Kabir Azabı Var mıdır? Kitaplar Ne Diyor?

KABİR SORGUSU HAKTIR

Kabir hayatı, Müslümanlar için iman esaslarından biri olan ahiret inancının parçasıdır. Kimi İslami kaynaklara göre kabir, ya Cennet bahçelerinden bir bahçe ya da Cehennem çukurlarından bir çukur gibidir. Bu inanış, hem ayetlere hem de sahih hadis rivayetlerine dayanır. Kabirde sorgu sual vardır. Rabbimiz kim? Dinin ne? Peygamberin kim? gibi sorular sorulur.

İslam âlimleri bu noktada Munker-Nekir meleklerinin görevlendirileceğini ve kabir sorgusunun inkâr edilemez bir hakikat olduğunu belirtir. Bu sorgu, kişinin dünya hayatında sahip olduğu inanç, ibadet ve davranışların bir özetidir. Dolayısıyla kabir azabına inanmak, kadere ve gayba iman gibi temel itikadî esasların bir parçasıdır.

KURAN’IN AYETLERİ İNKÂR EDİLEMEZ

Kimi zaman, kabir azabı gibi konulara “şüpheyle yaklaşma” eğilimi görülebilmektedir. Ancak İslami kaynaklar, bu tür meselelerde şüphe ve inkârın kişinin iman dairesinin dışına çıkmasına neden olabileceğini açıkça ifade eder. Kuran’da yer alan herhangi bir ayeti inkâr etmek, hafife almak ya da “bu Allah kelamı değildir” demek; iman esaslarını zedeleyen ağır bir tavırdır. İslam kaynakları bu noktada, “şaka yollu bile olsa” dikkatli olunması gerektiğini vurgular.

HÜLASA

Kabir azabı, Cennet ve Cehennem’in önsözü gibidir. Kabirde sorgu vardır ve bu sorgu, kişinin dünya hayatındaki duruşunu belirleyen en önemli eşiklerden biridir. İnanç esaslarını alaya almak, hafife almak veya inkâr etmek; sadece bireysel bir şüphe değil, toplumu da etkileyen bir itikadî çöküştür. Bu tür konular, duyguya değil delile dayanır. Ayet ve hadisler ışığında, Müslümanların iman esaslarını titizlikle muhafaza etmeleri gerekir.