dore okulları
Malatya
24 Nisan, 2024, Çarşamba
  • DOLAR
    32.52
  • EURO
    34.79
  • ALTIN
    2420.6
  • BIST
    9727.92
  • BTC
    66345.72$

“İhsan Başkan çalışmalarını aktif yapamadı!”


“İhsan Başkan çalışmalarını aktif yapamadı!”
Çarşamba Sohbetleri Bölüm: 39
Narin

 



- MKYK'DA 2 TEMSİLCİMİZİN OLMASI SEVİNDİRİCİ

- GÖNÜL İSTERDİ Kİ, BİR ARKADAŞIMIZ GENEL BAŞKAN YARDIMCISI OLSUN

CUMHURBAŞKANIMIZIN ONAYI OLMASA AĞZIMIZLA KUŞ TUTSAK BU İŞİ YAPAMAZDIK

BİRLİKTE, BİR AHENK İÇİNDE ÇALIŞIYORUZ

İL BAŞKANI OLABİLECEK 10 TANE İSİM SAYABİLİRİM

 -İHSAN BAŞKAN ÇALIŞMALARINI AKTİF YAPAMADI

İHSAN KOCA'YA YAPILAN ELEŞTİRİLER PANDEMİ SONRASI BİTECEKTİR

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ, AHLAKSIZLIK ATEŞİNİ KÖRÜKLEDİ

MALATYA, SAĞLIK TURİZMİNDE HAK ETTİĞİ YERİ ALACAK

 -HERKES İNANCINI ÖZGÜR BİR ŞEKİLDE YAŞIYOR

 

Malatyamızın önemli şahsiyetlerini konuk ettiğimiz Çarşamba Sohbetleri serimizi, bu hafta Malatya Milletvekili Hakan Kahtalı ile sürdürüyoruz. Ak Parti'nin kuruluşunda il yönetim kurulu üyeliği, 2 dönem il başkan yardımcılığı ve 2 dönem de il başkanlığı görevlerini yürüten Hakan Kahtalı, halen Malatya Milletvekili olarak TBMM'de ilimizi temsil eden 6 milletvekilinden biri.  Malatya Time Genel Yayın Yönetmeni Murat Çetin'in sorularına büyük bir samimiyetle cevap veren Hakan Kahtalı'nın açıklamaları arasında; Malatyalı siyasetçilerin yeni dönemdeki beklentileri karşılayıp karşılamadığından başlayarak, Ak Parti kongresi sonrası gelişmeleri, Malatyalıların bakanlık veya genel başkan yardımcılığı beklentilerini, İstanbul Sözleşmesi'nin feshedilmesini, Malatya il Teşkilatı'nın çalışmalarını ve kişisel yaşamından bazı kesitleri bulacaksınız.

 SÖYLEŞİ: MURAT ÇETİN

Sayın Vekilim, öncelikle bize zaman ayırdığınız için teşekkür etmek isterim. Geçtiğimiz günlerde Ak Parti 7'inci Olağan Büyük Kongresi yapıldı. O kongre sonrasında Ak Parti'nin A Takımı belirlendi. MYK ve MKYK üyeleri açıklandı. Mevcut milletvekillerimizin, MKYK'daki konumlarını koruduklarını gördük. Bir Malatyalı olarak şahsen bazı beklentilerim vardı. Bakanlık, genel başkan yardımcılığı veya MYK üyeliği gibi koltuklardan birinde Malatya siyasetinden bir veya bir kaç isim görmek isterdim. Mevcudun korunmasını ve politik olarak bir üst basamağa çıkılamamasını siz nasıl değerlendiriyorsunuz? Son gelişmelerin yorumunu bir de sizden almak isteriz

