratlarımızı bir araya getirip bir sinerji oluşturacağından bahsediyorduk. Şükürler olsun ki bu söylediklerimizi büyük oranda başardık. Bugün 5 yıldızlı otellerin salonlarında yüzlerce insana hitap eden toplantılar tertipliyoruz. İşadamlarımızı, misafirlerimizi ve basın mensuplarını gayet nezih ortamlarda bir araya getirerek bu sinerjiyi yakaladığımızı görüyor ve memnuniyetimi her fırsatta dile getiriyorum. Toplantılarımız ilgisiz ve alakasız kalsaydı, bu 5 yıldızlı otellerdeki toplantıları yapamazdık. Demek ki o toplantılara gelen insanlar birbirleriyle ilişkileri iyi kurdular. Bu kimyasal bir değişimdi. Sivil Toplum Kuruluşu olarak Malatyalı işadamlarının birbirleri arasındaki kaynaşmayı sağladığımız için büyük bir memnuniyet duyuyorum.” İfadelerini kullandı.

MİAD, İNANIMIZI BİRARAYA GETİREN GÜÇLÜ BİR KÖPRÜ OLMUŞTUR

Yunus beyin bu cevabının ardından ikinci olarak, “MİAD'dageçtiğimiz dönemde ne gibi işlere imza attınız? Ayrıca önümüzdeki günler için ne gibi projeleriniz var?” diye sorduk. Yunus Akdaş'ın cevabı ise şu şekildeydi: “Malatyalı işadamlarımızın işbirliklerinin bir kısmında başarılı olduğumuzu düşünüyorum. Ancak bu konuda halen yeterli seviyeye ulaşamadık. Bununla ilgili önümüzdeki süreçte konuşacağımız birkaç tane projemiz var. Malatyalı işadamlarımız, aylık toplantılarda bir yandan Türkiye ve dünya ekonomisinin gidişatı hakkında bilgiler alıyor, diğer yandan dostluklarını geliştiriyor. Hatta birbirlerini uzaktan dahi tanımayanlar, biraraya gelerek akrabalık bağları da kurmaya başladı. MİAD çalışmaları sırasında birbirini tanıyıp seven üyelerimiz içinde evlilik bağıyla birbirine bağlananlar da oldu. Dostluklarımız arttı. MİAD sayesinde metropol olan bir şehir olan İstanbul'da yakınlaşmaya vesile olduk. Geçtiğimiz günlerde bir arkadaşım anlattı. İstanbul'a babasını hastaneye getirmiş. Arkadaşıma babası “Beni Malatya'ya götürseydin eş-dost var. En azından onlar yanıma gelirdi” dediği sırada biz 15 kişiyle birlikte odaya girmişiz. Arkadaşım da babasına “İşte geldi eş-dost insanlar” demiş. “Yav burada da mı var eş-dost” demiş. Arkadaşımız ve babası bizim bu ziyaretimizden dolayı memnun oldular. Elbette biz de büyük memnuniyet yaşadık. İşadamlarını bir araya getirme ve kaynaştırmanın yanı sıra işbirlikleriyle bütünleşmelerini ve rekabet üstünlüğü kazandırmalarını sağlıyoruz. Gençlerimize tecrübelerimizi aktararak onları iş dünyasına kazandırma gayreti gösteriyoruz. MİAD yönetimi olarak sosyal projelerimiz de oluyor. Malatya'daki Sevgi Evleri'ni, üniversitemizle birlikte teknokentte ortak işleri ve eğitim bursu gibi projelerimiz olmuştu. Bu projelerin yanı sıra Geleceğin Yıldızları isimli bir projeyi de hayata geçirmek istemiştik. Ancak o konuyu fazla ilerletemedik. Bu projemiz gayet olumlu ve isabetliydi. Şimdi Milli Eğitim Bakanlığı buna benzer bir projeyi hayata geçiriyor. Çok doğru bir projeydi. MİAD olarak yaptığımız olumlu çalışmalardan biri de kadın girişimci grupları oluşturma çalışması yaptık. Malum olduğu üzere Malatyalı hanımlarımızın büyük bir