dore okulları
Malatya
20 Nisan, 2024, Cumartesi
  • DOLAR
    32.50
  • EURO
    34.78
  • ALTIN
    2499.5
  • BIST
    9693.46
  • BTC
    64232.608$

Kedi buradaysa, et nerede?


Kedi buradaysa, et nerede?
Adem İnsaoğlu yazdı: 'BU İŞTE BİR TERSLİK VAR!'
Narin

Bugünkü yazıma zihnimde oluşturduğum iki tane resmin hatlarını anlatarak başlamak istiyorum.

 

İşte ilk resmimizin ana hatları: Kabinede bir bakan, iktidar partisinde bir genel başkan yardımcısı, ana muhalefet partisinde bir başka genel başkan yardımcısı, TBMM'de bir komisyon başkanı, çalışkan ve samimi bir vali, milli kahraman olmuş bir büyükşehir belediye başkanı... Tam donanımlı bir kadro…

 

Şimdi de ikinci resmimiz: Yolların geçiş noktasında stratejik bir konuma sahip kozmopolit topraklar. Kayısı gibi önemli bir ürünün domine ettiği bir ekonomi. 40.000 öğrencili bir üniversitesi. O ünivesiteye bağlı dünyaca ünlü bir tıp merkezi. Türkiye Cumhuriyeti'nin  2. Ordusu. Doğal kaynakları, tarihi yapısı ve doğal güzellikleri ile turizm potansiyeli bulunan ender yerlerden biri. Yaklaşık 600 trilyonluk bütçeye sahip su ve kanalizasyon idaresi ve Organize Sanayi Bölgeleri ile ekonomik açıdan devasa bir şehir. İşte bu da ikinci resmimizin ana hatları.

 

Bu iki resmi üst üste oturttuğunuz zaman, Türkiye'de aynı özelliklere sahip şehir sayısı az olduğu bir şablon elde ederiz. Bütün bu özelliklere sahip olan Türkiye'de kaç şehir var diye sorarsak, herhalde alacağımız cevap 10'dan fazla olmaz. İşte saydığımız bütün bu özellikler Malatya'da var. Var ama her ne hikmetse, Malatya her geçen gün geriye doğru gidiyor. Durum böyle olunca da “Bu işte bir terslik var” diyorum.

Ekonomisi, eğitimi, sağlığı, tarımı, turizmi, ulaşımı vs. her yönüyle geriye doğru giden bir şehir haline dönüşüyoruz.

 

Ya da çevremizde bulunan illerle aynı oranda büyüme sağlayamıyoruz. Doğu Anadolu Bölgesi'nin en çok göç alan ili olan Malatya, Türkiye'nin en fazla göç veren şehirlerinden biri olma yolunda ilerliyor.

 

Giderek artan fiyatlar, işsizlik, eğitimde dibe vuran seviye, sağlıkta bir türlü istenilen seviyeye gelemeyen hastaneler, yanlış yatırımlar, bozulan doğal güzellikler. Bu saydıklarımızı da sıralamaya takatimiz yetmiyor. Bütün bunlar ve burada yazamadığımız onlarca sebepten dolayı büyük göç veren bir il halini almamız işten bile değil. İşte bugünkü yazımda bu konuya değinmeye çalışacağım.

 

EĞİTİMİN İÇLER ACISI HALİ

 

