Malatya
19 Haziran, 2025, Perşembe
  • DOLAR
    38.77
  • EURO
    43.89
  • ALTIN
    4143.5
  • BIST
    9.391
  • BTC
    102916.45$

Ehli Kıble Tekfir Edilmez: Şer’î Hüküm Mahkemenin Yetkisindedir

Ehli Kıble Tekfir Edilmez: Şer’î Hüküm Mahkemenin Yetkisindedir
Tekfir, şer’î mahkemenin hükmü olmaksızın yapılamaz; Müslümanlar keyfî olarak birbirlerini küfürle itham edemez. Şâfiî ve Hanefî ulemâsına göre tekfir büyük bir sorumluluk ve vebal taşır. Bu çağda, mahkeme-i şer’iyye bulunmadığı için ehli kıblenin küfrüne hükmedilemez.

İbn Ömer (radıyallahu anh)’dan rivayet edildiğine göre Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

“Bir kimse din kardeşine, ‘Ey kâfir!’ derse, bu söz ikisinden birine döner. Eğer söylenen kişi gerçekten öyleyse, söz yerini bulur; değilse bu söz, söyleyene döner.”

Ulemâ-i İslâm bu hadîs-i şerîfi iki şekilde yorumlamıştır. Birinci yoruma göre, bir Müslümana kâfir demeyi helâl gören kimse, bu hükmü helâl saydığı için kendisi küfre düşer. İkinci yoruma göre ise, böyle bir isnatta bulunan kişi büyük bir günah işlemiş olur; tekfirin vebali ve günahı kendisine döner, fakat bu kişi bu fiiliyle dinden çıkmış sayılmaz.

Amelî mezheb imamları, Kur’ân-ı Kerîm ve Sünnet-i Seniyye’nin delalet ettiği hükümleri ittifakla şöyle özetlemişlerdir: Bir kimsenin irtidâdı yani İslâm’dan çıkması, ancak iki âdil şahidin şehadeti ve şer’î mahkemenin hükmüyle sabit olur. Hâkim, mürted olduğundan şüphe edilen kişi hakkında hüküm vermeden evvel onu dîne davet etmekle mükelleftir. Bazı görüşlere göre bu davet vâcib, bazılarına göre ise sünnettir. Kimilerine göre ise, mahkeme üç günlük mühlet tanır. Bu sürede şahıs bâtıl inancından dönmez ve İslâm’a rücu etmezse, irtidâdına hükmolunur ve had cezası uygulanır.

Şâfiî ve Hanefî fıkıh kaynaklarında tekfirle ilgili bazı örnekler yer almakla birlikte, bu örnekler üzerinden genel hüküm çıkararak halkı kolaylıkla tekfir etmek caiz görülmemiştir. Zira burada geçen küfür, iltizamî değil, lâzımî küfürdür. Yani kişi kasdî olarak değil, sözünden dolaylı bir mana çıkarılarak tekfire konu edilebilecek bir ifadededir. Bu ise son derece tehlikelidir. Zira bir Müslümanı haksız yere tekfir eden kimse, kendisi küfre düşebilir.

Sonuç olarak amelî mezheb imamlarının beyanları gösteriyor ki, bir Müslümanın küfrüne hükmetmek keyfî olarak halkın verebileceği bir karar değildir. Bu, sadece mahkeme-i şer’iyyenin yetkisinde olan bir hükümdür. Günümüzde ise böyle bir mahkeme ve şer’î hâkim bulunmadığına göre, dâhil-i İslâm’da bulunan hiçbir şahıs hakkında küfür hükmü verilemez. Bizler, ne isimle olursa olsun, şahıs, cemaat, cemiyet veya fırka tayin ederek onları küfürle damgalayamayız. Bununla birlikte, kişiyi küfre götürecek inanç, söz ve fiillerin ne olduğu ilmî bir vazife olarak öğrenilmeli ve öğretilmelidir.

Zira İslâm, dildeki serkeşliği değil, kalpteki adaleti esas alır. Hüküm vermek adâlet ister; tekfir ise ilmî selâhiyet ve şer’î teminat gerektirir.

Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!


  • 0
    SEVDİM
  • 3
    ALKIŞ
  • 0
    KOMİK
  • 0
    İNANILMAZ
  • 0
    ÜZGÜN
  • 0
    KIZGIN

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Başka haber bulunmuyor!