kısmı çalışmadığı için fazla bir sinerji oluşturamadık. Ama yine Kadriye hanımın başkanlığında bu işi ilerletmeye çalışıyoruz. Önümüzdeki dönemde bu tip çalışmalarımız devam edecek. Genç MİAD'ın da çalışmalarıyla gençlerimizi iş hayatına hazırlıyoruz. Oradaki gençlerimizin çalışmaları gayet iyi gidiyor. Ancak bazı eksiklikler oluyor. Bu kardeşlerimiz işi alıp bir yere götürüp tıkanıyorlar. Biz de onlara yol göstererek daha ileri nasıl götüreceklerini söylüyor ve ilerlemelerine yardımcı oluyoruz. Genç MİAD'ın çalışmalarına önümüzdeki dönemde de devam edeceğiz. MASTÖB ve MADEF ile gençlerimizi biraraya getirdik. Orada da önümüzdeki dönemde başka çalışmalar içine gireceğiz. MİAD'ın genel sekreteryahizmetleri Hakan bey ile birlikte belli bir noktaya geldi. Sağolsun Ahmet Koçer'in de çok emeği geçti. Şimdi Eyüp Belediye Başkan Yardımcısı oldu kendisi. Halen çalışmalarımıza iştirak ediyor. Değişik konularda danışmanlığımızı da yapıyor. Aynı zamanda Başkanlık Koordinasyon Kurulu'ndadır. Bu dönemde Yüksek İstişare Kurulu'nda istediğim verimi henüz alamadım. Önümüzdeki dönemde onun üzerinde biraz daha fazla çalışacağız. Gelecek dönem projelerimizden biri de bölge temsilcilikleridir. Bölgedeki işadamlarını bir araya getireceğiz. Birarada çalışmaları için ortam hazırlayacağız. Biz sivil toplum örgütü olarak “Şununla çalış bununla çalışma” diyemeyiz. Ama onları biraraya getirdiğimiz zaman zaten kendi kendilerine birarada iş yapabilecekleri ortamları oluşturacaklardır. Bölge temsilciliklerinde 15-20 kişilik gruplar yaparsak daha iyi istişareler olur. Daha verimli işbirlikleri ortaya çıkar. Sayı az olduğu için herkes birbiriyle konuşup anlaşabilir. Böylelikle daha çok insana ulaşabiliriz. Gençlerimizle ilgili yurt dışı gezileri düzenleyeceğiz. Tecrübeli işadamlarımızı bu gençlerimizle birlikte yurt dışı gezilerine götüreceğiz. MÜSİAD, TÜSİAD, Ticaret Odası ve Sanayi Odasıyla çalışmalarımızı artırmaya çalışacağız. Belli bir seviyeye getirdik ama yine de o konuda çalışmalarımıza devam etmemiz gerekiyor.Biz mevcut projelerimize kafa yorarken Yüksek İstişare Kurulu üyelerimiz lobicilik üzerine kafa yoracak. Bu kuruldaki arkadaşlarımız, Malatyalıların Türkiye'ye katkısını, Malatyalıların evrensel düşündüğünü, bölücülüğün karşısında olduğunu, insanlara muhabbet ve sevgi beslediğini, dünyanın her yerindeki insanlara yardımcı olmaya çalıştığını anlatacak. Burada bir çırpıda sayabildiğim bu konulara benzer konularda kafa yoracak Yüksek İstişare Kurulumuz. Bunu yapabilirsek Malatya'ya hizmetin daha kolay gideceğini biliyorum. Kendi içimize dönerek İstanbul'da bir proje oluşturmak istedik mesela. Madde bağımlılarıyla ilgili bir projemiz vardı biliyorsunuz. İstanbul valimiz de bize destek verdi bu konuda. Her fırsatta kendisini bir Malatya olarak gördüğünü söyleyen sayın Valimize bu çalışmayı hediye etmeyi düşünüyoruz. İnşallah önümüzdeki dönem bunu hayata geçireceğiz. MİAD'ın her zaman olduğu gibi bir yer sorunu olacak. Allah nasip ederse önümüzdeki dönem onu da gerçekleştireceğiz.”

