dore okulları
Malatya
29 Mart, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.37
  • EURO
    35.04
  • ALTIN
    2325.4
  • BIST
    9104.24
  • BTC
    69955.93$

Kış'ı yazan şairin hikayesi


Kış'ı yazan şairin hikayesi
Narin

Şanslı bir çocukluk geçirdim. Hayatımda ki tek şansta buydu sanırım. Babamın gittiği yerlere yanında beni de götürmesi küçük yaşlarda bir çok insan ve yeri görmemi sağladı.

Gittiğimiz bu yerlerden biri de şu sıra baraj altında kalan Şekeran (Tatlıcak) köyüydü. Daha sonraları baraj suyu şişince köyün haritadan silindiği, geri çekildiğinde ise köyün minaresinin ara sıra baş gösterip “hala buradayım” dercesine selam verdikten sonra tekrar suya gömülmesinin hikayesi bu. 98'de baraj hayli geri çekilince köyün çeşmesi de çıktı ortaya. Su altında dahi işlevini sürdürdüğü, eski suyun o krom musluğundan aynı oranla aktığına tarih şahitlik etti.

1986 yılıydı…

O yıl Malatya geneli tüm kayısılar dondan dolayı yanmıştı. Çiçek açmadan döktü. Belkide Malatya'da dondan kurtulan tek kayısı bahçesi Şekeran'nın rüzgar ve soğuk almayan çay kenarında yer alması karekteristik özeliğine bağlıydı. Bizimkiler bahçeye talip oldu, icar yaptılar. İslimleme, dökme, işleme ve diğer işlerini hepsini orada yaptığımızdan dolayısıyla Şekeran'a sık sık gidip gelir olmuştuk…

Baraj gelecek diye ufaktan evler taşınıyor, eşyalar paketleniyor, hayvanlar satılıyor, kalanlar ise bir tereddütle başının çaresine bakma derdine düşmüşlerdi. Bir köyün anılarından, doğduğu yerlerden, eşyaları, evleri, hatıratlarından nasılda vazgeçtiklerine böylece bir bir tanık olmuştum. Sıra dışı bir öyküydü. İnsanların yerlerinden, yurtlarından kopuşunun ne denli ağır olduğunu da o gün fark ettim. Ve de hafızama böyle kayıt ettim.

İslim damı açtığımız yerin az yukarısında bir ev vardı. Önünde bir duvarla çevrili, bu çevrili alanda iki incir ağacı, üç nar, bir kaç kayısı, vişne ağacı olan taş toprak bir ev. O da gidecekler listesindeydi.

Evin sahibesi beni gördüğünde çağırır kek ikramı yapardı. Çağırdığı her seferinde kakaolu kek ikramı yapması ev de sürekli kek olduğuna inanmıştım. O sıralar kek büyük bir lükstü bizim buralarda. Temiz yüzlü, neşeli, iyi davranan, merhametli bir ablaydı. Bir gün yine çağırdı. Önüme diz çökerken adımı sordu, “Demir” dedim. Yaşımı, okula gidip gitmediğimi, kaç kardeş olduğumuza kadar ailemi derken sohbet etmek istedi benimle. “Burda bekle geliyorum!” diyerek koynundan çıkardığı kocaman kilitle evin giriş kapısını açıp ahşap merdivenden yukarı çıktı. Ahşap merdivenlerde inerken akustik gümbürtü ayak seslerinden sonra elinde bir poşetle tekrar indi. Elime tutuşturup “bunlar senin” deyince anlatılmaz bir sevinç doldu içime. Poşeti doğruca alıp babamın yanına koştum. Babam “teşekkür ettin mi?” diye sordu. “Ettim” dediğimi hatırlıyorum. Dünyalar verilmiş sevinciyle açıp baktığımda İki adet 60 sahifelik defter, iki adet kurşun kalem, bir kaç oyuncak araba, biraz şeker, bir kaç eskimiş kitap, bir ansiklopedi setinin 18'ci cildi, kırmızı renkli küçük bir çakı ve cüzdan şeklinde üzerinden lastikle bağlı kalınca bir defter. Lastiğini çekiştirip açtığımda tükenmez kalemle tüm sayfaları yazılarla doldurulmuş esrarengiz saman kağıdından saman sayfaları olan bir defterdi bu!

Bu sayede ben de ilköğrenim çağımda Şekeran kaynaklı bilhassa şiirden haberdar oldum.

Daha o zaman sevdim Şiiri…

Kış ortasında
Güneş açıyor
Kış ortasında
Başka ne açacaktı ki

Hatırladığım kadarıyla biri böyleydi.

Bir tane daha:
Dağlara kar indi
Kar beyaz renkli
Penceremize perde yapsak
Ne güzel olurdu odamız!

63'ten başlayıp 74'e kadar tarihli şiirlerde “kış” konusu gerçekten çok belirgindi. Nerdeyse tüm konularda kış, kar ve soğuklardan dolayı meydana gelen yoksulluk işlenmişti.

Kardelen” kelimesine ilk o defterde rastladım. Bilmediğim bir sürü kelimeye daha…

Ovalardakiler bilmez kardeleni
Bizim başucumuzda
Her gün karın beyazlığıyla uyanır

Uzun yıllar bu defteri sakladım. Uzun yıllar boyu hiç görmediğim, dokunmadığım kardelenleri mutlaka görmeyi hayal ederek.
Kader ya, o görmeyi çok istediğim kardelenlerle karşılaşmak Hakkari'nin çıplak sarp tepelerinde nasip oldu bir gün. Altından Zap'ın deli deli aktığı bir yamaçta. Filizleri kalın kar örtüsünü yırtıp çıkmış bir tablo gibi. Diz çöktüm önüne, koparmaya kıyamadan muhtelif davranarak sadece parmak uçlarımla dokundum ve seyrettim onları.