Sizin de belirttiğiniz gibi, Ak Parti 7'inci Olağan Büyük Kongresi'ni gerçekleştirdi. Kongre öncesinde belde, ilçe, il teşkilatlarında kongreler tamamlandı. Kadın Kolları ve Gençlik Kolları kongreleri tamamlandı. En son da Cumhurbaşkanımızın, Genel Başkanımız olarak yeniden seçilmesi bizleri mutlu etti. Biz zaten disiplin içinde olan bir partiyiz. Malatya'da Ak Parti'nin 4 milletvekili var. 2 milletvekilimiz MKYK'ya seçildiler. Zaten mevcut görevleri de devam ediyordu. Türkiye'de 81 ilde 75 tane MKYK üyesi var. Bu durumda Malatya'dan 2 milletvekilinin MKYK'ya seçilmesi bizler için sevindirici. Tabi gönül isterdi ki bir vekilimiz Genel Başkan Yardımcısı olsun, ancak olmadı. Malatya'da zaten daha önce önemli bir bakanlık olan Gümrük ve Ticaret Bakanlığı yapmış bir milletvekilimiz var. Diğer yandan Öznur Hanım iki farklı başkan yardımcılığı yaptı. Sivil Toplum ve Halkla İlişkiler başkan Yardımcılığı ve Sosyal Politikalar Başkan Yardımcılığını yaptı. İki vekilimiz de iyi görevlerde bulundular. Partimize hizmetleri oldu, ama Cumhurbaşkanımızın takdiri şuanda bu yöndedir. Bu anlamda bizim saygı duymaktan başka seçeneğimiz yok. Malatya'nın herhangi bir eksik kalan tarafı olmaz. Malatya'da, bizim siyaseten Cumhurbaşkanımıza çok güzel bir şekilde ulaşabildiğimiz bir ortamımız var. O yüzden bir kayıp olarak değil, bir kazanç olarak görüyorum. Biz çıkan sonuçtan çok memnunuz. Bu konu Cumhurbaşkanımızın takdirindedir. Cumhurbaşkanımız kendisi listeyi hazırlıyor. Cumhurbaşkanımız listeyi hazırladı. Akşam 17:00'de listeyi hemen açıkladı. Cumhurbaşkanımız planlı ve programlı çalışır. Zaten sayıyı 50'den 75'e çıkardı. Malatyalı olup başka illerden seçilenler de var. Bu anlamda Sayın Cumhurbaşkanımızın Malatya'ya özel bir ilgisi var. Türkiye'de 81 il var. 75 tane MKYK üyesi var. Bunun 2 tanesinin Malatya'ya verilmesi bizi mutlu etti. Bu önemli bir konu. Gönül isterdi ki, bir arkadaşımız da MYK'da olsun. Daha sonra inşallah daha güzel görevler de verilebilir.

A_151

MKYK listesinin 50'den 75'e çıkmasını neye bağlıyorsunuz?

Artık ülkenin nüfusu da büyüyor. Sanayi ve Teknoloji anlamında ülkede çok farklı kollar oluşuyor. Dünyada ortaya çıkan gelişmeler ülkemize de yansıyor. Bu anlamda yeni görevlendirmelerin yapılması gerekiyordu ve Sayın Cumhurbaşkanımız bu sayıyı 75'e çıkardı.

 Malatya ve Malatya siyaseti denilince ilk akla gelen isimlerden biri Öznur Çalık diğeri de Bülent Tüfenkci. Ahmet Çakır vekilimiz ve siz biraz geride duruyormuşsunuz gibi bir algı var. Bu durum hakikaten böyle mi? Eğer öyle ise, bunun sebebi nedir? Ya da “hayır, aktifim ama Malatyalılar bunu bilmiyor veya böyle bilinmesi isteniyor” şeklinde bir itirazınız var mı?

Öznur hanım ve Bülent Bey, önemli görevlerde bulundular. Öznur Hamın, 5 dönemdir milletvekili seçiliyor. Öte yandan Bülent Bey, 3 dönemlik milletvekili seçilmiş ve iki hükümet döneminde de bakanlık yapmış bir arkadaşımız. Ahmet Çakır ve ben de bu dönem meclise gitmiş arkadaşlarız. Bizler orada birlik ve beraberlik içinde hareket ediyoruz. Her arkadaşımızın yaptığı işi biz de yapıyoruz. Ama toplum bu arkadaşları daha uzun süre gördüğü için, öyle bir algı var. Önemli olan Malatya'nın kazanması. Birlikte bir ahenk içinde hareket ediyoruz.

 İl Başkanlığı yaptığınız dönemleri hatırlıyorum da, yaptığınız çalışmaları beğenerek takip ediyordum. Arayıp sizinle hasbihal ediyorduk. Birlik ve beraberlik vardı. Bir vekilimize bir iş için gidildiğinde “Hakan başkanımızın haberi var mı?” deniliyordu. O zamanlar hakikaten bir ekip çalışması vardı. Şu anda ise bir sıkıntı var gibi. Ya da ben mi göremiyorum. Siz halka daha çok açıktınız. Ancak şimdi ise, gerek vatandaşlardan; gerek muhtarlardan gelen yorumlarda “Telefonlarımıza çıkılmıyor. Derdimiz dinlenmiyor” deniliyor. Bunu nasıl değerlendireceksiniz?

