Ersoy BABA / Dilime bağla dilime!

Ersoy BABA yazdı.
Merhaba değerli okurlar.
Uzun bir aradan sonra yine aynı sütunlarda buluştuk. Dileğim ayrılıklarımız sadece sütunlarda olsun ve bu kadar da uzun olmasın.
Gazze’de, Filistin’de İsrail ve düvelleri tarafından katledilen mazlumlara Allah’tan rahmet diliyorum. Rabbim kınayıp geçiştirenlere değil savaşanlara, yürekleriyle, dualarıyla, amelleriyle onların yanlarında olanlara yardımcı olsun.
Bu haftaki yazımızı sizleri bu acılardan biraz uzaklaştırmak ve beyninizi dinlendirmek amaçlı olarak farklı konularda yazıyorum. “Beyninizi dinlendirmek”, bunu benden beklemiyordunuz ama oldu işte…
***
Köylü Hasan işlerini halledip eve dönmüş. Üstünü değiştirip sofranın kurulmasını beklerken “Tak tak” kapıya vurulmuş. “Bu saatte birinin gelmesini beklemiyordum ama…” diyerek kalkıp kapıyı açmış. Kapıda hiç tanımadığı bir adam varmış.
-“Hayırdır? Buyurun. Ne istemiştiniz?”
-“Adım Orhan. Ben tanrı misafiriyim. Yolcuyum. Hava kararmak üzere. Kabul ederseniz geceyi geçirecek bir yer arıyorum Beni misafir eder misiniz?”
Ev sahibi Hasan kapıdaki adamı tepeden tırnağa süzmüş. Kötü biri olmadığına kanaat getirince atını ahıra bağlayıp kendisini de içeri buyur etmiş. Yemekler yendikten sonra biraz sohbet edip Orhan’ı yatacağı odaya götürmüş.
Sabah olduğunda kahvaltı faslından sonra Orhan Hasan’a “iyiliğinin altında kalmak istemediğini” söyleyip işlerine yardım etmek istemiş. Hasan “Önemli değil” dese de Orhan Hasan’ın peşi sıra tarlaya gitmiş. Epeyce bir yardım ettikten sonra öğle yemeği için eve gelmişler. Yemekten hemen sonra Orhan “Ev soğuk. Çocuklarınız üşütmesin” diye baltayı kapıp odun kesmeye koyulmuş. Çocuklar okuldan gelene kadar odunların bir kısmını da sobanın yakınına istiflemiş.
Hasan birazdan hava kararacağı için Orhan’a o saatte “gidiyor musun?” diye sormaya utanmış.
-“Geç oldu, bu gece de kal bari” demiş. Orhan hiç itiraz etmeden çocukların ödevlerine yardımcı olmuş. Akşam yemeğiydi, çaydı derken yatma saati gelmiş. Orhan odasına çekilmiş.
Sabah kahvaltıdan sora Hasan “Bu gene peşime takılıp benimle işe gitmeye kalkar” endişesiyle işe mişe gitmemiş. Maksat Orhan’ı uğurlayıp göndermek. Ancak Orhan evin duvarındaki sıvayı düzeltip oradan da çatıda akan yerleri tamire yönelince “Bu bu gece de kalmaya niyetli herhalde” diye canı sıkılmış.
Akşam yemeğinde bu uzatmalı misafirlikten dolayı Hasan’ın da, ailesinin de suratları bir karış. Orhan’a ilk günkü nezaketin zerresi yok. Ama Orhan hiç oralı değil.
Sabah kahvaltıda da suratları bir karış görünce Orhan:
-“Ben artık gitsem iyi olacak” der demez Hasan:
Misafir Orhan belki “kal” sözü ağızlarından çıkar diye ağırdan ağırdan alarak kıyafetlerini heybesine yerleştirmiş.
Ev sahibine:
-“Beni misafir ettiğiniz için teşekkür ederim” deyip vedalaşmış. Evden çıkıp ahırdaki atını da almış. Heybesini atın üstüne yerleştirmiş. İstemeye istemeye ata çıkıp oturmuş.
-“Hadi Allahaısmarladık” deyip atının yönünü de gideceği tarafa çevirip ilk adımları atmış.
Hasan bu uzatmalı misafirin artık kesin gittiğini düşünerek yarım ağızla klasik mırıldanmayı yapmış:
-“İyiydik böyle, kalsaydın”
...
YAZININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN LÜTFEN BURAYA > TIKLAYINIZ.
Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!
BUNLARA DA BAKABİLİRSİNİZ
- 0SEVDİM
- 0ALKIŞ
- 0KOMİK
- 0İNANILMAZ
- 0ÜZGÜN
- 0KIZGIN
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.