Hüccetullah HAKDER / Malatya’yı Ben Yaptım! (2. Bölüm)

Hüccetullah Hakder yazdı

Binayı Bakanlık yapar, töreni Sami Bey.
İhaleyi TOKİ yapar, açılışı Sami Bey.
Kazmayı Çevre Bakanlığı vurur, kurdeleyi Sami Bey keser.
Çayı Vali getirir, pastayı Sami Bey yer.
Evet…
Malatya’da toprağın altına inen her kürek, göğe yükselen her kat, göze görünen her kaldırım taşı, “Sami Er yaptı” diye takdim ediliyor.
Hatırlayalım…
Sami Bey ısrarla diyor ki:
“Biz göreve geldiğimizde 1873 konut ihale edilmişti, şimdi 101.443 konutun ihalesini yaptık.”
Ve sonra alkış kıyamet:
“Şu anda 977 şantiyeyle birinci sıradayız.”
“20-30 rezerv alanı aldım götürdüm, tek tek daire başkanlarına verdim.”
“Hatta ‘Ahmet kardeşim, Ayşe kardeşim hallet’ diye diye Ankara’yı biz organize ettik.”
Ankara’da TOKİ daire başkanları, tapu kadastro müdürleri, ihale kalem memurları her biriyle özel diyalog.
“İşi ben yürüttüm.” diyor.
Yani?
TOKİ, Emlak Konut, Çevre Bakanlığı, AFAD ve Cumhurbaşkanlığı; hepsi ne oluyor biliyor musunuz?
Arka plan…
Bir tür figürasyon.
Sahi…
Cumhurbaşkanının “bizzat aradığı”, Bakanların “kapısını hep açık tuttuğu”, TOKİ Başkanlarının “ilmek ilmek ördüğü” Malatya’da, 101 bin konutun ihalesini kim yaptı?
TOKİ!
Peki bu konutlar kim tarafından inşa ediliyor?
Yine TOKİ, yine Bakanlık.
Ama iş o sahneye gelince, işte orada bir el çıkarıyor Sami Bey:
“Ben yaptım!”
“Çünkü ben takip ettim.”
O zaman soralım:
Takip etmek belediyecilik midir?
Peki o zaman kasaba imamı da takip ediyor, kayısı üreticisi de, banka müdürü de.
Onlar da mı Malatya’yı yaptı?
Sami Bey diyor ki:
“Biz çarşıda 1300 dükkân, 763 ofis, 134 konut yaptık. 12 bin fore kazık çaktık. 300 kilometre zemin güçlendirmesi yaptık.”
Kim yaptı?
TOKİ.
Kim ödedi?
Bakanlık.
Ama kim “yaptım” dedi?
Sami Bey.
Yine devam ediyoruz:
“Don olayı oldu, hemen Tarım Bakanı’nı aradım, geldiler.”
“İlk mecliste imar düzenlemesi yaptık, yerinde dönüşümün önünü açtık, 5780 bağımsız bölüm ruhsatlandı.”
Peki o dönüşümleri kim yapıyor?
Vatandaş.
Müteahhit.
Krediyi kim veriyor?
Çevre Bakanlığı.
Sami Bey yine aracı.
Ama anlatınca…
Sanki müteahhit de o, projeci de o, kredi veren banka da o.
Sami Bey diyor ki:
“Günde dört bin kişiye iftar verdik, 150 bin kişiye ulaştık.”
“21 bin market kartı dağıttık, çölyak hastalarına glütensiz ekmek yaptık.”
“Yaşlıların çamaşırlarını yıkadık, Alzheimer hastalarına takip cihazı taktık.”
Bunlar elbette güzel işler.
Ama belediyenin asli işleridir.
Yani sosyal hizmet daireleri, yıllardır bunları zaten yapıyor.
Yalnız bir farkla…
Önceki başkanlar bunları yaparken bu kadar “anlatma” ihtiyacı duymuyordu.
Şimdi anlatmak işin yüzde sekseni.
Çünkü…
Malatya’da kamu hizmetinden çok kamuya hizmet eder gibi bir siyaset yürütülüyor.
TOKİ’nin evini başkan evi, bakanlığın köprüsünü başkan köprüsü, yardım kuruluşunun kolisini başkan kolisi gibi gösteriyorlar.
Sami Bey yine söylüyor:
“Çevre yolunun altını geliştirdik.”
“Çamurlu, İkizce, Melek Baba, Taştepe, Cirikpınar, Sal Köprü…”
Oysa bu projelerin tamamı Bakanlık eliyle yapılıyor.
Ve bu mahallelerde yaşayan herkes biliyor ki…
Malatya’ya çakılan her çivide belediyenin katkısı varsa, bu katkı “takip” düzeyindedir.
Ama anlatırken…
Kamu yatırımı mı, özel sektör mü, vatandaş mı yapmış fark etmiyor.
Herkes bir adım geri çekiliyor, Sami Bey öne çıkıyor.
...

Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!
BUNLARA DA BAKABİLİRSİNİZ
- 0SEVDİM
- 0ALKIŞ
- 0KOMİK
- 0İNANILMAZ
- 0ÜZGÜN
- 0KIZGIN
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.