İki dönem il başkanlığı yaptım. Sayın Cumhurbaşkanımızın oluruyla ilk Davutoğlu döneminde başladım. O dönem Süleyman Soylu da, Teşkilat Başkanıydı. Bana 2014'ün sonunda görev verildi. Ardından Sayın Binali Yıldırım genel başkan oldu. Onunla da beraber çalıştık.  Cumhurbaşkanımız beni görevlendirdi. Biz de elimizden geleni yaptık. Kapımız daima vatandaşlarımıza açıktı. Her gün partide miting havasında bir katılım vardı. Şu anda pandemiden dolayı da bir sıkıntı var. Partilerde yoğunluk olsun istemiyoruz. Toplantılar daha çok video konferans sistemiyle yapılıyor. İl başkanı olduğum dönemde milletvekillerimizle haftada en az iki defa toplantı yapıyorduk. Onlara çok teşekkür ederim. Yapmış olduğumuz toplantıda da bütün mesele Malatya'nın kazanmasıydı. Kimsenin bireysel bir çıkarı yok. Bu bir dava hareketi. Bu hareketi daha iyi nerelere götürmemiz lazım? Onun peşinde olmamız lazım. Onlar da sağ olsunlar yapılabilecek ne varsa, hep birlikte ortak hareket edilerek; biz de il başkanı olarak süreci yürütüyorduk. Şimdi ise pandemiden dolayı bazı aksaklıklar var gibi görünüyor olabilir. Ancak arkadaşlarımız da gayret ediyorlar. İnşallah pandemiden sonra daha aktif bir biçimde sahada olacaklardır.

E_33

Siyasetçiler tarafından, Ak Parti Malatya İl Başkanlığı'nın, bir okul olduğu söylenir. Bir siyaset akademisi gibi çalıştığı belirtilir. Hal böyle olunca, yani sözlerin doğruluğunu onaylarsak; sizin il başkanlığındaki iki döneminizde, il başkanlığı yapabilecek bir veya bir kaç kişiyi çıkarmanız gerekirdi. Bu da benim bir eleştirim olsun. İhsan Bey'in tekrar il başkanı olması ve sizin ekipten birinin çıkmaması nasıl yorumlanabilir?

Aslında İhsan Bey de bizim ekip arkadaşlarımızdan biridir. Biz birlikte çalıştık. Cumhurbaşkanımız birçok ilde eski milletvekillerini göreve getirdi. Daha iyi sonuç almak için tecrübeli olan arkadaşların işi yüklenmesi istendi. Cumhurbaşkanımızın takdiri bu yönde. Yoksa ben on tane isim sayabilirim. Ama il başkanlığı büyük sorumluluk gerektirir. Ben üç seçim, 7 tane de miting yaptım. Allah, hepsinden de yüzümüzün akıyla çıkmayı nasip etti. Cumhurbaşkanımız her miting sonrası gittiği her yerde Malatya'dan örnek verdi. Önemli işler yaptık. Bülent Tüfenkci bakanımız beşinci sıradaydı. 1370 oyla çıktı. Biz seçim günü yedi bin kişiyi sandığa taşıdık. Uçak bileti getirene uçak bileti parası, otobüs bileti getirene otobüs bileti parası ödedim. “Özel aracımla geldim” diyenin mazot-benzin parasını ödedim. O gün Malatya beş vekilini de korumuş oldu. Bunu sağlığımızla da ödedik. Ben o dönem tansiyon hastası oldum. Çok sıkıntılı bir dönemdi. Her beraber olduğumuz insanlar “Ben oy vermeyeceğim” diyordu. Allah'a hamdolsun süreci iyi atlattık. 1370 oyla Bülent Tüfenkci'yi beşinci sıradan çıkardık. O zaman her sabah toplantı yapıyorduk. Her vekilimizin gideceği yeri belirliyorduk. Yapılacak toplantılar düzenleniyordu. Bir gün Bülent Bey, “Yeter artık, bu kadar da para harcama, artık olacaksa olsun, olmayacaksa da olmasın” dedi. Ben de, “Daha sonra ‘Keşke şunu da yapsaydık' diyeceğimiz hiçbir şeyi bırakmak istemiyorum” dedim. Elimizden ne geliyorsa yaptık. “Biz gayretimizi ortaya koyacağız takdir Allah'ın” dedik. O seçim çok zordu. Ama 5 vekil de çıkardık. O yıl iller kendi milletvekili sayılarını koruyamazken, biz o yıl kendi milletvekili sayımızı koruduk. Cumhurbaşkanımızın Malatya'ya geleceği zaman 100 kilometre bayraklama yaptık. Malatya'nın her tarafını bayrakladık. El broşürleri dağıttık. 100 bin kişiyi o alana yığdık. Bu çalışmaların bedeli ağır, ama sonunda başardığın zaman; onun mutluluğunu yaşadık.

F_20

Şöyle bir ifade kullandınız: “Cumhurbaşkanımız birçok ilde eski milletvekillerini işin başına getirdi. Tecrübelerinden istifade etsin diye.” Peki, bu doğru bir sonuç verdi mi? Beklentiyi karşıladı mı?

İhsan Başkan çalışmalarını aktif yapamadı. Bu da pandemiden kaynaklandı. Pandemi bitince ekip arkadaşlarıyla daha aktif bir şekilde sahada olacağına inanıyorum.

Sayın Kahtalı, sizin de bildiğiniz gibi, birkaç gün önce, Türkiye, İstanbul Sözleşmesi'nden ayrıldı. Konuyla ilgili olumlu veya olumsuz bir çok yorum yapıldı, yapılmaya devam ediyor. Sizin bu konudaki görüşünüz nedir?