O günden sonra bir daha kardelen görmedim. Askerlik arkadaşım Cevat Katar'lı “Erciyes'in eteklerinden görülür” demesi üzerine hep bir gün o taraflara gitmeyi çok istediğim gibi…

Evimizin damı insan boyunda kar
Ayakkabılarımız delik
Annem üç gün önce öldü
Bu gün gömdük
Ağlamak için bir kış zamanım var!

Ve kırmızı çakı… Bir gün kaybettim onu! Kaybetmekten bir fazlası. Çünkü, eğer onu bulamazsam düşüncesi bile çok uzun bir kaybediliş… Hayatımdan sahip olduğum tek şey delik cebimden düşmüştü bir yere. Günlerce, altına bakmadığım taş, ağaçlık, köşe bucak kalmadı. Şekeranlı ablanın hediyesi kırmızı çakıyı bir ay sonra kaybettiğim için günlerce ağladım. Onun yokluğunda oluşan bir hikaye var içimde.

Bende –ilk şiirimi-toprak evimizin odasında duvara gömülü ahşap dolabın kapağına bir kurşun kalemle yazdım. Kış şiirlerini yazan bir adama meydan okurcasına “Kaybolan çakı”dan başladım şiire.

Ama, zamana ve şartlara yenilmiş çocukluğumun pencerelerini açık unuttum o gün. Kaynamış süt kokusunun ağzımdan geldiği bir hayata nice şiirler sığdırmak için bir diyardan bir diyara savruldum da savruldum. Veya, o gün dolabın kapağına “Kısa bir şiir yazmak”la başlayan hayata karşı ilk suçumu işlediğimi bilmiyordum. Kendim yüzümden yaktım kendimi. Halbuki o kadar şiir yazacak hiç bir şeyi haketmediğim halde. Kış soğuklarını defter sayfasına stoklayan adı, soyadı imzası olmayan şairin kıştan çok çektiği kadar.

Birgün kardelenleri görebilmek umuduyla Cevat Katar'lının numarasını çevirmiştim. İstanbul'dan aracımla geçerken, Kayseri'de duracak, Erciyes'in eteklerine tırmanarak böylece kardelenleri görecektim. Plan böyleydi. Bir kaç kez çaldıktan sonra açtı. “Alo, Cevat?” Karşıdan gelen bir bayan sesi “Ben eşiyim, kimsiniz?” “Timur ben Malatya'dan, Cevat'ın asker arkadaşı sözcüğünden sonra “ağlamaya dönüşen o ses, hıçkırıklarla Cevat'ı kaybettik. 2 ay oldu, trafik kazası…” demişti ki ağlamaktan devamı gelmemişti.

O gün bu gündür Kayseri'den her geçtiğimde Erciyes'e bakıp aklıma gelen iki şey; bir daha göremediğim kardelenlerle bir güzel insanın gencecik hüznü'de dahil olmuştu. Ölmek gerçi bu dünyanın en kolay işlerinden biri.
Başka bir şeyi daha çağrıştırdı bana kardelenler. Mutlulukla acıyı bir anda yaşamayı öğrendim.

Anonim şiirlerin itina ile yazıldığı defteri evimizi kundaklayıp yaktıkları 16 Eylül 2004'e kadar canımdan bir parça gibi saklayabilmiştim. Evle birlikte yağlı boya tablolarım, ilk şiirimi yazdığım ahşap dolabın kapısı, araştırma tutanaklarım, şiirler yazdığım 30'a yakın ajanda defterim, teksir kağıtları ila diğer çalışmalarım her şey beraberinde kül oldu.

Küçük insanların dünyasında daima büyük yıkımlar yer alır. Ancak şiirle çizebildik kimsenin göremediği korkunç büyüklükte içimizde ki resimleri. Toplum o kadar metalaştı ki, her şeyin anlamsızlaştığı, diyalog yollarının kapandığı böyle bir zamanda ancak yazarak ifadeyi canlı tutmaktan başka şansımız yok!

Olsun, artık bizleri (bu zamanın insanlarını) heyecanlandırmasa da, hissedilmesede para dışında ki mutluluklar, lükse-gösterişe karıştığımız, ruhumuzla paylaştıklarımız önemsiz olsa da, maddi değeri olmadığı için gereksiz görsenizde bir zaman kimsenin bilmediği “kış”ı dünya ağırlığınca yazmış o şairle yollarımız kesişti bir şekil.

Söylemedi mi? Söyledi!
Tamam da, kimse okumadı mı diyorsunuz? “Ben” okudum, BEN! Hemde satır satır harf harf ruhumu ona açarak, zamanı içime sığdıramayarak.
Bu kadarını yaşamış biri olarak şanslıyım. Babama da teşekkür ederim. İçin de şairlerin olduğu yerlerle tanıştırdığı için.

Fakat bu haliyle, hayatın bencilliği, üstü kapalı mutsuzlukların, kabalığı, rezilliği hatta kirliliğine rağmen yine de sağda solda saklı kalmış bir defterler varsa hala bizlerde, bazı güzellikler var demektir.

TİMUR İNCE
(Menfaatler ötesindeyim. Beklerim…)

elsan

Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!


  • 0
    SEVDİM
  • 0
    ALKIŞ
  • 0
    KOMİK
  • 0
    İNANILMAZ
  • 0
    ÜZGÜN
  • 0
    KIZGIN

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Başka haber bulunmuyor!