HAREKETE GEÇME SIRASI ÇINAR’DA MI?

Geçen günlerde CHP milletvekili Veli Ağbaba, Yeşilyurt Belediye Başkanı Mehmet Çınar'a, Malatya Büyükşehir Belediyesi içinde destek gördüğü klik bir kesimle birlikte Çınar'ın koltuğunu sallayacak şekilde bir operasyon yaptı. Konunun soruşturma ve tehlike boyutu, yani Çınar'ın koltuğundan alaşağı olması süreci hala devam ediyor.

Tek avantajı, AK Parti kolay kolay adamlarını harcamaması ve sonuna kadar arkasında durmasıdır.

Yeşilyurt Belediyesinin “İnsan kaçakçılığı” yaptığı iddiası uzun süre Türkiye gündemini meşgul etmiş, gri pasaportlarla, “Avrupa Birliği projesidir” adı altında yurt dışına çıkan T.C uyruklu vatandaşlarımız bir daha geriye dönmemişti.

CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba belki de siyasi hayatında vekili bulunduğu ilde muhalefet olma yetkisini ağzının tadıyla sonuna kadar kullandığı, böylesine büyük bir balık yakalamış olmanın mutluluğunu yaşadı süreç boyunca.

Ne var ki, gri pasaportlarla yurt dışına çıkanlar sadece Yeşilyurt Belediyesi ile sınırlı kalmayıp, 8 belediyede daha yapıldığı ortaya çıkınca, Yeşilyurt Belediye Başkanı Mehmet Çınar'ın hedef olma etkisi düşmüş, Türkiye geneli yapılan yolsuzluk Çınar'la anılmasının ötesine geçmişti.

Bizim orada yaşanmış eski bir hikâye vardır. İki hasım bir gün karşı karşıya gelir. Biri silahını çekip hasmına dört el ateş eder, fakat kurşunları yiyen silahını bir türlü çekmez veya mevzi alma, bir kamufle ortamına gerek duymaz. Siper olur kurşunlara. Karşı tarafın silahı tutukluluk yapınca kaçmaya başlar, arkasından bağırır, der ki “ben kaçmadım, sen sıktın bana, şimdi sıra bende, neden kaçıyorsun?!” diyerek bir delikanlılık örneği gösterir. Ve o an belindeki tabancasına davranır. Tabi olay planlı olduğundan pusu yediği için bu kez sağındaki solundaki evlerden kurşun yağmuruna tutulur.

Veli Ağbaba, hikâyemizdeki ile özdeşleştirilmiş olma mukabilinde Çınar'a sıktı, şimdi Çınar'ın sırası…

Vatani görevimiz esnasında bir binbaşımız ise “ateşe ateşle karşılık vereceksin, size namlu doğrultmuş birine çiçek uzatmak ahmaklık olur, eninde sonunda sizi alnınızdan vurur, hiç yere ölür giderseniz” derdi.

Bakalım Çınar, dolayısıyla Ak Partili olarak bir rövanş ortaya koyabilecek mi? Veli Ağbaba'ya karşı elindeki kozları sahaya sürecek mi yoksa “siyasettir, hepimiz hemşeriyiz şurada, yakışmaz bize, muteberliğimi kendime saklayacağım, o yaptı ama ben yapmam” deyip bir ağabeylik mi gösterecek?

Ama Ağbaba affetmedi ve ilk fırsatta ana muhalefet olma bilinciyle iktidar partisini ilgilendiren bu süreci harekete geçirmekten imtina etmediği gibi hiç acımadı da.

Mesela Çınar, 10 yıldan beri kaçak katının yıkılması gerektiği halde yıktırmayan Ağbaba'ya ait otelin namını sağır sultan dahi duymuşken, ondan başlayabilir. Hem Belediye Başkanı bulunduğu ilçenin mıntıkasında hem de “yolsuzluk mu araştırıyoruz, o vakit gel hele senin şu otel işine bir bakalım, eksiği gediği var mıdır? Katlar fazla ya da noksan mı? Madem tilki kürkçü dükkânına doğru yola çıktı, bir kere gemileri limanda yaktıysak madem, eteklerimizdeki çakılları iyice bir dökelim hele” diyebilir.