İstanbul Sözleşmesi imzalandığında tüm Dünya ülkelerinde, tüm Avrupa ülkelerinde kadın haklarını daha iyi bir konuma getirmek için yapılmış olsa da, bu sözleşmeden sonra takip ettiğimiz süreçte maalesef, bu işin daha çok LGBT tarafını ön plana çıkaran, toplumu ahlaksızlaştırmaya, toplumun değerlerinin önemsenmemesine, maneviyatın yok edilmesine yönelik çalışmalar ortaya çıktı. Bu, toplumumuzun ne örf ve âdetine; ne de inancına uyan bir sistemdi.  Cumhurbaşkanımız Türkiye'nin her yerini geziyor. Bu rahatsızlıklar toplumun her kesiminden Sayın Cumhurbaşkanımıza iletildi. Cumhurbaşkanımız her şehrin STK temsilcileriyle irtibat halinde. Görüşüyor! Toplumun tamamından haberdardır. Toplumumuz bir şeyden rahatsızsa ve hayırlı başlayan bir işin; şerre dönüştüğünü gördüyse, bunun kaldırması da gayet doğaldı. Vatandaşlarımız da sonuçtan memnun oldu. İnşallah bundan sonraki süreçte, zinanın suç kapsamına girmesi ve nafakaların düzenlenmesi gibi konular ele alınacak. Çünkü toplumdan gelen talepler bu yönde. Bu saydığım konular toplumun kanayan yarası haline geldi. Ayrıca 17 yaşın altında evlenmiş ve daha sonra da cezaevlerine konulmuş insanlar var. 3-4 tane çocukları bulunan kızlarımızın ve bacılarımızın kocaları şuanda cezaevinde. Bu konuda devamlı şikâyet alıyoruz. Eşleri cezaevinde olanlar, bize mesajlar atıyorlar. Meclis'e gelip durumlarını izah ediyorlar. Bunların da mağduriyetlerinin giderilmesi lazım. Bu da kanayan bir yara. Ortada bir sıkıntı varsa, bu sıkıntıların giderilmesi lazım. Elbette, tacizci ile tecavüzcüyü, bu işten ayrı tutmak gerekir. Bizim bahsettiğimiz, erken yaşta evlilik yapmış insanlar. Anne babaları razı, kendileri razı. Erken yaşta evlilik, tasvip ettiğimiz bir durum değil, ancak neticede yaşanmış onlarca yüzlerce evlilik var. Eğer işin bu boyutundan bakarsak o zaman toplumun çoğu bu suçtan yargılanmalı. Bir yandan toplumumuzu eğitip diğer yandan da yaşanan mağduriyetleri gidermemiz gerekiyor. Anne ve babaları, çocuklarını olgunlaştıktan sonra evlendirmeleri konusunda eğitmeliyiz. Bugüne kadar olan erken yaştaki evliliklerdeki mağduriyetlerin de giderilmesi lazım.

G_28

Sayın vekilim, kısmi af geldiğinde bu sorun çözülebilir mi?

Bunun için kanun çıkması lazım. Biz toplumun talebini genel merkezimize iletiyoruz. İnşallah bu tür durumlara da bir kereye mahsus kolaylık sağlanacaktır. Daha sonrası için ise insanlar daha tedbirli olacak.

Genel bir tepkiden yola çıkarak bir sual sormak isterim. İstanbul Sözleşmesi, Ak Parti döneminde imzalandı ve uygulamaya konuldu. Sözleşmeyi ilk imzayı atan da ilk uygulamaya koyan da Türkiye oldu. Daha sonra ise ansızın bir gecede Cumhurbaşkanımız tarafından iptal edildi. Bu konuyla ilgili yorumunuz nedir?

Bu sözleşme, sadece kadına biraz daha pozitif bir ayrımcılık sağlamak amacıyla yapıldı. Daha sonra İstanbul Sözleşmesi toplumda birtakım ahlaksız oluşumların önünü açmak için kullanıldığı görülünce, devlet olarak biz gereken tedbiri alırız. Cumhurbaşkanımız şu anda Yürütmeyi temsil ediyor. Bakanlar Kurulu yok, eski sistem değil. Yetki Cumhurbaşkanındadır. Cumhurbaşkanı da toplumdan gelen talepler üzerine kaldırmıştır.

Z_156

 Şahsi bir soru sormak isterim. Gününüz nasıl geçiyor? Neler yapıyorsunuz?