MİAD'IN GÜNDEM MADDELERİNİN İLK SIRASINDA MALATYA VAR MI?

Yunus Akdaş'a, MİAD'ın geçmiş dönemlerde Malatya'ya yönelik yaptığı işlerin bu dönemde kesintiye uğradığıyla ilgili bazı eleştirilerden bahsederek şu soruyu yönelttik: "Geçmiş dönemde Sevgi Evleri, Konuk Evi ve Eğitim Bursu gibi konularla Malatya ve Malatyalılara büyük hizmetlerde bulundunuz. Bütün gündeminiz Malatya iken zamanın başbakanı sayın Recep Tayyip Erdoğan'ı davet etmiştiniz. Sonuçta MİAD'ın gündeminin ağırlıklı bir kısmın Malatya oluşturuyordu. Kamuoyunda “MİAD'ın birinci gündemi Malatya'dır” imajı oluşmuştu. Ancak son dönemde bu anlattıklarımıza benzer hiçbir işinizi duymuyoruz. Bunun sebebini anlatabilir misiniz?

Yunus Akdaş, MİAD'ın kurulduğu günden bugüne kadar gündeminin birinci sırasında daima Malatya'nın olduğunu belirterek, “Geçenlerde arkadaşlarımıza içe dönük çalışmalar yapmamız gerektiğini söylemiştim. Gençleri daha çok heyecanlandırmamız gerektiğini, işadamlarımızı daha çok biraraya getirmenin onlarla ilgilenmenin zamanı olduğunu söylemiştim. “Eğer içimizdeki enerjiyi artırırsak Malatya'ya daha büyük bir kuvvetle gidebiliriz” diye düşündük. Biz MİAD olarak durmuyor sürekli çalışıyoruz. Gelecekle ilgili alt yapıyı hazırlıyoruz. Bunu da ifade etmek isterim ki, Malatya'ya bir çok yatırımın götürülmesini sağladık. Mesela, İlhan Şahintürk, Akbalık ve Ömer Özpehlivangibi arkadaşlarımız Malatya'da fabrika açtı. Yatırımcılarımız reklam etmiyoruz ama MİAD Malatya'ya 6-7 tane fabrika gönderdi. Her birinde yaklaşık 1000'in üzerinde insan çalışıyor. Maalesef medya aracılığıyla bunu duyuramadık. Biz mevcut işlerimizi yaparken, sosyal projelere çok dalan bir aile reisinin evindeki çocukları unutması gibi basınımız da bizi unuttu. Bunda sadece basının da suçu olmayabilir bizde de kabahat arayabiliriz. Gençlerle ilgili çalışmalarımıza ve bölge temsilciliklerimize yoğunlaşıyoruz. Bunları yapmamız şarttır. Bunları yaparken lobicilik üzerine çalışmaların artırılması gerekiyor. Biraz önce Yüksek İstişare Kurulu'nun yeterince çalıştıramadığımızdan bahsetmiştim. İşte bizim yapmak istediğimiz işlerden biri de budur. İşte Yüksek İstişare Kurulu'muzu lobicilik üzerine çalıştırmayı düşünüyoruz.” ifadelerini kullandı.

