Malatya
19 Ağustos, 2025, Salı
  • DOLAR
    40.89
  • EURO
    47.72
  • ALTIN
    4390.0
  • BIST
    10.93
  • BTC
    118100.24$

Frangıpane'nin "bizim köyü"


Frangıpane'nin "bizim köyü"
Arslantepe Höyüğü’nde yıllarca kazı başkanlığı yapan Prof. Marcella Frangipane,  kazı çalışmalarına çok genç yaşta başladığı höyükten çok şey öğrendiğini söyledi.  Frangipane, “Bilim için kazı metodu ve stratejileri için ve insanlık için çok şey öğrendim. UNESCO’dan elde edilen başarı hepimizin başarısıdır” dedi. 

Birleşmiş Milletler Eğitim Bilim ve Kültür Örgütü'nün (UNESCO) 44'ncü Dünya Miras Komitesi toplantısında, Anadolu'nun bilinen en eski şehir devletinin kurulduğu Arslantepe Höyüğü'nün UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne kaydedilmesine karar verildi. Bu süreçte emeği geçen isimlerden biri de Kazı Başkanı  Prof. Marcella Frangipane oldu. Gazeteci Murat Çetin’e konuşan  Frangipane, “Arslantepe benim hayatımın projesidir. Arslantepe’deki kazı çalışmalarına çok genç yaştayken başladım. Hocalarımla beraber çalıştım. Bugüne kadar ki çalışmalarımda hocalarımdan çok şey öğrendim. Bilim için kazı metodu ve stratejileri için ve insanlık için çok şey öğrendim. UNESCO’dan elde edilen başarı hepimizin başarısıdır” dedi. 



MEDENİYETİN AYNASI: ARSLANTEPE 

Arslantepe’yi ‘bütün medeniyetlerin aynası’ olarak nitelendiren Frangipane, “Arslantepe gölgesinde önemli bir yere sahip. Biz bu başarıyı elde edebilmek için çok çalıştık. Roma ve Bizans dönemine ait çeşitli bulgular görüldü. Arslantepe bir merkez oldu. Yukarı Fırat, büyük ve önemli bir merkezdir. Mezopotamya ile beraber orada başlıyor. Bu medeniyetlerin nerede başladığını bulmak da çok önemlidir. Bunun için çok zaman alan çalışmalar gerçekleştiriyoruz. Proje çok zaman alıyor. Orada sadece bir duvar ve bir bina var. Göründüğü gibi değil. Arslantepe’yi sadece bir bina bir saray olarak değil koca bir tarih olarak görüyoruz. Bu sene de UNESCO için çok çalıştık. Ortaya çıkan sonuçlar da çok iyi oldu” diye konuştu. 

“UNESCO MİRASI OLMALI” DEDİM...

Arslantepe’deki kazılara 1979 yılında başladığını aktaran Prof.  Frangipane, “2013 yılında bu sarayın çok özel olduğunu anladım. Tarihi öneme sahip bir yerdi. Bir gün gazeteciler geldi. O röportajımda buranın çok önemli olduğunu ve UNESCO mirası olması gerektiğini ifade ettim. Bu açıklamamdan sonra beni Ankara’dan aradılar. “Beraber çalışacağız” dediler. O zaman yapmamız gereken çok iş vardı. Yazmak gerekliydi. Ben ve Ankara’dan gelen memurlar konuşmak için Paris’e gittik. Çok zor bir süreçten geçtik, ama sonu çok iyi oldu. Komisyondan gelenlerin çok yardımı oldu. En son bu sene Temmuz ayında son komisyon toplandı. Online olarak katıldığımız toplantıda hiç problem çıkmadı ve her şey çok güzel oldu. Bu, Türkiye, Malatya ve Orduzu için çok önemli” şeklinde konuştu. 

UZUN AMA ZORLU BİR SÜREÇTİ 

Arslantepe’deki çalışmalara 45 senesini veren Frangipane, o süreci şu sözlerle aktardı: “Yorucu 1976 yılında çok genç yaşta başladım. 1990 yılında da kazı başkanı oldum. 1990-2010 yılları arasında kazı başkanlığı yaptım. Bu proje yavaş yavaş büyüyor. 2013 senesinde verdiğim bir röportajda Arslantepe’nin çok değişik bir mimari yapıya sahip olduğunu ifade ettim. Bu sit alanının UNESCO Listesine girmesi gerektiğini o zaman belirttim. Bana Kültür Bakanlığı’ndan yazı gönderdiler. Çalışmalara başlayacaklarını belirttiler. Bu yazıdan sonra çalışmalarımız da hız kazandı. Uzun ve zor bir süreç oldu. Ama sonunda çalışmalarımız olumlu sonuç verdi. UNESCO komitesinden herkes çalışmalarımızı çok beğendi” 



EMEKLİ OLMAK YOK! 