Benim ailem burada. Salı sabah uçağıyla gidip, perşembe günü dönüyorum. 3 gün Meclis'teyim. Geri kalan sürede evdeyim. Muhtarlarla istişare ediyorum. Malatya'da yaşanan deprem sonrası çalışmalarımızı yaptık. Gökçe'de, Doğanyol'da, Pütürge'de, Kale'de villa kentler kurduk. Çok güzel işler yaptık. Doğanyol'u komple yıktık. Merkezin tamamını yaptık. Kırsalda güzel evler yapıyoruz. Cumhurbaşkanımızı mahcup etmemek adına güzel işler yapıyoruz. Doğu Anadolu Bölgesinde teşkilattan sorumluyum. Elazığ, Tunceli, Bingöl, Muş, Bitlis, Kars, Erzurum gibi illere zaman zaman gidip geliyorum. Zamanımın tamamını siyasete vermiş durumdayım. Kendi özel işlerimizle hiç uğraşmıyoruz. Mecliste kalan zamanımızı vatandaşlarımızla geçiriyoruz.

Cumhurbaşkanımız depremden sonra Elazığ'da yapılan konutların açılışını yaptı. Orada, bu hassasiyeti de Malatya'dan da bekliyoruz, demişti. Malatya'da depremzedeler için yapılan konutlar rötar mı yemişti? Sizce, Cumhurbaşkanımız neden böyle bir ifade kullanmış olabilir?

Alacakapı'da 472 konutumuz var. Gelincik Tepesi'nde 1527 konutumuz, Kale'de 200'ün üzerinde konutumuz, Doğanyol merkezde olan konutlarımızda hiçbir sorunumuz yok. Bunların hepsini yaptık, şu anda bitme aşamasında. En geç 6'ıncı ayda konutların tamamını teslim etmiş olacağız. Gelincik Tepesi'nde üç tane firma çalışıyor. Bir tanesi bitirdi. İnşallah Nisan ve Haziran aylarında kuraları çekeceğiz. Bizim kırsalda problemimiz var. Kırsalda vatandaşımız, evimin yerini istiyorum, diyor. Cumhurbaşkanımız evini yapana yardımı kaldırdı. Onun evini biz yapacağız dedi. Ona biz parayı verdiğimizde depreme dayanıksız ev yapıyorlar. Daha sonra da olası bir depremde tekrar hasarlar oluşuyor. TOKİ olarak siz depreme dayanıklı evler yapacaksınız diye talimat verdi. Ancak vatandaşlar da evlerinin yapılmasını istiyor. Oraya beton mikserinin gitme şansı yok. TOKİ ise hangi betonu kullanılacağını bilmek istiyor. Bu konuda vatandaşımızı ikna edemiyoruz. Eğer vatandaşımızı ikna edersek, bizim fazladan konutlarımız var. Hangi konutu isterse verebiliriz. Ama kırsalda spesifik sorunlarımız var. Bunu aşmak için yollar arıyoruz. Bunun takibini yapıyoruz. Yoksa Malatya'da sorun yok. Geçtiğimiz günlerde Kale'de bir gençlik merkezinin teme atma törenine katıldık. Bülent Bey ile beraber katıldık. Oraya çok güzel konutlar yapıldı. Orada zaten büyük bir Cuma mescidimiz var. Kaymakamlık binası orada. İnşallah haftaya da yeni belediye hizmet binasının temelini atacağız. Kale'nin merkezi yoktu bir merkez edinmiş olacağız. Doğanyol merkezi tamamen yıktık. Orada esnafa konteynerler verildi. Geçici olarak orada kalıyorlar. Kısa zaman içinde de oradaki konutlar tamamlanmış olacak. Yeni bir şehir merkezi kurduk. Pütürge aynı şekilde bitti, kuralar çekildi. Kırsaldaki sorunları da çözmek için uğraşıyoruz.

H_21

Bu sabah, İnönü Üniversitesi Rektörü sayın Ahmet Kızılay ile beraberdik. Onkoloji Hastanesi'nin yapımı noktasında göstermiş olduğunuz mücadeleden bahsetti. Malatya, sağlık turizminde dünyada cazibe merkezi olma kabiliyetini göstermişken, neden bu noktaya gelemiyor. Malatya'da elde edilen bir başarı var. Sağlık turizminin merkezi olmamız için neler yapılmalı?