Maalesef, eğitim konusunda iyice dibe vurmuş durumdayız. İnşaatları bitirilmeden eğitim-öğretime açılan binalar bunun en bariz örneklerinden biri. Belki onlarca okul, inşaatı bitmediği halde eğitime açıldı ve buralarda eğitim geç başladı. Bazı okulların elektriği, suyu yok. Ya da okullar açıldıktan sonra bu sorunlar giderildi. Basına yansıyan yerler çabucak bitirildi. Ancak bir de yansımayanlar var. Ayrıca okul idarecilerinin belirlenmesinde hiçbir şekilde ehliyet ve liyakate riayet edilmedi. Bu durum okullarda idare zafiyetine sebebiyet veriyor. Dolayısıyla okulların başarısı düşüyor. Ferdî başarı haricinde, eğitim başarı ortalamasının giderek düştüğünü görüyoruz. Bunu, YGS, LYS veya başka sınavlara bakarak görebiliyoruz. Eğitimde o kadar seviye düşüklüğü yaşıyoruz ki, senenin yarısından fazla sürede okulların kapalı olduğu Doğu/Güneydoğu illeriyle aynı kategoride yer alıyoruz. Hatta bazılarının gerisindeyiz bile. Bunun en bariz sebebi, yapılan atamalarda liyakat kuralına uyulmamasıdır. Malatya'da okul idarecileriyle, Milli Eğitim il ve ilçe yöneticilerinin tamamı bir sendika ve dernek tarafından atanıyor. Eğitim camiasında çalışan herkes bunu biliyor fakat ne hikmetse idarecilerimiz bunun farkında bile değiller. Ya da farkında değilmiş gibi hareket ediyorlar. Durum öyle bir hal almış ki, devlet bir paralel örgütü tasfiye ederken, başkaları yeni bir paralel örgüt oluşturmanın derdine düşmüş. Ehliyet ve liyakat denilen şeyin kıyısından köşesinden geçilmiyor. Hal böyle olunca ne idareci idarecilik yapabiliyor, ne öğretmen öğretmenlik yapabiliyor ne de öğrenci öğrencilik yapıyor. İşte sonrasında ise eğitimde geldiğimiz nokta ortada. Tabi bütün bunların üzerini örtmenin bahanesi hazır, FETÖ'yle mücadele!

Kimse kusura bakmasın, FETÖ'yle mücadele edilirken, ortaya bir başka “…TÖ” çıkmak için ısıtılıyor. Buna kimsenin hakkı yok. Milli Eğitim Müdürlüğü'nün görevi, bu şehrin eğitimine katkı sağlamak ve eğitim başarısını yükseltmektir. FETÖ'yle mücadele; jandarma, MİT, emniyet ve adliyelerin işidir. FETÖ'den devlete geçen okulları paylaştırmak ile Malatya'nın eğitimine katkı sağlanmaz. Biz yazalım da Milli Eğitim yetkililerine anlatacak birileri bulunur elbette.

 

KREDİ VE YURTLAR KURUMU, NE İŞ YAPAR?

 

Üniversite Öğrencilerine; barınacak yer, burs ve kredi vermek amacıyla kurulmuş olan Kredi ve Yurtlar Kurumu'nun (KYK) yeni bir işinin olduğunu da geçtiğimiz gün, sitemizde yayınlanan bir haberle öğrenmiş olduk. KYK'nın yeni işi; dertsiz, tasasız, sorunsuz, sıkıntısız para kazandırmak. Yurt yetersizliği bulunan illerde yurt kiralama yoluna giden KYK'nın bu uygulaması oldukça mantıklı bir uygulama. İş pazarlığa gelince durum tamamıyla farklılaşıyor. KYK, bu tür bir kiralama işini ihale yasalarına göre yapmıyor. İstediği kişileri çağırıp, yaptığı pazarlık sonucu basit bir sözleşme imzalayarak işi bitiriyor. Yani yapılan işe her firma katılamıyor. Sadece KYK'nın davet ettiği kişi ve kurumlar katılabiliyor. Fiyat için belirlenen standart bir miktar da yok. Pazarlıktan ne sonuç çıkarsa o fiyata anlaşma sağlanıyor. Pazarlığı yapanlar da KYK'nın çalışanları. Üstelik KYK istediği zaman bu sözleşmeden cayabiliyor. Tamamıyla; borçlar kanununa, ihale kanuna, sözleşme kanuna ve diğer kanunlara aykırı bir işlem var ortada. Hal böyle olunca KYK yetkilileri istedikleri gibi davranmakta özgür, neticesinde kimse kimseden hesap sormuyor.

