İnsanlara doğru İslamiyet anlatılmıyor!

Araştırmacı Gazeteci Murat Çetin, Türkiye'de “cemaat” kavramının temel dayanaklarına dikkat çekerek, “İnsanlar dini ihtiyaçlarını gidermek adına bu gibi yapılara tenezzül eder. Bundan kurtulmak için “Kur'an” ve “hadis” derslerinin verilmesi gerekmektedir. Siz insanları doğru İslamiyet'e anlatmazsanız ifrat eden de olur, tefrit eden de olur. Hristiyanlar ve Yahudiler arasında da bu şekilde oluşmuş cemaatler vardır. Kitap ve sünnet bizi bu gibi terör örgütlerinden muhafaza eder” diye konuştu.

HABER MERKEZİ - MALATYA TİME
Akşam Gazetesi yazarı Murat Çetin, TRT Radyo 1'in yayınladığı “Derin Analiz” programına konuk oldu. Haber yorumda derin analiz programında Elif Karahan Toker'in sorularını yanıtlayan Çetin, cemaatler konusunda çarpıcı açıklamalarda bulundu. Programda uzun zamandır konuşulan “FETÖ” meselesi de gündeme alındı. Cemaat ve tarikat kavramları hakkında bilgi veren Çetin, insanların cemaatlere gitme isteğinin nereden uyandığına değindi.

EN BÜYÜK CEMAAT DEVLETTİR 
Cemaatler neden devletin önemli kademelerine yerleşme ihtiyacı duydular veya baştan aşağıya sistemi değiştirmek istediler sorusuna Çetin: “ Bu sadece cemaat mensuplarının bir ideali değildir. Herkes bulunduğu konumdan en zirveye ulaşmak ister. Onlar da(Cemaat mensuplarıda) bulunduğu konumdan en zirveye tabii olarak ulaşmak istiyorlar. Bu cemaat eğer ideolojikse, ideoloji biraz daha baskın olabilir. Ama bundan öte cemaat kavramını iyi analiz etmek lazım. Cemaat tefrikaya düşmemiş topluluk demektir. Bölünmemiş, ayrışmamış, birliğini ve beraberliğini muhafaza etmiş topluluk manasına gelmektedir. Hatta İslam hukukunda da en büyük cemaat “devlettir”. Eğer devlet cemaat olduğunu kabul etmezse, tefrikaya düşerse bu defa devlet “devlet” olmaz ve yıkılır. Fakat şu andaki cemaat kavramı güncel mana ile tefrikaya düşmüş “örgüt” manasına gelmektedir. Müslümanların din ihtiyaçlarının da devlet tarafından karşılanması lazımdır. Devlet tarafından Müslümanların din ihtiyacı karşılanmayınca, bu defa iş cemaatlere düşer. Cemaat ismi her ne kadar “İslami” telakki edilse de içeriği “gayrı İslami”dir. “Cemaatler birlik ve beraberliği mi veya tefrikayı mı netice veriyor?” sorusu çok önemlidir. Eğer “tefrikayı” netice veriyorsa; o zaman cemaat kavramının temelinde bir sorun vardır.” Şeklinde cevapladı

CEMAATTEN AYRILMAYIN 
Cemaat kavramının nasıl çıktığını ifade eden Çetin, “Dört halife zamanında bazıları yeni yeni fikirlerle, yeni yeni ideoloji ile İslam'ın esaslarından ayrılınca Ashab-ı Kiram dedi ki; ‘Cemaatten ayrılmayın.' Tek bir cemaatimiz vardır. O da ‘ehl-i sünnet ve cemaattir'. Peygamberimiz (SAV)'den sonra, sahabeler Peygamberimizden gördüklerini ve öğrendiklerini kendinden sonraki kuşaklara aktardılar. Daha sonra bazı insanlar sünnetten ve Müslümanların umumi caddesinden ayrılıp; yeni görüşler beyan etmeye başlayınca selef-i salihin dediler ki; ‘sünnetten ayrılmayın, Müslümanların birlik ve beraberliğini bozmayın, cemaat olun.' Ehl-i sünnet vel cemaat tabiri böyle çıktı. Demek cemaatin anlamı; “Bütün Müslümanların bir ve beraber olmasıdır” diye konuştu.