En başta şu hakkı teslim edelim; Ahmet Kızılay Hocamız geldikten sonra üniversite şehirle barışık bir hale geldi. Ahmet Hocamın kibarlığı, kabiliyeti, becerisi, iş bilirliği olan; samimi, özverili, dürüst, namuslu bir arkadaşımız. Hocamız çok başarılı bir profesör. 20 binin üzerinde ameliyat yapmış bir hocamız. Geçen ki ziyaretimizde konuştuğumuzda bin 650 yatağa çıkarılmış bir merkez halinde, bölgenin tamamına hitap edilmiş Türkiye'nin her yerinden hasta alan, Avrupa'nın en iyisi durumuna gelmiş. Ahmet Kızılay Hocamız ile beraber sağlık durumunu daha iyi hale nasıl getirebiliriz diye konuştuk. Yeni bir kalp hastanesi yapmamız lazım. Diğer yandan 7 yaşındaki çocuğun da, 90 yaşındaki nenemizin dedemizin de gözle ilgili problemi var. Göz doktoruna ihtiyaç duyuluyor. Böyle bir merkezin yapılması gerektiğini konuştuk. İnşallah bununla ilgili çalışmalarımızı da yapacağız. Zaten hocamız Kardiyoloji ile ilgili altyapıyı da hazırlamış. Biz bunu Cumhurbaşkanımıza sunacağız. İnönü Üniversitesi'nde önemli merkezler yaptık. Yüzümüzü hiç kara çıkarmadılar. Hem karaciğer ve ilik nakli olsun o konularda çok başarılar elde edildi. Ayrıca koronavirüs tedavisiyle ilgili olarak Türkiye'de ilk plazmayı üreten bizim hastanemiz oldu. Ahmet Hocamız ekibini toplayıp bu işleri yaptı. Bunlar zor işler. Önemli bir iş daha yapacağız. Orada Kimya Mühendisi Profesör İsmail Hoca var. Bana gelip ilaç geliştirmekle alakalı bir çalışması olduğunu söyledi. İlaçla ilgili Avrupa ve Amerika'da patent alınmış. Geliştirmeyi düşündüğü ilaç kanserle alakalı. Kemoterapi ilacına benzer, ama kemoterapi ilacı diğer hücreleri de zayıflatıyor. Yapmaya çalıştığı projede sadece tümörü küçültmek hedefleniyor. Bu konuda Ahmet Hoca ile irtibata geçtim. Ahmet Hoca da bu konunun önemli olduğunu söyledi. YÖK Başkanını aradım. YÖK Başkanımızla yarım saat süren bir görüşme yaptım. Kanserin toplumun büyük yarası olduğunu, bununla ilgili çalışmalar yapılması gerektiğini söyledim. Arkadaşımızın bu konuda çalışmalarından ve patent aldığından bahsettim. Daha önce başvurularını yapmışlardı. Yekta hocamız da sağ olsun ilgilendi. Şimdi Malatya'da İlaç Geliştirme ve Uygulama Merkezi kurulacak. Resmi Gazete'de de yayımlandı. Böyle bir şeye vesile olmak beni çok mutlu ediyor. Benim kardeşim beyin tümöründen vefat etti. Türkiye'nin ilaçla alakalı kendi lisansı yok. Üretimler var, ama hep yabancı markaların. Biz Türkiye'de her şeyin yerli ve milli olmasını istiyoruz. 83 milyon nüfusumuz var. Bir milyon yüz yetmiş yedi bin sağlık çalışanımız var.  Toplam nüfusun 75 kişiden bir tanesi sağlıkta çalışıyor. Bu korkunç bir rakam. Bunu pazarlamamız lazım. Her türlü altyapıyı hazırladık. Dünyada en iyi makine neyse, onlar Türkiye'de var. Bu konuda Cumhurbaşkanımıza minnettarız. Annemin çocuğunu doğurup çocuğunu orada rehin bıraktığını biz biliyoruz. İnsanların hastalarını, hatta cenazelerini alamadığı günleri biliyoruz. Bugün geldiğimiz noktada toplam nüfusun yüzde 99.6'sının sağlık sigortası var. Olmayanların devlet yatırıyor biliyorsunuz. Dünyada böyle bir ülke yok ve tamamı ücretsiz. Tamamı ücretsiz bir sağlık sisteminin, dünyada benzeri yok. İnşallah tüm dünyadaki hastalara da şifa dağıtacağız. Ülkemize ekonomik girdi sağlayacağız. İnönü Üniversitesi ve hocamız da bir markadır. Yeter ki hocamız bizden bir şey istesin onu en yukarılara taşırız.

Malatya sağlıkta hakikaten başarılı. Burada beş yıldızlı oteller olabilir. Tıp malzemelerini imal eden fabrikalar açılabilir. Malatya sağlık turizminin her şeyinden istifade edebilir. Bu konuda çalışma var mı?

Medikal malzemelerinin imalatı, devletin yapacağı bir şey değil. Bunu devlet yapamaz. Bu özel sektörün işi. Doğrusu da bu. Ne yaparsanız yapın devletin hantallığı var. Orada bürokrasi işlemleri başlıyor. Ama özel sektörden talep edilen ne varsa, onu en iyi yapacak adam bulunuyor, getiriliyor, üretiyor. Seri üretim haline getiriyor ve dünyaya satacak hale getiriyor. En minimize fiyatlarla satabilecek duruma getiriyor. Devlet ilaç geliştirsin. Tüm dünyaya patentini satabileceğimiz ilacımız olsun. Bir tane patentimiz yok. Bizim de bir tane lisansımız olsun. Amerikalılar “Şu ilacı Türkiye'den almak zorundayız” desin. Bu duruma gelmiş bir ülkenin yapacağı işler değil. Medikal anlamda özel sektörün yapması gerekiyor. Yoksa Tekel gibi olur. Biz gelişmiş bir ülkeyiz. Dünyada marka ve patent sahibi olan bir konumda olmamız lazım. İhracat yapmamız lazım.