MALAYYALILAR VERİLEN HER GÖREVİ LAYIKIYLA YERİNE GETİRMİŞTİR

Malatyalıların önceki dönemlerde siyaset arenasındaki parlayan yıldız olduğunu belirterek Yunus Akdaş'a yeni bir soru yönelttik. “Geçtiğimiz dönemde siyaset sahnesinde Malatyalıların söz sahibi olması konusu geri kalmıştı. Hatta ümitlerimiz tükenmişti. Bu dönem çok farklı oldu. Hakikaten ciddi bir ivme yakaladık. Bu ivmeyle birlikte MİAD ismi de kamuoyunda anılır oldu. Bununla ilgili ne söylemek istersiniz?” şeklindeki sorumuza Yunus bey, “Malatyalılar mücadeleci bir yapıya sahiptir.” diyerek cevap vermeye başladı. MİAD Başkanı, cevabının devamında şu görüşlerini aktardı: “Malatyalılar mücadeleyi bırakmayıp hem Ak Parti'de, hem CHP'de hem de MHP'de haklarını almıştır. Geçtiğimiz dönemde de biz elimizden geldiğince siyasi partilerimize ulaşmaya çalıştık. Rahmetli vekilimizMevlüt Aslanoğlu aracılığıylasayınKılıçdaroğlu'nu davet etmiştik toplantımıza. Biz her seçim öncesi Malatyalıların beklentilerini ilgili yerlere yazıyoruz. Hem yerel hem de genel seçimlerde bunları yazıyoruz. Belki bu yazılarımızın etkisi olmuştur. Mevlüt Aslanoğlu'nun oğlunu gönderdik Malatya'dan aday gösterildi. Seçilir veya seçilmez en azında rahmetli Aslanoğlu'nu unutturmamış olduk. Daha önce MİAD'ın yönetim kurulunda bulunana Azmi bey zaten ilçe başkanıydı. Azmi bey orada siyasi anlamda pişti şimdi de aday oldu. Diğer  değerli bir başka kardeşimiz de Serap hanımdır. Çalışmalarımıza büyük ilgi gösteren değerli bir kardeşimiz olan Serap hanım, bütün toplantılarımıza katılmıştır. Onlar MİAD'ı çok sevdiler, biz de onları çok sevdik. İnşallah bu kardeşlerimiz Meclis'te Malatyamızı ve bizi en iyi şekilde temsil edecektir. Biliyorsunuz her toplantımızda Malatyalıların hakkının yenildiğini söyledik. Sayın Cumhurbaşkanımıza da bunu söylemiştik. Gördüğümüz her bakana aynı sözleri söyledik. Hatta sayın Cumhurbaşkanımız bakanlarla birlikte Doğanşehir'e geldiğinde de benzer cümlelerle derdimizi anlattık. Bunu sadece ben söylediğim diyorum. Bunu Vahap Küçük de söyledi. Bunu Abdullah Kiğılı da söyledi. Bunu Şahin ağabey de söyledi. Dolayısıyla biz yılmadık söyleye söyleye ektiğimiz bu fidanın bugün meyvesini alıyoruz. Malatyalılar ülke sevdasıyla hareket eden insanlardır. Önümüzdeki dönemde daha çok Malatyalı Meclis'e gidecek. Dün referansımızdır. Bu referansı düşündüğümüz için bunu istiyoruz. Biz bir şehir kimliğini alıp da onu övmek için söylemiyoruz bu sözleri. Kendi çıkarlarından çok ülke çıkarlarını öne alan bir millet olduğumuz için bunları söylüyoruz. Malatya'nın ehliyet ve liyakat sahibi bir çok insanıvar. Hangi bürokratımız başarısız olmuştur. Her biri ayrı ayrı başarılı olmuştur. Malatyalı devlet adamları aldıkları her görevi layıkıyla yerine getirmiştir. Ülkemizin birlik ve beraberliğe ihtiyaç duyduğu bu günlerde Malatyalılar üzerlerine düşen görevi layıkıyla yapacaklardır. Önümüzdeki dönemde daha çok Malatyalı Meclis'e gidecektir. Biz de elimizden geldiğince kendilerine desteğimizi sürdüreceğiz.”

“İTHAL MALATYALI” NE DEMEK?

