dore okulları
Malatya
26 Nisan, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.58
  • EURO
    35.00
  • ALTIN
    2459.5
  • BIST
    9896.75
  • BTC
    64460.56$

Kurban ibadeti hakkında “yanlış” bilinenler...


Kurban ibadeti hakkında “yanlış” bilinenler...
Narin

Malatya'mızın müstesna alimlerinden Yusuf Selami Çakaroğlu hoca efendi ile; “kitap, sünnet, icma ve kıyas çerçevesinde kurban nasıl kesilir?..” sorusuna cevap aradık. Kurban ile ilgili bazı mevzuları konuşarak; bu minval üzerine bir kaç soru sorduk. Çünkü; Kurban meselesi çok suiistimal edildiğinden, ümmetin fertlerinin yaptığı bu kudsi ibadet; farkında olmadıkları halde ifsat ediliyor. Sebebi hilkatimiz; emri bil-maruf, nehyi anil-münker olduğundan; en azından Müslümanlara bu hususta menfaatimiz dokunur ve böylelikle Allah'ın rızasını kazanırız ümidiyle bu serdettik. Aksi düşünceler ile hiç bir alakamız yoktur.

Malum olduğu üzere yarın Kurban Bayramı'nı idrak edeceğiz. Son zamanlarda ortaya çıkan bazı şarlatanlar tarafından suiistimal edilen Kurban ibadetiyle ilgili olarak Malatya Time özel bir dosya hazırladı.  İşte Kurban ile ilgili merak edilen konular 

Kurban kesmek bir ibadettir. Her ibadette olduğu gibi bu ibadetin de belli şartları var. Bu ibadetle ilgili olarak kitap, sünnet, icma ve kıyas çerçevesinde acizane bazı hususlara dikkat çekmek isterim.”

“ Kurban ibadetiyle ilgili son zamanlarda yanlış bir uygulamayı görüyoruz. Kurbanlığı alıyorlar, kesiyorlar. Tartıyorlar ve etin ağırlığı üzerinden bir fiyat belirliyorlar. Böyle bir satış usulü, esas itibarıyla şeriata uymaz. Çünkü kurbanlık hayvan adetle satılan bir maldır.

 “Şöyle ki; İslam'da mallar dört çeşit ölçüyle satılır. Bazı mallar uzunlukla, bazıları kiloyla, bazıları ölçek dediğimiz “keyl”  yani hacimle, bazıları da adetle satılır. Hayvanlar adetle satılan bir maldır. Kilo veya uzunlukla veya hacim ölçüsüyle satılmaz.”

“ Hem kurban kesecek kimse evvela hayvana malik olmalıdır. Malik olmadığı bir hayvanı kurban edemez. Alış-veriş akdi tamamlanmadan o hayvana malik olunmaz. Ancak akitten sonra hayvana malik olunur. Fiyatı belirleyip hayvanın adeti üzerine satış yapılacak ki mülkiyet gerçekleşsin.

“ Parası borçlanılarak da yapılabilir. Yani vadeli satış yapılabilir. Fakat yine de fiyatının belli olması gerekir. Eğer hayvan kesilip eti tartılıncaya kadar akit yapılmıyorsa burada bir sakatlık vardır. Çünkü hayvana malik olmuyor. Dolayısıyla o hayvanı kurban etmek gibi bir şey de söz konusu olamıyor. Bunu öyle böyle sündürerek, yani İslam'ın kurallarını oradan buradan kırparak bir şeyler uydurmaya çalışılmamalıdır. Oradan buradan yama yaparak akit yapılsa ve “Fiyatı sonradan tespit edeceğiz” deseler bu usulsüz bir satış olur.

Hem; akid yapmayı becerseler bile eti üzerinden satış olursa yine o kurban olmaz. Çünkü hayvanın tamamı kurbandır. Hayvanın dışkısına, tüyüne kadar her şeyi kurbandır. Sadece eti değil tamamını Allah için kurban ediyorsun. Hayvanın yekununa bir fiyatın tespit edilmesi gerekiyor. Fiyatın da akid sırasında belirtilmesi lazımdır. Sen bir sürü hi'le hud'ayla, kuralları sündürerek faraza böyle bir şeyi gerçekleştirsen bile akdi tamamlatsan ve mülkiyet tahakkuk etse bile böyle bir usul günahtır.” 

HAYVANIN BOYU VEYA KİLOSU TAHMİN EDİLEBİLİR… 

Özellikle ibadete günah sokulmaz. İbadete gayrı meşru işleri sokamazsın. Böyle bir şeye girmek caiz değildir.”

“Fiyatı en baştan tespit edecekler. Tabii ki fiyatı tespit ederken; adet üzerinden belirlenir. Boyu ölçülebilir, kilosu tahmin edilebilir, “Bundan ne kadar et çıkabilir” diye tahminde bulunulabilirsiniz. Nasıl bir kriter uygulanırsa uygulasın tespit edilen fiyat, hayvanın tamamına biçilir. “Bu hayvanı adet olarak fiyatını tespit ediyor alıyorum” denilmesi diğerinin de “Bu fiyata satıyorum” demesi lazım. Bu akdi yapmadan mülkiyet tahakkuk etmez.
” 



KURBAN OLABİLMESİ İÇİN TAMAMININ BULUNMASI GEREKİYOR 

Hayvandan ne kadar et çıkacağını, kesimden sonra kilosunun ne kadar olacağını belirleyenler var. Hayvan kiloyla satılmaz.” 