Frangipane, Malatya’yı tercih etmesinin sebebini ise şu sözlerle aktardı: “Roma Üniversitesi’nden hocam Malatya’da çalışıyordu. Önce 3 sene Meksika’da doktora yaptım. Hocam, Malatya’ya davet etti. O zaman geldim ve burayı çok sevdim. Arslantepe’nin çok önemli olduğunu gördüm. 1976 yılında ilk defa geldim. O sene çok önemli kılıç bulduk. En eski kılıçları o zaman bulduk. M.Ö 3000 yılına ait kalıntılar vardı. Daha sonra da çalışmaya devam ettim. Hocam, kazı başkanı ben de yardımcısıydım. Her sene daha güzel sonuçlar aldık. O zaman bu proje benim için çok önem kazandı. Arkeoloji böyledir. Buluntu ve bilgi varsa her zaman araştırmaya devam etmek lazım. Arkeolojinin sonu gelmiyor. Her yeni bulduğum tarihle birlikle daha fazlasını arama ihtiyacı duydum. Kafamda çok fazla fikir var. Bütün yaptığım işleri anlatacağım bir kitap yazmayı düşünüyorum. Emekli olmakla iş bitmiyor. Devam edeceğim” 

Kazı çalışmaları sırasında Orduzu’nda yaşayan insanlardan destek gördüklerini ifade eden Frangipane, “Bu benim için çok önemli. Yakın döneme bakacak olursak, sayın Selahattin Gürkan’dan da büyük destek aldık. Battalgazi Belediye Başkanıyken bize destek vermeye başladı ve halen devam ediyor. Arslantepe’nin önemini öğrenince çok sevdi ve değer verdi. Bize fahri hemşerilik verdi. Ben de artık bir Eskimalatyalı oldum. Arkadaş gibi olduk. Bize lazım olan her alanda destekleri oldu. Ankara’da Kütür Bakanlığı. Müzeler Genel Müdürlüğü… Bu kurumlarda da hiç problemlerle karşılaşmadık. 45 senedir hiç sorun yaşamadım. Malatya benim için ikinci yuvam oldu. İlk yardım edenler arasında Selahattin Gürkan var. Daha sonra da Eski Anıtlar ve Müzeler Genel müdürlüğü ile aramızda çok güzel bir bağlantı var. Ne zaman benim hocam olan önceki kazı başkanı (Alba Palmieri) öldü, o zaman benim için zorluklar başladı. Ben o zamanlar tam profesör değildim. O zaman bana destek oldular. Vefat eden hocamdan sonra kazı, benimle birlikte devam etti. Eski Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürü Nurettin Yardımcı bana çok yardım etti. Profesör olmadan ilk senem zor geçti. Ankara’dan en büyük yardımı verdiler. Roma La Sapienza Üniversitesi tarafından görevlendirildik. Bu proje Roma La Sapienza Üniversitesi kontrolünde başlatıldı ve devam ediyor. Maddi giderleri onlar karşılıyor. İtalya Dışişleri Bakanlığı da bize yardım veriyor” değerlendirmesinde bulundu. 

Bugüne kadar kazı çalışmalarından çok fazla bulgu elde ettiklerini belirten Kazı Başkanı Prof. Frangipane, “M.Ö 5 bin yılı Roma dönemine kadar eserler bulduk. Bütün eserler bizim için önemli. Eski kültürlerin nasıl olduğunu anlıyoruz. Müze ve sergi için de çok farklı eserlere ulaştık. Kılıç ve çok güzel metal objeler var. Benim için en önemlisi mühür baskısı. Bu mühürleri makbuz gibi kullanmışlar. Sepet, seramik, torba ve kapı…” diye konuştu. 

Arslantepe’nin Malatya’yı bir cazibe merkezine dönüştüreceğinin de altını çizen Prof. Frangipane, “İnşallah turistler daha çok gelecek. Bu dönemde covit salgının da etkisi oldu. İlerleyen dönemlerde salgının etkisini yitirmesiyle birlikte, daha fazla turist geleceğini düşünüyorum. Bu noktada gazetecilere de görevler düşüyor. Bu konuda çeşitli kitap yayınları var. Bunların insanlara ulaşması gerekiyor. Türkiye’de, Avrupa’da Avustralya’da çeşitli konferanslar yaptım. İnsanlara bu bilgileri sunmak gerekiyor. Arslantepe kerpiç mimarisi ile yapılmış Normalde kerpiç çabuk yıkılan yapılar. Ancak Arslantepe’de 2 m. yüksekliğinde duvar duruyor. Orijinal sıvası var. İnsanlar orada devletin nasıl başladığını öğreniyorlar. İnsanlar bunu merak edip geliyorlar. Odaları geziyorlar. Bu çok önemli. Arslantepe dünya mirası olduğu için zamanla daha çok turist de gelecektir. Yeteri kadar anlatıldıktan sonra buraya gelen insanların da sayısının artacağını düşünüyorum” ifadelerini kullandı. 



 

Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!


  • 0
    SEVDİM
  • 0
    ALKIŞ
  • 0
    KOMİK
  • 0
    İNANILMAZ
  • 0
    ÜZGÜN
  • 0
    KIZGIN

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Başka haber bulunmuyor!