Yunus Akdaş anlattıkça bizim aklımızda başka başka sorular ortaya çıkıyor. Ayrıca geçmişte yaşadığımız banı anılar canlanıyordu. Malatya'ya yaptığımız bir seyahatte Yunus Akdaş'la aramızda geçen bir konuşmayı hatırlayarak, birkaç tespit eşliğinde aklımıza takılan bu soruyu da soralım istedik. İşte tespitlerimiz ve ardından gelen sorumuz: “Malatya'daki Malatyalılar'dan daha çok Malatyalı İstanbul'da yaşıyor. Siz de İstanbul'da yaşayan bir Malatyalı olarak Malatya sevgisi ve hasretiyle tutuşanlardansınız. Burada yaşadığınız halde birçok Malatyalı gibi Malatya'ya yatırım yapıyor, herkesi de yatırım yapmaya teşvik ediyorsunuz. Ancak Malatya'da farklı bir bakış açısı var. İstanbul'daki Malatyalılara farklı bir bakış açıları var. Yanlış hatırlamıyorsam bir seyahatimiz esnasında sizden duymuştum bu tabiri. “İthal Malatyalı” diye bir tabir kullanmıştınız. Aynı seyahatte, “Sadece seçimden seçime Malatya'ya geliyorlar” gibi bir anlayışın da varlığından bahsetmiştiniz. Şu anda da durum aynı mı? Değişen bir şeyler var mı?”

Yunus Akdaş da bu hatırlatmamızı tasdik ederek şu şekilde cevap verdi: “Maalesef böyle bir bakış açısı var. Bu bakış açısına üzülüyorum. Malatya bizim şehrimiz, top oynadığımız mahallelerimiz orada, arkadaşlarımız orada, akrabalarımız orada. Havasıyla, suyuyla okuluyla orada yetiştik. Biz İstanbul'dan oraya gidince bizi “İthal” gibi görenler var. Bu durum halen değişmedi. İstanbul gibi Dünyayı yöneten bir şehirde yaşıyoruz. Bizim öğrendiklerimizden faydalanmak yerine “İthal” olarak görüyor ve bizi dinlemeye bile rıza gösteremeyenler var. Hatta geçenlerde Nurettin bey için “Dışarıdan gelen” diye bir söz edeni duydum. Nurettin beyin, anası orada, babası orada, kardeşleri orada, Fabrikası orada, kısacası her şeyi oradadır. Bu insanın oralı olması için daha ne yapması lazımdır? Bu kıskançlıktır. “Daha iyiyi yapalım” demiyorlar. Yerlerini kaptıracaklarını zannediyorlar. Bizim kimsenin yerinde gözümüz yok. Bu dünya kimseye kalmıyor. Bizim herhangi bir kişiyle veya kuruluşla sorunumuz olmaz. Malatya maalesef küçük bir şehirdir. Bize “İthal” diyenlerin yetişmeleri bizimle aynı değildir. Bilgileri aynı ölçekte olsa bunu tartışmamız gerekirdi. Mesela geçtiğimiz sene Ticaret Odası ile Sanayi Odası'nın ayrı olması gerektiğini söylemiştim. Bir baktım Malatya'daki bazı arkadaşlar bozuldu. Bugün de aynı fikirdeyim. Esnaf ile sanayicinin ayrı olması gerekiyor. Esnaf sanayicinin derdinden anlamaz, sanayici de esnafın derdini bilmez. Bunu söylediğin zaman farklı anlaşılıyorsunuz. Biz de insanınız bazen kırılıyor ve üzülüyorsunuz. O şehir bizimdir. Dolayısıyla birbirimize tahammül etmemiz gerekiyor. Hiçkimse veya hiçbir kuruluş şehrin önünde olamaz. Malatya marka bir şehirdir. O şehir gelişmeyi beklenenden hızlı sağlayamamıştır. Benim idealim Malatya olarak önce Kayseri ve Gaziantep'i yakalamak, sonra da Konya ile Bursa'yı yakalamaktır. Eğer bu idealimize ulaşamamışsak geri kalmışız demektir. Esas olan bu kapasiteye ve bu vizyona sahip insanları yönetici olarak getirmektir. Şimdi bu sözümden farklı manalar çıkarmasınlar. Ben bunu konuşalım istiyorum. Şehrimizi daha iyi yerlere nasıl getirebileceğimizi konuşup tartışalım istiyorum. “Bu şehir Kayseri olmuşmudur? Antep olabilir mi?”diye konuşmamız lazım. Tartışmaktan korkmayalım. Biz tartışırken şehrimize destek olmaya çalışıyoruz. Bizim amacımız o şehri marka şehir yapmaktır. O şehrin eğitimini yükseltmek,sanayiyi daha da artırmak, refah seviyesini yükseltmek, gülen insanların daha çok olmasını sağlamaktır. Bütün derdimiz budur. Bildiklerimizin bir kısmını Malatya'ya göndereceğiz, Malatya'yla paylaşacağız. Kırılmayacağız. Üzülmeyeceğiz. Bizi sevenlerin çok olduğunu da biliyoruz. Bizim dua kaynağımız Malatya'dır. Gazetecisi, işadamı, bürokratı, işçisi ve memuru olarak enerji üreten ve Malatya'ya faydalı bireyler olmalıyız. Eğer bunu başarırsak , Türkiye'ye de model olacağımızı düşünüyorum.”