Benim tanıdığım Çınar, bu hamlesini sahaya süremez. İki nedeni var. Birincisi: gri pasaportlular konusu soruşturma aşamasında, ters tepkiye neden olabilecek yeni bir siyasi kavgaya girişmek istemez. İkincisi: Mehmet Çınar Büyükşehir Belediyesinin desteğinden emin değil. Baltayı boşa sallamak istemez. İkinci şıkkın devamı olarak, Ağbaba'nın Malatya milletvekili üstü bir otokrasi gücü var. Bugüne kadar kimse ne dokunabildi ne de dokunmak için yeltendi! Velhasıl yaptığı her şey yanına kâr kalmış bir siyasi figürden söz ediyoruz.

Yani, Ağbaba; eline iktidar partisi AK Parti'yi vurmak için fırsat geçtiğinde kullanmaktan geri kalmayacak, fakat iktidarın elindeki kozları nedense hiç bir zaman aktifleştirmeyeceği ters bir çelişkiler yumağının; iktidar, ana muhalefet arasındaki ilişki rol modelinin farklı olduğunu ortaya koymuyor mu sizce?

Hadi, otel işi kaçak kat falan bir kere yapmış-etmiş, masraflar yapılmış, yıkılırsa yazık olur, sonuçta milli servettir bir çuval çimento bu gün kaç para… Gibi bir ton neden sayılabilir.

Görmezden gelindi, affettiler diyelim…

Olmadı mı? Siz de Veli Ağbaba'nın geçmişe dönük defterlerini bir karıştırın o vakit. Ağbaba sizin 2 sene önceki geçmişinizi didikliyorsa eğer…

Hele milletvekili olmadan önce misyonerlerin öldürüldüğü iş merkezi olayı bununla bağlantılı, Ağbaba'ya ait iş merkezinde olay gerçekleşti, olay öncesi aynı binanın altında küçük kendi halinde bir nalbur görüntüsünde iken, olay sonrası eski OYPA'nın yerine taşınıyor. Şu an Doğu Anadolu bölgesinin en büyük firması konumunda, ardından milletvekili seçildi, sürekli bölücü ayrıştırıcı bir dil kullanıyor Ağbaba, şuan bulunduğu OYPA mağazasının yerini Şampiyon mobilya almıştı, onlardan hangi şartlarla aldı ve nasıl bir anda bu kadar büyüdü sizde bir sürün bunun izini, bakalım altından bilmediğimiz ne/ler çıkacak!

O da mı olmadı!

Peki, meclise teröristleri öğrenci olarak koyup basın açıklaması yaptırırken neye kime hizmet ediyordu? Bir de bu soru var, siyasi kulislerin kapı eşiklerinden bu soru dönüp durmaktadır. Aynı terörist Suriye Afrin'de askerlerimize saldırırken öldürüldü, (yeni basın diline göre etkisiz hale getirildi!?)

Aynı Ağbaba 10 yıldır kaçak inşaat olan otelini neden yıkma gereği duymadı veya olayın aslını basın bülteniyle paylaşma gereği duymadı?

Bir de Ağbaba kandil güdümünde olan Selahattin Demirtaş'ı pervasızca savunması nasıl bir siyaset anlayışı anlamak mümkün değil! Ayrıca bayiliğini yaptığı beton firmasının işleri büyük oranda düşüş yaşayınca neden bir anda ticari kaygıyla 2 yıl önce olmuş bir olayı gündeme getirme gereği duyuyor? Mehmet Çınar'la rakip ticari ilişkilerden dolayı mı bu yolsuzluk biçimini gündeme taşıdı, Çınar ailesinin bölgede büyümesi, Ağbaba eli ile durdurulmak çabası olarak okuyabilir miyiz? Hepsi mümkün!? Veli Ağbaba kendi aile şirketinden kaç kamu ihalesine malzeme tedariği yapıp yapmamak konusunda bir açıklama yapacak mı acaba?