D_51

Sayın Kahtalı, pandemi döneminin yönetiminin nasıl görüyorsunuz? Bu süreç iyi yönetildi mi? Esnafın durumu ne olacak? Ak Parti politikasını kısmen TV'de, internette, dergilerde okuyoruz. Ama bundan sonra bizi neler bekliyor? Keza pandemiden dolayı Ak Parti'ye gelen yoğun eleştiriler var. Bizi hafta sonları eve kapattınız, esnaf iş yapamadı. Ama kongrelerde, büyük kalabalıklarla bir araya geldiniz. Bu söylemlere sizin yorumunuz nedir?

Biz pandemi sürecinde dünyaya örnek olacak çalışmalar yaptık. Bir hastamız olduğu anda sağlık ekibimiz aynı dakika evine gitti, filyasyon ekibimiz herkesin testlerini yaptı. Sağlık alanında yapılacak olan bütün çalışmalar yapıldı. Bu dönemde iki tane şehir hastanesi yaptık. Dışarıda yoğun bakım hastası bırakmadık. En hızlı aşılamayı yapan ülke durumundayız. Vatandaşlar yapılan çalışmalardan dolayı bize mahcubiyetlerini bildiriyor. Ben her gün arandım ve nasılsın dediler, diyorlar. Virüsün ortaya çıktığı ilk etapta bir bocalama oldu. Sizin ve ailenizin de başına geldi. Gelişmelerden haberdardım. Daha sonra bazı şeyler daha düzgün ilerledi.  Diş doktorları filyasyon ekibinde çalıştı. Hepsine döner sermaye verdik. Maaşı en üst tavandan verdik. Yeter ki çalışın dedik. Kimse ben diş doktoruyum filyasyon ekibinde nasıl çalışayım demedi. Vatandaşa 503 milyar liralık destek sağladık. Esnafa, köylüye destek olduk. Kimseyi namerde muhtaç etmedik. Bu dönemde bazı iş grupları daha büyük sıkıntılar çektiler. Bunlara kira desteği gibi destekler verdik. En son Cumhurbaşkanımızın onayıyla küçük esnafımıza vergi muafiyeti getirdik. Önemli işler yapıldı. Ülkenin gücü nispetinde yansımalar oldu. Allah'a hamdolsun ki ülkemizin gücü vardı da bu yardımları yapabildi. STK'lar ve belediyelerimizin ortaklaşa yapmış olduğu Vefa destek grupları vatandaşlarımıza hizmet ettiler. Bu süreci atlatmak üzereyiz. İnşallah haziran ayında da bitmesini bekliyoruz. Kongreye giren arkadaşlarımızın hepsinin HES koduna bakıldı. Alanda oturan delege olan oy kullanacak olanlar da test yaptırdılar. Gereken tedbirler alındı. İnşallah bu süreci en iyi şekilde atlatmak için de elimizden geleni yapıyoruz.

C_71

28 Şubat deyince, “Tankların önünde ben durdum” diyen Öznur Hanım var. Keza TMO'nun kayısı alımı deyince yine Öznur Hanım ve Bülent Tüfenkci var. Malatya 6. Teşvik bölgesi oldu. Burada yine ikisinin emeği var. Şahin Nalbant Konukevi yapıldı. “Buranın mihmandarlığını yaptım” diyen yine bir Öznur Hanım var. Her konuda Öznur Çalık ve Bülent Tüfenkci isimleri ön plana çıkıyor. Ahmet Çakır ve Hakan Kâhtalı biraz geri planda mı duruyor? Bu manzara neyin nesi?