“Sen kilo belirliyorsan sadece eti satın alıyorsun. Halbuki hayvanın kurban olabilmesi için tamamının satın alınması gerekiyor. Çünkü hayvanın tamamını Allah için kurban ediyorsun. Hayvanın tüyü bile kurbanlıktır. Hayvanı tartıyorlar, yüzde düşürüyorlar veya hayvanı tartıp canlı kilo hesabı yapılıyor. Fiyat belirlemesinde kriter olabilir ama hayvanın alınıp satılmasında hayvanın tümü için “Alıyor” ve “Satıyorum” denilmelidir. Akit böyle yapılmalıdır.” 

“Vacip olan kurbanlar, ya adaktır, ya kefarettir yani ceza kurbanlarıdır –hac ve umredeki ceza kurbanları gibi-, ya da Kurban Bayramında kesilen kurbanlardır. Ebu Hanife'den başka, Ebu Yusuf ve Muhammed'e göre ve sair üç mezhebe göre kurban bayramında kesilen kurban sünnet dahi olsa; şu hükümde bir ihtilaf yoktur ki, bu hayvanlar, Allah için ibadet niyetiyle kesildiğinden dolayı, bunları insan istediği gibi kullanamaz. Ancak İslam'ın hükümlerine göre kullanabilir."

"Kurban Bayramı'nda kesilen kurban haricindeki vacip kurbanlarda hayvanın etinden, derisinden, sütünden kısaca hiçbir şeyinden kişi istifade edemez. Bunu tamamen kendinden çıkarması lazımdır"

"Nafakasıyla mükellef olduğu, annesi, babası, eşi, çocuğu, dede, nine, kızlar, torunlar haricinde olan fakir kimselere verilmesi zorunludur. En yakınına verilmesi daha efdaldir. Nafakasından sorumlu oldukları haricinde; kardeşlere ve  diğer akrabalara eğer fakirlerse verebilir. Bu suretle kurban tamamen kendisinden çıkmış olur."

"Fakire verirken de temlik suretiyle vermiş olması lazım. Bu hayvanın hiçbir parçasını almadan fakire tasadduk etmesi lazım."


KURBAN DERİSİ CAMİDE SECCADE OLARAK KULLANILABİLİR AMA...

"Kurban bayramında kesilen kurbanda ise şöyle bir farklılık var: Allah-u Teala kurban bayramında kesilen kurbanı kişinin kendisinin yemesine ve yedirmesine izin veriyor. Yemesine ve yedirmesine izin verilmesinden bazı insanlarda bir yanlış anlaşılma oluyor. Bu hayvandan her şekilde tasarruf edilebileceğini düşünenler oluyor. Sen yiyebilirsin ama o hayvanın o cüzünden aynî olarak istifade edebilirsin ama bunu herhangi bir malla değiştiremezsin. Herhangi bir şeyle mübadele edemezsin. Etini yiyebilirsin, derisini alıp seccade veya sofra bezi yapabilirsin veya fakir olmayan bir başkasına da aynı şekilde aynî olarak kullanması için hediye edebilirsin. Ama onu herhangi bir malla mübadele edemezsin. Yani onu satamazsın, bir şeyle değiştiremezsin. Eti veya deriyi verdiğin kimse fakir değilse, ibaha olduğu için o da onu bir başka malla mübadele edemez. Mesela kurban derisini bir camiye verdin o camide seccade olarak kullanılabilir ama değiştirilemez. Yani satılamaz. Kurban Bayramında kesilen hayvanların haricinde kesilen kurbanlar ise ancak tasadduk edilebilir. Tasadduk, bir malı temlik süratiyle bir fakire vermek demektir. Şahsa verilmesi lazımdır. Fakire verilir. Fakir haricine tasadduk değil ancak ibaha edilir. Temlik edilmez."

TEMLİK İLE İBAHA ARASINDAKİ FARK...

"Temlik ve ibaha arasındaki farkı anlatalım. Temlik bir şeyi bir başkasına mülk edindirmektir. Kişinin rızasıyla malik olduğu bir malı diğerine mülkiyeti ona geçmesi için teslim etmesidir. Burada mülk sahibi mülkünde istediği gibi tasarruf edebilir. Yiyebilir veya satabilir. İbaha da ise; malın mülkiyeti verilmiyor. Yani onun rakabesini başkasının mülkiyetine geçirmiyor. Ama menfaatinden istifadesine izin veriyor. İbaha izin vermektir. Mübah kılmaktır." 