ALLAH KORUSUN, ÇEVREMİZDEKİ YANGIN BURAYA DA SIÇRARSA HEPİMİZ YANARIZ

Önümüzdeki genel seçimlerle ilgili olarak düşüncelerini ve ülkemizin şu andaki durumunu da değerlendirmesini istediğimiz Yunus Akdaş'a “Bir işadamı olarak, bir sivil topluk kuruluşunun başkanı olarak, insanlarla sürekli iç içe yaşıyorsunuz. Önümüzde bir genel seçim var. Ülkemizin şu anki durumu, seçim anındaki muhtemel gelişmeleri ve seçim sonucundaki beklentileriniz anlatabilir misiniz?” diye sorduk.

Yunus Akdaş, bir işadamı olarak şu andaki durumdan dolayı büyük sıkıntı yaşadıklarını belirterek, “Mesela bir inşaat yapmak istiyorsunuz. Araplar “Seçimde Türkiye karışır mı?” diye soruyorlar. Bu belirsizlik ortamında ürününüzü satamıyorsunuz. Türkiye bunu aşmalı. Türkiye'yi karıştırmaya çalışanları ayrı bir köşeye koymak lazım. Türkiye'de siyaset yapmak isteyenleri de ayrı bir yere koymak lazım. Türkiye'de siyaset yaparak Türkiye'yi ilerletmek isteyenlerin farklı görüşleri olabilir bunlar oturulup konuşulabilir. Ama siyaset yapıyormuş gibi görünüp de Türkiye'yi bölmeye çalışanları ayırmamız lazım. Bunlar bizi kandırmaya çalışıyor. Vatandaşın da kandırılmaması lazımdır. Çünkü Türkiye'nin birlik ve beraberliğe ihtiyacı vardır. Misak-ı Milli sınırları içinde herkes huzur ve barış içinde yaşamasına ihtiyacı vardır. Kürtlerle Türkler arasında bir sorun varmış gibi göstermeye çalışarak Türkiye'yi bölmeye kalkışanlar var. Ben Kürt değilim ama benim eniştem Kürttür. Bacımı Kürt'e vermişim. Gelinim Kürt, Kürt'ten kız almışım. Benim Kürt'le bir sorunum yoktur. Benim gibi olan Türkiye'de milyonlarca insan var. Osmanlı'dan bu zamana kadar bu insanlar hep bir arada yaşamıştır. Dolayısıyla Türkiye'nin birlik ve beraberliğe ihtiyacı var. İnsanımızı ayrıştırmaya çalışanları siyasetten silmemiz lazım. Vatandaşın elindeki en büyük kozu sandıktır. Sandıkta bu tip insanlara oy vermemek lazım. Tabii ki Türkiye istikrar istiyor. Etrafımızdaki bütün ülkelerde yangın var. Elimize almışız hortumu yangının içeri girmemesi için bekliyoruz. Bu yangın içeri girerse hepimiz birden yanarız. Türkiye'nin istikrarını koruması gerekiyor. Tek başına iktidar da olabilir, koalisyon da olabilir. İstikrar olsun da hangisi olursa olsun. Siyasetçinin Türkiye'yi nereye götürdüğüne bakarım ben. Yangını orada durdurabiliyor musun? Bana onu söyle. Bana bu yangını durdurmak için kimi yanına alacağını da söyle. Ben siyasetin