Kayısılar aslında neden yandı?

Baharda Kışı Getiren Kışta Baharı Getirir

Nisan ayının 9'unda, 10'unda, 11'inde, 12'sinde ülkemizde kar yağıyor. İnsanlar bu durum karşısında hayrete düşüyor. “Baharda kar yağar mı?” diye… Dünyanın en kurak çölü olan Şili'nin Atacama çölü ve çevresinde sel baskını oluyor. Sel, önüne ne çıkarsa alıp götürüyor. Otomobil, kamyon, hatta evleri saman çöpü gibi önüne katıp götürüyor. 25 kişi ölüyor, 125 kişi de kayboluyor. İnsanlar yine hayretler içerisinde kalıyor. “Bu kurak iklimli yerde böyle sel olur mu?” diye… Suudi Arabistan'da, Körfez Ülkeleri'nde kum fırtınası çıkıyor. Korkularından dışarı çıkamayan insanlar; “Böylesine felaket görmedik!” diyorlar ve hayretlerini belirtiyorlar.

Aslında ortada anormal bir durum yok. Kanun Koyucu, koyduğu kanunları istediği zaman değiştiriyor. O kadar… Bütün bu kâinat Allahu Azimüşşan'ın mülkü. Kâinat ve kâinatta ne varsa O'nun… Bu kadar mevcudat  (adına ister mevcut, ister nesne, ister cisim, ister mahlûk, ister “şey” deyin, ne derseniz deyin) hep Vahid-i Ehad, Hayy-ı Kayyûm, Muhyî ve Mümît, Kadîr-i küllî şey olan Allahu Azimüşşan'ın koymuş olduğu kanunlarla hareket ediyor. O kanunlara “Âdetullah kanunları”, ya da “Tekvinî kanunlar” diyoruz. Kanun koyucu olan Rabbü'l âlemin bazı durumlarda o kanunları değiştiriyor. Peygamberlerinin mucize göstereceği zaman. Ya da insanlara şok edici ders vereceği zaman.

Bu dünyada olup bitenler hakikî müminleri şaşırtmaz. Onlar bütün bu olup bitenler karşısında şu değerlendirmede bulunurlar: “Mâlikü'l mülki yetesarrafu fî mülkihî keyfe yeşâu”, yani; “Mülk sahibi. Mülkünde istediği gibi tasarruf eder.”

Mülkün hakiki sahibi O. Dilerse baharda kışı getirir, dilerse kışta baharı… Dilerse çölün ortasında çile çekmiş sevgili Habibini ve sahabesini bütün dünyanın başına Reis yapar, dilerse hükümlerini hiçe sayan Lût kavmini yerin dibine geçirir. Teklifi kanunlarıyla alay eden Âd kavmini şiddetli bir rüzgârla o kayadan o kayaya çarptırarak paramparça eder. Peygamberi vasıtasıyla vazettiği hükümleri hiçe sayan Semûd kavmini korkunç bir sesle helak eder. Mülkünde adalet ve huzuru tesis için gönderdiği hükümleri yok farz eden ve yasaklarını çiğneyen nice beldelerin altını üstüne getirir.

Sonsuz güç ve kudret sahibi olan Allahu Azimüşşan, Halîm'dir. Yani intikamını hemen almayıp mühler verir. Sabûrd'ur. Kullarının uyanıp tevbe etmesini bekler. Rabbü'l Âlemîn imhal eder. Yani mühlet verir. Ama hiçbir zaman -hâşâ- ihmal etmez. Allah'ın hükümlerini çiğneyenler, haram kıldıklarını alenen işleyenler, yaptıklarının cezasını bu dünyada da görürler. (Âhirette zaten göreceklerdir. Rabbimiz “Mâliki yevmü'd-dîn” din. Bu dünyada sahte mâlikler çıkabilir. Ama kıyametin ardından başlayacak ebedî hayat safhasında artık bütün yalancı mâlikler korkudan titrer vaziyette bekleyeceklerdir. O zâlimler, tâğutlar, münkirler, müşrikler, muattıla gürûhu, kendilerini görünce öfkeden çatlayacak gibi olan cehennemin dibini boyladıklarında kimin gerçek “Mâlik” olduğunu göreceklerdir.)

Geçen sene koca Malatya'da bir tek tane kayısı yetişmedi. Niçin? Bir gece don oldu, bütün ağaçlardaki çiçekler dondu kaldı. Ne yapılsa boş. Tek yapılacak; Mülkün hakiki Sahibine iltica etmek. Onun yasakladıklarını terk etmek. Emirlerine uymak. Mahsul olduğunda zekâtını vermek. Fakir fukarayı gözetmek.

Düşünebiliyor musunuz, Antalya'nın hemen yanında Nisan'ın neredeyse ortasında yollar kar yağışı nedeniyle kapanıyor. İnsanoğlu aciz ve çaresiz olduğunu bir kere daha görüyor. Sahi insanoğlu neyine güveniyor? Yapılacak bir şey var: Bu kâinatın Sahib-i Hakikisine iltica etmek, O'nun dostluğunu kazanmak, O'nun mülkünde O'na isyan etmeyi terk etmek. “Yâ Rab bizi affet! Bizi kulluğa kabul et!” demek. Unutmayalım: Baharda kışı getiren, kışta da baharı getirir. Dua edelim, bunu bize pahalı vermesin…