Öncelikle şunu belirteyim, TMO'nun kayısı alımı noktasında bütün arkadaşlarımızın emeği var. Biz yıllardır bunu söylüyorduk. Fındık alımlarını örnek gösterdik. THY'nde kayısı ikramı yapılıyordu. Ben partinin kuruluşundan beri varım. İl yönetim kurulu üyeliği yaptım. 2 dönem il başkan yardımcılığı yaptım. 2 dönem il başkanlığı yaptım. Şimdi de milletvekilliği yapıyorum. Burada bütün arkadaşlarımızın emeği var. Öznur Hanım daha çok siyasetin içinde olduğu için bunlarla daha fazla uğraşmış oluyor. Bülent Bey daha uzun süredir var. Ahmet Çakır ile ben 3 yıldır varız. Böyle bir algı var. Ama Öznur Hanım'ın 18 yıllık, Bülent Bey'in 7 yıllık, benim de 3 yıllık bir emeğim var. Böyle bir algı oluşması da gayet normal. Burada önemli olan TMO'nun kayısı alımı yapmasıydı. Bunun için bize lisanslı soğuk hava deposu lazımdı. Biz bütün arkadaşlarla gidip tarım bakanı ile görüşme yapıyorduk. Her seferinde “Biz sizden kayısı alalım, ama aldığımız kayısıyı nereye koyacağız” dediler. Soğuk Hava Depomuzun eksikliği vardı. Önce bunun girişimini yaptık. Soğuk hava deposu için müracaat edildi. Toplantılar yaptık. Ben il başkanıyken ben de katılırdım. Takip ediyordum. Soğuk hava deposu da yapılınca hiçbir mazeret kalmadı. Cumhurbaşkanımızın onayı olmasa, ağzımızla kuş tutsak bu işi yapamazdık. TMO'nun yaptığı şey bir yılda bitemeyecek ürünleri aldı. Cumhurbaşkanımız “Kaç bin ton ürün kaldı?” diye soruyordu. Elimizde kayısı da kalmıyordu. Mal satılıyordu. “TMO alımı yapsın ki, taban fiyatı belirlensin” denildi. TMO fiyat belirleyince, 21 TL denildi, köylümüz 23 TL'den satış yaptı. Bu görüşmeleri bütün arkadaşlarımızla beraber gidip yapıyorduk. Tek kişi Cumhurbaşkanımızla görüşme yapsa Cumhurbaşkanımız “Diğer arkadaşlarınız nerde?” der. Malatya için bir şey sunulacaksa bütün siyasi dinamiklerin bir arada olması gerekiyor. Uzun süreli siyaset yapan arkadaşlarımızın daha çok emekleri vardır. Ahmet başkan da partinin kurucularından, ama partide milletvekili olarak üçüncü yılımızdayız. Allah'ın razı olacağı bir amelimiz varsa, Allah bize nasip etsin. Allah'ın razı olmayacağı bir iş yapacaksak Allah bana nasip etmesin.

B_116

Sayın Vekilim çok mütevazı bir siyaset yapıyorsunuz. Özellikle söyleyeceğiniz son bir şey var mı?

Öncelikle size teşekkür ediyorum. Malatya Time olarak gerçekten Malatya'nın sesi oluyorsunuz. Hakkı ve adaleti yansıttığınız için size teşekkür ederim. Malatya önemli işler kazandı. 3. Organizeyi açıyoruz. Siz gazetecisiniz. Gidin Valiliğe ya da TSO'ya, “Ben fabrika yapacağım bana yer verin” deyin. Yerimiz yok. Allah'a hamdolsun. 3. Organize yapıldığında, yeni istihdam alanları oluşacak. Vagon Onarım Fabrikası benim çocukluğumdan beri büyük sorundu. Şimdi Kızılay geldi, üretim merkezi kuruyor. Belki orada binin üzerinde insan çalışacak. İşletmeyi kurana kadar şimdilik peyderpey işçi alımları yapılacak. Yeni hastanelerimizi yaptık. Diş, Kadın Doğum ve Çocuk Hastanemizi yaptık. İnönü Üniversitemizde Karaciğer Nakil Merkezimizi yaptık. Onkoloji Hastanemizi açtık. Allah nasip ederse, Göz ve Kalp Hastanelerimizi yapacağız. İlaç Merkezimizi kuruyoruz.  Allah bir daha yaşatmasın, Malatya'da yaşanan deprem sonrası vatandaşlarımızı mağdur etmedik. Hasarlı evlerden çıkardık. Kiralarını ödedik. Türkiye'de yaşamaktan ne kadar onur duysak azdır. İnancımıza uygun yaşıyoruz. Ayasofya'mız açıldı. Her sene Ayasofya Camii'nde namaz kılmak için protesto yapıyorduk. Allah nasip etti. Taksim'de camimiz yapılıyor. Kur'an kurslarımız açık. İmam Hatiplerin önünü kesmek için, 8 yıllık kesintisiz eğitim getiren zalimleri biliyorsunuz. Şimdi ise İmam Hatiplerin önü açık. Başörtülü kızlarımız okuyamadı. Demirel'in bir sözü vardı. Allah, o sözün hesabını ondan sorar. “Gitsinler Arabistan'da okusunlar” demişti. Allah, bugünleri bize nasip etti. Bugün öğrencilerimize Kur'an-ı Kerim derslerini seçmeli ders olarak koymuşuz. İsteyen bu dersi alır istemeyen almaz. Herkesin inancı kendisine özgüdür ve herkes inanç noktasında hürdür. Herkes inancını yaşıyor. Böyle güzel bir ülkede yaşadığımız için şükrediyoruz.

 

elsan

Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!


  • 0
    SEVDİM
  • 0
    ALKIŞ
  • 0
    KOMİK
  • 0
    İNANILMAZ
  • 0
    ÜZGÜN
  • 0
    KIZGIN

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Başka haber bulunmuyor!