dışında olduğum için senin ve yanındakinin ne durumda olduğunu izliyorum. Birlik ve beraberliğe ve istikrara her zamankinden daha çok ihtiyacımız var. Bu yangının Türkiye'ye gelmemesi lazımdır. Mesela bazı sözler vardır. İnadına demokrasi, inadına birlik beraberlik diyorlar ya. Aynen öyle olmalı. Çünkü bize dost görünenlerin bir kısmı düşmanımız. Sayın Cumhurbaşkanımızın şu sözüne çok katılıyorum. Yerli ve milli olmalı. Yani bizim insanımızı düşünen bizim insanımızın milletvekili olmalı. İstikrar içinde emin adımlarla yürüyen Türkiye'ye tahammül edemeyen dış güçlerin piyonu veya taşeronu olmayalım.Birisine küsüyoruz, kırılıyoruz diye ülkeyi yangın yerine çevirmememiz lazım. Birbirimize hitap ederken, düşmanca değil, farklılıklarımızı ortaya koyarak barış içinde yaşamalıyız. Çocuklarımızı, torunlarımızı ve gençlerimizi düşünmemiz lazım. Ülkemizi daha ileri nasıl taşıyacağımızı konuşmalıyız. Kimisi saray diyor, kimisi başka bir şey diyor. Bu sözleri değil, ülkemizi daha ileri nasıl götürebileceğinizi duymak istiyorum. Ülkemiz için ne yapabiliriz diye konuşmak istiyorum. Benim derdim kelimelerde değil, benim derdim vizyonda. Benim derdim, “Ülkemdeki insanımızın evrensel düşünebilme yetenekleri nasıl geliştirilebilir?”i konuşmaktır. Suriye'yi ve Suriyelileri bir düşünün. Bu insanların kimisi denizde boğuluyor, kimisi kamyon kasasında boğuluyor. Bu yangın yerini ülkemize getirirseniz hepimiz Suriyelilerin durumuna düşeriz. Kimisi “Gezi Parkı” diyor, kimisi “Kobani” kimisi de bilmem ne diyor. İyi de protestonu yap ama niye yıkıyorsun? Niye yakıyorsun? Niye birilerini öldürüyorsun. Ölen kim? Yaktığın mal kimin? Niçin yakıyorsun? Bu soruları sormak için çok mu bilgili olmak lazım. İşte bu tam bir cehalettir. Türkiye'nin bütün bunlardan kurtulması için birlik ve beraberlik şarttır. Bütün siyasi partilerimiz biraraya gelmeli ve düşmanca davranışlardan kaçınmalıdır. Bütün sivil toplum kuruluşlarıyla, bütün sivil toplum örgütleriyle birlik ve beraberlik mesajları vermemiz lazım.” Şeklinde konuştu.

MİAD Yönetim Kurulu Başkanı Yunus Akdaş'a bize göstermiş olduğu misafirperverlikten dolayı teşekkür ederek yanından ayrıldık.

elsan

Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!


  • 0
    SEVDİM
  • 0
    ALKIŞ
  • 0
    KOMİK
  • 0
    İNANILMAZ
  • 0
    ÜZGÜN
  • 0
    KIZGIN

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Başka haber bulunmuyor!