Bunun bir örneğini Malatya'da gördük. Malatya'da 1000 kişilik kız yurduna acil ihtiyaç olması sebebiyle, KYK'nın bazı firmaları davet ettiğini ve yapılan pazarlıklar sonucunda 2 firma ile sözleşme imzaladığını basından öğrenmiştik. Sözleşme imzalanan firmaların biriyle hiçbir gerekçe gösterilmeden sözleşmenin feshedildiğini haberlerimizden öğrendik. Düşünsenize, siz bir firma ile anlaşıyorsunuz. Firma işçilerinin işine son veriyor. Müşterileriyle olan sözleşmeleri iptal ederek, ücretlerini iade ediyor. Siz de “Ben bu sözleşmeden vazgeçtim arkadaş” diyorsunuz. Hangi hukuk size bu hakkı verebilir. İşte KYK'nın da yaptığı aynen bu. Bir öğrenci yurduyla anlaşmış, elindeki öğrencilerini binasından çıkarmış, işçilerine kapıyı göstermiş. Ardından KYK, gelip yurda yerleşmiş. Hatta yerleştiği yurtta bir de tadilat yapmış. 400 tane kız öğrenciye adres olarak burada kalacaklarını tebliğ ediyor, 20 gün yurdu kullandıktan sonra; “Biz burayı beğenmedik, burayı tutmuyoruz” diyerek gerekçesiz olarak sözleşmeyi feshetmiş. Bu olay bir senaryo değil, gerçeğin ta kendisidir. Bütün bunlar yaşandığı halde KYK'nın hiçbir yöneticisine hiçbir şey olmaması ilginç değil mi? Sahi devletin ödeyeceği yüzbinlerce liralık tazminat kimin cebinden çıkacak? Peki bu olayı duyanlar bu kuruma ne kadar güvenebilir? Aileler bu kurumun yöneticilerine nasıl güvenir. Bu kapasitede olan yöneticiler yüzlerce öğrencinin sorumluluğunu alabilirler mi? Bütün bunlar, eğitimde neden geri kaldığımızın en bariz göstergesidir. Çünkü, toplum olarak, ehliyet ve liyakat kelimelerini sadece süslü cümleler kuracağımız zaman aklımıza getiriyoruz.

 

 

MALATYA FUARLAR ŞEHRİ Mİ?

 

Malatya 7. Film Festivali'nin Kasım ayında yapılacak törenleri, geçtiğimiz günlerde ileri bir tarihe ertelenmişti. Birçok insana göre bu erteleme aslında bir iptaldi. Film Festivali, yazımızın konusu değil fakat fuarlar şehri diye lanse edilen Malatya'da yaşanan bazı hadiseler, “Ne kadar fuar şehriyiz?” sorusunu sormamıza sebep oluyor. Zira Malatya'da bulunan 5 yıldızlı oteller teker teker kapanıyor. Yukarıda KYK konusunda değindiğimiz sözleşme imzalanan firmalardan biri de 5 yıldızlı bir otel, sözleşmesi iptal edilen firma yerine yeniden anlaşma yapılan firma da bir başka 5 yıldızlı otel. Fuarlar şehri olan Malatya'da faaliyet yapan 5 yıldızlı oteller bir bir kapanıp, öğrenci yurduna dönüşürken, Malatya için “Fuarlar şehri” demek ne kadar mantıklı? Geriye sadece 5 yıldızlı otel olarak bir otelin kaldığı Malatya'da yarın bu otelin de kapanacağını söylemek hiç de zor değil. Zira Malatya, turist çekmeyen, ulusal veya uluslararası organizasyon bir şehir. Dolayısıyla otellerin kapanması çok normaldir. Her iki otelin kapanarak kız yurduna dönüştürülmesi, Malatya'nın ekonomik ve sosyo/kültürel açıdan geldiği seviyeyi göstermesi açısından oldukça önemli.

 

VİZYON NEDİR BİLMEYEN BELEDİYE BAŞKANLARI!