Nasrettin hocanın şu fıkrasıyla yazıma devam etmek istiyorum. “Bir gün Nasrettin Hoca'nın çok sevdiği eşeği çalınmış. Hoca çok üzülmüş, aramış taramış, ama eşeğin izine rastlamamış. Komşuları toplanıp hocaya geçmiş olsuna gelmişler. Biri demiş ki “İyi de hocam, sen de hiç önlem almamışsın. İnsan ahırın kapısını kilitlemez mi?” Hoca üzülmüş, “Ne yapacaksın işte düşünemedim” demiş. Öteki komşu, “Aaah ah, gitti güzelim eşek. Ben sana dediydim bahçe duvarını yüksekçe ör diye hocam, dinlemedin ki” demiş. Hocanın canı daha çok sıkılmış. Bir başka komşu da “Sen de amma ağır uyuyormuşsun be hocam. Adam ahıra giriyor, koca eşeği alıp gidiyor da uyanmıyorsun. Hayret vallahi!”Hoca daha fazla dayanamamış. “Yeter yahu! Hepiniz bana yükleniyorsunuz. Tamam, kilit takmadım, duvarı yüksek örmedim, sesi de duymadım ama insaf edin, hırsızın hiç mi suçu yok?!”

Mehmet Çınar'ın Başkanı olduğu belediyede bilinçli ya da bilinçsizce bir talihsiz süreç yaşandı. Zaten, meydana gelen suiistimaller sonrasında olaya karışmış bulunanların görevine şimdilik son verildi. Ağbaba, sütten çıkmış ak kaşık mı, Ağbaba'nın hiç mi suçu yok? Ağbaba'nın siyasi geçmişi ortada, bunca kara lekeler dururken, bunu görmezden gelerek Malatya'da tek başına iktidar partisi karşısına dikilmesi olağan bir durumdan fazlası. Ak Partinin en tez zamanda bu duruma karşılık vermesi gerekiyor. Vermiyorsa sorun daha büyük demektir.

Şayet bugün Ağbaba'nın yaptığı operasyona Ak Parti ilimizde ortak bir güçle karşılık vermiyorsa yine önemli bir veri çıkıveriyor karşımıza. Ağbaba üzerinden Mehmet Çınar üzerini çizdiler. Çünkü Çınar, gelecek Büyükşehir belediyesi Başkanı olarak adı geçiyordu. Bunun önüne geçilmiş oldu böylece. MHP Milletvekili Mehmet Fendoğlu'nu da iktidar partisinin ortağı olması hasebiyle saymış olsak 5'e karşılık 1 kişinin böylesine korkusuzca bir şekilde Malatya'da tüm İktidar ve iktidar partisi yetkililerine derinlemesine bir operasyonla zarar verdiği halde ses çıkarılmaması şu durumda siyasi arenada mantık dışı bir durum. Ve AK Partiden çok şey götürür/götürmeye devam eder. Ne demek istediğimi anlayan anladı.

Artık Çınar'da hesap kitabını ona göre yapsın derim. Yazımın başında anlattığım hikâyedeki gibi Ağbaba'nın sıkmış olduğu kurşunlar Çınar'a değdi ama hayati bir tehlikesi yok. Sıra Çınar'da, velev ki karşılık vermezse geriye dönüp ölümcül darbeyi indirebilir. Ateşe ateşle karşılık vereceksin, yoksa günahına sevabına katlanacaksın artık. Sadece Mehmet Çınar olarak değil, Çınar ailesi ve inşaat şirketi olarak…

Vesselam, sevgi saygıyla!

TİMUR İNCE