Hulusi Abi Anlattı, Ben Sadece Dinlemedim


Ben yanında oturmadım.
Elini öpmedim.
Çayını yudumlamadım.
Ama sesini duydum.
Cümlesini çözdüm.
Dersini tahlil ettim.
Ekrandan değil.
Saygıyla.
Ve dikkatle.
Ders: 11. Söz
Konusu: Şifa kime aittir, sebep kime düşer?
Hulusi Yahyagil anlatıyor:
“Doktora gittin, ilaç verdi. İyileştin…
Sonra döndün doktora dedin ki, ‘senin verdiğin ilaçla gözüm açıldı’.
Eğer bu söz, ilacı ilah yerine koymaksa, bu şirk olur!
Ama ‘Allah senden razı olsun, bu vesileyle Rabbim bana şifa verdi’ dersen, bu olur.”
Yani neymiş?
Şifa veren ilaç değil.
İlaç vesile.
Doktor da sadece bir araç.
Bu kadar basit bir gerçeği, bu kadar sarsıcı bir dille anlatan kaç kişi kaldı?
Sonra Kur’an’a döndü…
“Kur’an’ı duvara asmakla olmuyor” dedi.
“İçine girmekle olur, anlamakla olur, yaşamakla olur.”
Ve en net cümleyi kurdu:
“Kitabı yutmayı kast etmiyoruz. Ama karınca kararınca içine gir!”
Yani Kur’an elinde aksesuar değil,
hayatında mihenk taşı olacak.
Sayfa sayfa ezberle, sonra sıfır amel!
Bunun kime ne faydası var?
Bu dersi dinledim.
Not aldım.
Ve bir şeyi daha anladım:
Bazı insanlar vardır,
sadece konuşur.
Bazı insanlar vardır,
sustuğu zaman bile sana ders olur.
Hulusi Abi o ikinci gruptandır.
Sözüyle konuşur,
suskunluğuyla da konuşturur.
Ben o dersi dinledim.
Ama sadece kulakla değil.
Kelimelere değil, manaya kulak verdim.
Zihne değil, kalbe yazdım.
O konuştu.
Ben düşündüm.
Sonra şu cümle döküldü kağıda:
“Şifa Allah’tan…
Vesileyi putlaştıran, derman değil dert bulur.”
Selam ve dua ile
Fi-emanillah

Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!
BUNLARA DA BAKABİLİRSİNİZ
- 0SEVDİM
- 2ALKIŞ
- 0KOMİK
- 0İNANILMAZ
- 0ÜZGÜN
- 0KIZGIN
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.