Kurban Bayramı'nda nasıl beslenelim?

Kurban Bayramı geldi çattı. Her evde tatlı bir telaş ve koşuşturmaca yaşanıyor. Tatlı ve kalorili yiyeceklerin hazırlanması da bu telaşın tuzu, biberi. Maalesef bayramlar, bizim geleneğimizde daha fazla yemek ve tatlı yenilen ancak daha az hareket edilen günler. Kurban Bayramı ise et tüketiminin en yüksek seviyelere çıkmasına sebep oluyor. Elbette bayramın sevincini yaşamak, sevdiklerimizle hemhal olmak, kurban kesip onun manevi hazzını yaşamak çok güzel. Ancak bu değerlerimizi heyecan içinde yaşarken dikkat etmemiz gereken bazı noktalar bulunmakta. Sizlere bu hafta dikkat etmeniz gereken bu hususları özetleyeceğim.

İlk olarak ele alacağım konu Kurban Bayramı'nda et tüketimi. Çoğu yerde kurban kesilir kesilmez pişirilerek hemen tadına bakılır. Oysa hayvan kesildikten sonra vücudunda hala bazı metabolik hadiseler devam eder. Bu yüzden kaslar kasılı kalır, ölüm sertliği denen durum oluşur. Bu et sert olur. Sindirimi zordur ve hazımsızlığa sebep verir. Bu yüzden muhakkak hayvan kesildikten sonra et dinlendirilmeli, yumuşaması beklenmelidir.

Etin pişirilmesi sırasında uygulanan yöntemler sonucu bazı zararlı maddeler oluşabilmektedir. Kavurma, kızartma gibi işlemler sonucu ette mineral, vitamin ve bir miktar protein kaybı yaşanmaktadır. Ayrıca mangalda pişirilen etler yüksek ateşe direkt maruz kaldığı için kanserojen etkisi yaşanabilmektedir. Bu sebeple mangal eti olabildiğince yağsız tercih edilmeli ve yanmamasına dikkat edilmelidir.

Kahvaltıdan akşam yemeğine kadar yoğun bir şekilde et tüketimi özellikle sıcak günlerde bazı problemlere neden olabilir. Bunlardan başlıcaları sindirim güçlükleri, yüksek kolesterol, hipertansiyon… Özellikle kalp damar hastaları, böbrek hastaları, diyabet hastaları ve yüksek kilolu bireyler daha büyük risk altındadır. Bu grupların et tüketiminde daha titiz davranması şart.

Etin genel olarak yağsız kısımları tercih edilmelidir. Bayramda hem hayvansal hem de bitkisel yağ tüketiminin artması bayram sonrası bol miktarda kilo olarak dönebilir. Bu husus ayrıca göz önünde bulundurulmalıdır. Etleri sebzelerle harmanlayarak pişirmeye ve yanında salata tüketmeye özen göstermelisiniz. Böylece hem günlük posa ihtiyacınızı karşılayabilir hem de sebzede bulunan C vitamini sayesinde ette bulunan demirin emilimini artırabilirsiniz.

Bayramda sıkıntı olan bir başka nokta bayram gezmelerinde tüketilen besinlerdir. Akraba ziyaretlerinde karşı tarafı kırmamak için geri çevrilemeyen ikramlar da kan şekerinin yükselmesine ve hazımsızlığa sebep olur. Örneğin baklava hem aşırı kalorili hem de sıcak havalar için ağır bir tatlıdır. Özellikle diyabetli bireylerin tüketirken çok dikkatli olması gerekir. Bir dilim baklavanın yaklaşık 250 kalori olduğunu da belirtmeliyim. Baklava gibi ağır tatlılar yerine sütlü hafif tatlılar tercih edilmelidir.

Sıcak havalar nedeniyle özellikle soğuk içecek tüketiminde artış olmakta. Tercihlerinizi gazlı/karbonatlı içeceklerden ziyade komposto gibi taze sıkılmış meyve suyu gibi içeceklerden yana kullanmalısınız. Çay, kahve gibi içecekleri de abartmadan tüketmelisiniz. Çünkü bu içecekler ile sıvı gereksiniminin karşılandığı düşünülerek su tüketimi ihmal edilebilmektedir. Hem vücudun su ihtiyacı arttığı hem de yenilen besinlerin sindirimini kolaylaştırmak için her gün en az 3 litre su tüketmelisiniz.

Bayramlarda dikkat etmediğimiz bir diğer nokta ise; misafirlere ikram edilen şekerler. Basit karbonhidrat kaynağı olan bu şekerlemeleri tüketmemeye özen göstermelisiniz.

Evinize gelen misafirlere baklava yerine sütlaç ya da muhallebi, kola yerine soda ve meyve gibi daha sağlıklı gıdalar ikram edebilirsiniz. Daha az kalorili, mideyi yormayacak ikramlarda bulunarak daha sağlıklı bir bayram geçirmelerini sağlayabilirsiniz.

Herkese iyi bayramlar diliyorum.

Diyetisyen İrem ERCAN