 

Geçtiğimiz gün Malatya'da bir yerel kanalda Erzincan'ın Kemaliye İlçesinin tanıtımı yapılıyordu. Kemaliye Belediye Başkanı programa konuk olmuştu. Konu, Kemaliye'ye yapılacak dünyanın en yüksek ve en uzun asma köprülerinden birisi olan Karanlık Kanyona yapılacak olan köprüye geldi. Yılda birkaç milyon turist çekecek olan bu yatırımla ilgili Belediye Başkanının sözleri, ders niteliğindeydi. Belediye Başkanı, “Yol, kanalizasyon, kaldırım, park yapmak zaten bizim asli işimiz. Önemli olan yeni bir vizyon ortaya koyabilmek ve şehre ekonomik olarak artı değer katacak yatırımlar yapmaktır. Yoksa park yapmakla, kanalizasyon hattı çekmekle, kaldırım yapmakla şehre bir değer katmazsınız ve adınızı da kimse ezberlemez” demişti. İşte bu sözleri alıp bizim belediye başkanlarına her gün okutmak ve ezberletmek gerekiyor. Açtıkları 20 metrekare cep parkların bile günlerce reklamını yapan belediye başkanlarımız bu vizyondan çok uzaklar.  Sürekli aynı yerdeki parkları onaran bizim başkanların vizyonu bu tür yatırımları kurtarmaz. Malatya'nın her yerinden sorumlu olan fakat sadece bilindik yerlere ve zengin muhitlere park açmaktan başka işi olmayan başkanlarımıza, bu vizyonu aşılamadıkça şehir bir yere varamayız. Bizim başkanlar, birkaç yıl önce Mısır'daki olaylardan hareketle her açtıkları yere Mısır'daki mücadelenin sembollerinin isimlerini veriyorlardı. Şimdilerde her yaptıkları işe 15 Temmuz darbe girişiminin sembol isimlerini veriyorlar. Bu isimleri vererek vatandaşın gözünü boyamaktan öteye gitmiyorlar. Ortada; elle tutulur, gözle görülür bir yatırım yok.

 

MALATYA'NIN DOĞASIYLA KİM OYNUYOR?

 

Önceki yazımda, Malatya'nın doğasına suikast yapıldığından bahsetmiştim. Son suikast girişiminin ise Battalgazi yoluna yapılacak olan, Kanal Boyu Projesi olduğunu vurgulamıştım. Geçtiğimiz gün bu konu İl Planlama ve Koordinasyon Toplantısı'nda ele alındı. Malatya'lı yetkililerimiz ısrarla bu proje için ayrılan 10 milyon liranın peşine düştüler. Bir kez daha hatırlatmakta fayda var; o proje Malatya'nın doğal yapısına çok büyük zarar verecektir. Eski Malatya yolunda bulunan ve her biri 15 yaşında en az 800 ağaç sökülecek. Dere kenarında bulunan 40-50 yaşlarında en az 2000 ağaç kurumaya bırakılacak. Ayrıca Eski Malatya yolu en az 10 yıl daha bitirilemeyecek. Yetkililerin bir kez daha bu konuları dikkate alarak proje üzerinde çalışmaları gerektiğine inanıyorum. Oralarda inşaat hesapları yapan zenginlerin değil, Malatya'nın geleceğinin ön plana alınarak projenin revize edilmesi elzemdir. Aksi takdirde bunun vebali ağır olur.

 

MALATYA'NIN İKİ VEKİLİ NEREDE?

Malatya'da sokağa çıkıp vekillerin isimlerini sorarsanız, insanların kahir ekseriyeti sadece 4 tane isim sayabilir. Geriye kalan iki kişinin neden kayıp olduğunu anlamak çok zor. Malatya'nın geleceği adına umut beslediğimiz bu iki vekilimizden uzun zamandır haber alamıyoruz. Ahmet Davutoğlu'nun Başbakanlık'tan ayrılmasından sonra her iki vekilimiz de ortalıktan kayboldu. Sayın vekillerimize buradan bir çağrı yapalım, Malatya ve Malatyalıların sizlere ihtiyacı var. Ne olur kendinizi bu kadar unutturmayın!