İSLAM ALEMİ TEFRİKAYA DÜŞTÜ 
Murat Çetin sözlerini şöyle sürdürdü: “İngiltere Başbakanı Wlliam Ewart Gladstoneİslam Alemini gezince Müslümanların Kur'an okuduğunu görüyor. Kur'an okuduklarında haliyle Müslümanlarda mücadele ruhu oluşuyor. Wlliam bunu anlayınca gelip İngilizlere ve Fransızlara diyor ki; “ Ben İslam Alemini gezdim. İslam Alemini gezince Müslümanların Kur'an okuduğunu ve güçlenmeyi esas aldıklarını hissettim. Eğer böyle giderse siz onlar üzerinde istediğiniz planı yapamazsınız. Yani sömürgeciliğiniz devam etmez ve beka sorunu yaşarsınız.” Bu durum karşısında İngilizler ve Fransızlar çok tedirgin oluyorlar. Bu sıkıntıyı nasıl çözeriz diye düşünüyorlar. Bir araştırma içine giriyorlar. Biri diyor ki; Büyük İskender Asya Bölgesi'ne gittiğinde oranın ileri gelenlerini esir alıyor. Daha sonra hocası olan Aristo'yamektup yazıyor. ‘Buranın ileri gelenlerini esir aldım, bunların başını mı vurayım yoksa sürgün mü edeyim?'. Aristo ise cevaben: ‘ Sakın ha! Eğer sen bunların başını vurursan o zaman bunlara tabii insanların kalplerinde muhabbetleri yeşerir, güçlenirler ve senden intikam alırlar. Bunları sürgün edersen; bunlar zaten nüfuzu kuvvetli insanlar, yine güçlenirler senden intikam alırlar. Bu işin tek çaresi o kavimleri kabilelere, ırklara, aşiretlere, beyliklere böl. Aralarında ihtilaflı noktalar koy. O noktalardan dolayı sürekli birbirlerine vursunlar ve senin hakemliğine müracaat etsinler.'Ne demek istiyorum? Mesela: 1910 yılına kadar İslam Âleminde iki tane devlet vardı. Biri Osmanlı, diğeri İran'dı. Osmanlı yıkıldıktan sonra bu fikir İslam Alemini 65'e böldü. Her devlete sağcı ve solcu tabirleri konuldu. Sağcıları ve solcuları muhtelif parçalara böldüler, Müslümanları cemaatlere böldüler. Böylelikle İslam Alemi tefrikaya düştü. Halbuki devlet asayı temsil etmektedir. Asa güçtür, kuvvettir. Siz devlet olarak Müslümanların dini ihtiyacını gidermezseniz, Müslümanlar cemaatlerin kucağına oturacaktır. Böylelikle gücü ve maddi desteği de vereceklerdir. Böylelikle devletin asası yani gücü ikiye bölünecek. İkinci ve üçüncü cemaatlerde asa 2'ye ve 3'e bölünmüş olacak. Bu ise “şakk'ul asa” olur. Yani asa kırılır. Bir asa kırılırsa iki küçük asa olur. Onlar da kırılırsa daha küçük dört asa olur. Bu asalar kırıla kırıla kürdan seviyesine kadar iner. Bu kürdanlar ise ne idüğü belli olmayan yapıların oyuncağı haline gelir. Bu durum Rusya'da ayyuka çıktı. FETÖ terör örgütü yıllarca Amerika namına ajanlık yaptı. Yine Türkiye'de büyük bir cemaat Alman istihbaratına çalışıyor. Bu belalardan uzak kalmak için insanların din ihtiyaçlarının devlet tarafından karşılanması lazım.”

CEMAATLERİ KONTROL EDİN 
İnsanlar dini ihtiyaçlarını gidermek adına bu gibi yapılara tenezzül ettiğini aktaran Çetin, “Bundan kurtulmak için insanlara Kur'an ve hadis derslerinin verilmesi gerekmektedir. Siz insanları doğru İslamiyet'i anlatmazsanız ifrat eden de , tefrit eden de olur. Hristiyan ve Yahudiler arasında da bu şekilde oluşmuş örgütler vardır. Bizler bu tarz terör örgütlerinden mahfuz kalmalıyız. Devlet legal ya da illegal ticaret yapanları birbirinden ayırmak için bir maliye adında “mekanizma” kurmuştur. 28 Şubat sürecindeki bir devletten de bahsetmiyorum. Müslümanlara mutedil olan bir devletten bahsediyorum. Devletin cemaatleri kontrol eden bir mekanizmasının da olması gerekiyor. Mesela tarikatçının dinin ana temel  esası olan Kur'an ve sünneti de ders olarak vermesi gerekir. Buna devletin teşvik etmesi gerekmektedir. Hiçbir cemaatte şuanda 6666 ayet okutulmuyor. Hiçbir cemaatte Peygamber Efendimizin hadisleri de okutulmuyor. Ancak belli ayet ve hadisler ele alınıp kendi sapkınlıkları parlatılıp meşruiyet kazandırılmak isteniyor.” şeklinde konuştu.

ALLAH KALPLERE İMAN VERSİN 
Çetin sözlerini şöyle sürdürdü: “Ahmet Hakan ile Eski Genel Kurman Başkanı İlker Başbuğ bir programa katılmışlardı. İlker Başbuğ: Ben genelkurmay başkanı olunca ne kadar FETÖ'cü varsa hepsini temizleyeceğim dedi. Sonra İstihbarat Daire Başkanlığından bana 2000 tane farlı cemaate mensup insanın ismi geldi. Ben o 2000 kişiyi ihraç ettim.” dedi. Şimdi soruyorum 15 Temmuz kaç kişi ile oldu. 1000 kişi bile değil. Bu 2000 kişinin başındaki sapkın bir insan olsa, kendi ideolojisini esas alan insan olsa, kendi fikrini hakim kılmak isteyen insan olsa o zaman devletin vay haline… Her cemaat İslam fıkhını okumalıdır. Buranın Dar'ul İslam olduğunu, buraya verecek zerre miktar zararın Allah indinde mesuliyet getireceği inancına sahip olmaları lazım. Yoksa bunun önü alınamaz. Mahkemeyi şaşırtan çeşitli neo paraleller var. Bunların önünü doğru ve dürüst tatbiki yapılmış esas ve düsturlarla alabilirsiniz. Cenab-ı Hak milletimize yanlış yapmak isteyenlere akıl versin, kalplerine iman versin, birlik ve beraberliğimizi muhafaza etsin, tefrikadan bizi mahfuz kılsın, milletimizin bekasına zeval vermesin”