"Mesela birinin evine gittin orada sana yemek ikram ediliyor. Sana o yemekten yemene izin veriliyor yani ibaha ediliyor. Sen o yemeği yiyebilirsin, ama alıp evine götüremezsin. Çünkü sana temlik etmemiş buna izin yok. Ya da yoldan geçen adama gel bu yemekten ye diyemezsin. Bu caiz değildir."

"Mesela ev sahibinin sofrasında 3 kişisiniz. Yani ev sahibi üçünüze de ibaha etmiş. Sen senin önündeki bir lokmayı yanındakine ikram edebilirsin. Çünkü ev sahibi ona da ibaha etmiştir. Ama dışarıdan birisine bunu ikram edemezsin."

"Kurban Bayramı'ndaki kurbana dönecek olursak, İslam diyor ki “sen bunu yiyebilirsin ve yedirebilirsin” onlar ibaha suretiyle bundan istifa edebilirler. Bunu satamazlar."

"Ya da “Tasadduk edebilirsin” diyor. Fakire verdiğin kısım tasadduktur. Tasadduk dediğimiz de temliktir. ibaha temlik değildir. Kurban Bayramı kurbanı hariç diğerlerinde ise tasadduk edilebilir. İbaha onlarda yoktur. Kişinin kendine bile yemek için izin verilmiyorken senin başkasına izin verme hakkın nasıl olabilir."

"Kurban bayramında ise hem ibaha edilebilir, hem de tasadduk edilebilir. Tasadduk ettiğin zaman onu temlik ediyorsun. Fakire ancak tasadduk edilebilir." 

"Temlikle ibaha arasındaki önemli farklarından biri de şudur: Temlikte eti pişirip bir başkasına veremezsin. Pişirip verdiğin zaman temlik olmaz. O ibahadır. Evine gelene pişirip misafirine veya komşuna yedirebilirsin. Ama fakire tasadduk edeceğin kısımda pişirip veremezsin. Adakta sen pişirip  fakire veremezsin. Temlik etmen lazım."

"Mesela zekat da öyledir. Zekat temlik suretiyle verilir. Sen bir fakire yemek yedirip onu zekata sayamazsın. O ibahadır. İkincisi temlikin doğal şartı karşı tarafın temellük etmesidir. Senin temlik ettiğini temellük etmesi lazımdır. Duvara temlik edemezsin. Çünkü duvar temellük edemez. Mesela bir ölüye temlik edemezsin. Binaya, tüzel kişiliğe, vakıflara, camilere, kurslara veya derneklere verilmez. Çünkü bunlar temellük edemezler.” 

"Kurban tüzel değerler olan; camii ve vakıflara verilmez. Şer'an uygun olmayan bir şeye verildiğinde ; indi ilahide suç işlemiştir. Bunun bilmemek özür değildir. Bilmememin kendisi bir suçtur. Çünkü Allah-u Teala bir şeyi bir insana yapmasını mükellef kılması durumunda, o kişi bunun nasıl yapıldığını öğrenmesi gerekir."

"Mesela namaz bir kişiye farz olduğunda o namazın nasıl kılınacağını öğrenmek de farzdır. Bunları bilmek o insanın mükellefiyetindedir. Bilmemek, öğrenmemek o insan için suçtur."

"İslam topraklarında olmayan bir insanın yani ecnebi diyarlarındaki insan için bu durum özür olabilir ama; İslam topraklarında yaşayan için bu özür değildir."

"Şimdi konumuza gelecek olursak, eğer, tüzel kişiliklere verdikleri için insan o güne kadar yaptığı bu şeyleri hesaplaması ve bedelini vermesi lazım. Ayrıca tevbe ve  istiğfar da yapacak."

"Eğer zekat verdiyse o zekatı iade edecek. Allah-u Teala zekatı emretti. Ancak neyin ne kadar verileceğini, Peygamber efendimize havale etti, ona tefviz etti. Ama zekatın kimlere verileceğini ki -kurbanın, adakların da tasadduku; zekatın verildiği yerle aynıdır. Çünkü bunlarda vacib sadakalardır- Onu Allah bizzat kendisi beyan etti, hem de Peygamberine havale etmeden."

"Zekatta en önemli konu nereye verildiğidir. Yani insanlar “Zekat benden çıksın, ben bir kere verdim. Üstüme düşeni yaptım” diyor. Zekatı vermek demek ehline ulaştırmak demektir. Ehline ulaştırmayan zekatı hiç vermemiş demektir."

"Bir şeyi vermek tek taraflı olmaz. Ehline vermeden sadece senden çıkması, vermek değil atmaktır. Vermek demek layık olduğu yere ulaştırmak demektir. Allah'ın emrettiği yere ulaşmadığı sürece zekat verilmemiş demektir. Eğer insan bunu öğrendikten sonra bedelini ödeyip sonra da tevbe istiğfar ederse evveldeki hüsn-ü niyeti inşaallah tevbesinin kabulüne sebep olur.”



 

elsan

Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!


  • 0
    SEVDİM
  • 0
    ALKIŞ
  • 0
    KOMİK
  • 0
    İNANILMAZ
  • 0
    ÜZGÜN
  • 0
    KIZGIN

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Başka haber bulunmuyor!