 

MASKİ'NİN BASINÇ YETERSİZLİĞİ!

 

Son günlerde Malatya'nın çeşitli mahallelerinde her gün su kesintileri yaşanıyor. Bu kesintiler muhitine göre saatlerce devam ediyor. MASKİ'yi arayanlara ise, telesekreterden “Basınç yetersizliği” diye bir sebep söyleniyor. MASKİ'ye ait 185 numaralı müşteri hattını arayanlar ise dakikalarca boş yere bekleyip, sonuç alamıyor. Akıllı her insan MASKİ'nin öne sürdüğü bu “Basınç yetersizliği” sebebini araştırır. MASKİ'ye göre saniyede 2600 litre ortalama su debisi bulunan kaptaj suyunun nasıl basınç yetersizliği yaptığı, üzerinde araştırma yapılması gereken önemli bir konudur. Saniyede 2,6 metreküp su alınan Kaptaj, dakikada 156 metreküp, saatte 9.360 metreküp ve günde 224.640 metreküp su sağlar. 750.000 nüfuslu Malatya'da kaptajdan su alan nüfus 600.000 kişidir. Bu durumda kişi başına, günlük ortalama 370 litre su harcıyoruz. Bu rakama göre 4 kişilik bir ailenin aylık sarfiyatı 44 metreküp civarında bir rakam ediyor. Hiçbir ailenin 15 metreküpten fazla sarfiyatı olmadığını düşündüğümüz zaman bu işte bir yanlışlık olduğunu anlamak zor değil. Bu basınç konusu tıpkı Nasrettin Hoca'nın “Kedi buradaysa et nerede, et buradaysa kedi nerede?” fıkrasına benziyor. Malatya'da basınç sorunu var ise ya matematik yanlış hesap yapıyor ya da MASKİ yöneticileri bu işi bilmiyor. Sonuçta bunun sıkıntısını çeken yine millet oluyor.

 

SUÇLU KİM?

Yazımın başından beri Malatya'da görülen bazı sorunları anlatmaya çalıştım. Bütün bunlardan sonra birilerinin çıkıp, “suçlu kim” diye sorması normaldir. Aslına bakarsanız suçlu bir kişi ya da birkaç kişi değil, suçlu gariban halk da değil. İktidar ya da muhalefette suçlu değil. Aslına bakarsanız suçlu sistemin kendisidir. Mevcut seçim sistemi suçlunun ta kendisidir. Bu sebeple seçim sisteminin değiştirilerek, dar bölge sisteminin ve başkanlık sisteminin bir an önce devreye girmesi gerekiyor. Mevcut sistem halkın ihtiyacına cevap verecek durumda değildir. Bazen aklımıza şöyle bir soru geliyor; “Son 3 dönemdir Malatya'da milletvekili seçilip, kendisi veya ailesi ticaretle uğraşmayan veya vekillik dışında başka iş yapmayan kaç vekilimiz vardı? Aklımıza bir tek isim geliyor; Ömer Faruk Öz. Bu cevap sistemin neden suçlu olduğunu, açıkça ortaya koyması açısından oldukça önemlidir. Sadece bir vekilimiz varmış, ticaretle veya başka bir işle iştigal etmeyen! Buna belediye başkanlarını, siyasi parti başkanlarını ve diğer siyasileri ekleseniz bile, durum değişmez ve sayı yine bir kişi olur. İşte bu siyasetin nasıl bir rant ve çıkar mekanizması olduğunu bize açık açık gösteriyor. Bu veri bile tek başına Başkanlık sistemine neden geçmemiz gerektiğini bize anlatmak adına yeterli.

 

Selametle…

Adem İnsanoğlu

elsan

Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!


  • 0
    SEVDİM
  • 0
    ALKIŞ
  • 0
    KOMİK
  • 0
    İNANILMAZ
  • 0
    ÜZGÜN
  • 0
    KIZGIN

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Başka haber bulunmuyor!